Akciğer kanseri tüm dünyada kanserden ölümler arasında birinci sırada yer alıyor. Bunların yüzde 85’ini sigara içenler oluşturuyor. Akciğer kanserine yakalanan pasif içicilerin sayısı da azımsanmayacak rakamlara ulaşmış durumda.
Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Adnan Sayar’a göre, gün içinde içilen sigara miktarı akciğer kanserine yakalanmada önemli role sahip. Eğer kişi 10 yıl boyunca günde 20 adet sigara içerse akciğer kanserine yakalanma riski kesine yakın. ‘Ben içmiyorum arkadaşım içiyor’ bahanesi ise sadece kendinizi avutmadan öteye geçmeyen bir bahane.
Riskinizi öğrenmek için soy ağacınızı bilin
Prof. Sayar, ailesinde akciğer kanseri olan kişilerin çok ciddi risk altında olduğuna dikkat çekiyor. ’’Yakın akrabalarında özellikle anne, baba gibi çok yakın akrabalarında akciğer kanseri bulunanlarda akciğer kanserine rastlama ihtimali 4-5 kart artar. Eğer bu kişiler ilaveten sigara içiyorlarsa bu onlarca kat artacak demektir.’’ diyor. Onun için hem sigaradan hem de doğada maruz kalınan bir takım radyoaktif, kimyasal ve kanserojen maddelerden mümkün olduğunca uzak kalınması gerektiğine işaret ediyor.
Dolu öksürükten şüphelenin
Öncelikle eğer kişi 40 yaşın üzerindeyse, 15 gündür geçmeyen öksürüğü varsa, balgam çıkartıyorsa veya bir kez dahi olsun kanlı balgam olduysa mutlaka bir uzmana başvurmasını tavsiye eden Sayar, yapılacak işlemleri şöyle sıralıyor:’Bütün bu şikayetlerle doktora gidildiğinde akciğer kanseri tanısı için önce radyolojik incelemeler yapılır; düz film ve tomografi çekilir. Sonrasında tanısal işlemler yapılır; bunlar iğne biyopsileri, bronkoskopi gibi günübirlik yapılabilecek non-invaziv yöntemlerdir. Bunlar yapıldıktan sonra hastanın evrelendirme aşamasına geçilir. Akciğer kanserleri tanıdan sonra küçük hücreli ve küçük hücreli dışı diye ayrılır. Küçük hücreliler genellikle onkolojik tedavilere yani kemo-radyoterapilere aday olan hastalardır. Ama küçük hücreli dışı olanların bir grubunda cerrahi ön plana çıkar. Hastanın tam evrelendirilmesi için beyin MR’ı, PET görüntüleme ve mümkünse mediastinoskopi, endoskopik göğüs boşluğu içinde videotorakoskopik incelemeler yapılır. Eğer hastalık erken evre olarak tespit edilirse bütün bu incelemelerin sonunda cerrahiye aday olur. Ameliyata aday olma durumu akciğer tanısı almış hastaların ancak yüzde 15’ine karşılık gelir. Bu yüzde 15’lik küçük grubu tam evrelendirmesi yapılmış, lenf bezi tutulumu ve uzak yayılımı olmayan, tümörü çıkartılabilir durumdaki hastalar oluşturur. Diğer grup hastalar, ya hastalığın yaygınlığı ya genel durum bozukluğu veya yetersiz solunum kapasitesi (kardiyak performans) nedeniyle cerrahiye adayı olamazlar.’