YORUM | ALİ TOPDAĞ | @alitopdag
Mülteci, kendisine bir sığınak arayan kişidir. İltica kelimesi de aynı kökten türetilmiştir ve sığınmak amacıyla göç etmek anlamına gelir.
Mültecilerin iki dünyası vardır. Yaşamakta olduğu evde ailesiyle veya kampta yalnız kalabildiği bir oda varsa oralarda kendi ülkesindeymiş gibi yaşar ama oradan dışarı çıktığı anda artık başka bir dünyadadır ve bir sarkaç gibi iki farklı dünya arasında gider-gelir.
Devlet yardımının kesilip hayata tutunacağı, kendi ayakları üzerinde duracağı zamana kadar mültecinin dünyasında kendisi gibi mülteciler vardır. Temizlik anlayışları farklı olsa da ortak mekanlarda başkalarını rahatsız etseler de bulundukları ülkenin kendilerine sahip çıkmasını bir hak olarak görseler de hepsi mağdur, mazlum ve mahsun insanlardır.
Ülkesindeki baskıdan kurtulup özgür yaşayabilmek, fikirlerini korkmadan söyleyebilmek, inancının gereklerini çekinmeden yerine getirebilmek, ailesine daha güvenli bir gelecek sağlamak için her türlü zorluğu göze alarak gelmişlerdir bu yeni ülkeye…
Kendi ülkesinde rejimin güvenlik güçlerine yakalanmadan sınıra ulaşmak… Karadan, denizden veya nehirden sınırı geçmek… Geçiş olarak kullanılan bu ülkenin kamplarında/hapishanelerinde kalmak… Bu ülkeden çıkabilmek için farklı yollar denemek… Nihai olarak gidilen ülkedeki sorgular, mağdur olduğunu ispat etme gayretleri… Oturum izni alana kadar sabretmek… Oturum izni aldıktan sonra hayata tutunma gayretleri…
Bir mültecinin sığındığı yeni ülkede hayata tutunabilmesi kolay değildir. Yeni bir dil, yeni bir iş, farklı bir kültür ve yaşam tarzı… Zamanla bütün bunların üstesinden gelinebilir ama memleket hasretini gidermek kolay değildir.
Hassasiyetleri olan ve duygu dünyası zengin insanların adaptasyonu daha uzun sürer. Çünkü onlar memleketlerini ve içinde bulunan sevdiklerini öyle bir kalemde silip atamazlar. Onların hayatlarını güven içinde geçirmelerini sağlamak için ellerinden geleni yaparlar.
Hatıralarını yazar kimileri; yaşadıklarını kayıt altına alırlar, ta ki gelecek nesiller bu günleri unutmasın diye… Gazetecilik mesleğine devam eder kimileri; yalanları, algı operasyonlarını ve zulümleri yazarlar, ta ki ülkelerindeki zulmü dünya duysun diye… Sosyal medyada paylaşım yapar, kampanyalar düzenler kimileri; ta ki sağır kulaklar duysun ve insanlığını yitirmemişler haberdar olsunlar diye… Kitap yazar kimileri; ülkesinin geldiği durumu analiz edip çözüm teklifleri sunarlar, ta ki aynı hatalar tekrar edilmesin diye… Ve şiir yazar kimileri; yazının buraya kadar ki her cümlesini en kısa şekilde dile getirirler, ta ki duygular harekete geçsin diye…
Ağaç, her yerde ağaçtır ama şair kendi ülkesindeki ağacın gölgesinde olmayı özler. Sürgünlüğü bitsin ister şair, anayurdunda, kendi ocağında ölmektir hayali… İltica ettiği ülkede el üstünde tutulsa da şair, baba ocağında veya kendi evinde daha huzurludur. Doğa harikası beldeleri gezse de şair, ona en güzel ilhamı kendi memleketinin denizi, dağları, ovaları, ağaçları ve çiçekleri verir. Yeni hayatında ekonomik problemlerini giderse de şair, bir ağacın köklerinden koparılmışlık halini yaşamaya devam eder.
Sadece şair değil her insan kökünü reddedemez/reddetmemeli… O güne kadar kendisi için yaptıklarını ve kendisi için yapılanları unutamaz/unutmamalı insan…
Yeni hayatında batmamak ve boğulmamak için tutunacağı bir dalı olmalı mültecinin, kendi gerçekliğini unutmadan ve göç ettiği toplumu ürkütmeden… Ancak o zaman çevresine uyum sağlayarak hayatını devam ettirebilir.
***
20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde yapılacak faaliyetlere katkı sağlamak amacıyla hazırladığım ‘Biz Dünyada Göçer Olduk’ isimli kitabı aşağıdaki link üzerinden ÜCRETSİZ indirebilirsiniz… https://www.smashwords.com/books/view/1027925
İnsanların sevdiklerine özlem duyması hem de buram buram duymasını anlıyorum da yaşıyorum da.
Ama “memleket sevgisi” ni olmak zorunda olan bişey gibi yansıtmayın.
Atalarım Kafkasya’dan; rus zulmünden dolayı hicret etmek zorunda kalmışlar.
Şimdi de ben hicret ettim.
Benim için,
Ne vatanı!?
Hangi vatan!?
Hizmet felsefiyle uyuşmuyo bikere.
Nasıl olacak hizmete motivsyon kafan geride kalarak, vatan kıyaslaması yaparak, vatana hasret duyarak entegrasyon ..vs?
Bana e o zaman Büyüğümüz demeyin. O’nun ufki enginliği bambaşka. Onun hasretide yine emin olun dini motiflidir. Kıyas olmaz.
Velhasıl bence bırakın bu kökleri üsleri..vs.
Aslolan rızayı ilahi.
Ve bu işin vatanı milleti..vs si yok. İlla vatan mı!? O zaman bil heryeri kendine vatan.