YORUM | M.NEDİM HAZAR
İrlandalı MMA (Mixed Martial Artist) dövüşçüsü Canor McGregor kelimenin tam anlamıyla bulaşık bir sporcu. Eski dostu ve son düşmanı Habib Nurmuhammedov maçı öncesi parayı bastırıp çektirdiği Ben Geleceğim belgeselinin finalinde bozuk ağzı ile önüne gelene saydırırken, kendisiyle yapılan röportajların tamamında alemin kralı olduğunu üzerine basa basa söyleyip hadsizliğin çıtasını epey yukarılara çekiyordu; “Beni İsa bile yenemez!”
Hatırlarsınız “Bu gemiyi tanrı bile batıramaz” denilen Titanic’in akıbetini.
Yaklaşık bir sene önce McGregor hayatının hatasını yaptı ve Dağıstanlı Habib Nurmuhammedov ile unvan maçı yapmayı kabul etti.
Yalnız maç öncesi tarafların karşılıkla külhanbeyi tavrıyla açıklamaları olayı öyle bir noktaya taşıdı ki, mesele İslam-Hıristiyanlık çatışmasını bile aşıp İnanç/Ateizm kapışmasına dönüştü. Şüphesiz bu kepaze durumda en büyük vebal İrlandalı dövüşçünündü.
Karşılıklı atışmalar ve McGregor’un hadsizliklerinin tavan yapmasıyla (Habib’in otobüsüne sandalye ile saldırmaya kadar vardırdı işi) MMA maçı çok farklı bir konuma geldi. MMA deyip geçmeyin ismindeki “Mixed” yani karma, yani Allah ne verdiyse dalmak anlamına geliyor. Diğer stilize sporlar gibi doğru düzgün kuralı bile yok. Bir kafesin içine girip ‘Allah yarattı’ demeden girişiyorsunuz rakibe ve hemen her maç ortalık kan gövdeyi götürene kadar devam ediyor. Ne kadar spor denilir bilemiyorum.
Her neyse.. Habib çıktıkları maçta McGregor’u döve döve pes ettirdi. Ancak ne kadar zoruna gitmişse, hakimin galibiyetini ilan etmesiyle bile yüreği soğumadı, önce McGregor’un üzerine yürüdü, yerde yenilmiş halde duran İrlandalı küstah adam her ne kadar “Bu bir iş” filan dediyse de yırtamadı. Kafese atlayan Habib’in ekibinden bazıları McGregor’u dövmeye devam etti. Habib ise kafesin duvarına tırmanıp İrlanda ekibinden en uyuz olduğunun üzerine Wang Yu gibi atladı. Çarşı karıştı tabi.
McGregor can havliyle kaçtı, Habib zorlukla sakinleştirildi. O gün kemeri verilmedi ama sonra unvan kemerini aldı Habib. Ancak Nevada Komisyonu maçtan sonra toplanarak her iki sporcuya da ceza verdi. Maçtan McGregor 3 milyon Dolar, Habib ise 2 Milyon Dolar alacaktı. Komisyon İrlandalının alacağı parayı kesmezken, Dağıstanlı sporcunun 500 bin dolarına kesik attı. Habib 9 ay, McGregor ise 6 ay müsabakalardan men edildi.
İrlandalı sevimsiz adam maçtan sonra da boş durmadı, bir birahanede yaşlı bir adamı yumruklayarak kendi milletinin de nefretini kazanınca bir süre kayıplara karıştı. “Habib maçına kırık ayakla, ayağım şiş çıktım” gibi saçma bahanelerle kulp bulmaya kalkması iyice gözden düşmesine neden oldu.
Aslında Habib Nurmuhammedov önüne gelen bir fırsatı tepmişti. Rakibini yendikten sonra, “Evet bu bir profesyonel maç ve bir maç için bu kadar aşağılık olmaya hiç gerek yoktu” diyerek herkesin gönlünü kazanabilirdi. Yine de basın toplantısında “Babam bana fena kızacak” diyerek herkesten özür diledi. Fena halde provoke edildiğini kabul etti.
McGregor bu maç sonrasında ısrarla rövanş istedi ama Habib tarafı “Sen önce adam ol” diyerek bu kapıyı hala sıkı sıkı kapalı tutuyor. İrlandalı boksör haklı zira maçtan reklam gelirleriyle beraber neredeyse 100 milyon dolar kazandığı söyleniyor. Açıkçası hiç de fena olmayan bir para bu!
