HABER ANALİZ | HASAN CÜCÜK
Şampiyonlar Ligi’ndeki tek temsilcimiz ilk maçında sahasında Borussia Dortmund’a 2-1’lik skorla boyun eğdi. Alman ekibi kalemize geldiği ilk pozisyonda golü buldu. Gole kadar oyunu domine eden Beşiktaş, golden sonra oyunun üstünlüğünü rakibine bıraktı.
Bundesliga’yı sadece Bayern Münih’ten ibaret sanmanın bedelini acı ödedik. Beşiktaş, Süper Lig şampiyonu ama rakip Borussia Dortmund da sıradışı bir ekip. Her ne kadar Bundesliga’da zirveye uzak kalsa da Şampiyonlar Ligi tecrübesinin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Beşiktaş’ın Avrupa arenasında önünde daha alması gereken uzun yol var.
EKSİKLER VARDI
Sergen Yalçın’ın sahaya sürdüğü 11’de sadece kaleci Ersin Destanoğlu’nun Türk olması, Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) yabancı sayısı takıntısının absürtlüğünü ortaya koyuyordu. Sergen Yalçın, maç öncesinde eksikleri gündem yapmıyordu. Haklıydı. Sahaya sürdüğü oyunculara güvenmesinden daha doğal ne olabilirdi ki? Ancak kazın ayağı hiç de Sergen Hoca’nın düşündüğü gibi değildi. Zira, burası Devler Ligi’ydi. Tecrübe, kalite, mücadele demekti. Vida, Teixeira ve N’Kodou’nun yokluğunun aranmaması mümkün müydü? Olmadığını maçın başlamasıyla birlikte gördük.
İLK 20 DAKİKA İŞLER İYİ GİTTİ
İlk düdükle birlikte Beşiktaş daha istekli olduğunu oyunu rakip alana yıkarak gösterdi. Pjanic’in Batshuayi’ye gollük asistini Dortmund kalecisi Kobel aynı güzellikle kurtardı. Miralem Pjanic’in De Bruyne-vari pasları rakip kalede tehlike oluşturuyordu. Beşiktaş basit oynuyordu. Tek pas ve hareketli oyunla Dortmund üzerinde baskı kurdu. Topu kaptırdığında ise takım olarak yarı alanına çekildi. Ancak dakikalar 20’yi gösterdiğinde Alman ekibi ilk ciddi atağında golü buldu.
İLK YARIDA FARK AÇILABİLİRDİ
Sağ kanattan Meunier’nin pasıyla ceza sahasına sokulan Jude Bellingham, dar açıdan ağlara gönderdi. Golle birlikte roller değişti. Oyunun artık tek hakimiyeti Dortmund’du. Oyunu istediği gibi yönlendirdi. Erling Haaland’a atılan uzun toplarda, Norveçli güçlü fiziğini kullanıp kalemizde tehlikeli oldu. Özellikle dakikalar 27 ve 28’i gösterirken kalemizde tehlikenin kralını yaşadık. İlkinde Haaland boş kale yerine dışarı attı. İkincisinde Reus’un vuruşunda kaleci Ersin başarılıydı. İki dakika içinde skorun 3-0 olması işten bile değildi. Gardı düşen Beşiktaş deyim yerindeyse rakibini seyrediyordu. Devrenin son saniyelerinde taç atışından pozisyon verip, kalemizde ikinci golü Haaland’ın ayağından gördük.
MORAL BOZUKLUĞU SAHAYA YANSIDI
Devreye 2-0 gitmekle 1-0 gitmek arasında ne denli büyük fark olduğunu ikinci devre başladığında gördük. İlk devreye fırtına gibi başlayan Beşiktaş’tan eser yoktu. Oyuna ve topa hükmeden sürekli Almanlar oldu. Atiba ve Larin gibi tecrübeli ayaklar, amatör pas hataları yaptı. Farkın açılmasını kaleci Ersin ve Dortmund’lu oyuncuların ceza alanımız içinde topla aşırı oynama hevesi engelledi. Kalemize gelen 13 şutun, 7’si isabetliydi. Beşiktaş’ın çektiği 10 şuttan 5’i isabetli oldu. Maçta heyecana yol açan golü 90+4’de Montero’nun kafasından bulduk.
AYAKLARIMIZ YERE BASSIN
Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’ne mağlubiyetle başladı. Ayaklarımızın yere basması lazım. Süper Lig kalitesiyle Şampiyonlar Ligi’nde mücadele edip, başarılı olmak zor. Daha fazla mücadele, daha fazla koşmak gerekiyor. Elbette takımın yıldızlarının daha fazla sorumluluk alması gerekiyor. Örneğin Pjanic, kendisini Barcelona’da görmezden gelen Ronald Koeman’a selam göndermek istiyorsa, Şampiyonlar Ligi’nde öne çıkmalı. Süper Lig’in Edirne dışında hükmü olmadığını görmemiz lazım. Geride 5 maç var. Beşiktaş, Dortmund maçındaki hatalarını telafi edip, eksiklerini giderirse yoluna devam eder.
Son sözüm de sahanın zemini için olsun. Muhteşem stat yaptırıp, bu kadar kötü zeminde top oynamak ayrı bir başarı olsa gerek.