Beraat etmesine rağmen göreve iade edilmeyen KHK’lı profesöre 100 bin lira tazminat

Ankara 21. İdare Mahkemesi, Barış İçin Akademisyenler Bildirisi’ne imza attığı gerekçesiyle KHK ile ihraç edilen, hakkındaki beraat kararı Anayasa Mahkemesi kararına rağmen görevine iade edilmeyen Prof. Dr. Mine Gencel Bek’in açtığı davada devleti tazminata mahkum etti. Mahkeme 10 ayrı gerekçe saydığı kararında, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildirinin örgüt talimatı veya örgütle dayanışma için hazırlandığı iddiasının varsayımdan ibaret olduğunu kaydetti.

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde görev yaparken istifa etmesine rağmen “Barış Akademisyenleri Bildirisi”ne imza attığı gerekçesiyle KHK ile meslekten ihraç edilen Prof. Dr. Mine Gencel Bek, hakkında açılan ceza davasının beraatle sonuçlanması ve Anayasa Mahkemesi’nin bildiriyi “ifade özgürlüğü kapsamında” bulduğu kararından sonra yeniden görevine dönmek için başvuruda bulunmuştu. Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu (OHAL Komisyonu) Gencel Bek’in başvurusunu reddetmişti. Mine Gencel Bek bunun üzerine Ankara Üniversitesi Rektörlüğü aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açtı.

Prof. Dr. Mine Gencel Bek, avukatı Oya Aydın Göktaş aracılığıyla açtığı davada, ihraç kararının verildiği tarihten itibaren maaşları ve özlük hakları ile birlikte yaşadığı süreç nedeniyle kendisine 100 bin TL manevi tazminat ödenmesini talep etti.

‘‘HUKUKEN KABUL EDİLEBİLİR BİR TESPİTİN DE BULUNMUYOR’’

Dava, Ankara 21. İdare Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, OHAL Komisyonu’nun göreve iade talebine ret kararında Prof. Dr. Mine Gencel Bek’in PKK ile irtibat ve iltisakının bulunduğuna dair belge, bilgi, tespit ve değerlendirmeye ver verilmediğine işaret ettiği kararında, Gencel Bek’in bu nedenle İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıp beraat ettiğine işaret etti.

Kısa Dalga’dan Ersan Atar’ın haberine göre;  Anayasa Mahkemesi’nin “Barış Akademisyenleri Bildirisi”ni ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirdiğini hatırlatan ve Gencel Bek’in hem Ağır Ceza Mahkemesi’nin hem de Anayasa Mahkemesi’nin bu kararlarına rağmen görevine iade edilmemiş olduğunun altını çizen İdare Mahkemesi kararında şu ifadeleri kullandı:

“Bu kapsamda, dosya içerisindeki belgeler ile Anayasa Mahkemesi kararından, uyuşmazlığa konu bildiriyi imzalayan davacının PKK/KCK silahlı terör örgütünün talimatı ile örgütsel ve gizli bir dayanışma ile hareket ettiğine ilişkin varsayımı aşan hukuken kabul edilebilir bir tespitin de bulunmadığı anlaşılmaktadır.”

MAHKEMEDEN 10 AYRI GEREKÇE

Ankara 21. İdare Mahkemesi’nin OHAL Komiysonu’nun “ret kararını iptal” kararında, “Barış Akademisyenleri Bildirisi” ve ifade özgürlüğüne yönelik ders niteliğinde gerekçelere yer verildi.

Kamu gücünü kullananlar nazarında kabul edilmese de: Kararda, bildiride sarf edilen bazı görüş ve ifadelerin kamu gücünü kullanan organlar nazarında kabul edilmez görülse bile hukukun üstünlüğüne dayanılarak oluşturulan demokratik bir toplumda kurulu düzene, politikalara ve uygulamalara karşı çıkan veya kamu gücünü kullanan organların eylemlerini eleştiren, onları kabul edilemez bulan fikirlerin serbestçe açıklanmasının gerektiği vurgulandı.

Ne kişileri ne resmi görevlileri hedef alıyor: Mahkeme’nin kararında, “Bildirideki ifadelerin son derece sert olduğu kabul edilse bile bildirinin bir bütün olarak herhangi bir kişiyi veya resmî görevliyi doğrudan hedef almadığı, kamuoyunu yakından ilgilendiren bir konuda büyük bir toplumsal tartışmaya yönelik ifadeler barındırdığı” kaydedildi.

Akademik özgürlüğün gereği: Bildirinin çatışmaların sona erdirilmesi ve yaşam hakkının korunması çağrısını içerdiğini ve bu yönüyle akademik özgürlüklerle de bağlantılı olduğunu kaydeden Mahkeme, kararının bu bölümünde özetle şu görüşü aktardı: “Türkiye’de ve dünyada devlet ve toplum hayatına ilişkin her türlü gelişmenin akademisyenlerin ilgi alanında bulunduğunda ve akademisyenlerin kanaatlerini kamuoyuyla paylaşmasının ifade özgürlüğünün bir parçası olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Akademisyenlerin açıkladıkları görüşler kendi araştırma, mesleki uzmanlık ve yeterlilik alanlarına ilişkin olmasa, tartışmalı olsa veya rağbet görmese dahi ifade özgürlüğünün sıkı koruması altındadır.”

İncitse ve saldırgan ifadeler kullanılsa da: Kararda, incitici ve saldırgan bazı ifadeler kullanılsa da ifade özgürlüğü kapsamında kalabileceği vurgulandıktan sonra, “Bir bütün olarak bakıldığında içeriği paylaşılmasa bile bildirinin ilan edildiği bağlam da dikkate alındığında imza atılan bildirinin nesnel anlamı gözetildiğinde bir bütün olarak PKK terörünün övülmesi, terörizme destek gösterisi, şiddet kullanımına, silahlı direnişe ya da başkaldırıya doğrudan veya dolaylı teşvik olarak nitelendirilmesinin mümkün görünmediği” kaydedildi.

Ne nefret ne şiddet: Kararda, “Bildiriyle, hendek olaylarında güvenlik güçleri ile çatışmaya giren örgüt üyelerinin övüldüğü, terör örgütünün yüceltildiği, çatışmalara doğrudan katılan güvenlik gücü mensuplarına karşı özellikle bir nefret aşılandığı veya şiddete başvurmanın cesaretlendirildiğinin de değerlendirilmeyeceği” kayıt altına alındı.

Hangi dil ve üslup olursa olsun talep çatışmaların sona erdirilmesi: Mahkeme’nin kararındaki “Hazırlanmasında veya imzalanmasında güdülen diğer amaçlar ne olursa olsun ve hangi dil ve üslup kullanılırsa kullanılsın nihai olarak bildiride o tarihlerde sürmekte olan çatışmaların sona erdirilmesi talebinin baskın olduğu” ifadeleri dikkat çekti.

Sert eleştiri ve keskin bir dil olsa da düşünce açıklaması: Bildiriyle halkın örgüte aktif desteğini sağlamak amacıyla hazırlandığı kanaatine ulaşılamayacağını kaydeden İdare Mahkemesi kararının gerekçesinde yine özetle şu görüşleri savundu: “Açıklanan bir düşüncenin salt ağır olması, yetkilileri sert biçimde eleştirmesi, keskin bir dil kullanılarak ifade edilmesi ve hatta tek taraflı, çelişkili ve subjektif olması şiddete tahrik ettiği, topluma, devlete ve demokratik siyasal düzene yönelik olarak bir tehlike ortaya çıkarttığı ve buna bağlı olarak kişileri kanunlara aykırı eylemler yapmaya teşvik ettiği anlamına gelmeyecektir.”

100 BİN TL MANEVİ TAZMİNAT

Anayasa Mahkemesi’nin “Barış Akademisyenleri Bildirisi Kararı” ve bu konudaki Danıştay kararına da atıf yapan İdare Mahkemesi, “Söz konusu bildiriye imza atmanın, davacının anılan örgüt ile irtibat ve iltisaklı bulunduğunu göstermeyeceği değerlendirilmiştir” dedikten sonra kararında tazminata ilişkin hükmüne yer verdi.

Prof. Dr. Mine Gencel Bek hakkındaki OHAL Komisyonu kararının iptaline hükmeden Mahkeme, Gencel Bek’e maaş ve diğer özlük haklarıyla birlikte 100 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

 

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin