AHMET KURUCAN | YORUM
Literatürde “Mezhepsel Çoğulculuk” diye ifade ettiğimiz bir meseleyi geçenlerde YouTube kanalımda ele aldım. Farklı din mensupları ile karşılıklı saygı içinde bir arada yaşayan Müslümanların farklı görüşlere sahip başka mezhep mensupları ile anlaşamamalarının doğru olmadığını söyledim. Fıkhi düzlemde örneklerle zenginleştirdiğim o konuşmanın sonunda, “Kendi mezhebinizin görüşünü delilleri ile bilin ama diğer mezheplerin görüşlerini ve delillerini de okuyun, bilin!” diye bir tavsiyede bulundum. Gerekçemi de, “Zira bilen insanlar daha kolay uzlaşır.” diye ifade ettim.
Yeni Zelenda’dan şahsen de tanıdığım bir arkadaşım gerekçe olarak söylediğim son cümlemin kısa, öz ve veciz olmasının yanında çok önemli hakikatleri içerdiğini ve bunu eğitim alanında yaptıkları toplantılarda kullanacaklarını, bu cümleyi ana fikir kabul ederek bir makale kaleme aldığını yazdı. Bana göre oldukça dolu bir muhtevaya sahip olan bu makaleyi sizinle paylaşmak istedim. Makale İngilizce. Teknolojinin imkanlarını kullanarak bu makaleyi Türkçe’ye tercüme ettim. İşte o makale:
“Bilginin Birliği Güçlendirme Gücü”
Giderek daha fazla birbirine bağımlı hale gelen dünyamızda, bilginin gücü, okuma erdemi ve öğrenmenin önemi her zamankinden daha önemli. “Bilgi güçtür” söylemi klişe olabilir, ancak etkileşimlerimiz ve ilişkilerimiz hakkında derin bir gerçeği barındırır. Bu gerçeği anlamak, bizi birbirleri ile daha uyumlu ve kaynaşmış bir topluma yönlendirebilir.
“Bilgisi olan insanlar, okuyan insanlar, öğrenen insanlar, bilmeyenlere göre daha kolay uyum sağlar.” Bu ifade, eğitimin ve bilincin bireyler ve topluluklar arasındaki anlayış ve uyum geliştirme şeklini özetler. Kendimizi eğittiğimizde, yeni bakış açılarına, fikirlere ve kültürlere açık hale geliriz. Bu süreç, bizi daha empatik, daha anlayışlı ve diğerleriyle ortak payda bulma konusunda daha yetkin yapar.
Bilgi, insan etkileşimlerinin karmaşıklıklarını yönetebilmemiz için bize araçlar sağlar. Kendi deneyimlerimizin ötesini görmemizi ve insan varoluşunun her biri diğerinden daha farklı olan dokusunu fark etmemizi sağlar. Okuma, ufkumuzu genişletir, bize farklı dünyaları tanıtır ve önceden sahip olduğumuz fikirleri sorgulatır. Öğrenme, birçok şekliyle, merak ruhunu ve bilinmeyenle etkileşim kurma isteğini teşvik eder.
Global köy haline gelen, kültürel etkileşimlerin daha etkin ve belirleyici olduğu bugünkü dünyamızda, bizi ayıran boşlukları kapatmak her zamankinden daha önemlidir. Birinin kültürünü ve inançlarını anlamak bu hedefe ulaşmanın kritik bir adımıdır. Birbirimizi öğrenmeye zaman ayırdığımızda, empati ve saygı köprüleri inşa ederiz. Uyumun sadece mümkün değil, aynı zamanda doğal olduğu bir ortam yaratırız.
Herkesi, başkalarının kültürleri ve inançları hakkında kendilerini eğitme fırsatını değerlendirmeye teşvik ediyorum. Kendi hikayelerinizi, geleneklerinizi ve değerlerinizi paylaşın. Başkalarına sizi daha iyi tanıması için yardımcı olun. Böyle yaparsak farklılıkların kabullenildiği ve ortak noktaların değerli bulunduğu, karşılıklı saygı ve anlayış üzerine inşa edilmiş uyumlu bir toplumu inşa edebiliriz.
Sürekli öğrenme ve açık yürekle diyalog yolculuğuna bağlı kalalım. Bunu başarabildiğimiz takdirde bilginin anlayışa, anlayışın uyuma ve uyumun kalıcı barış ve birliğe yol açtığı bir dünya kurabiliriz.
Bilginin gücü dönüştürücüdür. Bilgi engelleri yıkabilir, önyargıları ortadan kaldırabilir ve insanları bir araya getirebilir. Eğitimi, okumayı ve öğrenmeyi değerli kıldığımızda, huzur içinde birlikte yaşayabileceğimiz dünya için çok önemli adımlar atmış oluruz. Herkesin anlaşıldığı ve saygı gördüğü bir toplumu, kalıcı barış ve birliği ancak böyle elde edebiliriz.
yahuu Allahınızı severseniz bir söyleyin bana bu dünya iletişiminde bilmeyen kaldı mı???Adam chatgbt ye mekanik bilgi sorup teknikere chatgbt böyle diyor bunu yap diyor yahuu…siz bize halen bilginin gücü diyorsunuz bunu yapan mübarek Boğaziçi dereceli ..
bilgi dönüştürmüyor sevgili Kurucan …bilgi kimyasal olarak zalimleştiriyor…hadi bakalım buna nasıl yorum yapılır….çıldırtcaksınız en sonunda olan bana olcak…
sakın sakın şu imbikten süzülen cümleler bilginin zalimleştirdiği ortamlarda söylenmesin artık…”ilim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir,kendini bilmeyen için nice okumaktır”…
utanç dağ arkasında toprağa gömüldü…imbikten süzülen ihtarları alaycı gülümsemeler ile karşılıyor bilende bilmeyende …gaipten gelen bir vızıltı diyorlar, duymasak hiç bir şey olmaz diyorlar….Oysa arıların titreşimi polarizasyonu sağlıyor ve dünya bu polenlenme ile doyacak besinleri yetiştirebiliyor….yani alaycı gülümseyenlerin yakında vay haline….ilim ilim bilmektir ,kendini bilmeyenin ilminden olsa olsa duygu his ebterleşir …hissetmeyen insan kokan bir kadavraya verilir…ortalık kokudan geçilmiyor sayın sevgili kurucan…nasıl olacak bu bilginin insanı yükseltmesi,uzlaşmasï….ahhh ahhh
Bilgi Teorisi kurucusu matematikçi Claude Shannon bugünlerde olsa idi, haklılığım onaylandı derdi. 21. yy a damga vuracak şeyin, Bilgi olduğunu söylemişti çünkü.
Bilgi alınıp satılan bir ÜRÜNE dönüştürülecek.
Bu nedenle artık BİLGİ nin kutsallığı kalkt sayın Hocam, Kurucan Hocam.
Bilgi nin ve bilgiyi taşıyanın kutsandığı dönemler, arz talep kanunu nedeniyle çok kıymetliydi, ama günümüzde artık bilgi bir ÜRÜN.
Hatta, bilginin alım satımında BİRİM fiyat ne olucak diye tartışılıyor.
Bilgi yoksa şu an alınıp satılıyor çoktan. Dolar üzerinden Euro üzerinden.
Bilgi, ESKİCİ lerin tonla satılması gibi başlansa da bugünlerde, yarının dünyasında bambaşka noktalara evrilecek.
Watsapp 19 milyar dolara Facebook a satıldı. 2014 de. Satılan günde 2 milyar atılan mesajlardı aslında.
Yüzde 98 99 işlenmemiş olarak satıldı üstelik, işlenen yüzde 1 ise, sadece reklam amaçlı işlenen.
Ona rağmen, günde 2 milyar atılan ortam, geçmiş SERVER kayıtları ile birlikte, satıldı.
Yarının dünyasında, bilgi daha adiyattan olucak.
Bilgi ayağa düşecek, gruplanacak, tasniflenecek.
Bilgi den amaçlanan şey, çünkü günümüzde şaşırtıcılık, fonksiyonel olması, işe yaraması.
Artık , BİLGİ tanımı da değişiyor.
data-enformasyon-bilgi-bilgelik..
orjinal anlatımıyla… data.. enformation-knowledge-wisdom….
Bilginin değeri, olma olasılığı ile ters orantılıdır, bu nedenle borsada kurlarda inişler çıkışlar bu denli takip edilir, milyonlar kazanır insanlar yahut kaybeder.
Bilgi yi kutsanmamalı artık.
Zira, bilgi, zaman değiştikçe, bilgi piramidindeki süreçler gibi, artık enformasyon olmaya başladı.
Dünün bilgisi, bugünün enformasyonu, dünün bilge gibi görüldüğü durumlar ise, sadece data, enformasyon yahut genel kültür niteliğinde.
İnsan vücudunun 4 ana sıvıdın oluştuğu bilgisi, bir zamanların TIP bının özüydü, şimdi gülüp geçiliyor, artık bu sadece bir tarihi anekdot, bilgi.
Bilgelik de öyle.
Nice teorisyenin yanıldığı görüldü günümüzde. Görüşleri çol çocuk tarafından alaykonusu gibi, okul sıralarında tezlerde şurda burda yanlışlanıyor.
Önünde put gibi durulan İZM ler, ekonomik görüşler, bugün şamar oğlanına dönüşmüş durumda.
Bilgi sürekli değildir, bilgi değişkendir, bilgi sabit değildir.
Doğa kanunları hariç, bilgi değişkendir, ki doğa kanunlarının da artık olasılıklar üzerinden gittiği gerçaeğine bakılırsa, yarın onlara yeni yeni yorumlarla değişkenliği, olasılık evreni itibariyle KESİN olmaması artık tartışmaya açılırsa o zaman dah ada cümbüş olur.
Sayın Hocam, farkında olmasak da, artık bizim neslin, Y kuşağının ve öncesinin BİLGİ dediği şey artık bir ENFORMASYON.
Bilgeliklerin bazıları ise bilgi seviyesine düşmüş durumda.
Var mı hala, BİLGELİK lerini koruyan düşünceler, akımlar.. elbet var.
Ama zamanın ruhunu anlamak içni önemli.
Yeni yüzyılda, bilgi alınıp satılan bir META, ÜRÜN olucak.
O nedenle evet BİLGİ çok değerli olacak.
Ama hangi BİLGİ?
Bazı bilgiler çok değerli olucak, çünkü dönüştürecek, bazı BİLGİLER değersiz olucak, çünkü dönüştürmeye etkisi olmayacak.
Dönüştürme gücü ile değeri arasında da ilişki kurulacak.
Bugün dolar, euro üzerinden satılan bilgi, YARIN BYTE birimi üzerinden alınıp satılacak belki.
Çünkü, yeryüzü NETWORK ile donatılıyor.
İnsan ın merkezde olmadığı bir sisteme gidiyoruz. İnsanın ÖNEMLİ olmadığı bir sisteme.
Şirket kuracak, fiil ehliyeti tanınacak, vergi verecek, istihdam oluşturacak, YAPAY ZEKA temelli sistemlerin olduğu dönemlere giriyoruz.
Bugün komedi gibi gelse de gelecek düny adabunları görücez.
Bugün 5 milyar iOT cihazı var yeryüzünde, 2030 larda 2 trilyon adet olucak. Adam başına 175 ioT cihazı demek bu. Herşey, ama herşey, AĞ temelli, internet temelli tanımlanacak.
İnternet, ağ yaşamı kolaylaştıran bir araç değil, Yaşam biçiminin TA kendisi olacak.
Bu nedenle, kurulacak bu yeni dünya da, BİLGİ nin hangisi dönüştürücü yönü, işte tartışma burada.
Hangi bilgileri öğrenmeliyiz.
Bilgi nedir ya da.
Makinaya sorunca bilinen birşeyin adı BİLGİ midir.
BİLGELİK.. ya..
Çin 300 milyon kamera tarafından gözetleniyor. İnsanların yürüyüşleri, yüzlerindeki mimikler, saat kaçta uyandıkları, kaçta yattıkları, konuştukları, herşey ama herşey kaydediliyor.
Kaydedilmeyenler ise yarın daha çok kaydedilecek ve bunlar sıkı analiz ediliyor.
Tek tuş ile, bugün toplumun ne kadarı mutlu diye, milyonlarca insanın DATA larından mutluluk endeksi yapılacak, ve ne kadar mutlu olduklarını büyük orandagerçekten detahmin edebilecemk.
Dev analizler tek tuşlarla yapılacak.
İnsana gerek yok.
İnsana gerek olmayan bir yerde, BİLGİ nin dönüştürücülüğü işte asıl soru.
Hangi BİLGİ..
Azınlık RAPORU.. filmini izleyenler bilir, daha suç işlemeden insanın suç işleyeceğini anlayan sistemler.. Bugün bunlar artık dillerde, öyle film köşelerinde değil.
Yapay zeka yüzyılına girdik.
Kendini çok kutsayan önemseyen insan bunun kurucusu olsa da, bu sistemin kurucuları hariç, geri kalan insanın o eşrefi mahluk tarafı malesef çok büyük bir tehlike altında.
Geleceğin felsefesi de, sosyolojisi de, sosyal psikolojisi de, bambaşka olucak o nedenle. Bizim nesil görmese de sonrakilerin görmemesi imkansıza yakın.
AĞ DEMOKRASİSİ..
Bugün yapay zekaya hukuk davalarını verin, yok canım asla analiz edemez dediğiniz, bir hukuk davasını nasıl satır satır analiz ettiğin igörün.
Yapay zeka üstelik daha 1.5 yaşında.
Yarının dünyasında eksiklikleri gidecek.
İnsanı geçemez sanıyorsunuz..
Oysa Carbon beyinli insan. Mekanik fizik kuralları geçerli insan beyninde. Saniye de bilginin iletimi 120 metre.
Peki ya yapay zeka da?
Işık hızına yakın..
Karbon beyinli insan, silikondan yaptığı yapay zekanın oyuncağı olacağı bir devire giriliyor.
