HABER-YORUM | EFE YİĞİT
Bir Galatasaray-Fenerbahçe derbisi daha geride kaldı. 90 dakikalık futbol günlerce konuşulmaya devam edecek. Artık klasikleşen bir durum. Derbilerdeki olaylar futbolun daima önüne geçiyor. Maç öncesi verilen dostluk ve centilmenlik mesajları, maçtan sonra unutuluyor.
Dünyanın değişik ülkelerinde oynanan derbilerin kendine göre bir hikayesi vardır. Takımlar sadece futbolu temsil etmez. Sınıfsal, etnik ya da dinî motifler futbolla birlikte sahaya çıkar. Örneğin İskoçya derbisi Celtic- Rangers kapışması bir anlamda Katolikler-Protestanlar mücadelesidir. Bu yüzden Türkiye oldukça şanslı. Bizdeki derbilerde sadece futbol vardır. Ne Galatasaray ne Beşiktaş ne de Fenerbahçe herhangi bir etnisiteyi veya ideolojiyi temsil etmez. Bir zamanların klasik söylemiyle ‘Ne sağcıyım ne solcu, futbolcuyum futbolcu’ sloganı derbilere damga vurur. Ancak herkesin susup futbolun konuşması sadece 90 dakika oluyor. Bazen o da olmuyor. Daha maç oynanırken işler çığırından çıkıyor.
FUTBOL UZUN SÜREDİR OKSİJEN TÜPÜNE BAĞLI
Türk futbolu aslında uzun süredir hasta. Ülkedeki kokuşmadan futbol da doğal olarak nasibini alıyor. Kulüp başkanları iktidara yaranma yarışında. Devlet, yaptırdığı statlarla kulüpleri adeta kendine kapıkulu hâle getirmiş. En son, Ampute Milli Takımı’nın Avrupa şampiyonu olduğu turnuva sonrası AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’la canlı yayında yaptığı telefon konuşmasında Vodafone Arena için sarf ettiği şu sözler, bunun en somut kanıtıydı: ‘Saha Beşiktaş’ın mı ya? Ulan bizim verdiğimiz paralarla yaptılar!’
Zaten daha önce Federasyon’a satın aldığı gazeteleri ihaleler karşılığında Erdoğan’ın emrine veren Demirören ailesinin varisi Yıldırım Demirören’in ‘atanması’ futbolun tabutuna yeterince çivi çakmıştı! Popülist yöntemleriyle Beşiktaş’ı iflasın eşiğine getiren Demirören, ülke futbolunu da aynı savruklukla katletmeyi sürdürüyor.
KÂĞIT ÜSTÜNDE AVRUPA’NIN 6. LİGİ
Türkiye, Avrupa’nın en gelişmiş 6. ligi olarak anılıyor. Ancak bütün bunlar kâğıt üstünde. Türkiye’den ‘kalitesiz’ lige sahip nice ülkeler, hem ulusal hem de yerel futbolda başarılı olurken biz sadece takımların ekonomik hacmi ve yaptıkları transferlerle caka satmayı sürdürüyoruz. 2002’den bu yana Dünya Kupası’na katılamayan, hasbelkader katıldığı Euro 2016’da gruptan çıkamayan bir ülke Türkiye. Kulüplerimizin Avrupa macerası ortada. Ligde fırtına gibi esen Galatasaray’ın, isimsiz Östersunds takımına elendiğini, Fenerbahçe’nin 10’da biri değerindeki Vardar’a iki maçta da yenildiğini hatırlayalım. Beşiktaş’ın başarısında ise Şenol Güneş faktörü önemli rol oynuyor. Şenol Hoca olmasa bugün kaç kişi Beşiktaş’ın aynı başarıyı göstereceğine inanır?
CÜNEYT ÇAKIR, MAÇA DAMGASINI VURDU
Gelelim derbiye. Sahadaki mücadeleye hakemler pek ayak uyduramadı. Futbol hakemliğini dünyada başarılı şekilde temsil eden Cüneyt Çakır, nedense Türkiye’de farklı bir havada maç yönetiyor. Avrupa’da cesur kararlar veren Çakır, Türkiye’ye dönünce korkak davranıyor. Dile kolay, Süper Lig’de 283 maç yönetmiş bir isim. Avrupa ve Dünya Kupaları’nda düdük çalan Çakır, Avrupa’daki turnuvaların kadrolu hakemlerinden. Maçta en çok konuşulan pozisyon, Hasan Ali Kaldırım’ın penaltı pozisyonuydu fakat Çakır, göstermediği kartlarla maçın sonucuna daha fazla etki etti.
Maçın hakemler açısından dönüm noktası ise yan hakem Tarık Ongun’un başına atılan cisimdi (muhtemelen pet şişe). Ongun yere yığılırken, Çakır maça devam kararı verdi ve bundan sonra da olacak olaylara yeşil ışık yakmış oldu. Şayet Çakır maçı tatil etseydi, karşılaşma Fenerbahçe lehine hükmen tescil edilmekle kalmayıp sarı-kırmızılı ekibe saha kapatma ve para cezası da gelecekti. Bir musibet, bin nasihatten etkilidir ancak Çakır, bu konuda çekimser davrandı.
GENE ŞÜKREDELİM AZ VUKUATLA ATLATTIK
Derbideki tribün manzaralarını hiç şüpheniz olmasın, bundan sonra da görmeye devam edeceğiz. Yine birkaç beylik laf edilecek. Sonra kapalı kapılar arkasında iş tatlıya bağlanacak. Hastalıklı futbolumuz suni teneffüsle yaşamaya devam edecek.
Galatasaray taraftarının maçtan önceki Rocky’li ‘ayağa kalk’ koreografisine terör soruşturması açıldığı bir ülkeden bahsediyoruz. Aynı cümleyi Fethullah Gülen’in kullanmış olması en büyük suç delili sayılıyor! Ha bir de Rocky heykelinin Pensilvanya’da olması suçun bir başka önemli deliliymiş! Cinnet halindeki bir ülkenin futbolu ve derbisi ancak bu kadar iyi olur. Biz yine şükredelim bu kadar az vukuatla bir derbiyi geride bıraktık.