Sırası gelmişken dövüş sporlarının nasıl paralar kazandırdığını örneklemek bağlamında size yine bir (normal) boksör olan Floyd Mayweather’dan bahsetmek isterim. İrlandalı McGregor’u evire çevire 10 raund pataklayan bu adam o maçtan reklam gelirleriyle beraber tamı tamına 285 milyon dolar kazanmıştı. Habib’in menajeri olaylı maç sonunda kendilerine meydan okuyan Mayweather’a “Herhalde parası tükendi” diye ret cevabı veriyordu ama bu sporcunun servetinin 1 milyar dolardan fazla olduğu biliniyordu. 48 maçlık bir kariyere sahip olan sporcunun 88 tane otomobili bile bir ömrü rahat geçirmesine yeterliydi aslında. Mayweather da tıpkı Habib gibi yenilgisiz bir dövüşçüydü.
Ancak Dağıstanlı şampiyon kendisine yapılan meydan okumalardan ilginç bir ismi tercih etti; Amerikalı Dustin Poirier…
Genç yaştan beri MMA ile uğraşan Dustin ilginç bir karakter. Aslında klasik dövüş sporcusu profiline de pek uymuyor. Onunla ilgili yapılan bir başka belgesel Fightville (2011) İrlandalının kibir kokan paralı yapımından çok farklı bu nedenle. Poirier bir son maçında başka bir şampiyon olan Max Holloway’ın ağzını burnunu kırarak geçici şampiyonluk kemerini takmıştı.
Tam bir samuray kültürü hayranı olan Fransız kökenli Amerikalı sporcu bedenine bu kültürün dövmelerini yaptıracak kadar sempatisi vardı Bushido’ya. Ancak Dustin’in esas özelliği yardımseverliğiydi. Genç yaştan beri çıktığı her maç sonunda kullandığı eldiven ve diğer malzemeleri (dövüş kiti) açık artırmada satıp ihtiyaç sahiplerine veriyordu.
Eşiyle beraber kurduğu Good Fight Foundation ise yardımlarını kıtalar arası boyutlara taşıyordu. Birazdah bahsini edeceğim Habib maçı sonrası yaptığı basın toplantısında sporu bırakmama gerekçelerinden biri olarak ünlü spor malzemesi markası Everlast ile yaptığı yardım kampanyaları düzenleme anlaşmasını gösterdi. Dustin sadece memleketi Luisiana’da değil, tüm Amerika’da, hatta dünyada bilinen önemli yardım markalarından biriydi artık.
Habib ile maça çıkacağı kesinleşen Poririer’in maç öncesi tüm magazincilerin körüklemesiyle giriştikleri ortamı gerginleştirme cabalarına 30 yaşındaki sporcu asla yüz vermediği gibi, ağır başlılığıyla Habib tarafını da sükunete teslim etmişti. Habib de başından itibaren Poirier’e saygı duyduğunu her fırsatta dile getiriyordu.
Ve önceki Cumartesi gecesi Abudabi’de beklenen maç gerçekleşti. Enteresan bir gece yaşandı. Habib, tıpkı McGregor gibi Poirier’i de yenmeyi başardı. Önce kendisini ani bir şekilde ensesinden kıskıvrak yakalayan Poirier’in bayıltıcı baskısından kurtuldu, ardından boynuna kelepçe atarak pes ettirdi.
Dustin’in ağır başlılığı maça o kadar damgasını vurmuştu ki, Habib galibiyetine sevindiği kadar Poirier’i onurlandırmayı da ihmal etmedi. Gitti kucaklaştı, elini kaldırdı, sarıldı ve teselli etti. Poirier ise inanılmaz üzgündü. Kafeste kendisine uzatılan mikrofona gözyaşları içinde “Beni destekleyenleri yüz üstü bıraktığım için üzgünüm” dedi. Ve niyetini belli etti, artık bırakmayı düşündüğünü ağzından kaçırdı yanındakilere.
Maçtan sonraki basın toplantısında ise daha sakindi ve bir süre kafasını dinlemek istediğini açıkladı. Doğal olarak gelen rövanş soruları karşısında gözyaşlarını tutamıyordu ve insanlara yardım etmeye devam edeceğini söyledi. Uganda’da açtıkları kuyulardan, temiz su kaynaklarından, sağlık tesislerinden bahsetti. Everlast ile yaptıkları ortaklık ile daha çok insana yardım götürmeye devam edeceğini açıkladı.
Boksör ağlıyordu..
Maçı kaybetmişti ama insanlık kazanmıştı…