Ana Sayfa HABER “Birleşik Büyük Kürdistan!”

“Birleşik Büyük Kürdistan!”

MAHMUT AKPINAR | YORUM

Kürt milliyetçileri ve Kürtçü siteler/hesaplar sürekli “Birleşik Büyük Kürdistan” haritaları paylaşıyorlar. Bu haritalardan bazılarının bir ucu Basra Körfezi’ne, bir ucu Karadeniz’e, bir ucu Akdeniz’e açılıyor. Kürt gençlerine milliyetçilik pompalıyor, hayal satıyorlar. Demokratik mücadele vermekten, Kürtlerin hayat standardını yükseltmekten öte gençleri çatışmaya, silahlanmaya davet ediyorlar. Bu propagandaların etkisiyle Irak’ta, İran’da, Suriye’de, Türkiye’de pek çok genç PKK’ya katılma ve silahlanma eğiliminde oluyor. Mevcut tabloda Kürtler, ‘Büyük Orta Doğu Projesi’ çerçevesinde İsrail ve ABD’nin bölgedeki en önemli müttefiki olarak algılanıyor. Batı dünyası her fırsatta bunu dile getiriyor.

Tarih bir yönüyle tekerrür ediyor. Dönemin büyük Batılı güçleri Osmanlı devletini, 100 yıl önce ellerine cetvel alıp, beşerî ve coğrafi dengeleri dikkate almaksızın, masa başında böldüler. Sonra müdahil olabilmek için, bölgede nizalı çok alan ve konu bıraktılar. Kurdukları devletleri de birbirine düşman ettiler. O dönem itibariyle Araplar tek parça ve güçlü bir Arap devleti hayali kuruyordu.

Dönemin süper gücü İngiltere, Arapları Osmanlı’ya karşı savaştırmak ve yanında tutmak için cömert vaatlerde bulundu. Önde gelen Arap aşiretlerini ve liderlerini Osmanlı’yı yıkmaya cesaretlendiriyor, onlara ekonomik, siyasi, askeri destek veriyordu. Günün sonunda, “Büyük Birleşik Arap Devleti” yerine 22 Arap devleti ortaya çıktı. Adeta her bir Arap şeyhine bir bölgeyi verdiler ve kendilerine mahkûm hale getirdiler.

Prensler, veliahtlar Batı’da okudu, petrol gelirleri oraya aktı. Bu ülkelerin bazıları lüks, şatafat ve sefahat içinde yaşarken Yemen, Sudan, Filistin gibi ülkeler açlıkla, sefaletle boğuştu. Şu anda 300 milyonu aşkın nüfusuyla, ciddi ekonomik güce erişen bir Arap dünyası var. Ama bu dünya, Batı’ya bağımlı, birbiriyle uzlaşamayan, Arapların onurunu koruyamayan, küçücük İsrail karşısında 75 yıldır madara olan parça-pinçik devletlerden oluşuyor.

Büyük Orta Doğu Projesi (BOP), Osmanlı’nın yıkılmasından sonra ortaya çıkan bölge devletlerini tekrar bölmeyi, atomize etmeyi amaçlıyor.  1967 ve 1973 Savaşları’nda İsrail’e tehdit oluşturan ülkeleri tek tek parçalıyor ve etkisizleştiriyorlar. Bunlardan Irak parçalandı güçsüzleşti. Suriye parçalandı, kaosa teslim ve ne olacağı meçhul. Libya iç savaşla boğuşuyor. Mısır’da bir darbe yapıldı ve ülke potansiyeli denetim altına alındı.

Türkiye’de var olan kirli ve yozlaşmış Erdoğan iktidarının, içten ve dıştan payandalarla, bir amaç için ısrarla ayakta tutulduğunu düşünüyorum. Türkiye kuruluşundan bu tarafa İsrail’in en önemli destekçi idi. Kemalist iktidarlar ve askeri dönemler bu desteği açıktan verirdi. AKP döneminde değişen sadece söylem oldu. Güya “İslamcı” iktidar söylemde İsrail karşıtı ama askeri yönetimlerden öte İsrail’i destekliyor. Gazze’de soykırım devam ederken savaşın temel lojistik malzemesi, İsrail ordusunun mühimmatı Türkiye’den gidiyor.

Milliyetçi, seküler Kürtler Batı’nın Kürtleri sevdiğini ve desteklediğini düşünüp, kendilerine “Büyük Kürdistan” kuracağını umuyorlar. Bu nedenle de İsrail ve ABD ile angajmana girme ve Batı’ya güvenme eğiliminde oluyorlar. Batı dünyası da seküler Kürtlere prim veriyor. “PKK’nın 45 yılda en iyi başardığı iş nedir?” diye sorarsanız, “Kürtleri İslam‘dan uzaklaştırmak ve sekülerleştirmektir.” derim. Batı, PKK’nın ve ilintili siyasi hareketlerin en çok bu yönünü seviyor.

Büyük Ortadoğu projesinin hedefi bölgeyi etnik ve dini açıdan parçalara bölmek ve İsrail’e tehdit oluşturabilecek bütün unsurları bertaraf etmek iken, Müslüman Kürtler kendilerine kocaman bir alanda “Birleşik Büyük Kürdistan” kurdurulacağını ve buna İsrail’in destek olacağını hayal ediyorlar. Tam da bu hayal nedeniyle (bazı) Kürtler, bölgede İsrail çıkarını önceleyen Batı politikalarına malzeme olma eğilimindeler. Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerini savunmak her demokrat insanın üzerine borç. Ancak “Büyük Birleşik Kürdistan” iddiası kanaatimce bir havuçtan ibaret.

Irak’ı, Suriye’yi, Türkiye’yi, İran’ı parçalamayı düşünen, hatta Lübnan gibi küçücük bir ülkeyi liflerine ayırmayı hedefleyen İsrail ve onun kayıtsız şartsız müttefiki ABD, ümmetin en samimi Müslümanları, binlerce tasavvuf büyüğü, İslam alimi çıkarmış, Kudüs fatihi Selahaddin’in torunlarına ‘Büyük Kürdistan’ yolu açar mı sizce? Kuzey Irak’taki Kürt bölgelerine ilave, Suriye’de, ilerleyen zamanda İran’da ve Türkiye’de bölgesel yönetimler kurulsa, İsrail (ve ABD) bu küçük bölgeleri birleştirip kendisine yeni bir rakip, güçlü bir Müslüman ülke çıksın ister mi?

Irak’ta Barzani ve Talabani bile birbiriyle savaşmışken, anlaşamazken farklı ülkelerdeki Kürtlere birleşme fırsatı verirler mi? Yoksa Kürtler bu havucun peşinde koşarken bölgedeki bütün unsurlarla düşman hale mi gelir?

Ortadoğu’da olması gereken şey, daha da bölünmek, ayrışmak ve vuruşmak değildir; her unsurun katılımına açık, demokratik, adil yönetimler kurulması için çaba sarf etmektir. Orta Doğu halkları olarak daha fazla ayrışmaya, bölünmeye değil, emperyal planlara karşı birleşmeye, birbirimizin haklarını korumaya, coğrafyamızı birlikte savunmaya ihtiyacımız var.

Elbette Kürtler de devlet olmak isteyebilir. Ama devlet olmak çözüm olsaydı Araplar bu kadar acze düşmez, aşağılanmalara katlanmazdı. Bölgedeki azınlıklar “devlet vaadi” ile istikrarsızlık unsuru yapılmaya ve kullanılmaya çalışılmaktadır.

Aklı başında Kürtler, BOP ile ülkeler parçalanıp atomize edilirken, halklar birbirine düşman haline getirilirken Kürtlerin “Büyük Güç” yapılacağına inanmaz. 100 yıl önce aynı coğrafyada Hristiyan Ermenilere benzer vaatte bulunan ve onları İttihatçılara kurban eden Batı, Müslüman Kürtlerin kara kaşına mı hayran?

Türkiye, Suriye’de var olan otonom Kürt bölgesini yıkmak ve Rojova’yı hedef almak yerine, bölgede her halk için adil, sürdürülebilir yönetimler kurmaya liderlik etmelidir. Türkiye’nin mevcut Suriye politikası açık Kürt düşmanlığı içermektedir. Bu durum bölge için ve Türkiye iç barışı için sağlıklı değildir.

Türkiye ve Türkler Trump’ın söyleminin aksine, 1071’den bu yana, bin yıldır Kürtlerle dost, akraba ve müttefiktir. Türkiye, Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan tekleştirici, Kürtleri dışlayan, yok sayan politikaları terk etmeli, yeryüzündeki bütün Kürtlerin güvendiği, sırtını yaslandığı bir devlet olmalıdır. Türkiye doğuda Kürtlere, batıda Arnavutlara yaslandıkça, onlarla müttefik kaldıkça büyük devlet olur.

8 YORUMLAR

  1. Hafiz
    Türkiyenin kürtleri sömürdügü yetti artik. Birakin da insanlar biraz da kendi devletlerinde yasasin. Türkiyeden bi cacik olmaz bu saatten sonra, birakin da kürtler de kurtulsun bu beladan.
  2. Nadir SEÇGİN
    Mahmut Hoca çok isabetli tesbitlerde bulunmuş. Bu yazının altına ben de imzamı atabilirim. Kendi iktidar ve şahsi menfaat hesaplarını güden hırsızlarla seküler terör sevicilerin İsrail'e hizmet eden işlerinden uzak durulmalı. Geçmişte Ermenileri kullanan emperyalistlerin bugün Kürtleri İsrail hesabına bölge halklarıyla düşman eden projelerine karşı çıkılmalı. Türkler ve Kürtler din kardeşliği ekseninde ve etno-kültürel farklılıklara saygıyla yeniden bir akid ve ahid tazelemeliler.
  3. Civan Yılmaz
    1) Osmanlı Devleti ile T.C. birbirine benzemez. Osmanlı'ya isyan etmekle T.C.'ye isyan etmek aynı kefeye konulamaz. İlki müslümanları özellikle yahudilere karşı korurken, ikincisi yahudilerin emrinde kalarak müslümanlara zulmediyor. 2) Kürtler de Batı'nın kara kaşına hayran değil. Ancak ne zaman Türk, Farsi veya Arap "kardeşleri" kendilerine karşı soykırıma varan zulümlere başvursa Batı onlara kucak açtı. 3) İnsanı ayakta tutan umuttur. Birçok Kürt; Türklerden, Farsilerden ve Araplardan umudunu kesmiştir. Mesele sırf bir devlet kurmak değil, insanca ve kendince yaşayabilme umuduna sahip olmaktır. 4) Ortadoğu'da istikrarsızlığın kaynağı Kürtler değil, bilakis onlar istikrarsızlığın kurbanıdırlar. Mağduru suçlayıcı dilden vazgeçmek gerek. 5) Türkiye özelinde ele alırsak, bugün ülkedeki müslüman mazlumların yani cemaat mensuplarının haklarını savunan, zulmü mecliste dile getiren tek parti, Kürtlerin kurduğu partidir. Kürtlerin farkı budur. 6) Suriye özelinde ele alırsak, Türklerin ve Arapların da üyesi olduğu IŞİD'in vahşiliklerine karşı, özellikle gayrimüslimleri koruyan yine Kürtlerdir. Unutmayın ki Kürtlerin de büyük çoğunluğu müslümandır. Kürtlerin farkı budur.
  4. Ahmet
    Mahmut Bey’in yazısından anlaşılan şu: Kürtler ve Araplar salak, cahil. Kendi devletini kurup yaşayamazlar. Yaşayınca rezil rüsva olurlar. Devlet kurmak sadece yüce Türk Milleti’ne mahsustur. Bir de realiteye bakalm: 100 senelik TC devleti Azerbaycan Orta Asya’daki Türkî Cumhuriyetler. Hepsinin ortak özelliği: yolsuzluk almış başını yürümüş, halkına zulüm, diktatörlük, zenginler hayatlarını yaşıyor, fakir perişan. Ne kendi memleketlerine ne islam alemine hizmetleri olan devletler. E şimdi Türklere devlet kurdurmak mantıklı mıymış? En iyisi biz Türklere de hami bulalım da bize abilik yapılsın, sen devlet kurma seni kandırıyorlar diye.
  5. Alparslan
    Yazınız, aklı selim sağ duyulu kitleye bir manifesto niteliğinde, fikirlerinize ve kaleminize sağlık. Allah razı olsun. 🙏🇹🇷
  6. Mehmet
    Mahmut bey, aklıselim yazıları ile bilirim. Ama bu yazı, malesef Kürtlere çözüm değil, Türklere sorun olmasın da canları çıksın sonucunu doğuruyor. Türkler ve Türk devleti öyle bir saldırıyor ki Kürtler'de ilk buldukları eve sığınıyor, yani siz diyorsunuz ki o eve sıgınmayın ortada kalın,Turkiye-İran sizi yesin-öldürsün. Malesef ki aklı selim Kürtler dahi Türkiye ve İran'a zerre kadar güvenmemekte artık. Cumhuriyetten beri olanlar ortada, hep kan hep gözyaşı.. Kürtler yaşadıkları coğrafyada kesinlikle azınlık değildir. Sadece, Kürtlügünü, terörist ilan edilirim veya haklarımı alamam diye yaşamayan-yaşayamıyan, okullarda ve kamusal alanda sürekli Türk kimliği empoze edilen insanlar var. Belki diyecek çok şey var ama olan ve olacakların baş müsebbibi Türkiye ve İrandır. Kürtler bizim kardeşimiz, en küçük uluslar devlet sahibi iken bu cografyada, müslüman dost bir Kürt devleti niye problem olsun deyip yolunu açmak varken(veya en azından insanca kimligini yaşama hakkı tanımak varken), Kuzey Irak'a, Afrin'e ve Suriye'deki diğer bölgelere sürekli askeri saldırılar yapan ve de sivil katleden Türkiye'ye mi güvensin Kürtler. Yapmayın Mahmut hocam. Yaşanan hadiseler başka çıkış noktası bırakmıyor malesef. Türkiye'de iktidarlar değişir ama Kürt düşmanlığı değişmez, tarih bunu gösterdi. Ama tek tesellimiz Kürtler zalim olmadı, hep mazlum oldu. Doğuda ve Kuzey Suriye'de ve Irak'ta Türkiye zalimdir. Doğru noktada durmak lazım kanaatimce. Bu belki bambaşka İslami bir mesele ki başka alanın konusu. iyi çalışmalar
  7. 10Numara
    Said Nursi'nin Kürt sorununa dair görüşleri, genellikle İslam birliği ve ümmetçilik üzerinden ele alınmaktadır. Nursi, Kürt kimliğinin önemini kabul etmekle birlikte, milliyetçilikten ziyade İslam ümmetçiliğini savunmuştur. Onun yaklaşımı, Kürtlerin ve Türklerin kardeşlik ve birlik içinde yaşamasını öngörür. Bu bağlamda, "İslam'a bayraktarlık eden bu millete (Türklere) kılıç çekilmez" ifadesiyle Türklerin İslam'a hizmetini övmüş ve Kürtlerin de bu birliktelikte yer alması gerektiğini savunmuştur. Nursi'nin bu konudaki en belirgin ifadesi, Kürtlerin İslam birliğine vesile olacağı yönündedir. Buna göre, Kürt sorununun çözümü için: İslam Ümmetçiliği: Nursi, Kürt sorununun çözümünün, Müslümanların birlik ve beraberliği çerçevesinde ele alınması gerektiğini vurgular. Bu bağlamda, milliyetçiliği değil, İslam kardeşliğini öne çıkarır. Anadilde Eğitim: Nursi, anadil eğitiminin önemini vurgulamış ve Kürtçe'nin eğitim dili olarak kullanılmasını desteklemiştir. Bu, kültürel kimliği koruma ve geliştirme açısından önemli görülmektedir. Eğitim ve Kültürel Projeler: "Medrese-i Zehra" adlı bir üniversite fikriyle, dinî ve modern bilimlerin bir arada öğretildiği bir eğitim modeli önermiştir. Bu, hem Kürtlerin hem de diğer etnik grupların eğitimine katkı sağlayacak bir proje olarak düşünülmüştür. Sonuç olarak, Said Nursi'nin Kürt sorununa yaklaşımı, etnik kimliklerin korunması ve geliştirilmesi ile birlikte, İslam ümmetinin birliği ve barış içinde yaşaması üzerine kuruludur.
  8. Umut Haktan
    Bazı cemaat mensuplarının Kürt-Türk meselesindeki yaklaşımlarını görünce gelecekte "Ah hocam ah! Yaşasaydın da bugünleri görseydin! Kim bilir neler diyecektin?" diyeceğimiz günleri yaşayacağımızı düşünüyorum. Hizmet idealleri unutulunca yerini milliyetçilik alıyor anlaşılan.