Bir ‘Saray’ Vodvili!

Saray iktidarının büyük bir gürültüyle yürüttüğü Ekrem İmamoğlu operasyonun ilk basamağı sanık ifade tutanağı tel tel dökülüyor. Hangi hakim bu davada mahkumiyet çıkarabilir bilmiyorum ama uluslararası platformlarda büyük sıkıntı yaşayacak Siyasal İslamcı rejim. 

M. NEDİN HAZAR | YORUM

İsterseniz size önce “Vodvil nedir?” sorusunun cevabını yazayım. Efendim ‘Vodvil’ 19. Yüzyılda Fransa’da popüler olan bir güldürü tiyatrosu türü. Halk arasında o kadar tutuluyor ki, televizyonunu icadına kadar; 20. Yüzyılın başından itibaren tüm Avrupa, hatta Amerika’da acayip tutuluyor.

Ansiklopedik konuşacak olursak; Vodvil, seyirciyi eğlendirmeyi amaçlayan, karmaşık olmayan konuları, mizahi yanlış anlamaları ve bol hareketli sahneleriyle dikkat çeken, neşeli ve tempolu bir tiyatro türüdür.

Sosyal medyada iki günden beri dönen bazı malumatlar var. Malum Erdoğan yakın zamanda rakibi Ekrem İmamoğlu’nu sandıkta yenemeyeceğinden artık emin olduğu için her zaman kullandığı taktiğe başvurdu, kendi hukuk sistemiyle derdest etti, gözaltına aldırdı. İmamoğlu gözaltına alındığı andan itibaren ‘havuz’ medyasında adeta kanalizasyon patlamış gibi yalan, abartı, iftira dolu yayınlar yer alıyor.

İşte bunlardan biri de İmamoğlu’nun savcılık ifadesi.  Şöyle başlıklar okuduk: “İmamoğlu’ndan 121 sayfalık savunma!”

İlk okuduğumda, İmamoğlu’nun 4 saat içinde nasıl 121 sayfalık bir savunma yaptığını merak ettim. Akla pek yatkın değildi.

Sarayın sözcüsü ‘botokslu’ Ömer Çelik, her ne kadar, “Soruşturmanın içeriği hakkında bilgimiz yok!” diye üfürse de ifadenin, savcılıkta çıktısı alındıktan hemen sonra Saray’a gittiğini herkes biliyor. Ve elbette buranın onaylamasıyla iktidar kendi medyasına servis ediverdi.

Ben de oradan ulaştım ifadeye… Okudukça siyasal İslamcıların özensiz olarak hazırladığı bir ‘vodvil’ izliyormuş hissine kapıldım. Belgede İmamoğlu’na ait tüm kimlik ve iletişim bilgileri alenen gösterilmiş. Sadece bu bile sorgulayanların tıynetini göstermesi açısından önemli bence. İmamoğlu ve avukatları böyle afişe edilirken, herhangi bir savcı ismi yok tutanakta. Bu da ilginç.

Muhtemelen kamuoyunda “Sarayın Savcısı” olarak bilinen Akın Gürlek hazırlamıştır bu tutanağı. Tutanak baştan sona bir ‘vodvil’ malzemesi olmakla beraber tam bir kepazelikler silsilesi…

Antik Yunan’ın en büyük tragedya yazarlarından olan Sophokles bir oyununda seyirciye yaklaşır ve şöyle der: “Gülüyorsun ama izlediğin senin öykün!”

İmamoğlu ifadesini okudukça aklıma bu cümle geldi durdu. Gülüyordum ama okuduğum ülkenin trajikomik hikayesiydi! Birazdan daha ayrıntılı olarak bahsedeceğim ama önce şu “121 Sayfa” soytarılığını açığa kavuşturayım.

Efendim, İmamoğlu 121 sayfa ifade vermemiş. Hatta toplasan, tüm ifade tutanağında belki en fazla 10 sayfalık bir hacim İmamoğlu’nun savunmasıdır. Gerisi savcının sorarken yaptığı suçlamalar. Neredeyse bir sayfa uzunluğunu bulan sorular, bir sürü vesikalık fotoğraflar ile şişirilmiş bir saçmalıklar abidesi.

İfadeyi analiz etmeden önce şöyle bir şey yaptım. Savcılık ifadesini yapay zekaya yükledim ve şu soruyu sordum: “Ekte İstanbul belediye başkanının sorgulanma tutanağı var. Bu ifade tutanağını normatif hukuk açısından incele ve fikir beyan et.”

Bana verdiği cevap şu oldu: “İfadedeki suçlamaların önemli bir kısmı “gizli tanık” ifadelerine dayandırılmaktadır. Gizli tanık beyanları, hukuk normları açısından delil olarak kullanılabilir; ancak tek başına yeterli görülmemekte, başka somut delillerle desteklenmesi gerekmektedir. İddiaların gerçekliğinin ortaya konması için ek delillendirmeye ihtiyaç vardır… Suç isnatlarının ağırlığı ve ciddiyeti göz önüne alındığında, isnat edilen suçların somut delillerle ve şeffaf şekilde desteklenmesi şarttır. Gizli tanık ifadelerinin başka objektif delillerle desteklenmesi, hukuki süreç açısından zorunludur.”

Son tahlilde şunu söyledi tüm yapay zekalar: ”Normatif hukukta, gizli tanık beyanlarının geçerliliği, somut delillerle desteklenmesi ve şüphelinin bu beyanları çürütebilmesi için adil bir imkân tanınması koşuluna bağlıdır (AİHS Madde 6 – adil yargılanma hakkı). Tutanakta, gizli tanıkların ifadelerine dayalı suçlamaların somutlaştırılmadığı, yalnızca duyumlara ve genel iddialara dayandığı izlenimi edinilmektedir. Bu durum, savunma hakkını kısıtlayarak adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil edebilir. Ayrıca, gizli tanıkların kimliklerinin gizlenmesi için objektif bir gerekçe sunulmaması, bu uygulamanın keyfi bir şekilde kullanıldığı şüphesini doğurur.”

Gerçekten de ifadeyi okuduğumuzda görüyoruz ki, 121 sayfanın çok büyük bölümü (en az 110 sayfası) üç gizli tanığın (Meşe, Çınar, Doğan) iddialarından oluşmakta. Bu iddialarla ilgili tek bir somut delil bile gösterilmemekte.

Dahası bu gizli tanıklar, bazı yerlerde kendilerinin de bu iddiaları “duyum” olarak edindiklerini itiraf ediyorlar. “Duydum, duymuştum, konuşuluyordu” (Tam 7 yerde duydum, 3 yerde duyum, 23 yerde ise konuşuluyordu kelimeleri geçiyor.) gibi bir arkadaş muhabbetinde geçecek şekilde alınan ifadelerle 20 milyonluk bir şehrin belediye başkanını göz altına alabilecek kadar gözünü karartmış saray yargısı.

İşin özeti ise şu: Tutanakta, suçlamalar gizli tanık beyanları ve ses kayıtları gibi soyut ve genel iddialara dayanmakta. 

Elbette hukukçu değilim ancak benim şahsi kanaatim şudur:

  • 1: Usul Eksiklikleri: Gözaltı kararının gerekçesizliği, dosyaya erişim kısıtlaması ve soruşturmanın gizliliğinin ihlal edildiği iddiaları, CMK ve Anayasa hükümlerine aykırılık teşkil ediyor.
  • 2: Delil Sorunları: Gizli tanık beyanlarının ve ses kayıtlarının somutluktan uzak olması, hukuka uygun şekilde elde edildiklerine dair şüpheler, delillerin geçerliliğini tartışmalı hale getirmekte.
  • 3: Adil Yargılanma Hakkı: Şüphelinin savunma haklarının kısıtlandığına dair iddialar (örneğin, dosyaya erişim engeli) ve soruşturmanın kamuoyuyla paylaşılması, masumiyet karinesi ile adil yargılanma hakkını ihlal etmekte.
  • 4: Siyasi Nitelik İddiası: Şüphelinin ve müdafilerin, soruşturmanın siyasi bir araç olarak kullanıldığı yönündeki beyanları, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı (Anayasa Madde 138) ilkesine gölge düşürecektir ve dosya uluslararası platformlara taşındığında TC Hükümeti kesinlikle tazminata mahkum edilir.

Burada Murat Ongun’a özel bir parantez açmak isterim. Bu şahsın bidayetinden beri Ergenekon yapılanmasının adeta bir maşası gibi hareket ettiğini uzun zamandan beri takip ederim. İddianamede onun hakkında da pek çok iddia var ve bunların da pek çoğu dayanaktan yoksun, hukuki zeminden uzak.

Mesela, 13. Sayfada Ongun’un bazı gazetecileri fonladığı yazılı. Şahsen Ongun’un başka zamanlarda bu fonlama işini yaptığından eminim. Ancak bunu İmamoğlu belediyesinde, iktidarın radarı üzerlerindeyken yapabileceğine ihtimal vermiyorum. Yoksa Ruşen Çakır gibi akbabaların bu tür kurumlara çöreklendiğinden eminim.

Bir önceki seçimde Tayyip Erdoğan, “İşte PKK ile CHP’nin ilişkisini gösteren video” diye saçma salak montaj bir videoyu seçim meydanlarında göstermişti. Birazcık cesareti olan gazetecilerden biri, “Efendim bu video kurgu!” diye sorduğunda ise “Ama montaj ama şu ama bu!” şeklinde konuşmuştu.

Sanırım hakimin de benzer bir mantıkla mahkemede, “Ama duyum ama dedikodu ama şu ama bu…” demesini ve tutuklamasını bekliyorlar. Yoksa bu son derece beceriksiz ‘vodvil’ senaryosundan farksız metin ile dünyanın en berbat ülkesinde bile kimseyi mahkum edemezsiniz.

Beni umutlandıran ise İmamoğlu’nun 120. sayfada söylediği şu cümleler oldu: “Ben  şahsen  sadece  kendi  savunmamı yapmayacağım  aynı  zamanda  bu  hazırlığı  yapan,  bu  suç  isnatını  bana  yükleyen  ve  16  milyon İstanbullunun gözaltına alınmış bir Belediye Başkanı dönemini yaşatan bu insanlarla ilgili yasal tüm  haklarımı  hayatım  boyunca  arayacağımı  yargılanmaları  için  elimden  geleni  yapacağımı milletimin huzurunda söz veriyorum.”

Son bir hatırlatma yapayım. Belki de kendi rejiminizin sonunu getirmeyi göze alarak bu kadar ciddi bir işe kalkışıyorsunuz, hiç olmazsa sanık avukatlarının ismini doğru yazaydınız.

Savcılık belgesinde Avukat İlkiz’in soy ismi “Bilkiz” olarak yazılmış. Bu siyasal İslamcılar hangi şeyi yüzlerine gözlerine bulaştırmadan yapabildi ki?

 

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin