YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Sedat Peker sessizce gündemimizden çıktı, çıkarıldı. Yavaş yavaş gündemden düşüp unutulmaya yüz tuttu. Binali Yıldırım’ın oğluna iftira atmaktan(!) hakkında yakalama kararı çıkmasa kimse konuşmayacak.
15 Temmuz rejiminin en önemli suç ortaklarından Sedat Peker, yurt dışına çıkıp bugüne kadar içinde yer aldığı ya da haberdar olduğu suçları ifşa etmeye başlayınca herkesin ilgi odağı haline gelmişti.
BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Doksanlı yıllardan beri Türkiye gündeminde olan, organize suç örgütü liderliği gerekçesiyle defalarca hapis yatan Sedat Peker, hapisten çıktıktan sonra AKP’ye eklemlendi ve 15 Temmuz’un da tam merkezinde bulunan isimlerden birisiydi. Bu dönemde Saraylarda ağırlandı, mitingler düzenlemesine müsaade edildi, AKP mitinglerine adam topladı. Barış Akademisyenlerini ‘kanlarıyla banyo yapacağız’ diyerek tehditler etti. Kendi ifadesiyle ortak karar olarak alınan –bu kararın nerede ve kimler tarafından alındığı konusu cevaplanması gereken bir soru olarak hala belirsizliğini koruyor- ülkede ‘korku iklimi’ oluşturulmasında en önemli figürlerdendi. Bu korku iklimi 15 Temmuz rejiminin oturtulması için çok önemli bir iklimdi ve bunu sağlayan en kritik isimlerden biri de Sedat Peker’di.
Ancak çete içinde kavgalar başlayıp Peker’i yemeye niyetlenince durumu değişti Kendisini tutuklamaya yönelik bir çalışma başlatıldığının haberini alır almaz yurt dışına çıktı. Ve oradan bir tripod ve bir kamera ile eski suç ortaklarını ifşaya başladı. Kıbrıslı Gazeteci Kutlu Adalı’nın nasıl bir suikasta maruz kaldığını, öldürenlerin kimler olduğunu söyledi. Eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu üzerinden yürütülen uluslararası uyuşturucu ağını deşifre etti. Siyasetçilerin aldığı rüşvetleri, otomobillerinin bagajlarına yüklenen paraları anlattı. İstanbul sokaklarında kasalarda taşınan kalaşnikofların yer ve saat olarak kimlere teslim edildiğinden deşifre etti. Sınır ötesine gönderilen silahları söyledi. Siyasetçilerin çöktüğü marinaları, buralardan yürütülen uyuşturucu nakliyatını anlattı. Devleti yönetenlerin karıştığı milyonlarca dolarlık rüşvet görüşmelerine dair tanıklık yaptı.
Günlerce haftalarca bunları dinledik, izledik, merakla açılan dosyaları bekledik. Konuşulan konular, ortaya dökülen kirli ilişkiler sadece Türkiye sınırlarında kalan konular değildi. Uluslararası uyuşturucu ticareti, silah ve petrol kaçakçılığı gibi dünyayı ilgilendiren suçlar vardı ve AKP rejiminin önemli ekonomik kaynaklarıydı bunlar. Hani Türkiye’den ses çıkmaması hatta adamı susturmak için harekete geçmeleri anlaşılır bir şey neticede iktidarın pisliklerini deşifre ediyordu ancak uluslararası dünyadan tek bir ses gelmemesi de bir hayli ilginçti.
Sedat Peker’in anlattıkları çok önemli suçlar ancak heybesinde çok daha önemli suçlarla ilgili bilgileri tuttuğuna şüphe yok. Bu anlattıkları aysbergin su üstünde kalanlarının bile bir kısmı. Asıl büyük suçlarla ilgili konuların kapağını kaldırmadı. Öyle sanıyorum ki yavaş yavaş kaldıracaktı.
Herkes büyük dosyalara odaklanmışken, işlerin bir anda ters yüz olması, o güne kadar birbiriyle kanlı bıçaklı olan BAE ve AKP iktidarının bir anda can ciğer kuzu sarması oluvermeleri bir hayli tuhaf bir durum. Kuzu sarması olmakla kalmayıp bütün dünyanın gözü önünde Sedat Peker’i apar topar gözlem altına alması bana çok ilginç geliyor. Peker’in ifşa ettiği konulardan bazıları hadi diyelim Türkiye’nin iç işlerini ilgilendiren meselelerdi. Ama Türkiye sınırlarını çok aşan uyuşturucu trafiğinden, yurt dışına çıkarılan silahlara kadar uluslararası düzeni ilgilendiren pek çok konu olmasına rağmen dünya bunu görmezlikten geldi.
Sedat Peker mesela 15 Temmuz gibi daha büyük suç dosyalarını açmasın diye Birleşik Arap Emirliği eliyle susturuldu ve giderek gündemimizden düşüyor. Elde bu kadar belge ve bilgi varken, uluslararası düzenin Türkiye’yi yöneten bu suç şebekesine karşı böylesine müsamahakâr olması sadece siyasetle ya da mülteci kartıyla açıklanır gelmiyor bana.