Herşeyin tarihte görülmediği şekilde yeniden tanımlanacağı, değerlerin, kavramların herşeyin tanımlanacağı.
Ahlaksızlığın fetvaların dahi değişmesinin gerekeceği zamana.
Artık, şehvet başta olmak üzere, her türlü duygu, gitmeden görmeden, simüle edilmiş ortamlarda, elektriksel akımları uygun ileten özel giysiler üzerinden insana MIŞ gibi hissettirilecek.
Belki daha da fazla.
Duygulara hitap eden bir devre girdik.
Ve bunun merkezinde insan yok AĞ var.
İnsana bir seçim sunulacak belki.
Bu sistemin parçası olmak ya da olmamak.
BİLGİ… işte bunu nereye koyarsanız koyun bu gelecek içinde.
Bugün çocuklara okullarda ne anlatılmalı tartışması alıp başını gidiyor.
Çünkü herşeye ulaşabiliyoruz, ne ÖĞRETELİM.
Öğretim okey, ya EĞİTİM.
Neyi öğreteceğiz çocuklara.
Öğretmen neyi öğretecek.
Öğretmenin öğreteceği şeylerya artık BİLGİ DEĞİLSE.
Öğretmenler aslında bir çeşit, matbaa öncesi, hattatlar gibi, farkında olmadan, bildiklerinin artık BİLGİ olmadığnıı, çöp olduğnu öğrenirlerse.
Tuşlara basarak öğrenilecek şeyleri neden öğrensinler.
Neyi öğrensinler, ne kadarını öğrensinler..
Konu uzar gider..
Bu yeni yüzyılda herşey değişicek herşey.
Tarihi anokranizm, geçmişi bugünün kriterleri ile değerlendirme hatası idi.
Milliyetçiliğin olmadığı Osmanlıyı, milliyetçilik üzerinden tanımlayanların hatası bir örnek.
Bugün bir başkası yarın için yapılıyor.
Tarihi anokranizm hatası ile, bugünün BAKIŞI ile geleceği tasavvur ediyoruz.
Bir nebze doğru bu, ama bugünün BAKIŞI NDAN KASIT NE?
En BİLGEMİZ geleceği gerçekten tam görebiliyor mu..
İŞte benim bilgiden anladığım şey bu.
BİLGİ bu..
dönüştürecek şey bu.
Geleceği tam olarak görüp, bugünden ona yönelik hazırlık yapmak.
Gerisi, ENFORMASYON.
Yoksa bir çeşit köleleştirilmiş gelecek tasvirinin yaşandığı film benzerlerinin farklı versiyonunu müslüman dünyası çok yaşıycak.
En modern islam görüşü, geleceği en iyi gören islam görüşü, buna hazır mı?
Sanmıyorum, hatta kibrinden gördüğünü dahi sanıyor, o kadar büyük bir hata içinde.
Geleceği görmenin işareti, bugünkü çocukların yetiştirilmesi, hayata hazır edilmesinden geçerdi çnükü.
Bugüne bakarak, geleceği tahmin etmek o kadar da zor değil.
Kehanetlerle, müjdelerle avutulan, öyle olacağını sanan bir müslüman dünyası,
nasıl bir köleliğin içine düştüğünü fark ettiğinde,
işte o gün… o gün.. BİLGELİK nedir sorusunu sorucak.
Çok sevdiğim bir yazarın anlatımını adapte edersem…
Elektriğin bulunması, MUM un sürekli geliştirilmlesiyle oluşmamıştır. Bilgisayarın bulunması da, daktilonun sürekli geliştirilmesi ile olmamıştır. İhtiyacımız olan yıkıcı, çığır açı bir değişim, keşif.. dönüşüm..
Yeryüzünü değiştirecek kişiler, SİYAH KUĞU teorisine inananlar olucaktır.
Dönüştürücü olacak şey budur sayın Kurucan hocam.
İnsanların çok büyük kısmı, müslümanlar, hristiyanlar,dinler, izmler dahil, beyaz kuğuya inanıyorlar.
Tüm kuğuların renginin beyaz olduğuna.
Oysa, birisi sürekli hayır, siyah kuğu var deyince, onunla alay edip geçiyorlar, ta ki o kişi siyah bir kuğuyu gösterene kadar.
Olmaz, imkansız, asla, … diyenlerin tersine.. İMKANSIZI olabilir diyen insanlar, bu yüzyılı inşa edecek.
Ve bu inşa süreci başladı.
Bu devrin PETROLÜ, BİLGİDİR.
O nedenle çok değerli, o nedenle de çok değersizdir.
BİLGİ.. esas olan tartışılacak şey bu.
Nedir bilgi?
Değerini ne belirler?
yeni devrin mottosu, felsefesi bu tartışma üzerinden gidecek.