Berlin’de başka, Ankara’da başka [Analiz: Semih Ardıç]

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin Berlin temaslarından elle tutulur bir netice çıkmadı. Alman makamları, demokrasi ve insan haklarında geriye gidişten duyduğu endişeyi tekrarlarken, Avrupa Parlamentosu Parlamenterler Meclisi’nin (AKPM) verdiği ev ödevlerinin bir an evvel tamamlanmasını istedi. AKPM, 13 sene aradan sonra yeniden Rusya ile aynı kümeye düşürdüğü Türkiye’nin 25 Nisan’dan itibaren siyasî teftişe tabi tutulmasına karar vermişti.

Zeybekci’nin ‘sabıkalı demokrasi’nin bir bakanı olarak ziyaret ettiği Berlin’de sarf ettiği sözlerine muhatapları ihtiyatlı yaklaştı. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin artık vaka-i adi haline getirdiği med-cezirlerden birinin daha yaşandığı o kadar belliydi ki fotoğraf karelerinde bıyık altından gülümseyenler dahi vardı.

AKP, AB ÜYELİĞİNDEN VAZGEÇMEMİŞ

Almanlar nasıl gülmesin ki! 16 Nisan Referandumu’ndan evvel, “AB’nin temelleri sarsılıyor.” diyen Zeybekci, bu sefer Türkiye’nin AB’ye tam üyelik hedefinden vazgeçmediğini söyleyiverdi. Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın AB’nin kırmızı çizgilerinden idamı onaylayacağına dair açık çek verdiğini, hatta “Yeni fasıl açmazsanız siz bilirsiniz” sözleri ile Ankara’nın masayı devirebileceğini ima ettiğini hatırından çıkarmış olmalı.

Erdoğan’ın Almanları hedef alan ‘Nazi artığı’ ithamına o gün tek kelime etmediği gibi gerilim atmosferinde propaganda toplantılarına iştirak ettiği halde Zeybekci, dostluktan ve el ele yürümekten bahsetti. Şu cümlesi kayıtlara geçti: “Bugün söylediğim gibi uzaktan birbirimize bağırarak değil, yan yana gelerek, konuşarak.”

EVET, DEVLETLER BAĞIRMADAN KONUŞMALI

Elhak devletlerarası münasebetler uzaktan bağırarak temadi ettirilemez. Mütekabiliyet esasında diplomasi lisanıyla ilerlenir. Ne hazindir ki Türkiye hariciyesi, Osmanlı Devleti’nin bakiyesi muazzam tecrübeyi Erdoğan’ın şahsî ihtirasına feda ettiğinden beri hemen her muhatap devletle yaka paça olunuyor. Akabinde yine Ankara adına özür dileniyor. İsrail’den Rusya’ya nice misal var…

Beyne’l-milel münasebetlerde diplomasi lisanından ziyade Erdoğan’ın nevi şahsına münhasır tehditkâr üslubu öne çıkıyor. Zeybekci’nin sözleri kulağa hoş gelse de bu belagat, AKP’nin Avrupa’daki yalnızlığı ile yüzleşmekten kurtaramadı. Türkiye’nin ne dediğini bilmeyen, mütekebbir, öfkesinden sağa sola saldıran ve uzak durulması icap eden hırçın bir devlet gibi görülmesinden mesul birkaç isimden biriyseniz kürsüde nezaket abidesine dönüşseniz de nafile. Haliyle sözleriniz hiç inandırıcı gelmiyor.

GAZETECİLER NİÇİN TUTUKLU?

Berlin’de başka, Ankara’da başka konuşursanız bir gün bütün tenakuzları önünüze liste halinde döküverirler. AKP, bütün cihanın kendi kitlesi gibi her attığı adımı desteklemesini bekliyor. Bunu görmeye aşina olmanın verdiği konfordan mütevellit en basit sapmada feveran ediyor. Zeybekci, Berlin’de 200’e yakın gazetecinin niçin mahpus olduğuna dair elle tutulur tek cümle kuramadı. “Zor günlerden geçiyoruz.” nevinden suya tirit beyanlarla geçiştirdi tenkitleri. Bütün kelime oyunlarına rağmen DW, Zeybekci’ye şu suâli tevcih etti: “Türkiye’de demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine uyulması konusunda Alman hükümeti, Alman ekonomi ve maliye bakanlarının açıklamaları oldu. İşbirliğinin geliştirilmesi için bunların şart olduğu ifade edildi. Alman hükümetine sizin mesajlarınız neler oldu?”

Bu suale bakanın cevabı şöyle: “Hukukun üstünlüğü anlamında Türkiye’nin hiçbir tereddüttü yok. Şu anda içinden geçmekte olduğumuz dönem olağanüstü hal dönemi. Şahsi olarak bunun bir an önce bitmesinin Türkiye’nin menfaatine olduğuna inanıyorum. Olağanüstü hali gerektiren şartların ortadan kalkması lazım, ki bunları bir an önce hükümet olarak bizim ortadan kaldırmamız lazım. Evet, ekonomi belirsizliği sevmez, ekonomi şeffaf olmamayı sevmez, ekonomi hukukla kendini garanti altında hissetmediği ortamı sevmez. Bunları biliyoruz. Bir an önce de biz bu ortamdan, olağanüstü hal ortamından çıkmak gerektiğini görüyoruz. Ama dostlarımızın da anlayışlı olmalarını, bize destek olmasını istiyoruz.”

ZEYBEKCİ ŞAŞIRTTI: FİKRİYATINDAN ÖTÜRÜ KİMSE CEZALANDIRILAMAZ

Deniz Yücel ve diğer gazetecilerin niçin serbest bırakılmadığına gelince de şahsî kanaatini dile getirdi. “Nihat Zeybekci olarak gönlümden geçen, hiç kimsenin görüşlerinden dolayı, düşüncelerinden dolayı yargılanmaması. Gazetecinin tutuklanmamış olması, mümkünse serbest yargılanması lazım.” sözlerini Alman muhatapları, kamuda çalışan 115 bin kişiyi kapının önüne koyan, holdingden pastaneye kadar binlerce şirkete kayyım atayan o kanunsuz kararnamelerde imzası bulunan bir bakanın beyanı olarak mı, yoksa sade vatandaş Zeybekci’nin hissiyatı olarak mı kabul edecek? Hangi Zeybekci’yi kale alacaklar.

Zeybekci gönlünden geçenlerin onda birini yapsaydı bu kadar hukuk ihlalinde dahli olmazdı. Gazeteciler başta olmak üzere kimsenin fikriyatından dolayı cezalandırılamayacağını söyleyen biri, sözlerinde samimi ise Türkiye’yi dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi haline getiren AKP iktidarında kırmızı plakalı arabaya tenezzül etmemeliydi.

PARA LAZIM, İNSAN HAKLARINA DÖNELİM!

Zeybekci belli ki Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu kaynağı bulmak için yola çıkmadan evvel demokrasi ve insan hakları vecizelerini ezberlemiş. Kuru ezber hepsi. Yine de Alman köylünün krala rağmen “Berlin’de hâkimler var.” diyebilmesinin künhüne vakıf olamamış. O kadar emeğe yazık etmiş!

Alelacele aldığı randevudan eli boş dönmesi halinde Saray’ın hışmına uğrayacak tabii. Başkanlık yolunda vatandaşın cebini doldurmak, enflasyonu düşürmek şart. Para yoksa başkanlık da yok! Esnaf perişan. İşsiz sayısı 4 milyonu aştı. İhracat 7 sene gerilerden geliyor. Turizm sezonu bu ay açılacak. Tesislerin yarısı kapalı kalacak. Alman turist gelmeyince Avusturyalı, Hollandalı ve Fransız da gelmiyor. Almanya’yı ikna etmek AB’yi ikna etmek kadar tesirli nihayetinde. Kırdıkları potun yeni farkına vardılar.

Nihat Zeybekci, Berlin’de mangalda kül bırakmadı. O acılar Türkiye’de değil de başka bir memlekette yaşanıyormuş gibi davrandı. Amma velâkin Almanlar da kül yutmadı. Hele hele Zeybekci’nin Leopard tanklarını masaya rüşvet olarak sürmesi iyiden iyiye sakil kaçtı.

Almanlar güzel ifade etmiş: “Herkes kendi kaderinin demircisidir / Jeder ist seines Glückes Schmied.”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin