YORUM | M. NEDİM HAZAR
Eskiler, “parmağını sar sokağa çık, herkesin doktor olduğunu anlarsın” derlerdi.
“Benim falanca akrabam da şöyle olmuştu” diye başlayan tedavi yöntemlerimiz gelenekseldir.
Korona belası sonrasında anlıyoruz ki, aslında bu maraz sadece ülkemize has bir durum değil. Belki bizim gibi az gelişmiş ülkelerde biraz abartılı ama gelişmiş toplumlarda da çok enteresan örnekler oluyor.
Misal ABD tarihinin en enteresan Başkanı Donald Trump bu konuda akla ziyan önerilerde bulundu. Hani neredeyse işi “deterjan içelim virüs zaten ölür’e kadar getirmişti hatırlayacaksınız. Sonra bir gün uyandı ve kim aklına girdi ise ‘Klorokin fosfat’ içeren ilaçların Korona’yı tedavi ettiğini yumurtladı.
Bunun üzerine başkanlarına güvenen bir aile balık pazarına gitti ve balıkların yaşadığı tankları dezenfekte eden ve balıklardaki parazitleri temizleyen klorokin fosfat içeren bir ilacı alıp içtiler.
Sonuç facia oldu… Arizonalı çiftçi öldü, karısı yoğun bakıma alındı…
Madagaskar Cumhurbaşkanı Andry Rajoelina da Trump’dan geri kalmayacak enteresanlıkta bir lider olduğunu, herkesin önünde Korona’yı tedavi ettiğini ileri sürülen doğal şurubu içmesi göstermişti.
Nisan ayında canlı yayında hazırlanan doğal şurubu içtiğinde Madagaskar’da vaka ve ölüm oranı sıfıra yakınken Haziran ayında zirveyi görmüştü rakamlar.
Bir diğer enteresan vaka ise Türkiye’de yaşandı.
Tekirdağ’da yaşayan Barış çimen isimli vatandaş dezenfektan ve etil alkolü karıştırıp içince vefat etti.
Son olarak virüs konusunda neredeyse kariyerini ortaya koyan bilim insanı Ercüment Ovalı, bu meseleyi adeta gurur haline getirdi. Ovalı, hatırlarsınız 23 Nisan’da açıklayacağı ilacı erkene almış ve tıp otoritelerince ciddi eleştirmişti. Ovalı bugünlerde tekrar ortaya çıktı ve buldukları ilacı bizzat kendisinde deneyeceğini açıkladı.
Türkiye’de özellikle havuz medyasına bakılırsa neredeyse her gün bir keşif yapılıyor.
Her seçim döneminde yurdun değişik yerlerinde muhteşem petrol rezervleri bulunduğunu haber yapmayı gelenek haline getiren havuz, hemen her hafta bir Koronavirüs ilacı keşfini haber yapıyor.
Havuza göre Türkiye’de Tarım ve Hayvancılık bakanından, sanayi ve teknoloji bakanına, TÜBİTAK’tan Boğaziçi üniversitesine kadar geniş bir yelpazede onlarca merkez, kurum ve şahıs aşı ile ilgili çalışıyor ve gün geçmiyor ki bir ilaç bulunmuyor.
Ülkemizde Yüksek sağlık Kurulu dışında hemen herkesin Korona aşısı üzerine çalıştığını da yine Havuz medyası sayesinde öğreniyoruz.
Misal geçtiğimiz Mayıs ayı başında Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK ) Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, 260’ın üzerinde araştırmacının üzerinde çalıştığı Corona virüs aşı çalışmalarındaki son gelişmeleri açıklamış ve “Haziran ayında müjde paylaşmak istiyoruz” demişti. Yani bir aşının daha eli kulağında.
Yine birkaç ay önce Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, antiserum çalışmalarının başladığını ve önümüzdeki hafta hayvanlara vermeye başlayacaklarını söylemişti. Pakdemirli, ilaç anlamında pek çok ülkeden önde olduğumuzun da altını çizmişti.
Geçen hafta ise Mustafa Varank girdi topa. Sanayi ve Teknoloji Bakanı, biliyorsunuz bugüne kadar uzaya gitme konusundaki çalışmalarıyla beraber, yerli otomobil üzerine de sıkı çalışmalarıyla biliniyordu. Gerçi o iki çalışmanın akibeti ne oldu tam olarak bilinmemekle beraber “Muhtemelen yerli uçak ile beraber paket halinde açıklanacak” denilerek ertelenmiş gibi görünüyor.
Varank geçen hafta yaptığı açıklamada şöyle dedi:
“Bilim insanlarımız ve üniversitelerimizle sıkı iletişim halindeyiz. Şu anda bunu buradan ilk kez duyurmuş olayım; 3 üniversite hayvanlar üzerinde test aşamasına geldi. Bir üniversitemiz hayvanlar üzerinde çalışmalara da başladı. Bilim insanlarımız bu iş üzerinde büyük bir özveriyle çalışıyor.”
Böyle sayısız örnek var. Son bir örnek de Boğaziçi üniversitesinden olsun…
Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Özören, corona virüsü aşısı çalışmaları hakkında açıklamalarda bulunurken, “Koronavirüs aşısı projemizde ASC zerreciklerinden aşı teknolojisini kullanalım dedik. Bu daha önce hiç kimsenin denemediği bir aşı teknolojisi. Umarım biz değişik bir başarı elde edebiliriz. Birtakım hücre deneylerinde başarılı olduk. Yakında da hayvan deneylerine geçeceğiz” dedi.
Böylece dünyanın ilk “Kullanalım dedik” fikriyle bulunan aşı bize nasip olacak gibi.
Toparlayacak olursak, bugün yarın aşısı bulunur mu bilinmez ama galiba Korona’dan korunma meselesini en iyi sağlık bakanı çözmüştü:
“Bu virüse karşı en iyi silahımız yakalanmamak!”