YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Ahmet Kaya’nın dediği gibi insanın zincirlere yeten gücü, mektuplara yetmiyor; demirlere yeten gücü mazlumun üzerinde tepinenlerin sevincini görmeye yetmiyor.
İşte oracıkta öylece çöküyor, insanlığın bu kadar tefessüh etmesini kabullenemiyor. Zalimin yanında mazlumun üzerinde tepinmek nasıl bir sefilleşmedir? İnsan neden bu kadar alçalır ve bu alçalmay ile ne kazanır merak ediyorum.
Çocuğuna süt parası bulamayanlara, darda kalmış yetim ve mazlumlara yardım ettiği, komşusu açken tok yatmaya gönlü razı gelmediği için gözaltına alınan yüzlerce insanın haberi niye ‘Fütünün 59 ildeki kirli para trafiğine kelepçe’ başlığıyla verilir? Haberi böyle bir kurguyla vermek için Karar Gazetesi’nin yayın yöneticilerinin başına silah dayamış olmalılar. Yoksa insan hiçbir şey için kendini bu kadar alçaltmaz ki?
Hadi diyelim yandaş medyayı anlıyoruz. Tüm hücrelerine kadar bulaştıkları suçlarının bedelini ödememek için bildikleri her türlü tezviratı yapıyor, yalan söyleyip, iftira atıyorlar. Mazluma yapılan zulmü zafer edasıyla haberleştiriyorlar. Zaten onları insan olarak tutacak hiçbir inanç ya da etik değerleri kalmadı, bu yüzden savaşı kuralsız yapıyorlar. Ya sizin açıklamanız nedir?
Sizin haber diliniz ve başlığınız, bir iftirayı üzerimize yapıştırmaz ama sizi insanlıktan çıkarır. Zulmün en yoğun zamanında bu haber, o insanlıktan çıkmış güruha “Biz de sizdeniz, yaptığınız her türlü zulmü destekliyoruz. Kerbela’da, Hz. Hüseyin’e ve yakınlarına haftalarca bir damla su vermeyerek ölmelerini bekleyenlerin tarafındayız. Müslümanlara üç yıl boyunca yiyecek bir lokma ekmek vermeyen, onlarla ticaret yapmayan ve ölmeleri için her türlü şartı oluşturan Mekke müşriklerinin tarafındayız. Hasmını yok etmek için bir hesap günü olduğuna inanmadan her türlü zulmü yapıp yanına kalacağını zannedenlerin tarafındayız. Asla ölmeyecek, yaptıklarının hesabını vermeyecek, ne pahasına olursa olsun galip gelince, hakkın da kendi tarafında olduğunu zanneden ahmaklardanız” demekten başka bir anlam ifade etmiyor.
İbrahim (as) ateşe atılınca karınca ağzına su alıp koşturuyor. Görenler “senin ağzındaki suyu devasa ateşe ne yapabilir?” diye küçümsüyorlar. Karıncanın, “Evet ateşe bir şey yapmaz ama İbrahim (as) bilsin ben onun tarafındayım’’ dediği gibi tarafınızı belli ettiniz. Ama sizin ağzınızda su değil ateş vardı ve o devasa ateşe har taşıdınız. Sizin taşıdığınız ateşle yangın büyümez belki ama Nemrut’un yanında zalimin tarafında olduğunuzu ilan ettiniz. “Her türlü insani değere açtığınız savaşta sizin arkanızdayız” dediniz.
Bir haber deyip geçmeyin; basılı gazetenin birinci sayfasında çıkıyorsa anlamı şudur: “Biz bu haberi taammüden, kasten, bilerek, kararlılıkla yayınlıyoruz.”
Zayıfa yardım etmenin, kocası hapiste kadınlara, kundaktaki bebelerine, yetim çocuklarına el uzatmanın nasıl büyük bir kabahat olduğu haberini Ahmet Taşgetiren’in alıp, müslümanın sorumlulukları diye bir cuma vaazı yazmasını bekliyoruz. Elif Çakır başörtülü bacılarımız hölülülülüü diye yazı yazmalı. Ortalarda görünmeyince sorumsuz hale geleceğini zanneden Mustafa Karaalioğlu bu haberi hayatının şeref levhası olarak duvarına asabilir. İbrahim Kiras da çocuklarına bırakacağı miras sandığına koyabilir. Sonra sırası gelince bir Hüseyin Türküsü söyler, bir Kerbela ağıdı da yakarsınız.
Ama tarih sizin fotoğrafınızı Nazilerin yanındayken çekti.
biz gidersek islam gider. herşey islam için derken burada trafik karışıyor. islam karakterinden arındırılıyor. bu ergenekondan daha şeytani bir oyun. o yüzden herkes içinde bir ergenekon taşıyor. ergenekonun gücü daha çok içerde. Allah adına hareket derken zamanımıza tapıyorlar. şimdiki güçlerine tapıyorlar. güç onlara zevk veriyor. gücü kprumaya çalışıyorlar. güç için kendilerini, kimliklerini feda ediyorlar. güç ellerinde olması gerekiyor. güç için Türkiye Cumhuriyetini yıktılar. tek farkedemedikleri güçleri var ama devletleri yok. kuralsız güç terördür. şimdiden geçmiş olsun.