ÖZEL HABER | ADEM YAVUZ ARSLAN
Suç örgütü lideri Sedat Peker’in ifşaatları ile gündemin ilk sırasına yerleşen yolsuzluk ve vurgun haberlerinin ardı arkası kesilmiyor.
İşte onlardan birisi daha.
Üstelik bu kez vurgunun çapı çok büyük. Hatta denebilir ki Türk borsa tarihinin en büyük nitelikli dolandırıcılığı ile karşı karşıyayız. Dahası vurgun ‘Yabancılar Türk borsasından alım yapıyor’ şeklinde süslenerek kamufle ediliyor.
SABIKALI İSİMLER YİNE BAŞROLLERDE
Doğası gereği borsa konusu teknik ve karmaşık.
Bu sektörde varlık gösteren manipülatörlerin soygunu son derece karmaşık yöntemlerle yaptığı da herkesin malumu.
Dolayısıyla konunun anlaşılabilmesi için aktörleri, hukuki prosedürü ve tezgâhı adım adım anlatmak gerekiyor.
İlk olarak aktörler; Türk borsa tarihinin en büyük vurgunlarından birini yapan isimler aslında çok tanıdık. En azından bu piyasada olanların bildiği isimler. Son 25 yıldır Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından onlarca kez suç duyurusunda bulunulmuş, yasak yemiş ve manipülasyon yaptıkları iddiasıyla haklarında sayısız dava açılmış kişilerden bahsediyoruz.
İsimleri Mehmet Akdere, Ahmet Can Teoman ve Bekir Sani Karayal. Basit bir Google taramasıyla bile söz konusu isimlerle ilgili açılmış davaları, yasak ve tedbir haberlerini görmek mümkün.
Dahası Mehmet Akdere ve Bekir Sani Karayal 2009’da yapılan ve 54 sanıklı büyük borsa operasyonunun tutuklu sanıklarından. Bir diğer önemli ayrıntı ise şu; Ahmet Can Teoman ile Mehmet Akdere borsadan imtiyazlı hisselerin çoğunluğunu toplayarak İttifak Holding’in 2019 Mayıs’ında yapılan genel kurulunda, Yönetim Kurulu Başkanı ve Başkan Yardımcısı görevlerini üstlendiler.
Normal şartlarda bu hukuken mümkün değil.
Ancak SPK göz yummayı tercih etti. O dönemin SPK Başkanı ise Sedat Peker’in ifşaatları ile gündeme gelen Ali Fuat Taşkesenlioğlu’ndan başkası değildi.
MİLYAR DOLARLIK VURGUN
Bu üç manipülatörün zekice kurguladığı operasyondan elde edilen haksız kazancın toplam büyüklüğü 1 milyar doları aşmış durumda.
Peki bu yolsuzluk nasıl yapıldı?
Manipülatörlerin piyasayı nasıl dolandırdığını anlayabilmek için kısaca sistemi ve bazı kavramları özetlemekte fayda var.
Malum olduğu üzere Borsa İstanbul’da hisseler iki şekilde; Ana Pazar ve Vadeli Pazar olarak işlem görürler. Ana Pazar’da işlem gören hisseler için alıcı alım yaptığında hissenin bedelini öder, satan da parasını almış ve hissesini satmış olur.
Bununla birlikte tüm dünya borsalarında olduğu gibi büyük şirketler vadeli işlem piyasasında işlem görürler. Bu pazarda alıcı ileri bir vadede bedeli ödeme taahhüdü vererek alım yapar ve hissenin 1/10’unu öder. Satıcı da hisseyi ileri bir tarihte satacağını taahhüt ederek hissesini depo edip, alıcının ödediği bedel olan 1/10’u tahsil eder.
İşte söz konusu vurgun bu sistem kullanılarak yapıldı.
Manipülatörlerin ilk hedefi İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ (ISGYO) oldu. Sürecin ana aktörleri; Mehmet Akdere, Ahmet Can Teoman ve Bakir Sani Karayal yoğun bir şekilde ISGYO hisselerini topladı.
Sadece kendileri değil, yönlendirdiği kişiler de bu hisseleri düşük fiyattan depolamış oldu. Ancak kamuoyuna toplanan hisse oranına dair bir açıklama yapılmadı.
Hisse fiyatı 2 liradan 8 liraya çıktığında “Bu hisse çok yükseldi, orta vadede düşer” söylemiyle çok sayıda hissenin vadeli piyasada açığa satılmasını sağladılar. Üç manipülatör bu hisseleri de satın aldı.
Fiyatlar yükselmeye devam etti. Hisseleri açığa satan kişi ve kurumlar ise hisseleri yukarıda anlattığım Ana Pazar’da satın alıp açıklarını kapatmak istediklerinde ise çok yüksek bedeller ödemek durumunda kaldı.
Nihayetinde 2 liradan başlayan hisse bugün itibariyle 18 lirayı geçmiş vaziyette. Bu üç isim şu an itibariyle ISGYO hisselerinin yüzde 40’tan fazlasına başka kişilere ağır dolandırıcılık zararı vererek sahip olmuş haldeler. Sahip oldukları hisselerin piyasa değeri ise 17 Milyar lirayı aşmış durumda.
ISGYO’da büyük vurgun yapan grup benzer bir operasyonu Şekerbank ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası AŞ (TSKB)de yaptılar. Manipülatörler ISGYO’dan elde ettikleri varlıkları, aracı kurumlarda teminat göstererek önce ana pazarda yüklü miktarda alım yaptılar ancak bunları SPK ‘Özel Durumlar Tebliği’ne aykırı olarak kamuoyuna açıklamadılar.
Bu esnada olaydan habersiz küçük piyasa yatırımcıları ise ‘hisseler yükseldi’ diyerek satış yaptılar. Manipülatörler satılan bu hisseleri de alarak fiyatlarda tekel oluşturdular. TSKB ve Şekerbank’ın yüzde 35’e yakın payları bu şahısların elinde toplanmış vaziyette. Söz konusu iki şirketin piyasa değerinin toplam 18 milyar lira olduğu göz önüne alındığında elde edilen haksız kazancın 8 milyar lirayı bulduğu görülebiliyor.
SPK SUÇA ORTAK OLUYOR
Borsa İstanbul bu nitelikli dolandırıcılık olayı ile çalkalanırken zarar gören kişi ve kurumların yoğun şikayetine rağmen Sermaye Piyasası Kurulu herhangi bir işlem yapmamayı tercih etti.
SPK ve İstanbul Borsası’nın (BİST)bu işlemleri görmemesi ve bilmemesi imkansız. Zira aracı kurumlardan hisseleri kimin aldığı günlük olarak önlerine geliyor. Manipülatif hareketleri aynı gün görürler ve durdurabilirlerdi. Bu hisseleri alan kimseler ve aralarındaki ilişkilere bakılsa zaten hep birlikte hareket ettikleri ortaya çıkmış olurdu.
Vurgundaki en önemli noktalardan birisi de hisse toplama işlemlerinin yapıldığı tarih. Operasyon Merkez Bankası’nın faizleri düşürdüğü tarihte yapıldı. Bu da hükümetle dirsek temasında olduklarını gösteriyor. Herkes döviz çıkacak derken para borsaya kaydı. Hem küçük yatırımcılar hem büyük yatırımcılar özellikle de yabancı banka ve finans kuruluşları bu çetenin vadeli işlemdeki teklif fiyatlarına kanıp kar edeceğiz düşünesi ile atladılar. Ama hepsi dolandırılmış oldu. Böylece faizden çıkan para dövize girip yurtdışına gitmek yerine borsaya girdi zannedildi ama gerçekte bu ekibin cebine gitmiş oldu. Paranın yarısına yakını yabancılardan dolandırılmış oldu.
Normal şartlarda ‘işlem bazlı piyasa dolandırıcılığı’ sayılması gereken işlerle ilgili SPK hem kişiler hem de alt hesaplar için tedbir kararı almadı. Piyasa uzmanlarına göre SPK basit bir araştırmada bile yapılan usulsüz işlemleri tespit edebilir. Bu örnekte Sermaye Piyasası Kurulu Özel Durumlar Tebliği’nin 14.maddesi açıkça ihlal ediliyor. Bilgilendirmeyi yapmayarak hisselerdeki hareketin normal olduğu izlenimi veriliyor ve konudan habersiz yatırımcılar dolandırılıyor.
‘YABANCI YATIRIM YAPIYOR’ BALONU
Bu vurgunda dikkat çekici bir nokta da şu; Açığa satış yapan yabancı bankalar ellerinde olmadığı için ana pazardan satın almak zorunda kaldıkları hisseler için Türkiye’ye yüklü miktarda para getirmek zorunda kaldı. Yani 8-10 liradan açığa sattıkları hisseleri yerlerine koyabilmek için manipülatörlerin elinde olan hisseleri 17-18 liradan almak zorunda kaldılar. Yani Türkiye’ye giren paralar maruz kaldıkları dolandırıcılık nedeniyle uğradıkları zararı telafi etmek için getirdikleri meblağlar. Yabancı bankaların getirdiği 350 milyon dolar söz konusu üç manipülatörün kontrol ettiği hesaplara girmiş oldu.
Dolayısıyla son dönemde Havuz medyasında manşetlere çıkan “Yabancılar Borsada alım yapıyor” manşetlerinin ardında böyle bir manipülasyon var.
Suç örgütü lideri Sedat Peker’in ifşa ettiği borsagundem.com isimli site de bu süreçte aktif rol oynadı. Geçmişte bu üç isme her fırsatta ‘manipülatör’ diyen site, bu operasyon esnasında tam tersini yapıp ‘başarı hikayesi’ olarak lanse etti.
Oysa ki SPK burada yapılan vurgunun binde biri oranındaki hileli işlemlere bile suç duyurusu yaparken bugün itibariyle 1 milyar dolarlık boyuta ulaşan manipülasyona dair hiçbir adım atmadı.
Doğal olarak SPK yönetimi ve ekonomi yönetimine yakın kaynakların manipülatörlerle birlikte çalışıp çalışmadığı da soru olarak akıllara geliyor. Bu noktada piyasada en çok konuşulan isimler Sedat Peker’in son videolarında gündem olan iki kardeş.
Sonuç olarak; vurgunun teknik detaylarına dair çok şey söylemek, detay vermek mümkün. Zaten borsa piyasasında son birkaç aydır en çok konuşulan konu bu. Öyle ki Ekşi Sözlük’te bile konu başlığı oldu ve uzmanları vurgunun nasıl yapıldığını anlatan paylaşımlar yaptılar.
Bu işten bir milyar dolardan fazla para kazanan manipülatörler sektördeki düzenleyici kişi ve kurumları da ‘gördüğü’ için vurgun tıkır tıkır devam ediyor.
Adem Bey,
Bir köşe yazısını, hatta rutin gazeteci araştırmasını çok aşmış yazınız. Borsaya ilişkin denetim raporunun sonuç bölümü tadında.
Size bir şey söylemeliyim ki, siz bu yazınızla, aslında Borsacılar/Brokerler ile Matematikçiler arasındaki kadim bir tartışmayı da çözdünüz, hiç farkında değilsiniz.
Parası pul olan yatırımcıların paralarını geri getirmese de, bir tartışmayı çözdünüz.
Anlatayım:
Rassallık, Rassal yürüme… denilen bir kavram var. Bu kavramı Matematikçiler, ekonomistler birlikte kullanılır.
Tesadüfi ama izah edilemeyen durumlar için kullanılır bu kavram, Rassallık.
Örneğin, bir parayı 10 defa fırlattığınızda yazı 7 defa tura 3 defa da gelebilir, tersi de olabilir, 100 defa attığınız da da, tura 6 defa, yazı 4 defa gelebilir, yahut aralarında yazı/tura gelme yönüyle bir yakınlık olmayabilir.
Ancak, matematikçiler, yeterince yazı/tura atılırsa, yazı/tura gelme oranının KESİNLİKLE yüzde 50 ye yaklaşacağını, hatta yüzde 50 olacağını söyler.
Mesela, 1 milyon defa atarsanız, yazı/tura oranı yüzde 50 lere çok ama çok yakındır. 1 Milyar defa atarsanız, yüzde 50 ye çok daha yakın gelir, yazı/tura gelme oranı. Bunu yazılımlarla test etmişler, sonuçlar da değişmemiştir. İster makina, ister insan eliyle olssun, kısaca yeterince atarsanız, paranın yazı/tura gelme ihtimali yüzde 50 dir.
Buna matematikçe Rassallık deniyor.
Sırf bunda da değil, bir okuldaki öğrencilerin boy ortalamaları, yıllara dair değişimler, kız/erkek çocuk doğum oranının yıllar itibariyle dengeyi sağlaması vb pek çok yönüyle rassallık gösterdiği, hep belirli oranları koruduğu ortaya çıkar.
İşte, bu Rassallığı, Borsacılar, Brokerlar, Traderler, özellikle kısa vadeli işlem borsalarında kullanırlar, daha önceki hareket tarzlarından hareketle, daha ssonraki davranış modelini belirlemeye çalışırlar.
İşte bu nokta da Matematikçiler, Borsacılara güler ve daha önceki olayların daha sonraki olaylarla sebep-sonuç ilişkisi olmadığı sürece, bunun bilim olmadığını, müneccimlik kahinlik olduğunu söylerler.
Matematikçiler, Borsacılara yaptıklarının bilim olmadığını söyleselerde, borsacıların para kazandığını da biliriz. O fiyat modelleme yazılımları ile önceye dair yaptıkları verilerden sonrasını tahmin ederler ve çoğunlukla da başarılı olurlar ve para kazandırırlar, uzmanları için söylüyorum bunu.
Çünkü, Rassallığın bir benzerinin Borsalarda da olduğunu, piyasanın kendini tekrar ettiğini söylerler, bu dünyanın tüm gelişmiş piyasalarında bir olgudurda.
İşte, yazınızı okuyunca, tam olarak da bu nokta da durdum ve güldüm. Demek ki, birbirini takip eden bu Rassallığın ardında, aslında, bir çeşit “yatırımcı tokatlama” döngüsü varmış.
Borsa manipülatörlerinin bu “tokatlama döngüsü”nü yaparken, elbette bu yazılımlara göre hareket eden insanların, kurumlarnı olduğunu da bildiği unutulmamalı. Yani, yazılımlarla nereye kadar şişme eğilimi olduğunu onlarda biliyor, ortalama alım-satım emirlerinin alt ve üst limitlerinin zaten farkındalar.
Kısaca, yatırımcının kararlarını, geleceğe yönelik al-sat kararlarını baştan tahmin ederek, o borsa grafiklerini istedikleri şekle sokuyorlar, algıyı yönlendirip, şaşırtıcı hamlelerle “tokatlama” işlemi gerçekleştiriliyor.
Ki bahsettiğiniz nokta da, işin içinde SPK dan, Borsa dan, büyük borsa habercilerinden tutun, kurulmuş bir “örümcek ağı” varsa, artık, ortada bir tahminden bahsetmekte anlamsız, geleceği bugünden bilen bir durum var demek karşımızda.
Bu nedenle gülüyorum dedim, demek ki, Matematikteki Rassallık, borsalarda böyle işliyor.
Zaten yabancı değildi az çok erbabı, dünya çapındaki trilyon dolarlık Hedge fonlar da, global bazda böyle bir “tokatlama” yapıyordu,
“Bir ekonomik tetikçinin itirafları” JOHN PERKİNS, kitabında dolaylı olarak buna değinmişti zaten.
Sevgili Matematikçiler, üzülerek söylemeliyim ki, Borsalarda var olan Rassallık bir mantığın sonucu, dolayısıyla, bir çeşit bilimsellik içeriyor, bu nedenle, sizler yanıldınız : )
Kazanan Borsacılık mesleği oldu, borsacılığı,brokerliği, traderlığı sadece tahmin değil, piyasanın dedikodularını ve kokularını alanlar olarak görmedikten sonra, malesef bu kavga da Borsacılar size karşı haklı çıkacaklar hep : ).
Kadir İnanır’ın filmi aklıma geldi de, sevgili ekonomistler sizde benim gibi demelisiniz bence artık;
baksanıza elin oğlunun para kazanmaya başlaması,
“Atom fiziğine de lanet olsun, bundan sonra ..lik, hergelelik…..mesleğim olacak” yeminiyle başlıyor.
Artık, “Atom fiziğine de lanet olsun, bundan sonra…” zamanı.
İşte Adem bey, bu yazınızla, kadim bir tartışmayı çözdünüz fark etmeniz,
Borsalarda bir rassallık vardır ve bunun en önemli sebebi, borsa manipülasyonlarıdır.
Ki bizim Türk borsasında bu durum da geçerlidir. Bakın bir araştırmayı aşağıya link olarak veriyorum, ve onun ilgili kısmını da ayrıca alılntılıyorum, olur ki merak edenler olur.
” Çalışmada Model A’dan elde edilen test sonuçlarına göre MIST borsalarının hepsi için rassal yürüyüş hipotezinin geçerli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. ”
Meraklısına Link,
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/433315
Linke tıklamaktan korkanlar için, google arama başlığı : )
MIST Borsalarında Rassal Yürüyüş Hipotezi
Eray Gemici1
Müslüm Polat2
Zenginin malı züğürdün çenesini yorar.
Biz iyiler ne zaman adam oluruz peki.? (Fatih Altaylının, ne zaman adam oluruz, köşesinden ilham aldım)
“Atom fiziğine de profesörlüğe de lanet olsun, bundan sonra ……….” dediğimiz andan itibaren adam oluruz.
İronisi bir tarafa, yanlış kurulan sistemlerin içinde, doğru davranışı sergilemeye çalışmak, ne derece doğru bir davranıştır? tartışmasını da buraya bırakayım.
Adem bey,
Sonucu belli sistemlerin içinde, ezilen parçaların davranışlarının doğru-yanlış yönüyle değerlendirilmesi, mantık kurallarına aykırı.
Bu nedenle, ironi şeklinde yazdığım, atom fiziğine de profesörlüğü de lanet olsun, bundan sonra… şeklindeki ifadelerimin haklılık payı aslında gün gibi orta da.
Lağım çukurunun içinde bulan insanların, temiz kalmaya çalışma gayreti yanlış bir gayret, lağım çukurunu kurutma hedefi gerçek bir gayrettir.
Çözümleri, hedefler belirler. İyi insanların hedefi iyi kalmak mı, yoksa, iyi insanların hedefi bu lağım çukurunu temizlemek mi?
Gördüğünüz üzere, ufaktan ufaktan ben;
“Atom fiziğine lanet olsun..” diyenlerin cephesine geçenlerdenim.
Sizleri de bekliyoruz Adem Bey.
Niyet hayr, akıbet hayr olsun, diyelim de, onca yazdıklarımı değilde, son satırlarımı defe koyan satırlardan kurtulmaya çalışayım.
Hürmetle..
Hürmetle..
Çözüm