Ana Sayfa Yazarlar Ahmet Dönmez Bir hikayesi kalmamış

Bir hikayesi kalmamış

YORUM | AHMET DÖNMEZ

AKP-MHP ittifakının cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim bildirgesinin özeti bu: Artık bir hikayesi kalmamış. Anlatacak yeni bir şeyi yok. Hikayesi bitmiş.

“Manifesto” diye diye bize ‘ah ahısı gitmiş, of ofusu kalmış’ bir demode şarkı nakaratını dinletip durdu.

“Erdoğan’ın seçim bildirgesi, tam anlamıyla yapamadıklarının listesine dönüşmüş” diyen Bülent Korucu’nun tespiti yerinde.

Bir de “Ahdim olsun ki…” diye başlıyor. Sanki ahdinin bir anlamı, bir ağırlığı varmış gibi… Sanki 16 yıldır aynı lafı tekrarlamıyor, peynir ekmek gibi yalan söylemiyor, dönüp dönüp tükürdüklerini yalamıyormuş gibi…

***

“Küresel güç olacağız” diyor evvela. Hoppala Paşam Malkara Keşan!

Zaten öyle değil miydik? E o zaman millet niye senelerdir ‘küresel güç’ olduk diye şişine şişine oy veriyor ki AKP’ye? Meğer daha yeni yeni olacakmışız süper güç. Tüh! Neyse, şunun şurasında 2 ay kaldı. Seçimlerin erkene alındığı da iyi oldu, balkondan sonra bi koşu süper güç olup geliriz artık.

***

“Önümüzdeki 24 Haziran seçimleri bir milat olacak” diyor sonra.

Sosyal medyada bolca paylaşıldı. Şimdiye kadar Erdoğan’ın ‘milat’ demediği bir seçim yok. Diyorum ya, hikayesi bitti. Aylaklıktan kendi küf bağlamış vaatlerini tartıp duruyor.

Yeni söyleyecek bir şeyi yok. O yüzden çıkıp “Daha adil, daha özgürlükçü, daha demokratik bir Türkiye” vaat ediyor. “Daha” ifadesindeki illüzyona aldanmamak lazım. Hiç, olmayanın ‘dahası’ mı olur? Açık cezaevine döndürdüğü, adaletini öldürüp çay bahçesine gömdüğü, özgürlüğü bir kifayetsizin ihbarına bıraktığı ülkeye ‘daha çok adalet, daha çok özgürlük, daha çok demokrasi’ getirecekmiş.

Karşısına aday olarak çıkanı ‘hain tuzağın taşeronları’ olarak niteleyen adam hem de!

Yalancıyı öpen bir kurum yok nasıl olsa…

***

Seçimler 2019 Kasım’da olacakken erkene alan kendisi.

İttifak yasasını getiren kendisi.

İttifakın adayı olan kendisi.

Diğerlerine kumpas kurup adaylıklarını engellemeye çalışan kendisi.

Buna karşılık kendisinin dalaverelerini aşmak, oyununu bozmak için partiler birbirine demokratik destek verirse beyefendiye karşı ‘hain tuzak’ kurmuş oluyorlar…

Ve bu beyefendi Türkiye’ye daha fazla adalet, daha fazla demokrasi getirecekmiş!..

Anlat anlat, heyecanlı oluyor…

***

“Vesayet düzeni ve bürokratik oligarşi son bulacak.”

Bunu da diyor.

Biri haşmetlû beyimize hatırlatsın; kendinden başka vesayet, dar halkasından maada oligarşi kalmadı memlekette. Hepsini yıkıp yerine en kudretli, en görkemli, en mutantan olanını kendisi dikti.

Şimdi haddizatında rakiplerinin en büyük vaadi, zât-ı âlîlerinin kurduğu bu müdebdeb vesayeti, bu yağma oligarşisini yıkabilmektir.

İroniye bak, sarkazma gel…

***

“Yürütme ve yasamayı daha güçlü, yargıyı daha bağımsız hale getireceğiz” diyor. Yine bir, ‘daha’ madrabazlığı. Kastettiği şey, yargıyı adaletten bağımsız hale getirmekse, evet, doğru bir çıkış. Belki de en kolay yerine getireceği vaat bu. Halihazırda zaten işler o rotaya girmiş, kendiliğinden her geçen gün ‘daha da bağımsız’ hale gelmekte.

Mahkeme heyetlerinin önlerine açılan ‘UYAP ekranında’ kimlere ne kadar ceza verileceğinin yazdığı, hakimlerin sadece ‘tebligat’ görevini yerine getirdiği bir ‘sözde yargı’ mekanizması var. Bunu daha da ‘adaletten bağımsız’ hale getirmek mümkün mü, söz konusu Erdoğan’sa mümkün. Bu alanda kırılmadık rekor bırakmayan biri olarak tek rakibi yine kendisi.

“Tek bir vatandaşımızın bile adalet sisteminin dışında kalmaması için gayret göstereceğiz” vaadini de yukarıdaki paragraf bağlamında ele almak gerekir. Üzümlü kek sattığı için silahlı terör örgütü üyeliğinden hapse atılan, içeride tedavisine izin verilmeyince hayatını kaybeden gencecik kızların ülkesi burası… Reis daha da fazlasını düşlüyor sizler için. İstiyor ki, bu insan öğütme değirmeninin dışında tek bir kişi bile kalmasın.

Yoksa bundan gayrı gerçek bir ‘adalet sistemi’ kalmadığına göre, cenapları başka neyi kastediyor olabilir ki?

***

Irkçı, bölücü, cinsiyetçi olmayan tüm fikirlerin yayılması, örgütlenmesi de şevketlû mehabetlû veli nimetimiz efendimize emanetmiş. Manifestosunda öyle diyor. Yakası açılmadık nefret söylemlerinin dilbaz tedarikçisi, her türlü ayrımcılığın biricik nigehbânı, kendisininkinden başka her fikri ihanet sayan, her örgütlenmeyi terörizmle yaftalayan adamcağız, tüm fikirlerin özgürlüğünün teminatı olarak kendini gösteriyor. Ciğerlerin bekçisi usta kedi Şerafettin!..

Canına susayan güvensin tabii…

***

Başka ne var bildirgede: İstihdam artacak, faiz düşecek, enflasyon inecek, dev projeler hayata  geçecek.

Eşek ölecek de ters dönecek de falan da filan…

En güzelini, “Çıkar bir KHK, olsun bitsin hepsi” diyenler söyledi. Zaten hepsi kağıt üstünde kandırmaca oyunu değil mi?

İnanmayacaklar diye mi korkuyorsun?

Neyine inanmadılar ki buna da inanmasınlar.

Sen daha yalanını söylemeden onlar inanıyorlar. “Gurbetçiler anavatanda ucuza tatil yapabilsinler diye Reis dövizi bilerek yükseltiyor” dendikten sonra, neyden kaygı duyacaksın ki?..

İstihdam artacak – art!

Faiz düşecek – düş!

Enflasyon inecek – in!

İşte bu kadar!..

***

Bunların hepsi ve daha fazlası Erdoğan’ın bütün seçim beyannamelerinde var. 25 yıldır İstanbul’u yönetip hala ‘betonlaşmadan’, ‘dikey yapılaşmadan’ şikayet etmesi gibi hala demokratikleşme, özgürlük, adalet, istihdam, enflasyon ninnileri söylemesi enteresan değil. Çünkü hikayesi bitti.

“Aman benim emektar eşeklerim, sakın açlıktan ölmeyin. On dönüm yonca ektirdim. Hele bir kış bitsin, bahar gelsin, yağmurlar yağsın, yoncalar yeşersin, hepsi de sizin olacak, bol bol yonca yiyeceksiniz,” lakırdısından başka sermayesi kalmadı.

***

A köse, sayılmadık kaç tel sakalın var?

Türkiye 25 yıldır senden dinliyor. Elinde her türlü yetki, her türlü güç var. Yargı senin. Yürütme senin. Medya senin. Askerler özel ulağın; sanatçılarsa askerin. Herkes, her şey emrinde. Senden daha güçlü bir Allah var, başka da kimse kalmadı. Bir KHK ile seçimlerde sana karşı aday olmayı yasaklasan, engel olacak kimse yok. Yapmıyorsan utandığından değil, işine gelmediğinden.

Hal böyle iken ne diye insanlara posteki saydırıyorsun ki!

Hadımdan oğul uşak sorulur mu?

Sorulmaz.

Zaten seçim de seçim mi ki!

Numan Kurtulmuş da “Sonuçları şimdiden kabullenin” dediğine göre…

***

Bu kadar yalanı, bu kadar boş vaadi ‘Tosuncuk’ söyleyince adı ‘Çiftlik Bank vurgunu’ oluyor ama bizim Kasımpaşalı Zübük yapınca ümmetin lideri…

“Bana bir yalancı göster, sana bir hırsız göstereyim” demişler ama bizde bir karşılığı yok. ‘Babasının çiftliğinde’ aynı vurgunu her seçim yapıyor, kimse de necisin demiyor.

Yandaş yazarlara bakıyorum, 2 gündür “Erdoğan’ın manifestosunun kodları”nı yazıp duruyorlar. Yahu ne manifestosu, ne kodu?

İkiyüzlülüğün, yalanın, riyanın, sahtekarlığın, istismarın, yüzsüzlüğün, insanlarla alay etmenin manifestosunu yazmış, bir de millete kod uyduruyorlar!

Her cümlesinden ben bir anti-manifesto yazabilirim kendisine.

Kodmuş. Ne kodu?

Keçinin boğazından sarkan yalancı meme…

Millet oğlak tabii; bu gözü açık yandaşlar da meme diye bu gıdığı veriyor ağızlarına. Reisleri gıdığıyla vatandaşları üterken memesiyle de kendilerini besleyebilsin diye. Oyalanıp oyalanıp da hiçbir hayrını görmediklerinde anlayacak oğlaklar, ağızlarındakinin ne olduğunu.

Veya açlıktan ölürken, bir türlü yaz gelmediğinde…

2 YORUMLAR

  1. Serif
    Aylardan beri okudugum en guzel yazi bu. Cok super olmus sayin yazar, sizde cok buyuk bir analiz ve kalem kabileyeti var. Insallah cok yakinda hakettiginiz yer ve degeri bulursunuz. Tabii ki yazinizda bahsettiginiz yalanci despot guruh gidince...
  2. Mehmet mesut
    Ahmed Bey;işte manifesto denilen hadise bu olmuş, ellerinize sağlık,hem tarihe not düşme hem de yaşananları daha doğrusu yaşatılanları tesbit adına,serin pınarların dumduru suyu gibi berrak türkçenizle çağın Nemrud müsveddesini çarşamba çanağına çevirmişsiniz,mahalli tabirimizle elleriniz yeşersin,ellerinize sağlık.