ENİS ATABEY | YORUM*
Sinan Ateş iddianamesini okudum. Okuyup bitirdikten sonra kafamda 50 Cent’in PIMP şarkısı dönmeye başladı. Bir Düşüşün Anatomisi, (Anatomy of a Fall) yönetmenliğini Justine Triet’in yaptığı, senaryosunu Justine Triet ve Arthur Harari’nin yazdığı, birçok ödülle beraber, 2024 Academy ödüllerinde de en iyi senaryo ödülü almış bir film. İzlemeyenlere tavsiye ederim. Bir dağ evinin 2. katından düşen adamın ölümü; intihar mı, yoksa cinayet mi? Hukuk dersi niteliğinde bir film. Dağın başında, hiçbir görgü tanığının olmadığı bir olayda “soruşturma ve yargılama nasıl yapılır”ın hikâyesi…
Sinan Ateş’in öldürülmesi olayı ise; herkesin gözü önünde işlenen apaçık bir cinayetin üstünün nasıl kapatılmaya çalışıldığının hikâyesi olarak karşımızda duruyor.
Hiç şüphesiz, Sinan Ateş’in başkentin göbeğinde, cuma namazı çıkışında, güpegündüz öldürülmesi tasarlanarak işlenmiş örgütlü bir cinayettir! Cinayetten sonra soruşturmanın yapıl(amay)ış şekli ve akabinde ortaya çıkan iddianame ise hukuk sisteminin intihar ettiğinin göstergesidir. Birçok kanıta rağmen dosyanın bu hale getirilmiş olması, kimsenin hukuki güvenliğin kalmadığının bir resmidir.
***
İddianame üzerine değerlendirmeler
İddianamede, “Soruşturma kapsamında diğer şüpheliler hakkında ayırma kararı verilmiş olup soruşturmaya devam edilmektedir.” deniliyor. Bir kısım diğer şüphelilerle ilgili neden ayırma kararı verildiğine ilişkin iddianamede bir değerlendirme bulunulmuyor. CMK, m. 8’de, “… bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birkaç sanık bulunuyorsa irtibat var sayılır”, denilmektedir. Bu halde dar ve objektif bağlantıdan söz edilebilir. Geniş anlamda bağlantı ise, CMK m. 8/2’de ve m. 11’de düzenlenmiştir. Buna göre, “suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır.”
Mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görürse, bu bağlantı 8’inci maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir. Somut olayda, ayrılan soruşturma dosyası ile ilgili olarak düzenlenecek iddianame ile açılan ilk davanın açılmış olan bu dava ile birleştirilmesi gerekecektir.
Olayın üzerinden yaklaşık 1.5 yıla yakın süre geçmesine rağmen, soruşturmanın neden bütünü ile tamamlanamadığı, tek bir iddianame ile davanın neden açılamadığının bir açıklaması mevcut değildir. Bu durum etkin bir soruşturmanın yürütülmemiş olduğunu gösterir.
***
Böylesine önemli bir olayda, 145 sayfa olarak düzenlenen iddianamenin, 103 sayfası, kimlik bilgileri ile şüphelilerin Emniyet Müdürlüğü’ndeki beyanları ile Cumhuriyet Savcılığındaki beyanlarından oluşmaktadır.
Çok enteresandır ki; 22 şüpheliden bir kaçı dışındaki şüphelilere, Cumhuriyet Savcılığınca alınan ifade sırasında, hiçbir soru sorulmamıştır! Hiçbir çelişki giderilmeye çalışılmamıştır. Emniyet Müdürlüğü’nde alınan beyanları aynen tutanağa geçirilmiş, her iki beyan aynı olduğu halde iddianameye tekrar aynen alınmıştır. İddianamenin büyük kısmı bu şekilde alınan mükerrer beyanlardan oluşmaktadır.
***
Ayşe Ateş’in beyanı iddianemeye alınmamış
İddianamede maktulün eşi Ayşe Ateş’in sadece iki satır beyanına yer verilmiş, ayrıntılı beyanı iddianameye alınmamıştır.
Bunun yanında, maktul Sinan Ateş ile müşteki Selman Bozkurt’ un Cuma Namazına birlikte gittikleri, olay sırasında Sinan Ateş’in yanında onunla birlikte yürüyen Ahmet Keçik’in ifadesi alınmamıştır. Soruşturma sırasında eğer ifadesi alınmış ise, iddianamede bu ifadeye yer verilmemesi çok büyük eksikliktir. Ahmet Keçik olayın en önemli görgü tanığı olan kişidir. Neden beyanı iddianamede yer almamaktadır?
Olay sırasında tetiği çeken Eray Özyağcı, Ahmet Keçik’e de ateş etmiştir. Ahmet Keçik’in aynı zamanda ‘müşteki’ olarak iddianamede yer alması gerekirdi.
***
İddianamede olayın siyasi boyutuna değinilmediği gibi, ‘kasten öldürme’ suçunun nedenine dahi yer verilmemiştir. Olayın asli faili konumundaki tetikçi Eray Özyağcı ile maktul Sinan Ateş arasında olay öncesi nasıl bir ilişki bulunduğu, tanışıp tanışmadıkları etkin bir şekilde soruşturulmamıştır. Tetikçi Eray Özyağcı ifadesinde, ‘aralarında husumet bulunduğunu’ beyan etmektedir. Bu husumetin neden kaynaklandığı, beyanın doğru olup olmadığı çapraz sorgu yöntemiyle sorgulanmamıştır.
***
Sinan Ateş’in adresini MİT çalışanı mı verdi?
Özellikle cinayeti azmettirdiği ileri sürülen Tolgahan Demirbaş’ın yakın arkadaşı ‘Marco Pasha’ isimli kafeyi işleten Aytaç Ataç’ ın beyanında MİT’te çalıştığını ileri sürdüğü sanık Çağlar Zorlu ile ilgili bir araştırma yapılmamıştır. Ülke Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Tolgahan Demirbaş, olaydan önce Çağlar Zorlu’ya ” “bir haylaz arkadaşımız var, uyaracağız ama bulamıyoruz, adresine ihtiyacımız var” diye söylemiş. Bunu bizzat Çağlar Zorlu beyanında dile getirmiş. Zorlu, Sinan Ateş’in telefonu üzerinden tespit ettiği iki adresi Tolgahan’ a iletiyor.
Sinan Ateş’ in adresinin istenmesini ve adresin Çağlar Zorlu tarafından Tolgahan Demirbaş’a iletilmesi hususunu Aytaç Ataç da beyanında doğruluyor. (iddianame s.30) Bu bilgilere rağmen Çağlar Zorlu’ nun MİT’ te bir resmi bir görevinin bulunup bulunmadığı, Sinan Ateş’e ait adres bilgilerine nasıl ulaştığının etkin bir şekilde araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
***
Sinan Ateş’in adresi tespit edildikten sonra, cinayeti işleyecek olan Eray Özyağcı’nın İstanbul’dan Ankara’ya götürülmesi gerekiyor. Eray hakkında birçok yakalama kaydı olduğu için Ankara’ya güvenli bir şekilde transferinin gerçekleşmesi için bu noktada İstanbul’da görevli özel harekat polisleri Aşkın Mert Gelenbey ve Murat Can Çolak devreye giriyor. Cinayetten 4 gün önce, 27.12.2022 tarihinde tetikçiyi Ankara’ya 2 özel harekât polisi Mustafa Uzunlar’a’ ait 61 OF 0609 plakalı Volkswagen Caravella araç ile götürüyor. Mustafa Uzunlar aracını Doğukan Çep’in işlettiği otoparkta teslim ediyor.
Doğukan Çep’in de hakkında yakalama kararı olduğu halde, otoparkına emniyet görevlileri geliyor, İstanbul’un göbeğinde otopark işletmeciliği yapabiliyor! Bu durumun nasıl olabildiği de savcılık tarafından etkin bir şekilde araştırılmış değil. Doğukan Çep’in tetikçinin bulunduğu İstanbul ayağını organize ettiği beyanlardan anlaşılıyor. Tetikçi Eray Özyağcı ve cinayet sırasında kullanılan motosikletin sürücüsü Vedat Balkaya’ya Ankara’da kalmaları için yer ayarlayan kişi de yine Doğukan Çep. Tetikçiye Ankara’da 4.000 TL para gönderilmesini sağlayan kişi de yine o….
Tetikçi, Özel Harekatçı polisler sayesinde yakalanmıyor!
Özel harekât polisleri Aşkın Mert Gelenbey ve Murat Can Çolak, tetikçi Eray Özyağcı ile Ankara’ya doğru yola çıkıyorlar. Ankara girişinde Emniyet görevlileri aracı durduruyor. Aracın içinde hakkında yakalama kararı bulunan tetikçi Eray Özyağcı da var. Özel harekât polisleri yol kontrolünde kimliklerini gösteriyor ve kontrolden geçiyorlar. Yol kontrolünü yapan görevli memur aracın içindeki Eray Özyağcı’ya kimlik sormuyor. Belki sormuş olsa bu cinayet işlen(e)meyecek! Bu olay da araştırılmıyor.
Ankara’ya giriş yaptıkları saat belli. Yol kontrolünü yapan görevli memurlar kimlerdir? Neden araçta bulunan diğer kişilere kimlik sormamışlardır? Bu hususların da hiçbir araştırılması yapılmıyor.
Özel harekât polisleri Ankara’ya eğlenmek için gittiklerini söylüyorlar. Düşünün eğlencenin başkenti İstanbul’dan Ankara’ya eğlenmeye gittiklerini söylüyorlar ve Cumhuriyet Savcısı Mehmet Aykut Cihangir, “İstanbul’da mekan mı kalmadı?” diye dahi sormuyor!
Ankara’ya eğlenmek için gittiklerini söylüyorlar da peki bir eğlence mekânına gidiyorlar mı? Hayır. Eray’ı Ankara’ da bıraktıktan sonra İstabul’a geri dönüyorlar!
Tetikçiyi taşıyan araç ve Demirbaş’ın aracı aynı kameraya yakalanmış!
Ancak iddianamede olay anlatımında belirtilmeyen tespit ettiğim önemli bir husus var. İstanbul’a gitmeden önce 61 OF 0609 plakalı Volkswagen araç cinayetten sonra gidilecek buluşma mekânına gitmiş! Muhtemelen cinayetten sonrası kaçış planı için hazırlık yapılmış. Tetikçiyi polislerle İstanbul’dan Ankara’ya getiren 61 plakalı araç 28.12.2022 tarihinde gece yarısı olaydan sonra tetikçiyi kaçıran Tolgahan Demirbaş’ın da geçtiği tespit edilen aynı yerden geçiyor… Yani olaydan önce kaçış güzergâhında keşif yapılmış. Kaçışta buluşma noktalarına gidilip bakılmış olmalı. Muhtemelen Eray Özyağcı da halen yanlarında. Tetikçiyi o bölgedeki Aytaç Ataç’ın çiftliğine veya yakınlarına bırakmış olmalılar.
61 plakalı aracın iddianamenin 124. sayfasındaki tespiti şu şekilde yer alıyor: “Oğulbey Serpmeleri mevkii Nato Yolu No: 342 sayılı adreste faaliyet gösteren Ankara Conine College Köpek Rehabilitasyon Merkezi isimli işyerinin güvenlik kamera görüntülerinde yapılan incelemede (kamera saati güncel saatten 5 dakika ileridir) iş yeri karşısı toprak yoldan 61 OF 0609 plakalı siyah renkli Volswagen Transporter marka aracın geçişine ait görüntü..”
İddianamenin 129. sayfasında ise şu tespit yapılmış, “Ankara Canine Kolej Köpek Çiftliğinde kurulu bulunan kamera kayıtlarına göre; 30.12.2022 günü Güncel saate göre 13:49’da 06 BSG 411 plakalı Citroen C5 marka aracın Konya Yolundan Haymana yolu istikametine gittiği…”
06 BSG 411 plakalı Citroen C5 Marka araç Tolgahan Demirbaş’a ait. Olaydan sonra tetikçiyi benzinciden alan araç. Benzincinin kamerasında da Eray Özyağcı’nın bu araca binerken kaydı bulunmaktadır. (Kaçış durumunu ayrıca açıklayacağız.)
Özetlemek gerekirse; tetikçiyi olaydan önce Ankara’ya getiren araç (volswagen) ile olaydan sonra kaçıran aracın (Citroen) aynı yerde aynı kamera kaydında görüntüleri mevcut! Savcılık bu durumu da yeterince araştırmamış. Olayı ortaya çıkaran, köpek çiftliğinin dosyaya giren kamera kayıtları olmuş. Bu kamera kayıtlarına olay öncesi hazırlığı ile ilgili olarak diğer araçlar için de bakılması ve inceleme yapılması gerekirdi. Ancak bunun yapılmadığı anlaşılıyor.
***
Tolgahan Demirbaş’ın ilişkileri araştırılmıyor
Sanık Tolgahan Demirbaş’ın iddianamenin 93. sayfasında yer alan beyanlarına; “Ankara Emniyet Müdürlüğü eski Cinayet Büro Komiseri Mustafa Ensar AYKAL’ı tanıdığını, Sinan ATES’in cep telefonu numarasını göndererek Sinan ATES’in adresini tespit edebilirse bana göndermesini istediğini” beyan ediyor. Yine aynı beyanında, “Çaglar ZORLU’dan Sinan ATES’in konum bilgilerini istediğini” söylüyor. Tolgahan Demirbaş’ın olaydan önce Sinan Ateş ile ilgili derin bir araştırma içine girdiği çok net olduğu halde, mevcut soruşturmada Tolgahan Demirbaş’ın bağlantılarını tümüyle ortaya çıkartacak bir araştırmanın yapılmadığı anlaşılıyor. Ayrılan dosyada nasıl bir işlem yapılmış olduğunu ek iddianame ortaya çıkınca daha iyi anlayabileceğiz.
***
Tetikçiyi kimler Yunanistan’a kaçırdı?
Cinayetten sonra tetikçi Eray Özyağcı Yunanistan’ a kaçmış! Ancak Yunan polisi kendisini yakalayarak Türkiye’ye deport etmiş. Tetikçinin Yunanistan’a kaçışında kimlerin, nasıl rol oynadığı, kendisine kimlerin yardım ettiği konusunda da soruşturmada bir araştırma yapılmadığı anlaşılıyor. Yunanistan tetikçiyi deport etmemiş olsa Sinan Ateş cinayeti muhtemelen faili meçhul bir cinayet olarak kalabilirdi. ‘Asli fail yok, cinayet silahı yok’ denilerek diğer şüpheliler de muhtemelen kısa sürede serbest bırakılacaklardı.
***
Sinan Ateş’in adresini veren kişi, soruşturmayı yürütüyor!
Sinan Ateş dosyası sanıklarından birisi de Ankara Emniyet Müdürlüğü eski Cinayet Büro Komiseri Mustafa Ensar Aykal. Bu kişi Sinan Ateş öldürülmeden önce, Sinan Ateş’in adres bilgilerini araştırıp Tolgahan Demirbaş’a ileten, Sinan Ateş öldürüldükten sonra da “cinayet soruşturmasını” yürüten kişi konumunda! Bu durum dahi soruşturmanın nasıl yürütüldüğünü ve durumun vahametini tek başına ortaya koymaya yetiyor.
Mustafa Ensar Aysal iddianamenin 102 sayfasında yer alan ifadesinde, “Olay tarihinde Tolgahan Demirbaş isimli şüpheli sahsı önceden tanıdığımı Şube Müdürümüz Oben Özay’a bildirmiştim. Ancak görevi yürütmek istemediğime dair talebim olmadı.” şeklinde beyanda bulunuyor. Buna rağmen soruşturmada Şube Müdürü Oben Özay’ın bu konuda ifadesi alınmıyor.
Mustafa Ensar Aysal cinayetten önce Sinan Ateş’in telefon numarasını sorguluyor, Tolgahan Demirbaş’a, “Bu numara eski genel başkana çıkıyor” seklinde mesaj gönderiyor. Tolgahan Demirbaş’ da kendisine cevaben; “Reis, onun ipini çekmişler” seklinde mesaj gönderiyor. Düşünebiliyor musunuz, bu konumda birisi Sinan Ateş cinayetini aydınlatmaya çalışıyor!
***
Olay yerinden kaçış
1. Aşama; Eray Özyağcı, Sinan Ateş’i silahla 5 kurşunla (4 kurşun tek başına öldürmeye yeterli nitelikte) öldürdükten sonra olay yeri yakınında kendisini motosiklet ile bekleyen Vedat Balkaya’nın kullandığı motosikletin yanına gidiyor ve motosikletin arkasına biniyor. Tetikçi ve Vedat Balkaya olaydan sonra, 13.35 de olay yerinden hareket ediyorlar. Birlikte Konya yoluna doğru gidiyorlar. Vedat 13.36 da (39.686275,32.816929) -D260, Ogulbey, 06830 Golbası/Ankara konumunu -Google Haritalar üzerinden açıyor. İkili saat 13.48’de Kadoil Benzin istasyonuna motosiklet ile geliyorlar.
2. Aşama; Vedat’ın kullandığı motosikletten inen tetikçi kaskını fırlatıyor, Kadoil Benzin istasyonunda bekleyen Tolgahan Demirbaş’a ait 06 BSG 411 plakalı beyaz renkli Citroen C5 araca biniyor. Saat 13.53.42 “Resim 4-Motosikletten inen süpheli sahsın 06 BSG 411 plakalı araca bindigini gösterir kamera görüntüsü..” (İdddianame s. 128) Motosiklet sürücüsü beyanında Tolgahan’ın aracını teşhis ediyor.
Tolgahan Demirbaş tetikçiyi aracına aldıktan sonra, Konya Yolundan Haymana yolu istikametine doğru gidiyor. Bu durum Ankara Canine Kolej Köpek Çiftliği’nde Kurulu bulunan kamera kayıtları ile tespit edilmiş. Muhtemelen Aytaç Ataç’ın yakınlarda bulunan (Gökçehöyük Köyüne kayıtlı) çiftliğine veya çiftlik yakınlarına tetikçi Eray Özyağcı’yı bırakıyor.
Aytaç Ataç’ın Gölbası ilçesi Gökçehöyük Mahallesinde çiftliği bulunuyor. Burası Eray’ın motosiklet ile gelmiş olduğu ve Tolgahan Demirbaş’ın Citroen aracına bindiği yere çok yakın bir konumda bulunuyor. Demirbaş neden Aytaç Ataç’ın çiftliğine kendi aracı ile gidiyor? Çünkü sürekli bu çiftliğe gidip gelen birisi. Aytaç Ataç’ ın arkadaşı. Hem kendisi hem de Aytaç beyanlarında, sürekli bu çiftliğe gidip geldiğini beyan ediyorlar.
Olaydan sonra tetikçi motosiklet ile bu çiftliğe direk gitmiş olsaydı, çiftlikte çalışanlar ve çevre sakinlerinin dikkatini çekebilir diye düşünüyorlar. Çünkü çevre sakinleri ve belki çiftlik çalışanları için tetikçi ve Vedat Balkaya yabancı şahıs konumundalar. Motosiklet de yabancı plakalı. Bu yüzden çiftliğe yakın bir konumda olan Kadoil Benzin İstasyonunda buluşup, Tolgahan’ın aracı ile çiftlik yönüne devam ediyorlar.
3. Aşama; Tolgahan Demirbaş tetikçi Eray Özyağcı’yı Gökçehöyük Köyü yakınlarında bulunan Aytaç Ataç’ a ait çiftliğe veya çiftlik yakınlarında güvenli bir yere bıraktıktan sonra kendisine ait 06 BSG 411 plakalı araç ile Ankara şehir merkezi Mevlana Bulvarı istikametine saat 14.15 civarı gidiyor.
Bu mevkide Tolgahan Demirbaş, Emre Yüksel ile buluşuyor. Tolgahan kendi aracını bırakarak, Emre Yüksel ile birlikte 34 CYR 469 plakalı Fluence marka aracı alıyorlar. Fluence model araç Emre Yüksel’in kullanımına tahsis edilmiş bir araç. Tolgahan ve Emre tetikçi Eray’ı bıraktıkları yerden almak için havanın kararmasını bekliyorlar. Güzergâh üzerinde yemek yiyorlar, zaman geçiriyorlar.
4. Aşama; 34 CYR 469 plakalı Fluence marka Emre Yüksel in kullanımına tahsis edilmiş araç ile Emre Yüksel ve Tolgahan Demirbaş 30.12.2022 günü saat 18.36’da Gölbası Konya Çıkısı-2 PTS görüntü kaydına giriyorlar. Tolgahan Demirbaş’ın belirtilen saat aralığındaki HTS Baz Bilgileri bu durumu teyit ediyor.
İddianamede plakası belirtilmeyen meşhur siyah AUDİ marka araç 30.12.2022 günü saat 18:34’de Mevlana Bulvarından Gölbaşı İstikameti, Mevlana Bulvarında Bulunan Turhan Dökmeci İlköğretim Okulu Karsısından Gölbaşı İstikameti’nden geçiyor. PTS bu durumu tespit etmiş.
Aynı aracın 18.47’de Gölbaşı İlçesinden Konya İli İstikametine Çıkış (GÜRİŞ Holding önünden Konya İstikameti) kameralarındaki görüntüsü de var.
34 CYR 469 plakalı Fluence marka araç ile siyah Audi araç aynı zaman diliminde aynı yerde bulunuyorlar. Emre Yüksel ve Tolgahan Demirbaş’ın HTS bilgileri bunu doğruluyor. Emre Yüksel ve Tolgahan Demirbaş’ın Fluence marka araçları ile Audi Marka araçla buluşup bu kez siyah Audi aracı aldıkları anlaşılıyor.
Siyah Audi aracın saat 19.05’de, daha önce Eray Özyağcı’nın bırakıldığı Haymana Yolu istikametinde toprak yola girdiği “Rotfailder Köpek Üretim Çiftliginden Alınan Kamera Görüntülerinde” tespit ediliyor. (İddianame s. 129)
Tolgahan Demirbaş ve Emre Yüksel Audi Marka araç ile tetikçiyi daha önce bıraktıkları araziden yanlarına alıp İstanbul’a doğru yola çıkıyorlar. Bu durum yol kamerası ile de tespit edilmiş.
30.12.2022 günü saat 19:27’de siyah renkli, Audi marka bir aracın Ankara İl Merkezi PTS sisteminde kayıtlı 037-P numaralı – Incek Tulumtas Çevre Yolu Bağlantısı – Eskişehir Yolu İstikameti (Gölbaşı İlçesinden Ankara Çevre Yolu Bağlantısı) kameralarındaki görüntüsünde, aracın ön kısmında iki kişinin olduğu (Resim-30) tespit ediliyor. (iddianame s. 130)
Tetikçinin beyanları delillerle uyumlu
Eray Özyağcı ifadesinde, kendisini Kadoil’den alıp araziye bırakan ile daha sonra başka bir araç ile araziden alan kişinin aynı kişi olduğunu, bu kişiyi tanıdığını ancak ismini vermek istemediğini beyan ediyor. Eray’ın bu beyanı olayın oluş şeklini doğrular niteliktedir. Tolgahan Demirbaş ifadesinde, “Aytaç’ın çiftliğine yakın köpek eğitim çiftliğinin oradan geçtiğini, gölün kenarında oyalandığını” beyan ediyor. Bu beyanı da tetikçiyi, Aytaç Ataç’ın çiftliğine veya yakın bir konumuna getirdiğini tevil yollu doğrular nitelikte bir beyandı. Tetikçinin beyanı ve araç tespit görüntüleri ile de uyumludur.
Tolgahan ve Emre’ nin İstanbul’ a giderlerken Audi marka araçta ve dinlenme tesislerinde birçok görüntüleri de tespit edilmiş. (İddianame s. 130)
Tolgahan Demirbaş ve Emre Yüksel, tetikçiyi İstanbul istikametine siyah Audi ile götürürlerken Bolu yakınlarında bu kez devreye sanık Av. Serdar Öktem’in (aracıyla gelerek) girdiği anlaşılıyor. Yazı yeterince uzun olduğu için şimdilik o bölüme girmiyorum.
***
İddianamede Tolgahan’ın, maktulün evinin konumunu Burak Kılıç’tan istediği, Burak Kılıç’ın da ona gönderdiği, ancak bu beyanlara rağmen Burak Kılıç’ın açılan davada şüpheli olarak bulunmadığı anlaşılmaktadır. Suat Yılmaz Zobu ile ilgili de benzer şekilde “Şüpheli Tolgahan Demirbaş’ın Suat Yılmaz Zobu isimli şahıstan Sinan Ateş’in eşinin telefonunu sorgulamasını istediği, şüphelinin de maktulün eşine ait söz konusu kişisel bilgileri şüpheli Tolgahan Demirbas’a gönderdiği…” beyan edildiği, buna rağmen açılan davada Suat Yılmaz Zobu’ nun şüpheli olarak belirtilmediği anlaşılmaktadır.
***
Sonuç: Organize bir cinayet!
Sonuç olarak, iddianame ve kamuya açık kaynaklardan elde edilen bilgiler üzerinden bir değerlendirme yapılacak olursa;
Sinan Ateş’in planlı ve sistematik bir çalışma sonucunda, toplu suç tanımını aşacak şekilde organize bir suç örgütü faaliyeti kapsamında tasarlanarak öldürüldüğü,
Sinan Ateş’in öldürülmesinden sonra gerek soruşturmada görev alan adli kolluk görevlilerinin ve gerek soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcılarının etkin bir soruşturma yürütmedikleri,
Etkin soruşturma yürütülmemesinin nedenlerinin, soruşturma dosyası içinde bulunan bir kısım kanıtların varlığı nedeni ile soruşturma makamlarının bir kısmının da organize suç örgütü kapsamında faaliyetlerde bulunmasının olabileceği, bu konunun da ayrıca bir soruşturma konusu yapılması gerektiği halde bu güne kadar bu konuda bir işlem yapılmadığı,
Soruşturma dosyasından dosyaları ayrılan diğer şüphelilerle ilgili olarak soruşturma genişletilerek Sinan Ateş’in öldürülmesi olayında öldürme emrini verenlerin, cinayeti tasarlayanların, cinayetin işlenmesinde eylemi ve yardımı olan organize halinde hareket eden kişilerin etkin bir soruşturma ile açığa çıkartılması gerektiği anlaşılmıştır.
Bu husus toplumda yaşayan herkesin hukuki güvenliğinin sağlanması için artık bir zorunluluk halini almıştır. Sinan Ateş cinayeti, hukuk sistemimizin çöküşünün anatomisine sadece bir örnektir.
Fransa’ da tenha bir bağ evinde değil, başkentin göbeğinde öldürdüler; hukuk sistemine olan inancımızı… Hem de kaç kez! Hukuka dönüş çağrılarımız hiç duyulmadı. Kendi sesimizden sağır olduk. Bu yüzden filmdeki 50 Cent’in PIMP şarkısı takılı kaldı beynimizde. Cinayetin ortasında, bozuk bir plak gibi!
Filmdeki çocuk annesine kavuştu. Sinan Ateş’i ise kızlarından ayırdılar…
* KHK’lı Hakim
Bu halk kitaplarıyla, demokrasiyle, hukukla gelen insanları beğenmedi, yerden yere vurdu, hapislerde çürüttü, kaçmaya mecbur bıraktı. Silahları ile gelen uyuşturu ve kumar müptezellerini ise bıçkın delikanlı, milletin fedaisi gibi görüp bağrına bastı. Neyi ekersen onu biçersin.
Siyasi bir parti dibine kadar uyuşturucuya ve mafya olarak organize olmuş. Siyasette, emniyette, yargıda, sokakta teşkilatlanmış. Ülkede uyuşturucu, bahis, tahsilat ne varsa her şeyi yapıyorlar. Aynı zamanda siyası konjonktörüde idare ediyorlar. Kendilerine göre bu pazarı bırakırlarsa Kürt mafyası bu işe hakim olacak diyorlar. Sinan Ateş bu düzeni gördü. Saf (temiz) Anadolu milliyetçisi kafası çalıştığı için olayları çözdü. Birilerine söylemek istedi yada düzeltilmesi gerektiğine inandı teşkilatlanmaya başlayınca geçmişte olduğu gibi bu katiller (yahşi batıdaki ana babasını kesenler) kardeşlerini katletti. MHP bu ülkenin milli güvenlik sorunudur. Yılan gibi başları ezilerek yok edilmedikçe bu ülke de huzur olmayacaktır.