Bayram tatili niçin 9 gün yapılmadı biliyor musunuz?

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Her dini bayram arifesinde Türkiye’de “kaç gün tatil olacak?”, İslâm dünyasında ise “hangi gün bayram?” tartışması bir türlü bitmez. Çünkü ikisi de aynı kafanın mahsulü olan bir sonuca dayanıyor. Ülkemizde bu bayram tatilinin 9 gün yapılmamasının altında biraz farklı bir neden yatıyor.

Bayram tatilinin kaç gün olacağı yalnızca çalışanları ilgilendirmiyor. Eşleri, çocukları, yol gözleyen büyüklerin yanı sıra ticaret yapanları, kısaca ülkede yaşayan on milyonlarca insanı kapsıyor.

Memurlar, öğrenciler, öğretmenler, milyonlarca esnaf, otel işletmecileri, ulaşım firmaları hepsi kulağı kirişte aynı haberi bekliyor.

Ne var ki bu, son haftaya hatta tatilin başlayacağı güne kadar netleştirilmiyor. Karar, bir devlet sırrı gibi Tek Adamın iki dudağı arasında saklı tutuluyor. Tek Adam da devletin âli menfaatlerini koruyup gözetir süsü vererek heyecanı en üst düzeye çıkarıp öyle açıklıyor.

Bu memlekette insanlar, hangi gün döneceğini bilmeden yola çıktığı yılları hatırlıyor. Tatilin kaç gün olacağı tatil başladıktan sonra ilan edildiği o unutulmaz yıllar zihinlerinde yer tutuyor.

Çünkü burası, son dakika kararları ülkesi. Her şeyi kendinin bahşettiği bir nimet olduğunun bilinmesi için buna ihtiyaç var.

RAMAZAN BAYRAMINDA TATİLİN UZATILMAMASININ TEMEL NEDENİ

Haftalar süren beklentiler sonunda, 2022 Ramazan Bayramı’nda tatilin, üç günlük resmi bayramdan ibaret olduğu, Beştepe’ye dayandırılarak açıklandı. Bayramın ilk günü 2 Mayıs Pazartesi. İlk mesai 5 Mayıs Perşembe günü.

Bayram öncesi Cumartesi ve Pazara denk geldiği için tatilin toplam 5 gün olacağı bu açıklamayla kesinleşmiş oldu.

Pek çok kez yapıldığı gibi kalan iki mesai günü de memurlar idarî izinli sayılsaydı tatil 9 gün olacaktı.

Geçmişte şehirler arası otobüs biletleri günler öncesinde tükenirdi. Hele arife günü bilet bulmak imkânsız hale gelirdi.

Bazı otobüs firmaları ek seferler düzenler, kimi uyanıklar yolcu potansiyelini görüp yola çıkabilecek durumda olmayan otobüsleri sefere koyarak fırsatçılık yaparlardı.

ATV MUHABİRİNİN DÜŞTÜĞÜ KOMİK DURUM, YA DA YANILTICI ANONS

Kafası geçmiş bayramlarla dolu ATV haber ekibi, adet olduğu üzere Esenler Otogarından bir haber yapmak üzere yola çıkmış. Muhabir, haberi kafasında kurgulamış, söyleyeceği anonsu bile belirlemiş.

Otogara vardığında tabiri caizse ins ü cin (bildik tabirle incin) top oynuyor. Muhabir o kadar hazırlamış, gördüğü manzarayı haber mi yapacak?

Esenler Otogarı’nda ağlayan otobüs firmaların halini ekranlara yansıtırsa, böyle bir tablo Beştepe sakininin göstermeye çalıştığı tabloya ters düşmez mi? Hem öyle haber yaparsa Damat Berat’ın kardeşi Serhat Albayrak kendisini kapının önüne koymaz mı?

ATV muhabiri, kameramanıyla anonsunu çekerken bir kişi de dışarıdan cep telefonundan kayıt yapıyor. ATV kameramanı sadece arka planında otobüslerin olduğu görüntüyü çekerken, cep telefonlu amatör haberci, cep telefonuyla anons yapan muhabirle beraber otogarın halini de kayda alıyor.

Video kaydı yapan amatör habercinin görüntüleri, muhtemelen ATV muhabirinden daha çok ses getiriyor.

İşte tam da sorun burada yatıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, insanların fakirliklerini kendilerine gösteren bu tabloyu fark etmelerini istemiyor. İstanbul’da yaşayan bir aile Diyarbakır’daki büyüklerinin yanına gidecek diyelim.

Öyle geniş aile de olmadıklarını, sadece iki çocukları olduğunu varsayalım. İstanbul-Diyarbakır tek yön otobüs bileti 500 TL. Bir kişi gidiş-dönüş bilet fiyatı 1000 TL. 4 kişinin sadece yol parası 4 bin TL tutuyor

İşte halkını kendinden çok düşünen liderimiz, halkını bu çaresizlikle yüz yüze getirmemek için tatil süresini uzatmadı.

Tatil 9 gün olsaydı, insanlar yurt içinde/dışında tatile, ya da memleket ziyaretine gidemeyecek ve kendilerini kötü hissedeceklerdi. Başka ifadeyle bir bütçelerine, bir rakamlara bakıp ne kadar fakirleştiklerini göreceklerdi.

Toplum, ne kadar fakirleştiğini hesaplayamasın diye tatile ihtiyaç görülmedi.

İSLAM DÜNYASINDA BİTMEYEN ORTA ÇAĞ TARTIŞMASI

Türkiye’de tatilin kaç gün olacağı bilmecesi gibi İslam dünyasında da “hilalin görülmesi” tartışması sürüp gidiyor.

İslam dünyası, yüzyıllardır Orta Çağ’dan çıkamadı. Bundan çıkmaya da niyeti yok. Hilalin görülmesiyle oruca başlamak ve hilalin görülmesiyle bayram etmek…

Bu zamanında doğru bir yöntemdi. Hilalin görülmesi, ya da başka bir ifadeyle ay takviminde yeni ayın ne zaman başladığı ancak gözlemle yapılabilirdi.

Aradan 15 asır geçmiş, gök bilimiyle ilgili gelişmeler akıllara durgunluk verecek boyuta ulaşmış durumda. Astronomi, bırakın ayın ne zaman hangi şekle gireceğini, bir kuyruklu yıldızın kaç asır sonra dünya ile randevusu olduğunu bile hesaplayabiliyor.

Müslüman kafası hâlâ hilal göründü mü görünmedi mi tartışmasıyla meşgul.

En doğudaki Müslüman ülke Afganistan İslam Emirliği, dün büyük bir hizmeti Müslümanlara sundu. 4 vilayette hilal gözetlemesi yaptırdı. 27 kişi hilali gördüklerine dair şahitlik etti.

Afganistanlı Müslümanlar, 1 Mayıs 2022 Pazar gün gününü 1 Şevval 1443 tarihi ilan etti ve bayrama başladılar.

Afganistan’ın sunduğu hizmete dayanarak Nijer ve Mali de bugünü bayram saydı.

TÜRKİYE’DE ON BİNLERCE AİLE, BAYRAMI KAVUŞMA UMUDUYLA BEKLİYOR

Bu tartışmalar sürerken, Türkiye’de ayrı bir bayram hüznü var. Çocuklar annesiz babasız, anne babalar dört duvar arasında, gurbette, toprak altında kaç bayram geçirdi? Aralık 2015’te tutuklanan gazeteci Hidayet Karaca, 15. Bayramını dört duvar arasında geçirecek.

Hidayet Karaca, ilk tutuklanan gazeteciydi. Sonrasında onlarcası, yüzlercesi geldi.

Yeni Asya gazetesinin çizeri İbrahim Özdabak, o sıcak çizgisiyle yurttan insan manzaraları topladı. Tabloyu bütün hüznü ile ortaya koymaya yeterli sanırım.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

6 YORUMLAR

  1. Kesinlikle ruhsat ile olması gereken karıştırılıyor. Hilali görüp tutmak ruhsat, onu hesaplayıp ne gün ramazan olacağını bilmek ise ideal olan.
    Ancak gel gör ki, “hoca”nın vaazlarında da” biz(Müslümanlar) cahil milletiz, hilale bakıp başlamalıyız” diyordu. Şimdi imkanı olanlar sorsun ve yazsın lütfen; hâlâ aynı şekilde mi düşünüyor? Ya da bu makaleyi ona okuyun, bakalım ne diyecek?
    Ramazanın başlangıcını bile son dakikada belirlememizin her şeyi son dakika yapan bir millet olmamıza bir katkısı var mıdır acaba?

    • Hoca kim? Cahil milletiniz ifadesi kime ait? Soylersen belki insanlar muhattabina iletir.
      Ayirca, oruca baslarken ve bitirirkenki ayi gozlemleme olayinin ‘ruhsat ve olmasi gereken’ meselesi oldugunu kim soyluyor. Bunu Efendimiz sallahualeyhi vesellemin hayatindan ve Kurani Kerimden yararlanarak aciklar misin? Mesela hangi ayet de bu ay meselesi geciyor.

      Bunlarin hepsini gectim! Turkcemizde sanane! diye bir soz var. Cok basit, alti harfli, sanane! Ama o kadar wisdom dolu bir kelime ki, bunyeye alindiginda eczahanedeki tiryaklar mesabesinde insani rahatlatir. Iste aynen oyle, burda yazara ben sanane! diyorum. Ister aya bakarak acariz, ister hesaplayarak bayram yapariz. #sanane

  2. Şu sanane diyeni zaten es geçiyorum.
    Diğer kişiye ise cevabım şu :
    Şimdiki ‘hesap’ ve ‘görme’ kavramları 1000-1400 sene oncesindekinden çok daha farklı, hatta 1979’dakinden bile çok farklı. Herhangi bir insanın algısının çok daha ötesinde hassasiyetle ölçüm ve “gözlem” yapabilen Dünyanın etrafında binlerce uydu var, yeryüzünde onlarca gozlemevi var. Bunlar ay dahil bir çok gök cisminin yıllar sonraki konumunu bile saniye mertebesinde hassasiyetle “hesaplamamızı” sağlıyorlar.
    Dolayısıyla bugün bunları kullanarak yapılan bir “hesaplama” en harika bir “görmektir/gözlemdir”. Bu yönüyle de Kuran’a ve hadise çok daha uygundur.

  3. Kardeşim, dini ritüeller senin dünya görüşüne göre mi şekillenecek. Sanane bizim ritüelimizden.
    “Kabe’yi öyle değil, spiral tavaf edin. Daha akıllıca olur. Orda şeytan yok taşlamayın”
    Ha bir de orta çağ kafası diye aşağılaması yok mu?
    İnsanların ritüellerine burnunu sokup aşağılarsan, sanane cevabını alırsınız.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin