Bir Alevinin gözünden Kerbela

YORUM | ADEM DUMLU

“Muharrem ve Kerbela Alevilerin bakışına göre nasıldır?” diye gelen bir soru üzerine böyle bir yazıyı kaleme almaya çalıştım. Öncelikle 680 yılında meydana gelen Kerbela hadisesinin üzerinden tam 1343 sene geçmiş olmasına rağmen biz Aleviler, sanki daha dün olmuş gibi çok taze duygularla karşılarız Muharrem’i. Biz bu olaya tarihte yaşanmış geçmiş bir olay olarak bakmıyoruz, bakamayız. Kerbela bizim için varlık ve yokluğun vücut bulmuş halidir. Hak ve hakikatin yanında olmak, zulmün ve zalimin karşısında olmaktır bizim için Kerbela. Bundan dolayıdır ki yüzyıllardır yapılan haksızlıklara, zulümlere karşı dik duruşumuz hep taze ve hep devamlıdır. 

Biz Aleviler Muharrem ayının ilk 12 gününde Matem orucu tutarız. Ehlibeytin, 12 imamın çektikleri sıkıntıları Muharrem’in ilk 12 gününde hüzünle ve oruçla anlamaya çalışırız. Muharrem’in 10. günü olan Aşure günü ise bu hüzün en üst seviyede yaşanır. Çünkü o gün İki Cihan Serveri Hz. Muhammed Mustafa’nın gözbebeği İmam Hüseyin, dönemin zalimleri tarafından şehit edilmiştir. İmam Hüseyin ile birlikte o gün Kerbela’da toplam 72 can toprağa birer tohum gibi düşmüşlerdir. O gün hak ve hakikat adına tohum olup düşen canlar yüzyıllardır Alevilerin hak ve hakikatin yanında olması için bir sebep olmuştur. 

Kerbela’da Ehlibeyt torunları suya hasret bir şekilde şehit olduklarından dolayı Matem orucu boyunca bizler su içmeyiz. Hiçbir canlıya zarar gelmemesi gerektiğine inandığımız için 12 gün boyunca et yemeyiz. Ehlibeyt’in hüznü içimizde bir ateş gibi yandığından dolayı eğlenceden ve eğlence ortamlarından uzak dururuz. Ehlibeyt ve muhiplerinin yüzyıllardır çektikleri zulmün hüznünü 12 imama hürmeten 12 gün boyunca yaşarız. 

Yıllardır Muharrem’in 10. günü geldiğinde, Sünni dostlarımız cami kürsülerinden imamların anlattıklarını dinlemişlerdir. Aşure gününün önemi üzerine bir sürü süslü sözler söylenir. O günde tarihte peygamberlerin yaşadıkları anlatılır. Örneğin Hz. Adem’in tövbesinin kabul olduğu gün, Hz. Nuh’un gemisinin kurtulduğu gün, Hz. Yunus’un balığın karnından kurtulduğu gün, Hz. Musa’nın Kızıl Denizi yararak İsrailoğullarını kurtardığı gün gibi daha birçok hadise anlatılarak Aşure gününün ne kadar önemli bir gün olduğu anlatılır. Bir Alevi olarak hep merak etmişimdir acaba o vaazları dinleyen hiç kimsenin aklına şu soru gelmemiş midir; “Ya! bütün peygamberlerin hayatlarında önemli olayların olduğu bu Aşure gününde bizim Peygamberimiz iki cihan serveri Hz. Muhammed Mustafa’nın hayatında ne olmuştur acaba?” 

Zalim Emevî halifeleri her ne kadar Kerbela konuşulmasın diye ellerinden geleni yapsalar da dünyanın sonuna kadar Kerbela üzerine konuşmalar biz Aleviler tarafından devam edecek. Ama İmam Hüseyin’in sadece Alevilerin değil en az bizim kadar Sünni dostlarımızın da şahı olduğuna inanıyorum.

Peki sorarım; Kerbela’ya giden süreçte kimler neler yapmıştır. O dönemde yaşayan insanlar içerisinde hala daha yaşayan sahabeler vardı, onlar ne yapmışlar gibi soruları ne zaman sormayı düşünüyorsunuz? Ehlibeytin maruz kaldığı zulümleri neden konuşup buna sebep olanları kınamıyorsunuz? Gelecek nesillere neden anlatmıyorsunuz? Örneğin Muaviye’nin başlattığı ve on yıllarca devam eden Cuma namazlarında Ehlibeyte hakaret edilmesini neden konuşmazsınız? Hatta Efendimiz zamanında cuma namazında, hutbe namazdan sonra okunurken Emevi halifelerinin bunu değişerek hutbeyi öne alıp, namazı sona almalarının sebebini neden anlatmıyorsunuz? O dönem hutbede Ehlibeyte yapılan hakaretleri duymamak için namazı kılıp camiyi terk eden insanların bunu dinlemek zorunda kalmaları adına hutbeyle namazın yeri değişmişti. 

Efendimiz zamanında Aşure günü oruç tutulup ibadet eksenli kutlanırken Emevi halifeleri, Kerbela ve İmam Hüseyin’in davası unutulsun diye dönemin din alimlerine Aşure gününün bayram havasında kutlanılması gerektiğine dair fetva verdirmişlerdir. Sanki İmam Hüseyin ve 72 canın yasını tutmak sadece Alevilerin derdiymiş gibi bir hava var maalesef. Bir Alevi evinde Muharrem’in 10. günü geldiğinde yastan, hüzünden bir kelime bile konuşulmaya hal kalmazken, bir Sünni evinde tatlılar pişirilip etrafa bayram havasında dağıtılmasının normal bir durum olup olmadığını vicdanlarınıza havale ediyorum. Bundan dolayıdır ki, Alevilerde aşure Muharrem’in 13. günü yani matem orucu bittikten sonra yapılır ve dağıtılır. Yapılmasının sebeplerinin en önemlisi ise Kerbela’dan İmam Zeynelabidin hazretlerinin sağ olarak kurtulmasıdır. Çünkü bu şekilde Ehlibeytin soyu devam edecektir. Artık matem zamanı bitmiş ve şükür zamanı başlamıştır. Şükür kurbanları kesilip 12 imama hürmeten 12 tahıldan oluşan aşure kaynatılır ve herkese dağıtılır. 

Yezid öldü gitti ama ‘yezitlik’ maalesef devam etmektedir. Şu an Türkiye böyle bir Yezit sistem tarafından yönetilmektedir. Bugün bazı Sünni dostlarımız bizi “geçmişte yaşanmış hadiseleri konuşarak dilimizi kirletmeyelim” diyerek susturmaya çalışıyorlar. İmam Ali’nin karşısındaki Muaviye’ye laf edemiyorlar. Bunun sonucunda ise korkarım gelecekte geçmişte yaşananları yaşamaya devam edeceğiz. Çünkü 1343 sene önce ses çıkarmayanlar nasıl Yezit sisteminin yanında oldularsa bugün de yaşanan zulümlere ses çıkarmayanlar Yezit sisteminin yanında duruyorlar. Daha kötüsü ne biliyor musunuz; gelecek nesiller bugünün Yezit yöneticilerini rahmetle anacaklar. Nereden mi biliyorum? Bugünden…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

9 YORUMLAR

  1. Adem bey,Anadolu kültüründe muhalif olmak yada kin tutma tavrı pek yok gibi. Anadolu, İslamla tanışınca da pek bişey değişmemiş.Genelerimizde de mi yok bilmiyorum, bütün sitemlerinize katılmama rağmen 12 boyunca yas tutma, kini mesillere aktarma düşüncesi zor geliyor. Belki de tam da bu yüzden günümüzdeki mâlum tiran pervasızca saltanat sürmektedir.Halkımızda pek isyan kültürü yada zalim devletluların karşısında dik durma alışkanlığı yok.
    Uzmanı değilim, sadece yorumum böyle

  2. Tarihi bilgilere tam güvenmiyorum…olaylar nasıl olmuş bence tam bilinemez….
    olanlar dehşet olaylardır…
    Ama anlatıldığı gibi olduğu ne malum…
    Zaten o zaman zamana zalimler hakim olduğuna göre, istedikleri gibi tarih yazılmış, yazdırılmış..

    Alevilerin ve Şiaların yas merasimi, gördüyüm kadar ile inanç temelli değil de, kültür temellidir …
    Mevzuyu akıl temelli tartışmaya dahi yanaşmayan bir tarafgir cemiyet var; alevi ve şialar.

    Örneğin özgür bırakılsa bugün dahi öc alma niyetinde olan bir çoğunluk var..
    insana dehşet saçan bir yas merasimi yapılır çoğu yerde… Çocukluktan babası ile bu durumu yaşayan sonralar farkında olmadan durumu içselleştiriyor..
    Ben bir sünni olarak çok yerde bu yas merasimlerine katıldım.
    İçimden, geçirilme şekline bir destek gelmedi…
    Hatta sanki sünni olduğum farkedilse darb edileceğim yönünde korku hisleri geçirdim….

    .

  3. Ey ehl-i hak olan Ehl-i Sünnet ve Cemaat! Ve ey Âl-i Beytin muhabbetini meslek ittihaz eden Alevîler! Çabuk bu manasız ve hakikatsız, haksız, zararlı olan nizaı aranızdan kaldırınız. Yoksa şimdiki kuvvetli bir surette hükmeyleyen zındıka cereyanı, birinizi diğeri aleyhinde âlet edip ezmesinde istimal edecek. Bunu mağlub ettikten sonra, o âleti de kıracak. Siz ehl-i tevhid olduğunuzdan uhuvveti ve ittihadı emreden yüzer esaslı rabıta-i kudsiye mabeyninizde varken, iftirakı iktiza eden cüz’î mes’eleleri bırakmak elzemdir.
    *-*-*
    Lemalar – 26

  4. Muaviye ye neden laf etmiyoruz, çünkü şöyle öğretildi, Hz Ali de sahabe, Hz Muaviye de sahabe, Hz Muaviye burada haksız bile olsa sahabe aleyhinde konuşmak uygun değildir, çünkü sahabeler gökteki yıldızlar gibidir, en düşük seviyedeki sahabe, şu an en veli zattan daha büyüktür, bu öğreti nedeniyle bir şey demeye korkuyoruz ve zaten olayların ayrıntılarını bilmiyoruz, az birşey okuyanca Kerbela olayının 15 Temmuzla benzer yanları olduğunu gördüm. bu iki konuyu bilen birisi keşke bir inceleme yapsa

  5. Gelecek nesillerin bugünün Yezit yöneticilerini rahmetle anılacağı iddiası temelli değil. Tersine Yezitlerin, Hitlerlerin, Nemrutlarin lanetle anılacağı neredeyse kesindir. Nereden mi biliyorum, tarihten, dünden..

    Hutbe konusunu bilmiyorum ama sonra olması rejim muhalifleri için daha kötü olurdu. Hutbe sonra olsaydı, namaz bitince hemen kalkıp gitseniz daha muhalif görünürdünüz. Şimdiki hali ile ezan okununca kendi yerinizde ilk sünneti kılarsınız, hutbe bitmeye yakın gidip katılırsınız cemaate, sonra da gidersiniz.

  6. Konu güzel. Konudan dolayi yazari tebrik ediyorum. Açıkçası yazardan daha hoşgörülü bir tavır bekliyordum. Yani tenkit yerinde bir davetiye olmalıydı. Yani buyurun bu günü beraber analım. Herkes iradesine başvurarak, bazıları yas tutarak bazıları ehli beyti anarak, ehli beytine salat getirerek.

  7. Alevilerin günümüz Türkiye´sinde yasadigi magduriyetlerin konusulmasina, bunlar icin cözümler düsünmeye, desteklemeye eyvallah. Fakat tarihi Alevilerin lehine eselemek cözüm yerine problem üretmektir.

    Su sitede yazdigim hemen her elestiri ice dönüktür. Aleviler de artik her firsatta Sünnileri elestirmek yerine birtakim kemiklesmis inanclarini sorgulamaya baslamak durumundalar.
    Bu sitede cok konusuldu yazildi, efendim Hz. Osman´i, Muaviye´yi yeniden tanimlayalim ki bugün bu problemleri yasamayalim diye

    Halbuki bu kocaman bir safsatadir. Gecmiste yasanan olaylarin bugüne tasinmasinda en bariz örnekleri verenler Alevilerimizdir. Vaktiyle hutbelerde sevdiginiz sahabelere küfrediliyordu, hakliydiniz, gitmediniz camiye, fakat bu sizi dini tamamen farkli bir sekilde yorumlamaya, namazi birakmaya, yerine tarikat ritüellerini yerlestirmeye kadar götürdü. Yeri geldi siz Sünnilerin sevdigi sahabelere küfrettiniz, sünni hocalara hakaret ifade eden yiginla deyisleriniz var.

    Peki tamam Hz. Ömer´i, Hz. Osman´i sevmeyin, onu o sekilde sabitleyin, fakat olayi bugüna kadar tasimak ve herhangi birinin isminin Ömer oldugunu ögrendiginde yüz burusturmak nedir, bu üzerinde durulmasi gereken bir konu degil midir? Bu nasil bir inanctir ki, daha temelini siyaset olusturuyor. “Halifelik Ali´nin hakkiydi” gibi dünyevi bi hayal kirikligindan yola cikarak bir inanc insa ediyorsun düsün sunu bi iki dakka.

    Efendim Alevileri öldürdüler, yaktilar, sürdüler. Dogru tarihte böyle seyler olmus. Tamam da kendi tarihine de bi baksan, orada seyhlikten sahliga gecmek isteyen, bunun icin Anadoludan yiginla adam toplayan, ortaligi birbirine katan, sirf Osmanli sünni diye Sii devlet kuran, onbinlerce sünniyi yakan, kaziga oturtan, babami köpeklere yedirdiler diye binlerce köpegi öldüren, Ebu Hanifenin kemiklerini yakan Alevi yöneticiler göreceksin orda.

    Sunu bi iki dakka düsünün: Aleviler Anadoluda bir devlet kurmak istedi, Osmanlilar da bunu engelledi. Köpekleri katleden sair hükümdar Caldiran´da basarili olsaydi bu defa Sünniler sürgüne ugrayacak, her bir taifesi bir dag basinda mesken tutacakti.

    Aleviler, tarikat kültüründen geldikleri icin cok kaliteli insanlar cikarabilirler dogrudur, fakat icinizdeki bu Sünni nefreti sönmedigi sürece ne uzayacak ne kisalacaksiniz.

    Son söz: Bir insanin dini inancindaki samimiyetini, Hz. Hüseyin´e olan sevgisini, merhamet duygusunu Asure gününe göre tespit edemezsiniz. Bu konuda inancini siyasilestirmis bir kitle bize mihenk olamaz. Insanlar Asure gününde bayram yapmiyorlar, öyle bir hava falan da yok, kimse kimsenin elini öpmüyor, kolonya dökmüyor, birbirini ziyaret etmiyor. Asure yapip komsulara dagitiyorlar, bazilari sosyal medyadan görüp dualar okuyor o kadar.

    Alevilerin yüzyillara has depresyonunun caresi Sünnilerde degil. Cünkü Sünnilerin ruh ve inanc durumunu gectigimiz yüzyillar belirlemiyor. Zaten o yüzden birisi akrabasini kayiriyorsa, Hz. Osman kayirdi diye yapmiyor.

    Cemaat mensuplari ve Aleviler artik sunu kafasina sokmali: Dünya bizim etrafimizda dönmüyor ve kimse de bize bir sey borclu degil. Huzur bulmak istiyorsak önce kendimize bakmak durumundayiz. Baska yolu YOK!

  8. Almanyada Aleviler ile sünnîler arasında niza(tartişma) çıkar. Mahkemelik olurlar.
    Mahkeme tarafları dinledikten sonra Karar verir Muaviye ve Ali denen sahişlar arasında geçen bu olaydan dolayı bizzat olayın tarafların dinlenmesine.
    Bunun üzerine taraftarlar hakim bey olay 661 yılında geçti..
    bunu duyan hakim 1400.yıl önce geçmiş bir olayı hala tartışan bu insanlarım akıl sağlığı yerinde olamaz deyip psikiyatriye sevkine karar vermiş

  9. Sevgili Adem Bey, keske elestiri ve insanlari biz ve otekiler seklinde bolmeye hizmet eden bir yazi yerine butunlestirici ve huznu/sevinci beraber yasamayi ogutleyen bir yazi yazsaydiniz. Herkes sizin gibi dusunmek ve/veya hissetmek zorunda degil. Unutmayin Hz.Ali ve Hz. Huseyin i biz de cok seviyoruz. Hz. Muaviye nin bir sahabi oldugunu unutmadan konuya yaklasmayi tercih ediyoruz. Yoksa O nun yaptiklarini dogru buldugumuzu soylemiyoruz.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin