Boynuz kulağı geçer!

İnsanlığın kirli tarihi ya da FIFA (7) 

YORUM | M. NEDİM HAZAR

1974 yılında FIFA yönetimini ele geçiren Belçikalı silah tüccarının Brezilyalı yüzücü oğlu Joao Havelange, Horst Dassler ve Sepp Blatter ile birlikte FIFA ve futbolu bir ürüne dönüştürmeyi kısa sürede başarmıştı. 

Şeytan Üçgeni diye nitelendirdiğimiz bu üçlünün ilk yılları tam bir “cicim ayları” tadında geçti. 

Havelange, liderler (Papa’dan Mandela’ya kadar) ile görüşmeler yapıyor, devlet başkanlarıyla aynı masada buluşuyordu. Dassler ise FIFA ve futbolu pazarlıyordu. TV yayın imkanları gelişince televizyon hakları diğer tüm sponsorlukları geride bırakmıştı. Tabiri caizse FIFA darphane gibi çalışıyordu. Ekibe en son katılan Sepp Blatter ise genelde eğitim programlarıyla ilgileniyordu. Ancak bu üçlüden her birinin farklı hedefleri ve ajandaları vardı. Birinin tökezlemesi durumunda diğerlerinin onu yutacağı kesindi… 

Yıllar, köprünün altından nehirler aktıktan sonra bazı gerçekler ortaya çıkmıştı. Öyle ya, gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. 

Eğer İngiliz hakem ve bir önceki FIFA Başkanı Sir Stanley Rous hayatta olsaydı, muhtemelen kalp sekmesinden giderdi!

Çünkü, yıllar sonra bir gazeteci ortaya çıkarmıştı ki Joao Havelange, henüz Brezilya Federasyonu’ndayken bizzat Stanley Rous’u etkileyip Arjantın 78’e olumlu yaklaşmasına sebep olmuş ve bu konuda olumlu oy kullanımını sağlamıştı. 

Çok sonra ortaya çıkmıştı ki, Havelange hem faşist darbecilerle, hem de muhaliflerle yakın işbirliği içindeymiş. Aynı şeyi Brezilya’da da yapıyordu. Hem diktatör Medici ile al takke ver külah “canım cicim” ilişkisi yaşıyor hem de muhaliflerle iş tutuyordu. 

Misalen; Brezilya Spor Konfederasyonu’na liderlik ederken, şaşırtıcı bir şekilde en sert eleştirmenlerinden birini, komünist muhabir João Saldanha’yı ‘Seleçao’ya koçluk yapması için atamıştı. Seleçao; Brezilya Milli Takımı’na verilen isimdi. 

Yani hangisi rejimi ele geçirirse geçirsin kazanan Havelange olacaktı. 

Nitekim öyle de olmuş, faşist General Videla ile yakın ilişkisini, darbe sonrası da devam ettirmişti silah tüccarının oğlu. 

Biz yine kaldığımız yere dönelim…

Horst Dassler’in futbolun nimetlerinin tamamını yemek için kurduğu ISL (International Sports and Leisure – Uluslararası Spor ve Eğlence) şirketi deveyi hamutuyla götürülen yapılan bir küçük hata Joao Havelang’ın FIFA üzerine kurduğu hayallerin temelini doğrudan sarsacaktı. 

Çünkü bu havaleyi Sepp Blatter görmüş ve bunu kullanmayı hayatının fırsatı olarak görmüştü. 

Blatter önce işi biraz daha deşti. 

Merak ettiği şey ISL’nin yani Horst Dassler’in bu parayı tek seferlik gönderip göndermediğiydi. 

Kısa süre içerisinde, ISL’nin Havelange’i maaşa bağladığını çözdü. 

Şimdi hamlesini yapabilirdi ancak o, şartların daha olgunlaşmasını beklemeyi tercih edecekti. Çünkü eğer tek vuruşta deviremezse, Havelange’ın ona dünyayı dar edeceğini çok iyi biliyordu. 

Bir önceki yazıda da değindiğimiz gibi, 1982 yılında Franco diktatörlüğünden kurtulmuş İspanya’da yapılan dünya kupasında FIFA’nın imajı inanılmazdı. 

Müthiş zengin ve tarihte eşi görülmemiş güçlü finaller düzenlendi. 

Dünya yeni bir yıldızı; Paolo Rossi’yi alkışlarken, İtalya o güne kadar verilmiş en yüksek para ödülü olan 2.2 milyon doları kasasına koyarken, turnuvaya katılan 24 takıma 20 milyon dolarlık tarihi bir para dağıtılmıştı. 

Tabii ki FIFA bunun çok üzerinde bir gelir elde etmişti. Tabii başkanı Havalange ve Adidas da…

Bu sene yani 2022’de takımlara dağıtılacak toplam ödül bir milyar doları bulacak!

Katar 2022’ye katılan her takıma ayakbastı parası olarak 2.5 milyon dolar ödendi. 1982’de dünya şampiyonu takım bu rakamdan daha az alıyordu!

Katar’da Kupayı kazanan takım ise 45 milyon doların sahibi olacak. 

Biz hikayemize devam edelim. 

Yeterince suç ve kirli iş kanıtı topladığına inanan Blatter, adeta bir örümcek sabrıyla ağını örmüştü. 

Sonunda Havelange ile özel bir görüşme yapıp, bir medya mensubunun elde ettiği bazı belgeleri gösterdi. Elbette böyle bir medya ya da gazeteci yoktu. 

Ancak bu belgeler Joao Havelange’ı panikletmeye yetmişti. 

Yaklaşık 25 yıldır FIFA’nın imparatoru olan Havelange köşeye sıkışmıştı ve tarihi bir hata yapıp Sepp Blatter’e “Sence ne yapmalıyım?” diye sordu. 

Yaklaşık 12 yıldır bu sorunun sorulmasını bekliyordu Blatter ve “Sayın başkan, size onurluca görevi bırakmak yakışır. Bir daha aday olmayacağınızı açıklayın, emekli olun” dedi.

Havelange’ın önünde iki seçenek vardı; ya iddiaların ayyuka çıkmasını bekleyecek ve yıllardır inşa ettiği müesses nizamı kendi eliyle yerle bir edecekti. Ya da Blatter’in tavsiyesine uyup artık yorulduğunu ve emekli olacağını açıklayıp, FIFA’nın efsanevi başkanı olarak tarihe geçmenin keyfini yaşayacaktı. 

Blatter bununla yetinmemiş ve istifanın yeterli olmayacağını, yerine kendisinin seçilmesi için çalışması gerektiğini, yoksa yeni yönetimin tüm kirli işleri ortalığa saçabileceğini söylemişti. 

Brezilyalı yüzücü köşeye sıkışmıştı. 

Blatter “Ne olur ne olmaz” babından İngiliz tabloid medyasını kullanarak el altından bazı haberler yayınlatmaya başlayınca, Havelange durumun ciddiyetini fark etti. 

Ve nihayet Joao Havelange 1998 Fransa Dünya Kupası finalleriyle emekliye ayrılacağını açıkladı. 

Sepp Blatter en güçlü rakibini tek ve sert bir hamleyle saf dışı bırakmıştı. 

Finalde Brezilya maça bir teşekkür pankartıyla çıkarıldı. Elbette bu işin organizatörü Blatter’di. 

Zinedine Zidane’nın biri uzatmalarda olmak üzere ilk yarıda kaydettiği iki gol ve Emmanuel Petit’in maçın son saniyelerinde Patrick Vieira’nın pasında topu ağlarla buluşturmasıyla ev sahibi Fransa maçı 3-0 gibi net bir skorla kazanarak kupaya uzandı. Brezilya finali kaybetmenin hüsranını yaşarken Brezilyalı Joao Havelange da yerine Sepp Blatter’i destekleyeceğini açıklayarak görevini bıraktı. 

Bir dönem kapanmıştı. 

Açıkçası daha kötü ve karanlık bir dönem başlıyordu!

(Devam edeceğiz)

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin