Besbelli onlar sizin yolunuzun yolcusu değiller…

YORUM | EMİNE EROĞLU

Aziz Üstadım,
Tarihçe-i Hayat’ınızda okumuştum. Hani, 1950’li yıllarda, sekiz yıllık bir ayrılıktan sonra, güzel bir Mayıs sabahında ikinci kez Barla’ya geliyordunuz. Talebeleriniz sizi hasretle karşıladılar. Sekiz yıllık ikametgâhınız olan Medrese-i Nuriye’nize doğru ilerlediniz. Aydınlık çehrenizde hüzün vardı.

Üzerinde geceler boyu ibadet ettiğiniz o haşmetli çınar ağacının yanına vardığınızda gözlerinizden yaşlar boşandı. Hicranınız dinmiyordu. Talebelerinize sizi bir süre yalnız bırakmalarını söylediniz. Sonra o kutlu çınar ağacına sarılarak hıçkıra hıçkıra ağladınız…”
Kelimeler ağırlaşmıştı. Zorlanarak devam ettin:

“Benim de, bir gün ülkeme dönebilirsem, sarılıp ağlamak istediğim ağaçlar var. Ama yerlerinde durduklarından bile emin değilim…”

Sonra sustun bir süre.

Geçenlerde bir vesile ile bu hatıranın daha önce bilmediğin bir parçasına rastlamıştın.
Allah ondan razı olsun, rahmetli Bayram Yüksel Ağabey anlatıyordu:

Üstad, o kutlu çınar ağacına sarılıp bir müddet ağladıktan sonra talebelerini yanına çağırmış ve “Kardeşlerim!” demişti. “Adnan Menderes “Risale-i Nur Külliyatını basacağım; ama onun mukabilinde bu çınarın şu dalını keseceğim.” dese, vallahi kestirmem, billahi kestirmem!”

Adaleti ve merhameti korumak

“Aziz Üstad’ım!” diye sesledin.

“Hatıranızın bu bölümü beni ilkine göre daha çok sarstı. Zira şu an binlerce mümini tekfir eden bir Dinayet tarafından Risale-i Nur’un basılması karşılığında, zulme alkış tutanlar var. Hapisteki hamile kadınları ve bebekleri görmezlenen, ehl-i vicdanı galeyana getirecek hukuk ihlallerine sessiz kalanlar…

Ne yazık!…

Besbelli onlar sizin yolunuzun yolcusu değiller…

Siz, devlet eliyle Risale-i Nur’un basımının imani hakikatlerin gönüllere girmesine vesile olacağına inansanız dahi, çınar ağacınızın bir dalını feda etmediniz. Yani ki her türlü bedeli ödediniz, fakat adaletten zerre miskal sapmadınız, merhameti terk etmediniz.
Vallahi de etmediniz! Billahi de etmediniz!
Rabbim bizi size bağışlasın…”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. Aklima su hadis geldi, yazinizi okuyunca.

    Resulullah (sav) va’z etmek üzere aramızda doğruldu ve dedi ki: “Ey insanlar! Sizler (kıyamet günü) Allah’ın yanında yalınayak, çıplak ve kabuklu olarak toplanacaksınız. [Sonra şu ayeti okudu:] “İlk yaratışa nasıl başladı isek, üzerimizde hak bir vaad olarak yine onu iade edeceğiz…” (Enbiya 104). Haberiniz olsun! Kıyamet günü mahlukattan ilk giydirilecek İbrahim aleyhisselam’dır. Haberiniz olsun, o gün ümmetimden bazı kimseler getirilir ve sol tarafa alınırlar. Bunun üzerine ben: “Ey Rabbim! Bunlar ashabımdır!” derim. Bana: “Sen bilmiyorsun, bunlar senden sonra neler yaptılar” denilir. Ben salih kul (İsa)’nın dediği gibi diyeceğim: “Ben içlerinde bulunduğum müddetçe üzerlerinde bir kontrolcü idim. Fakat vakta ki sen beni (içlerinden) aldın, üstlerinde nigehban yalnız sen oldun. (Zaten) sen (her zaman) her şeye hakkıyla şahidsin. Eğer kendilerine azab edersen şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları affedersen mutlak galib ve yegane hüküm ve hikmet sahibi olan da hakikaten sensin sen.” [Maide (117-118).] Resulullah (sav) devamla dedi ki: “Bunun üzerine bana: “Onlar, sen aralarından ayrıldığın günden beri, dinden yüz çevirmeye hiç ara vermediler!” denilecek.” Bir rivayette şu ziyade var: “Ben: “Rahmetten uzak olsunlar, rahmetten uzak olsunlar!” derim.”
    Ravi: İbnu Mes’ud
    Kaynak: Buhari, Rikak 45, Enbiya 8, 44, Tefsir, Maide 14, 15, Tefsir, Enbiya 2; Müslim, Cennet 57, (2860); T

    • صدق رسول الله صلى الله عليه وسلم

      Iste hakikat bu. Rasulullahin(sav) Sünnet’i. Rabbim sol tarafa ayrılanlardan olmaktan muhafaza etsin.

  2. Lütfen böyle derin ve etkili yazıları daha sık yazınız. Ne kadar da ihtiyacımız varmış ve ne kadar da özlemişiz kaleminizi ve gönül sesinizi. Arayı açmadan büyük bir iştiyakla yeni yazılarınızı bekleriz çok kıymetli hanımefendi.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin