‘Ben evladıma hiç karışmam. Ne yaparsa yapsın, nereye giderse gitsin. Bize zamanında çok karıştılar.’ diyenler bir tarafta, çocuğunu adım adım takip eden, her seçimine müdahale eden ‘ben olamadım, o olsun’cular diğer tarafta… İlk kesim, çocuğunun nereye gittiğinden, kimlerle arkadaşlık ettiğinden bîhaber yaşar. İkinci kesimse kendi hayatında gerçekleştiremediği hayallerini çocuğunun üzerinden gerçekleştirmeye ant içmiştir adeta: “Ben doktor olamadım, çocuğum kesinlikle olmalı.”, “Zamanında enstrüman çalamadım, çocuğum mükemmel çalmalı.”
Peki, birbirine taban tabana zıt olan bu iki yaklaşımdan hangisi doğru? Tahmin edeceğiniz üzere hiçbiri… Uzmanlar, her iki yaklaşımın da ilerleyen yıllarda çocuğun hayatında geri dönüşü olmayan hasarlara sebebiyet verebileceğini söylüyor.
Ben yapmadım, o yapacak!..
Çocuğu, üstünü keyfe keder doldurabileceğiniz boş bir yazı tahtası, yahut gönlümüzce şekil verebileceğimiz oyun hamuru gibi görmek büyük hata.
Çocuğa sürekli müdahale ederek, “Ben yapmadım, o yapacak” dayatmasına giren ebeveynler, çocuklarındaki yaşam isteğini azaltıyor. Özgüveni azalan çocuk kendi başına düşünemez, karar veremez hale geliyor. Kendi isteğiyle ebeveynlerinin isteği çakıştığındaysa hayatı adeta rölantiye alıyor. Bu defa her şeye karşı isteksizlik meydana geliyor. “Madem kendi istediğimi yapamıyorum, aileminkini de ben istemiyorum, o halde hiçbir şey yapmayayım.” düşüncesi çıkıyor ortaya. Bir ebeveyn mükemmeliyetçi bir karaktere sahipse, hata yapma korkusundan hiçbir şey yapamayan çocuklar yetiştiriyor. Bu da bir süre sonra ağır bir depresyona sebebiyet verebiliyor.
Sürekli eleştirilen ve en iyiyi yapmaya zorlanan çocuk yetersizlik duygusuyla birlikte özgüven eksikliği yaşıyor. Çocuğunu her alanda özgür bırakıp, ona yol göstermeyi ihmal eden ebeveynler için de durum pek parlak değil. Çocuk için ihtiyaç duyduğunda başvurabileceği anne-baba figürünün yokluğu güven problemi oluşturabiliyor. Çocuğa hayata dair seçenekleri “Şunu yap, bunu yapma” şeklinde dayatmak yerine, neleri seçerse hangi durumlarla karşılaşabileceğini anlatıp kararı ona bırakmak en sağlıklısı.
Arkadaş mı? Hayır, ebeveyn olun’
Yıllarca “Aman, çocuğunuzla arkadaş olun” konulu uzman görüşleri dinlediniz. Şimdilerde ise bunun pek de iyi bir fikir olmadığı ortaya çıktı. Öyle ya, anne-baba çocuğun arkadaşı olacaksa ebeveyn kim olacaktı? Şimdilerde uzmanların tavsiyesi çocukla arkadaş olmak yerine derdini açabilecekleri, fikir alabilecekleri bir anne-baba olmak.