ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM
Amerika Birleşik Devletleri’nin 46. başkanı, Demokrat Parti’li Joe Biden 4 yıllık başkanlık görevinin son halka sesleniş konuşmasını yaptı ve kariyerini sonlandırdı. Böylece 50 yıldan fazladır Amerikan politikalarına yön veren isimlerden olan Joe Biden dönemi kapandı. Doğal olarak hem Amerika’da hem de dünyanın muhtelif yerlerinde Biden’in mirası tartışılıyor, analiz ediliyor.
Sondan başlayalım.
Ne kadar başarılı ve parlak bir kariyeriniz olursa olsun zamanında bırakmayı bilmezseniz her şeyi mahvedebilir, tarihe kötü geçebilirsiniz. Nitekim bugünlerde ABD siyasetini analiz eden tüm uzmanlar, Biden’in ileri yaşına ve sağlık sorunlarına rağmen başkanlık yarışından zamanında çekilmemesini eleştirerek başlıyor. Hele ki Donald Trump gibi tartışmalı bir ismin başkan seçilmesine neden olduğu düşüncesi de Demokrat Biden’in hanesine eksi puan olarak yazıldı.
Çok şey söylemek mümkün ama buradan Erdoğan ve ölünceye kadar sahneden çekilmeyi bilmeyen siyasetçilere “Biden’e bakıp ders alın, zamanında çekilmeyi bilmezseniz hiç de iyi yad edilmiyorsunuz!” uyarısını yapalım.
BİDEN UYARIYLA VEDA ETTİ
Peki Biden veda konuşmasında ne dedi, neden dikkate değer bir tercihte bulundu?
Çarşamba akşamı Beyaz Saray’da kameraların karşısına geçen Biden beklenmedik bir konuşma yaptı. Görevi devredecek, hele ki siyasi kariyerini sonlandıracak bir politikacıdan son konuşmasında kariyerindeki başarıları anlatması beklenir. Ancak Biden konuşmasının büyük bölümünü Trump dönemine dair uyarılara ayırdı ki bu yönüyle hayli dikkat çekiciydi.
Biden ABD’de “yeni bir oligarşinin” yükselişte olduğuna vurgu yaptı ve endişelerini belirterek, ABD halkından duyarlı olmasını istedi. Biden, “Bugün Amerika’da, tüm demokrasimizi, temel haklarımızı, özgürlüklerimizi ve herkesin sahip olması gereken adil şansı tehdit eden aşırı varlık, güç ve nüfuzun bir oligarşisi oluşuyor,” dedi.
Tecrübeli siyasetçi Biden’in Trump’ın etrafını saran milyarderlerin ‘kontrolsüz gücü’ konusunda uyarılar yapması bir nevi alarm zili olarak da kabul edilebilir. Biden kontrol ve denetim mekanizmasının önenemini hatırlattıktan sonra, “Çok az sayıda ultra zengin insanın elinde tehlikeli bir güç yoğunlaşması var. Güçlerini kötüye kullanmalarının tehlikeli sonuçları kontrol altına alınmamış.” diye devam etti.
Gerçekten de Trump’ın kritik makamlara tecrübeli bürokratlar yerine ultra zengin isimleri seçmesi hatırı sayılır miktarda ABD’liyi endişelendiriyor.
BİDEN’İN MİRASI TRUMP’A BAĞLI
ABD Başkanları geleneksel olarak ‘miras’larını çok önemserler. Özellikle de son dönemlerinde tarihe geçecek bir başarıyı kovalarlar. Biden ‘Gazze Ateşkesi’ni böyle görüyor ama ‘asıl mirası’nın Trump konusundaki uyarıları olduğunu söylüyor.
Şu ifadeler ona ait; “Bekleyin ve görün; benim mirasım, Trump ve yandaşlarının tehlikeleri konusunda haklı olduğum, gerçeğin aşınması konusunda haklı olduğum olacak.”
Gerçekten de Biden’in mirası büyük ölçüde Donald Trump’ın önümüzdeki dört yılına bağlı. Eğer uyarıları gerçekleşirse Biden riski görüp kendini ortaya atan ileri görüşlü bir vatansever olarak anılabilir. Çünkü ileri yaşına rağmen Trump’a karşı adaylığını açıklarken, “Amerika’yı Amerika yapan her şeyin risk altında olduğunu” iddia etmişti.
Gerçi bu noktada yine Biden’in ‘zamanında çekilmeyi bilmemesi’ önüne çıkacak. Eğer erken çekilse ve Demokratlar Kamala Harris’ten daha iyi bir aday bulabilseydi seçim sonuçları çok farklı olabilirdi.
BİDEN BAŞARISIZ MIYDI ?
Peki Biden dönemi gerçekten kötü müydü?
Eğer Gazze politikalarını bir kenara bırakırsak Biden’in aslında çok da kötü bir performans sergilemediği söyleyebiliriz.
‘Yaşlı Kurt’ Beyaz Saray’a çıktığında yüzyılın en büyük salgını, Büyük Buhran’dan buyana yaşanan en kötü ekonomik kriz ve Amerikan iç savaşından bu yana demokrasiye yönelik en büyük saldırıyla karşılaştı. Biden 400 bin kişinin ölümüne, okulları, işyerlerini ve tüm kamu kurumlarını kapattıran Covid sürecini iyi idare etti denebilir.
Covid kaynaklı ölümler haftada 23 binden 400’lere düştü. Ekonomiyi toparlamak için kapsamlı bir politika uygulamaya koydu ve iyi yönetti. Enflasyonu yükseltme pahasına piyasayı paraya boğdu, işsizlik oranı yarı yarıya azaldı.
Biden siyasi kariyeri boyunca Amerikan dış politikasında kritik roller üstlendi.
Kariyerinin sonunda ise Ukrayna’nın işgali ile uğraşmak durumunda kaldı. Biden, Rusya’yı suçlayan açıklamalar yaptı, milyarlarca dolarlık silah yardımı yaptı ve Putin’e meydan okuyup Kiev’i ziyaret etti. Böylece ABD kontrolü dışındaki bir savaş bölgesine seyahat eden ilk ABD Başkanı oldu.
GAZZE POLİTİKALARI PAHALIYA PATLADI
NATO’yu yeniden canlandırdı, İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka katılmasını sağladı. Fakat Gazze politikaları nedeniyle hem İslam dünyasından hem de Demokrat Parti’nin genç jenerasyonundan ciddi tepki aldı. Her zaman İsrail’in arkasında durdu, Netanyahu hükümetini sivil kayıplar konusunda eleştirse de İsrail’e silah yardımını kısmadı. İran’ın olası saldırılarına karşı İsrail’i savunma emri verdi. Bu koşulsuz destek seçimde ona pahalıya patladı.
Biden başkanlığı döneminde gafları ve tartışmalı açıklamaları ile de hep gündem oldu. Bu arada Biden’in enteresan bir kekemelik hikayesi var. Çocukken kekeme olan Biden, bu yüzden konuşmalarını irticalen yapıyor, yani promter kullanmıyor. Hal böyle olunca da sürpriz polemikler kaçınılmaz oluyor.
Biden’in mirasından bahsederken politik duruşunu da ele almak şart. Biden son yarım asırda yaşanan her büyük krizde vardı. İnsani kriz hallerinde müdahale edilmesi gerektiğini savunduğu için ‘liberal müdahaleci‘ olarak tanımlanıyordu.
‘Bosna Soykırımı’ sırasında Sırplara askeri müdahale çağrısında bulunması tarihe geçen konuşmalardandı. Sırp lider Miloseviç’e hitaben, “Lanet bir suçlusun ve lanet bir suçlu gibi yargılanmayı hak ediyorsun!” demesiyle manşetlere çıkmıştı. Biden 1991 Körfez Savaşı’na da karşı oy kullanmış, 2003’te Irak işgalini desteklerken takip eden dönemde ABD’nin ‘Irak’a fazla müdahil olduğu’ tepkisini dile getirdi. Biden 2007’de Irak’taki ABD askeri varlığının arttırılmasına da karşı çıkmıştı.
Demokratlar tarafından ‘fazla muhafazakar’, Cumhuriyetçiler tarafından da ‘fazla liberal’ bulunan Biden yarım asırlık tecrübesi ile neredeyse her ülkeyle temastaydı.
TAYYİP ERDOĞANLA YILDIZI BARIŞMADI
Onlarca yıl Senato Dış İlişkiler Komisyonu ve Adalet Komisyonu’nda görev aldığı için Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir çok konuyla doğrudan mesaisi oldu Biden’ın.
Mesela 1915 olaylarının ABD tarafından ‘Ermeni Soykırımı’ olarak tanınmasını destekledi, Türkiye’nin Kıbrıs politikasını sert bir dille eleştirdi. Biden Yunan diasporasının çok güçlü olduğu Delaware eyaletinin senatörü olduğu için Yunan lobisiyle çok yakın çalıştı.
Biden başkan yardımcısı olarak Türkiye’yi 4 kez ziyaret etti ve önemli görüşmelerde bulundu. Hatta Fener Rum Patrikhanesi’ni ziyaret eden ilk ABD Başkan Yardımcısı olarak tarihe geçti.
Son ziyareti ise 15 Temmuz darbe girişimi iddiasından bir ay sonra yaptı. Erdoğan’la görüşen Biden bu ziyaretinde “daha erken gelmediği” için özür diledi. Fakat Erdoğan ile yıldızı hiç barışmadı. Başkanlığı döneminde Erdoğan’ı Beyaz Saray’a davet etmedi. Erdoğan her fırsatta davet beklediğini söylese de Biden Erdoğan’ı görmezden geldi ki bu Erdoğan’ı çok öfkelendirdi.
Sonuç itibariyle; Başkan Biden iki gün sonra Beyaz Saray’dan son kez ayrılacak ve 50 yılı aşkın siyasi kariyerini noktalayacak. İlerleyen yaşına ve mental sorunlarına rağmen başkanlık yarışından zamanında çekilmemesi nedeniyle hep hafızalarda kalacak gibi.
Oysa ki tarihe çok parlak bir kariyerle geçebilirdi.
Biden’in durumu başta Erdoğan olmak üzere bir türlü koltuğu bırakmayan her siyasetçiye ibret olacak türden denebilir. Yarım asır ön planda olsanız bile elden ayaktan düşmüş halinizle hatırlanabilirsiniz.