Ana Sayfa Güncel Bebekler ve köpekler 

Bebekler ve köpekler 

MAHMUT AKPINAR | YORUM

Bir sosyal medya paylaşımında Beyoğlu’nda bir köpek hayatından memnun şekilde bir balonla oynuyor. İstanbul’un göbeğinde köpeğin eğlenmesi, hoplayıp zıplaması insanları korkutmuyor, tedirgin etmiyor. Aksine halk bu tablodan mutlu oluyor, memnuniyet duyuyor. Çünkü herhangi bir canlıya merhamet etmek, yardımcı olmak, ihtiyaçlarını gidermek insan olanı mutlu eder.

Bir kedinin, bir köpeğin, herhangi bir canlının ülkemizde huzur ve güven içine yaşaması hepimiz için övünç sebebidir. Canlılara merhamet, yaşam alanlarına saygı mümin olmanın da gereğidir. Hz. Peygamber (sas),  “İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.” (Buhârî, Tevhid, 2) diyor. Bir büyük zat, “İnsanın imanı, mahlukata merhameti nispetindedir.” diyor. İnançlı veya inançsız, Allah’ın yarattığı her cana saygı duymak, yaşam alanı bırakmak insan olmanın, vicdan taşımanın gereğidir. Yerkürede sadece bizim değil, diğer canlıların da hakkı var.

Bugünlerde bebekleriyle birlikte terk edilmiş, çöpe atılmış kedi ve köpekler haberlere, sosyal medyaya konu oluyor. Duyarlı  insanlar merhamet gösteriyor, onlara barınak yapıyor, ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Hayvan mağduriyetlerine yönelik sivil toplum örgütleri harekete geçiyor. Bunlar elbette merhametin gereği ve güzel şeyler.

Ancak ülkede bunlar konuşulurken binlerce masum anne ve bebeği keyfi şekilde hapislerde tutuluyor. Bebekler gayrı sıhhi ortamlarda, betonlar arasında büyümek zorunda kalıyor. Köpek Beyoğlu’nda balonla oynayabiliyor ama binlerce bebek o köpeğin özgürlüğüne, haklarına sahip değil. Parmaklıklar ardında büyüyen, uçurtma uçuramayan, bisiklet bilmeyen çocuklar var.

Ebeveynlerine duyulan subjektif ve hukuksuz nefret nedeniyle, bebekler birilerinin intikamına malzeme yapılıyor,  binlerce çocuk/bebek hapiste tutuluyor. En acısı bu bebekler köpekler kadar gündem olamıyor.

Köpeklere kedilere merhamet gösterenler, kampanyalar düzenleyenler, medyada haberler yapanlar, vicdan kasanlar bebekler söz konusu olunca neden sus-pus oluyorlar? Niçin bebekler ve lohusa analar hapse atılınca, “Bu zülümdür, bu haksızlık!” diye iki kelam edemiyorlar?

Merhamet mi, merhametli görünme çabası mı?

Çünkü ayrışmış, bölünmüş bu topraklarda  masumiyetin sembolü bebekler bile ideolojik çatışmaların, siyasi rekabetlerin önüne geçip gündeme giremiyor.

Merhamet çok önemli, çok kıymetli bir duygu  ama tıpkı adalet gibi onu keyfinize göre, işinize gelen yerde kullanamazsınız. Samimi iseniz merhametiniz sizi risk almaya, başka bir canlı için tehlikeye girmeye sevk eder.  Merhamet kediye/köpeğe çarpmamak için aracınıza, hatta kendinize zarar vermeyi göze almaktır.

Zor olan merhameti de adaletle ortaya koymak. Zira adalet gibi, merhameti de koşulsuz, şartsız, çekincesiz kullanmanın gerçek hayatta maliyeti var. Sokak köpeklerine sonuna kadar merhamet gösterirken, hapisteki bebeklere merhametinizden bir şey düşmüyorsa, bu merhamet değil “merhametli görünme” çabasıdır. Merhamet zarfında duygularınızı tatmin ediyor, reklamınızı yapıyorsunuzdur. 

Filistin’de zulüm görene merhamet edip Cizre’de işkence göreni görmüyorsanız, işkenceciyi “Kahraman!” sayıyorsanız bu merhamet değildir. Adalet hiç değildir. Merhamet özünde adildir, koşulsuzdur, içtendir, samimidir. Kayıtlı, şartlı, mağduru ve mazlumu tasnif eden, amalı, fakatlı bir tutum merhamet değil, gösteriştir, riyadır. Hatta bilerek sergilenen ikiyüzlülüktür. 

Köpeklere merhamet etmek kolay, riski yok!

Siyasi görüşe, ırka, ideolojik yaklaşıma mahalleye, inanca göre gösterilen merhamet mahalleciliktir, tarafgirliktir. Yaratılıştan bize verilen kutsal bir duyguyu yanlış verilerle, yanlı şekilde kullanmaktır. Merhamet hissini istismardır. En basitinden kendi kendini aldatmaktır.

Köpeklere merhamet etmek kolaydır ve her kesimden alkış alır, riski yoktur. Kameralar önünde hayvanlara merhamet göstermekle duyar kasar, prim toplarsınız. O nedenle sıkışmış hayvanların kurtarılma videoları viral oluyor. Hayvanların inancı, kimliği, ideolojisi, mahallesi olmadığı için insanlar size “Ona niye merhamet ettin?” diye itiraz etmezler, bölünmeler yaşanmaz. Ama merhamete konu bir Filistinli çocuk, bir Uygur aile veya “f.tö” den dolayı anesiyle/bebeğiyle hapse giren bebek/anne olursa insanlar hemen ayrılır ve ayrışır. Böyle bir merhamet çabası bazı ülkelerde başınıza işler açar, hapse atılmanıza bile sebep olabilir.

Hayvanların ideolojisi yok, milliyeti yok, ırkı önemsiz, siyasi partisi yok, sosyal grubu yok. Hayvanları savunduğunuzda bir şeyin tarafı veya karşıtı olmazsınız. Aslında bebekler de bunları bilmez veya farkında değildir. Ama insanlar o masum yavruyu bile annesine/babasına, ülkesine, milliyetine, sosyal aidiyetine, ideolojisine göre kategorize eder. Eğer zulme maruz kalan, hapse atılan, annesinden ayrı bırakılan güçlünün hazzetmediği bir bebekse, hakkını savunmak için merhamet yetmez, yanında cesaret gerekir. Ses vermek güçlü adalet duygusu yanında, zulme itiraz iradesi ister. Tarafını ortaya koymayı gerektirir. Bu nedenle insanlar “merhametli” olduklarını hayvanlar üzerinden daha maliyetsiz, risksiz şekilde göstermeye yönelirler. Ama merhametinizi ana-babasından koparılıp tek başına hastane köşelerinde kanserle mücadele etmek zorunda bırakılan Yusuf Kerim’e, Kara Efe’ye gösterirseniz “f.tö’cü!” ilan edilme ihtimaliniz vardır. Hapisteki bebekleri gündem ederseniz merhametiniz değil, “Cemaatçi” olduğunuz konuşulur.

Hem bebekleri hem köpekleri savunabilenlere lafım yok. Ama bu ülkede masum bir bebeği bile savunmanın riskini göze alamayan fakat sokak köpekleri üzerinden merhamet gösterisi yapan çok şarlatan var.

Köpeklerin yüzde 1’i kadar gündem olamayan, merhamet celp edemeyen bazı bebeklerin ve annelerin durumunu aşağıdaki tweetlerde görebilirsiniz.

6 yaşında aramızdan ayrılan Yusuf Kerim’in vefatından 9 gün sonra annesi Gülten Sayın Ferizli Cezaevi’ne gönderildi. AİHM Yalçınkaya kararına göre Gülten Sayın tahliye edilmelidir.

Ayliz bebek 16 gündür hapishanede. Resim öğretmeni Mine Işıktaş ile anne sütü alan 16 aylık Ayliz Edirne L tipi Cezaevi’ne gönderildi. İşlediği fiillerde suç olmayan Mine Işıktaş’ın 6 ve 7 yaşlarında 2 çocuğu daha var.

Hatice Kaya, 24 Ocak 2023’ten beri Trabzon Cezaevi’nde. 3 ve 5 yaşlarında çocukları, haksız ve hukuksuz olarak annesizliğe mahkum edildi. Hatice Kaya’nın hiç bir fiili kanunen suç deği ancak tutukluluğu son bulmuyor.

Yeliz Temur suç teşkil etmeyen sebeplerle 17 Haziran’da Edirne’de tutuklandı. Eşi de 5 yıldır tutuklu olan Yeliz Hanım’ın 4 çocuğu yetim ve öksüz bırakıldı.

Adaletsizlik bir yuvanın daha ışığını söndürdü.

3 çocuk annesi Edibe Tatar kanunen suç olmayan fiilleri nedeniyle cezalandırılan bir kadın. Eşi de 5 yıldır cezaevinde olduğu için 3 çocuk bir başlarına kaldılar.

Keyfi uygulamalarla masum insanlara zulmetmeye devam ediliyor.

Vera Nur (2.5) ve Sare Hafsa’nın (5) 2021 yılından beri babaları, 2023’ten beri ise anneleri Ayşe Melike Çolak cezaevinde. Kanunların keyfi yorumlanması sonucu çocukların anne babalarıyla geçirmesi gereken zamanları heba ediliyor.

Ayşe Ercengiz; KHK’lı bir öğretmen, Bank Asya’ya para yatırdığı için tutuklandı ve bebeği ile hapishaneye gönderildi. Ayşe Ercengiz’in eşi: “Kızımız prematüre olarak doğdu. Devamlı kontrol altında olmak zorunda. Anne sütü aldığı için mecburen cezaevine girdi”

Özel gereksinimleri olan 9 yaşındaki otizmli Tarık’ın ev hanımı annesi Esra Ekmekçi suç olmayan eylemleri gerekçe gösterilerek 17 Nisan 2023’den beri tutuklu. Babası da yaklaşık 6 yıldır aynı cezaevinde olan Tarık hem annesiz hem de babasız, çok zor günler geçiyor. Annesi tutuklandığından beri babaannesiyle kalan Tarık sürekli annesini soruyor. Babaanne Namiye Ekmekçi: ‘‘O özel ilgi bekleyen bir çocuk. Ancak ben ona yetemiyorum, sabah akşam annesini soruyor. Hiç olmazsa gelinime ev hapsi verilsin. Yok mu vicdan sahibi bir yetkili?”

Hukukta suç sayılmayan fiillerin keyfi olarak suç kabul edilmesi sonucu tutuklanan beşi beşiz, 6 çocuklu Nurcan ve Abdülkadir Arslan çifti 30 Eylül 2023’ten beri cezaevinde.

Biri %80 engelli olan beşizler ve 13 yaşındaki ablaları gözleri yaşlı anne babalarını bekliyorlar.

Adil olmayanın merhameti sahtedir. Merhamet sulu gözlülük, olan bitene ağlamak, dövünmek değildir. Merhamet hakkını kaybeden hakkını alıncaya kadar yanında durmaktır. Merhamet, kendini savunamayan insanı savunmaktır, acze düşene destek olmaktır, kuşatılmış olanı kurtarmaktır, aç bırakılanı doyurmaktır. Merhamet mazlumu zalimin çizmesi altında inleyeni kurtarmaya çalışmak, kurtaramıyorsa onun derdine ağlamaktır.

Benzer durumdaki iki kişiden mahallesinden olana gözyaşı döküp ötekine öfke püskürmek merhamet değildir, adalet hiç değildir. Adaletsiz birisinden merhamet beklemek abestir.

2 YORUMLAR

  1. Wild
    Toplum olarak insanlığımızı ve bütün ahlaki değerlerimizi kaybettik. Kaybetmek belki bulmaya vesile olur ama biz bunları tahrip edip değiştirdik aslını yitirdik. Bela ve musibetleri paratoner gibi çekiyoruz.
  2. Cemil nadir özgün
    Bu toplum halkı ve yönetenleriyle hiçbir zaman makul,makbul olmadı.Ama inatla daha da berbatlaşmaya çalışıyoruz.Çocukların hapiste tutulması, ve hiçbir toplumsal tepki olmayışı,fındığın taban fiyatıyla mutlu ya da mutsuz olabilmemiz iman,inanç ve merhametine tükendiğinin göstergesi değilse nedir?