HABER-YORUM | HASAN CÜCÜK
Hollanda futbolu son yıllarda derin bir krizin içinde bulunuyor. Euro 2016 ve 2018 Dünya Kupası biletini alamayan Hollanda yeniden yapılanmanın eşiğinde bulunuyor. Ülke futbolunun lokomotifi Ajax uzun bir aradan sonra Şampiyonlar Ligi’nde başarılı sonuçlar alıyor. Bir zamanlar Avrupa’da gol denince akla ilk olarak Hollandalı futbolcular gelirdi.
Johan Cruyff: Futbolun ‘Sarı Fırtınası’ Ajax, Feyenoord ve Barcelona formasını giydi. 3 Avrupa kupası, 10 lig şampiyonluğu ve 7 kupa sevinci yaşadı. Teknik adam olarak Ajax ve Barcelona’da 4’er lig şampiyonluğu ve 3 kupanın yanısıra 1 Şampiyon Kulüpler Kupası, 2 Kupa Galipleri Kupası’nı kazandı. 12 yaşında babasını kaybeden Cruyff’un annesi Ajax’ta temizlikçi olarak çalıştı. Evlerine birkaç yüz metre uzakta bulunan Ajax’ta futbola başlayan Cruyff, kulübü hem futbolcu hem de teknik adam olarak Avrupa’nın zirvesine taşıdı. 14 yaşında ilk şampiyonluğunu yaşadığı için futbol hayatı boyunca 14 numaralı formayı giydi. Numaraların şimdiki gibi serbest olmadığı dönemlerde UEFA’dan özel izin alarak 14 numarayı sırtında taşıdı. Futbolu bıraktığında rakip ağlara tam 291 gol atmıştı.
Ruud Gullit: 1962 doğumlu Gullit futbol kariyeri Haarlem’de başladı. Daha sonra sırasıyla Feyenoord, PSV Eindhoven, Milan, Sampdoria ve Chelsea’da devam etti. 1987’de Milan’a transfer olurken ödenen bonservis ücretiyle dünyanın en pahalı futbolcusu unvanını aldı. Milan rüzğarını Van Basten ve Frank Rijkaard’la beraber hem Serie A’da hem de Avrupa’da estirdi. Forvetin gerisinde görev yapan Gullit için oyun alanı rakip sahanın tamamıydı. Makarna saçlı futbolcu 1988 yılında Hollanda’yı Avrupa şampiyonluğuna taşıyan ekibin de başrol oyuncusuydu. Milan’la 3 kez İtalya şampiyonluğu yaşarken, Juventus hegemonyasına Seri A’da, Real Madrid hegomanyasına ise Avrupa’da ‘dur’ dedi. Özellikle uzaktan attığı gollerle dikkatleri çekti. Sampdoria ve Chelsea formasını giyip, kariyeri boyunca 174 gol atarak yeşil sahalara veda etti.
Marco van Basten: Modern zamanların en iyi forvete olarak tarihe geçti. Profesyonel kariyerine 1983’de Ajax’ta başlayan Van Basten, kısa sürede gol makinesine dönüştü. Ajax formasıyla 128 maçta 133 gol atarak, kırılması zor bir rekorun sahibi oldu. 1987’de Milan’a transfer olan Van Basten, gollerini Serie A’da da sıralamaya devam etti. Avrupa’da 3 kez yılın futbolcusu seçilen Van Basten, milli forma altında 58 maçta 24 gol atarken, 1988 Avrupa Şampiyonası finalinde Sovyetler’e attığı golle hafızalara kazındı. Dizindeki sakatlıktan dolayı yeşil sahalara henüz 29 yaşında veda ederken, Milan formasıyla 147 maçta 90 gol attı.
Dennis Bergkamp: Gol yollarındaki sakinliği ile ‘Buz Adam’, uçak korkusu nedeniyle ‘Uçamayan Hollandalı’ olarak ünlenen Dennis Bergkamp’ın kariyeri 1986’da Ajax’ta başladı. 1986 – 93 arasında formasını giydiği Ajax’ta 3 kez gol krallığı sevinci yaşayan Bergkamp, 185 maçta 122 gol attı. Ajax sonrası geldiği İnter’de 3 sezon top koşturan Bergkamp, Arsene Wenger’le birlikte geldiği Arsenal’de efsaneleşti. Wenger’in ‘Onun gibi oyuncu bir daha gelmez’ övgüsüne mazhar olan Bergkamp, 315 maçta forma giyip 87 gol attı. Attığı gol kadar yaptığı asistlerle yeşil sahalarda unutulmaz iz bıraktı.
Roy Makaay: Fantom lakaplı Makaay, kariyerine Holllanda’nın ünlü takımları Ajax ve PSV değilde Vitesse Arnhem takımında başladı. Hollanda liginde sadece 2 sene top koşturan Makaay, attığı 30 gollük CV ile La Liga takımlarından Tenerife’ye transfer oldu. Tenerife’de tıpkı Arnhem takımında olduğu gibi 2 yıl top koşturduktan sonra Deportivo’ya transfer olduğunda tarih yaprakları 1999’u gösteriyordu. Deportivo formasıyla 2002 – 03 sezonunda 29 gol atarak Altın Ayakkabı’nın sahibi olan Makaay, aynı yıl Bayern Münih’e Şampiyonlar Ligi’nde Olimpiyat stadında 3 gol atarak Franz Beckenbauer’in transfer listesinde ilk sıraya yükseldi. Deportivo forması altında 79 gol attıktan sonra 20 milyon Euroluk rekor bir ücretle 2003’de Bayern Münih’e transfer oldu. Bayern formasıyla çıktığı 129 maçta 76 gol attı. 2007’de Feyenoord’a gelen Makaay 2010’da futbola veda ederken çıktığı 636 maçta fileleri 314 kez havalandırdı.
Ruud Van Nistelrooy: 1976’da Hollanda’nın Oss kasabasında doğan Nistelrooy, küçük yaştan itibaren sporun içinde büyüdü. Mahalle takımında libero olarak futbola merhaba derken, aynı zamanda tenis ve atletizmle de uğraşarak komple bir sporcu kimliğiyle büyüdü. FC Den Boch formasıyla kariyerine başlayan Nistelrooy, Heerenveen formasını giydikten sonra 1998’de PSV’ye 7 milyon Euroluk rekor ücretle geldi. PSV’de yıldızlaşan Nistelrooy, bir yıl rötarla geldiği Manchester United’e gol krallığı yaşadı. 150 maçta 95 gol attı. Daha sonra Alex Ferguson’la anlaşmazlığa düşünce kulübeye mahkum oldu. 2006’da 15 milyon Euroya Real Madrid’e transfer olan Nistelrooy, Hamburg ve Malaga’da oynadıktan sonra 2010’da futbola veda etti. Kulüp düzeyinde çıktığı 449 maçta 249 gol atan Nistelrooy, milli forma ile 70 maçta 35 kez fileleri havalandırdı.
Patrick Kluivert: Surinam asıllı Kluivert kariyerine 1994’de Ajax’ta başladı. 1994 – 95 Şampiyonlar Ligi finalinde Milan’a 85. dakikada attığı golle kupayı Ajax’a getiren isim oldu. 1994 – 97 arasında Ajax formasıyla 70 maçta 39 gol attı. Büyük ümitlerle gittiği Milan’da 27 maçta 6 gol atarak hayal kırıklığı yaşattı. Ajax’tan hocası Van Gaal ile 1998’de Barcelona’da buluşan Kluivert, Rivaldo’nun asistleriyle gollerini sıraladı. Barcelona formasıyla 90 gol atan Kluivert bir başka Surinam asıllı Rijkaard tarafından 2004’de Barça’dan kovuldu. Newcastle ve Valencia forması altında sönen bir yıldız görüntüsü veren Kluivert, 2006’da PSV’ye transfer oldu. Futbola 2008’de Fransa’nın Lille takımında veda eden Kluivert, 343 maçta 149 gol attı. Hollanda milli takımıyla ise 79 maçta 40 gole imza attı.
Pierre van Hooijdonk: Profesyonel futbol yaşamına RBC Roosendaal’da başladı. Breda’da oynadıktan sonra Celtic’e transfer oldu. İskoç liginde 66 maçta attığı 44 golle bir anda dikkatleri üzerine çekti. Daha sonra transfer olduğu Nottingham Forest’te kötü bir oyun sergiledi. Kulüp yönetimini protesto ederek, yarım sezon maçlara çıkmadı. Ülkesinin takımı Vitesse’ye transfer olduğunda yine eski formuna ve ününe kavuştu. Serbest vuruşlardaki ustalığı ile tanınan Pierre van Hooijdonk, bu konuda dünyanın önde gelen oyuncuları arasında yer aldı. 2003 yılında Feyenoord’dan ayrılarak Fenerbahçe’ye gelen oyuncu, ilk şampiyonluğunu 2003–2004 futbol sezonu sonunda Türkiye’de yaşadı. 2005’te tekrar Hollanda ligine dönüp Breda formasını giyen Van Hoojdonk, 2006 tekrar Feyenoord’a döndü. Bir yıl sonra kariyerine nokta koyduğunda çıktığı 551 kulüp maçında 335 golü bulunuyordu. Milli forma altında ise 46 maçta 14 gol kaydetti.