YORUM | YÜKSEL DURGUT
Nobel ödüllü Portekizli yazar José Saramago’nun 2004 yılında kaleme aldığı hiciv romanı Seeing’de etkileyici bir anlatım var. Baskıcı bir rejim, kendi kontrolünde olan bir seçim düzenler. Seçime katılımın çok az olması herkesi şaşırtır. Sandıkların kapanmasına kısa bir süre kala saat tam 16’da seçmenler evlerinden çıkarak sandıklara koşarlar. Sandıklardaki yoğunluğun bitirilmesi için oy kullanım süresi uzatılır. Sandık görevlilerinin oyları saymaya başlaması ile rejim rahatlar. Oy pusulalarının yüzde 70’inin boş olduğu ortaya çıkar.
Çin’de düzenlenen son gösterilerde bazı protestocuların ellerinde tuttukları boş kâğıt parçaları bana Seeing romanını hatırlattı. Çin’in Covid politikalarına yönelik uygulamalarını protesto etmek için bir sembol haline getirilen boş kağıtlar ülke genelinde görülmemiş şekilde destek gördü. Sosyal medyada boş sayfaları tutan insanların resimlerini kaldırmak için internet polisi fazla mesai yapmak zorunda kaldı.
Çinli yetkililer, ülkenin çevrimiçi içeriğini denetlemek için katı bir internet filtre sistemi uyguluyor. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, hükümet denetimini sıkılaştırmak için sosyal medyada resmi görüşlere karşı çıkan seslere yönelik sansürü genişletti.
Birçok Çinli sosyal medya şirketi, hassas konuları minimize edebilmek için anahtar kelime filtreleme teknolojisini kullanıyor ve bu içerikleri izlemek ve kaldırmak için kalabalık sansür ekipleri çalıştırıyor. TikTok’un Çince versiyonu olan WeChat ve Douyin’de “beyaz kâğıt” terimini arattığınızda, boş kağıtlar taşıyan Çinli protestocuların yerine ‘origami ve sanat videoları’ çıkıyor.
“Boş beyaz kağıtlar”, Çin’in yıllardır gördüğü ülke çapındaki en büyük gösterilerden birisi oldu. Göstericiler, Pekin’in katı salgın politikalarını protesto etmek için konuşmadan “Beyaz kâğıt devrimini” ilan ettiler.
Çinli göstericiler, sanırım birkaç yıl önce Hong Kong’da benzer şekilde gerçekleştirilen başka bir gösteriden ilham aldı. Beyaz kâğıt, Hong Kong’daki protestocular tarafından 2020’de kapsamlı bir Ulusal Güvenlik Yasasının dayatılmasına karşı uygulandı.
Ancak boş kağıtların asıl kaynağı Sovyet döneminde bir meydanda boş broşürler dağıttığı için gözaltına alınan bir adamın yaptığı şakaya kadar dayanıyor. Gözaltına alınan bu Rus protestocunun masumiyeti ortaya çıktığında kendisine, “Ne demek istediğini hepimiz çok iyi biliyoruz.” diyerek aba altından sopa gösterilmişti. Yine Rusya’da, Ukrayna savaşına karşı çıkan insanlar tarafından da kullanıldı ve bu göstericiler tutuklandı.
1924’te Polonya Krakow’daki bir gazete, sansüre karşı boş sayfalar yayınladı. Mahkeme, yetkililerle alay ettikleri gerekçesiyle gazeteye el koydu.
Benzer gösteri, Eylül ayında II. Elizabeth’in ölümünün ardından düzenlenen protestolarda da kullanıldı. Cenazenin getirildiği Katedralin önünde protestocular, monarşi karşıtı göstericilerin tutuklanmasını protesto etmek için boş kağıtlar salladılar.
PANDEMİ MÜCADELESİ VE MUHALEFET
Çin’de fazla etkin olmayan bir muhalefet var. Bir haberci olarak Çin muhalefetinin her açıklamasından çok malzeme çıkar. Son olarak muhalefetin Urumçi ile ilgili yaptığı açıklamalar insanın kanını donduracak şekilde. Sincan’ın karantinaya alınan başkenti Urumçi’de yüksek katlı bir binada çıkan yangında 10 kişinin hayatını kaybetmesi on yıllık Xi Jinping iktidarındaki en büyük trajedilerden birisi olarak gösteriliyor. Muhalefet tarafı, çıkan yangında acil çıkış yollarının kapatılması ve itfaiyecilerin Covid-19 kısıtlamaları nedeniyle yangına geç müdahale etmesi gibi iddialar ile iktidarı suçluyor.
Pandemi döneminde dünyanın hemen hemen her yerinde büyük kısıtlamalar yaşandı. Şimdi bu salgın geride kaldı. Ancak pek çok kritere göre, Çin’in Covid ile mücadele çerçevesinde uyguladığı stratejilerinin başarısız olduğu söylenemez. Nüfusu göz önüne alındığında, ölüm sayısı birçok ülkeye göre daha azdı. Örneğin Çin’de Hindistan’daki ölüm oranlarının yüzde biri yaşandı. Çin’in virüse karşı ilk tepkisi etkileyiciydi. Wuhan’da derme çatma hastanelerde mücadele etti. Devlet o dönemde tecrit altındaki ailelerin temel ihtiyaçlarını karşıladı. Çin aynı zamanda pandemi sonrası kısıtlamaları gevşeten ilk büyük ülke oldu.
Ancak her enfeksiyon sonrası uyguladığı stratejisinde tutarsızlıklar yaşanmaya başladı. Sert bir şekilde baskı altına alma yöntemi, halkın nezdinde kabul görmedi. Bu yılın başlarında Şangay’daki kapanma, pek çok şehir sakininin açlık çekmesine neden oldu ve bu durumun görüntüleri tüm dünyada yayıldı. Kasım ayı sonu itibari ile 500 milyondan fazla insanın karantina altında olduğu tahmin ediliyor. Toplu taşıma araçlarına her bindiğinizde veya bir süpermarkete her girdiğinizde testinizin negatif çıktığına dair yeni kanıtlar sunma zorunluluğu gibi saçmalıklar yaşandı.
Kısıtlamalardan bazıları son zamanlarda gelişigüzel de olsa gevşetildi. “Birden Covid’den vazgeçmek, potansiyel olarak enfeksiyon ve ölüm dalgasını serbest bırakabilir” açıklaması yapıldı. Çin şimdiye kadar Batı’dan mRNA aşıları ithal etmeye yanaşmadı. Yaşlılar arasındaki aşılama seviyeleri de oldukça az.
YAZI TİPİ “Xİ AMCA”
Çin’in ilan ettiği tüm yeni politikalar, resmi medyada bilgeliğin yazı tipi olarak tasvir edilen “Xi Amca” ile doğrudan ilişkili. Protesto etme cesaretini toplayan halkın isyanı, Covid salgını sonrası uygulanan yanlış stratejilerden çok daha derinlere iniyor. Büyük ölçüde salgınla bağlantılı son yıllardaki ekonomik gerileme, beraberinden milyonlarca insanın işsiz kalması bu kızgınlığın başlıca nedenleri.
Çin’in Mao sonrası toplumsal açılımı, siyasi özgürlüğün sınırlarını kabul ederken, ekonomik bir Rönesans’ın açtığı kapıları fırsatlara çevirdi. 1989’da Tiananmen Meydanı’nda yaşanan katliam, bu sınırların ve devrimlerin kapısını araladı. Siyasi ve sosyal hayat üzerindeki kısıtlamalar, Xi’nin iktidara geldiği döneme kadar daha gevşekti. Muhalefete verilen tolerans Xi ile birlikte son 10 yılda çok daha azaldı. Geçtiğimiz hafta Tiananmen ile anılan Komünist Parti eski lideri Jiang Zemin’in ölümü, sosyal medyada görevdeki lidere yönelik tarihsel eleştirilerin yapılmasına bir fırsat verdi. Mevcut rejim de bu vesile ile yerden yere vuruldu.
Çin halkından yükselen sesler duyulan rahatsızlığın Covid sonrası uygulanan kısıtlamalardan çok daha fazlasına yönelik olduğunu ortaya koyuyor. Xi’nin görev süresini uzatan Ekim ayındaki 20. Parti Kongresi’nin arifesinde cesur bir şekilde Pekin Köprüsü’ne bir pankart asıldı. Bu, Çin içindeki muhalif seslerin her geçen gün daha da artacağı anlamına geliyor. Pankartta şöyle yazıyordu: “Koronavirüs testi değil, ‘yemek’ istiyoruz. Tecrit değil, ‘özgürlük’ istiyoruz. Yalan değil, ‘onur’ istiyoruz. Köleleştirilmiş insanlar değil, ‘vatandaş’ olmak istiyoruz.”
Çin’in sokaklarındaki protestolarda halkın ellerinde tuttukları ve her yere dağılan kağıtlar eğer boş olmasaydı belki de bu tür protestolar daha sık yankılanabilirdi. Çin hükümetinin, önlemleri gevşeterek geçici olarak protestocuları sakinleştirmesi mümkün. Ancak görünenden çok daha fazlası, halkın içinde bastırdığı öfkesinde saklı ve bu öfkeyi kusmak üzereler. Rejim için doğrudan bir tehdit şimdilik görünmüyor ama halkın huzursuzluğuna aşırı baskısı geri tepmeye neden olabilir.