‘Bile bile ölüme gitmek istemiyorum’

HABER İNCELEME | İLKER DOĞAN

Isparta’da Hizmet Hareketi’ne ait bir yurtta idarecilik yaptığı gerekçesiyle 9 yıl 4 ay hapse mahkum edilen Ayşe Özdoğan’ın cezası onandı. Eşi İlker Özdoğan 2,5 yıldır tutuklu olan ve kendisi de bir süre cezaevinde kalan Ayşe Özdoğan, hastalığı nedeniyle tahliye edilmişti.

Kanser rahatsızlığı bulunan Özdoğan, ağır ameliyatlar geçirdi. Cezaevinde kaldığı süre boyunca tedavisi geciktirildiği için sol üst diş, sol damak, elmacık kemiği ve lenf bezleri alındı. Sol çenesinin altında oluşan boşluk, bacağından alınan kemikle dolduruldu. İşitme, görme ve konuşma kaybı var. Ağır ameliyatlardan sonra radyoterapi gördü. Sol üst çenesinde yaşanan açılma nedeniyle yediği yemekler burnundan geliyor.

TÜMÖR BEYİN SAPINA SIÇRAMIŞ

Yaklaşık 1 ay önceki kontrolünde tümörün beyin sapına sıçradığını öğrendi. Temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Yargıtay’ın onama kararı sonrası eşi zaten tutuklu olan Özdoğan’ın yeniden cezaevine gönderilme riski var. Ancak Özdoğan, bu halde cezaevinde yaşayamayacağını söylüyor: “Oğlum avukatın, ‘Abla polisler her an gelebilir’ dediğini duydu. Cildinde döküntüler başladı. Ben bu halde hapiste yaşayamam. Üstelik 7 yaşındaki oğlumun kalbi delik. Bile bile ölüme gitmek istemiyorum. Lütfen sesimi duyurun!”

KHK’lı öğretmen Ayşe Özdoğan ve eşi İlker Özdoğan 2019 yılı Nisan ayında gözaltına alındılar. Eşi tutuklandı, kendisi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 7 Kasım 2019’da ilk mahkemeye çıktı. 12 Kasım’da Maxciller Sinus kanseri teşhisi konuldu. Ameliyattan iki hafta sonra ikinci kez mahkemeye çıkarıldı. Üst çenesinden ameliyat olmuştu. Konuşamıyordu. Mahkeme sırasına eşinin önünde bayıldı.

AMELİYATLI KADINI TOKATLAYARAK AYILTTILAR

Ayşe Özdoğan, o anları anlatırken, “Eşim önümdeydi, ben baygınlık geçirdiğim sırada ‘Ayşe’ diye bağırdığını duydum. Ancak benim yanıma gelmesine izin vermediler. Jandarmalar tarafından dışarı çıkarıldı. Beni hemen ayılttılar.” ifadelerini kullanmıştı.

Ayşe Özdoğan, ayıldığında mahkemenin bittiğini düşünüyordu ancak öyle olmadı. Tokatlayarak ayıltıldı, kendine geldi. Mahkeme devam etti. Ayşe Özdoğan, “Her şey bir anda oldu. 1 ayda eşim tutuklandı, bana kanser teşhisi konuldu ve ameliyat oldum.” diyor.

YARGILANAN BEN DEĞİLDİM!

Bir hafta sonrasına karar mahkemesi vardı. Konuşamadığı gibi ayakta da duramıyordu. Ancak ifade sırasında ısrarla ‘ayakta’ durması istendi. Mahkemede bütün sağlık raporlarını sundu. Durumunun ağır olduğunu anlattı ancak nafile; savcı en üst sınırdan cezalandırılmasını istedi. Özdoğan, o anları şöyle anlatıyor: “Ben orada şunu hissettim. O hakim ve savcı beni yargılamıyordu orada. Benim şahsımda bir hareketi yargılıyorlardı.”

MAHKEME SALONU MAHŞER YERİ GİBİYDİ

Ve karar açıklandı, mahkeme bitti. Eşi İlker Özdoğan’a 13,5 yıl, kendisine ise 9 yıl 4 ay ceza verildi. Mahkeme Özdoğan’ın da tutuklanmasına hükmetti. Ayşe Özdoğan, karar sonrası yaşadıklarını, “O an orası mahşer yeri gibiydi. Ne eşimle, ne avukatımla görüşmeme müsaade ettiler. Kayınvalidem peşimden koştu; ‘Ayşe ne oldu, seni tutukladılar mı?’ diye sordu. Ağlıyordu.” diye anlatıyordu.

KOĞUŞTAKİLER BENİ GÖRÜNCE AĞLAMAYA BAŞLADI

Tutuklama kararı sonrası Ayşe öğretmen cezaevine götürülüyor. Kayıt işleminin ardından koğuşa getirildiğini anlatıyor: “Gardiyan koğuşun kapısını açarken ben ayakta duramadığın için duvarın dibine yığıldım kaldım. Kapı açıldı. İçeride bir sürü kadın, karşılarında yığılmış bir hasta. Yüzüm gözüm şiş. İçeridekiler beni görünce ağlamaya başladılar. Hemen içeriye aldılar beni. Yemek getirdiler. 15 kişilik koğuştu, 35 kişi kalıyorduk.”

İHTİYAÇLARIMI GİDEREMİYORUM

Ayşe Özdoğan’ın cezaevi günleri başlıyor böylece. Ancak zor geçiyor: “Hiçbir ihtiyacımı gideremiyordum. Çamaşırlarımı bile yıkayamıyordum. Alt kata ise arkadaşım indirip, çıkarıyordu. Eşim aynı cezaevindeydi. Cezaevi müdürüne çıkmış, ‘eşim kanser, en azından çamaşırlarını bana getirin ben yıkayayım’ demiş. Cezaevi müdürü ise ‘Bir şey olmaz. Herkesin eşi kanser’ diyerek reddetmiş.”

Ayşe Özdoğan’ın cezaevi günleri 15 gün sürüyor. İnsan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun çabalarıyla Özdoğan, tahliye ediliyor. 

YARGITAY CEZAYI ONADI

Ancak zulüm bununla sınırlı kalmadı. Yargıtay, Ayşe Özdoğan’ın 9 yıl 4 aylık cezasını önceki gün onadı. Yargıtay’ın kararını sosyal medya hesabından duyuran Özdoğan, bu haliyle cezaevinde kalmasının mümkün olmadığını belirterek yardım istiyor. Özdoğan, “1 ay önceki kontrolümde tümörün beyin sapına sıçradığını öğrendim. Doktorum ‘ameliyatla açılması sıkıntı olabilir’ dedi. Buna rağmen hayata tutunmaya çalışıyorum ama Yargıtay’ın onaması bütün biyolojimi alt üst etti. 24 saattir geçmeyen mide ağrım var ve gözümün içine bakan oğlum! Avukatımın telefonda ‘polis her an seni gelip alabilir’ demesini 7 yaşındaki oğlum duydu. Bir kaç saat içerisinde ellerinde ve vücudunda döküntüler başladı. Çok çaresizim!” diyor.

BİLE BİLE ÖLÜME GİTMEK İSTEMİYORUM

Ayşe Özdoğan, tek başına hayatını idame ettirmesinin mümkün olmadığının doktor raporlarıyla sabit olduğunu anlatıyor: “Nakil yapılan doku ve kemik tam yerleşmediği için en ufak bi tozda basit bi soğukta 3 dakika başımı önüme eğdiğimde yüzüm bu hale (şişkin) geliyor. Gözyaşı kanallarım alındığı için gözyaşım hiç durmuyor, sürekli akıyor. Gözümün altına platin konulduğu için o bölgede dışarıdan da görülen iltihap oluşuyor. Son MR’a göre tümör gözümün arka tarafına sıçradı. Cezaevi şartlarında temel ihtiyaçlarımı gidermem mümkün değil. Bile bile ölüme gitmek istemiyorum.”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. Allah, bu guzel insanlara bu acilari cektirenlerin bin belasini versin. Allah, bu kadar insani telkinlerle Turkiye’de birakip, kendileri yurtdisina kacan; bu kadar insani tohmet altinda birakan iftiralari ters yuz etmek yerine, gittikleri ulkelerdeki kadrolari ve himmetleri sovusleyen guruha da binbir belalarini versin.

  2. Çevremdeki insanlara bunları anlattığımda başlarını çeviriyorlar, konforlaranı bozacak bu benzeri konulardan kaçıyorlar, “kader be…” diyorlar. “Zamanın da başkalarına da yapıldı”, “ama onlarda…” diye havayı kelimeleri kirletiyorlar.

  3. Zalım bir tane adam yada bir parti değil, topyekûn bir zalimler topluluğu oluşmuş, zulümleri altında bogulsunlar inşallah bu mazlum bayana da ferec ve mahreç nasip etsin inşallah

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin