Batsın o devlet; siz de altında kalın e mi… 

TARIK TOROS | YORUM 

İYİ Parti kurucusu Aytun Çıray, 10 Kasım’da Flash TV’de aynen şöyle dedi, “Sayın Akşener masadan kalktıktan sonra gizli olmayan bir ortamda resmi toplantı başlamadan önce ‘Ben devlete karşı son görevimi yaptım’ dedi.” masadan kalkmasıyla ilgili…

***

İddianın üzerinden tam bir ay geçti. Özellikle bekledim. Ne Akşener, ne İYİ Parti Sözcüsü ne de herhangi bir partili yalanlamadı.

Aynı Aytun Çıray’ın geçenlerde, “AKP ve İYİ Parti, İzmir için anlaştı!” gibi bir iddiası olmuştu, parti sözcüsü derhal yalanladı mesela bunu. Çıray, Akşener’e başdanışmanlık yapmış, tecrübeli bir siyasetçi. Son seçimin ardından istifa etti; öfkeli olabilir lakin ağzından çıkanı kulağı duyar.

***

Tabi Akşener, “Bu cümle benim!” dese ayrı dert, demese ayrı.

Onun için lafı ortada bırakmaktan başka çaresi yoktu.

Burada mesele Akşener de değil. Konu, bu ve benzer tiplerle temsil edilen “muhalif” siyasete toplumun uyanması.

Kemal Kılıçdaroğlu, “helalleşme” videosuyla, SADAT’ın kapısına dayanarak filan fena bir kampanya götürmedi. Fakat jübilesi çok kötü oldu.

Hele Ümit Özdağ ile yaptığı o protokol yok mu; tabuta son çivi!

Akşener geri kalır mı?

Her gün sandalyesini tekmeliyor. Eski MİT Müsteşarı Teoman Koman’ın talebesi olmakla övünen Meral Akşener…

***

Muhalefet liderleri, özellikle 2018-2023 iki seçim arasında:

-KHK’lılara sahip çıkmıyorlar,

-Açık yüreklilikle mağduriyetlerin altını çizmiyorlar,

-Ağızlarından, ‘Görevlerine iade edeceğiz’ diye kaçırınca hemen bunu düzeltiyorlar,

-Kritik konularda ‘anlaşılmaz’ biçimde iktidara payanda oluyorlar diye eleştiriliyordu.

***

Saray Yargısı’ndan çekiniyorlar, Erdoğan’dan korkuyorlar deniyordu.

Korktukları Erdoğan değilmiş. 

“Ben devlete karşı son görevimi yaptım.” 

Kimse o devleti tutanlar, onlarmış.

Ne söz verdilerse artık…

***

Görüldü ve görülüyor ki: Erdoğan’ın iktidarda kalmak özel bir çaba harcamasına gerek yok. 2014’ten bu tarafa birileri onun namına saha temizliğini yapıyor, durum bu.

***

Türkiye, bu rejimde onlarca yıl geriye düştü. Fakirlik katlandı. Milyonlar terör soruşturması altında. Tutuklu ailelerine yardım edenler bile toplanıyor.

Cezaevlerinde işkence ve kötü muamele sıradanlaştı. Umut tükenince intiharlar arttı. Basın susturuldu, aydınlar içeri tıkıldı. Milyarlarca dolarlık mala mülke çöküldü.

Milletin canına okudular, KHK’lılar vebalı muamelesi görüyor.

Gelecek görmeyen milyonlarca genç batıda ülke bakıyor.

Toplumun en az yarısı Erdoğan’dan ve partisinden nefret ediyor!

Ve son seçimde bunu değiştirebileceğine inandı.

Saray muhalefetine gelince… (Evet, artık böyle tanımlamak gerek bunları; saray yargısı, saray medyası, saray sözcüsü gibi.)

“Bunu anlıyor” gibi yaptılar.

“Çözeriz” dediler.

Zor değildi nitekim, tek başına “normalleşme” bile sorunların yarıdan çoğunu kendiliğinden halledecekti.

Olmadı.

Tren, bilmem kaçıncı kez kaçtı.

***

“Devlete karşı son görevimi yaptım” ha…

Batsın o devlet, siz de altında kalın e mi..!

Kaldınız zaten.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

6 YORUMLAR

    • Yahu niye batsın?

      Bin küsür yıldır hep birlikte böyle bir devleti tanrılaştırmadık mı?

      Her zaman olduğu gibi o tamrı kurban ve secde istiyor. Garip olan ne yani?

      Yoksa kurbam biz olunca mı her şey garip!

  1. Devleti, Milletimizin değerlerinin aleyhine kullanan zihniyet, o zihniyetin tüm temsilcileri batsın. At sahibine göre kişner. Devlette bunlardan bıktı ve usandı. Ancak; ahalide kendisini kurtaracak feraset ve basiret yok. Bir asırlık zillet. Rabbim Devletimizide, Milletimizide bu zilletten kurtarsın. Amin.

  2. İnsan oğlu ne milletler Devletler kurdu. Yine kurar.
    Devlet için son görevi yapılmış ise, siyasete ne gerek var.
    Dünyanın hiç bir devleti içindeki millet tarafından iktidarı seçmemiştir.
    Gizli veya açık güç odakları tarafından getirilmiş veya iktidar seçilmiştir.

  3. Çünkü TANRI artık yer değiştirmiştir.. devlet artık Tanrıdır…

    Reel politik kavramı bizim dinden aldığımız terbiye ile insanlık medeniyetine katkıda bulunmamızı engelleyecek yani insanlık anlayışımızla çelişecek yanları barındıran bir politikayı ifade eder. Hatta bırakın bizim Kuran ve sünnetten aldığımız öğretiyle hareket etmeyi, dinle ilgisi olmayan hümanist makul sivil toplum örgütleri bile bu reel politikle mücadele halindedir. Çünkü reelpolitik, güçlü devlet olma idealini, politikasını öncelik olarak benimseyen, iç kamuoyu baskısından da sahip olunan bu güçle kendini koruyan bir politika türüdür. Zira sivil muhalefet yani insan hakları örgütleri vb. devletin salt var olma amaçlarının tek varoluş sebebi olmasının karşısındadır. Bismark Alman birliğini sağlamak smacıyla bu politikayı kullanmış ve Realpolitik kavramı da zaten ordan gelmektedir. Bugün realpolitiğin en güzel örneği ABD’dir.
    Halbuki dinlerin varlığı hep başlangıç itibariyle insan hakları ve adalet üzerine inşa edilmiş ve gelişmiş ama mevcut din toplumun devletiyle özdeş hale geldiğinde reel politike alet olmanın ötesine geçememiştir. Çünkü tanrı yer değiştirmiştir. Artık tanrı devlettir… Bir hadis var. İnsanlar ahir zamanda şirke düşerler ama karıncanın ayak seslerini farkedemediğiniz gibi bunu da anlamazlar diye. İşte reelpolitik konusu buna cuk diye oturmaktadır.

    Demek ki burada dikkat edilmesi gereken nokta dinin devlet ile özdeş hale gelmesine müsaade etmemektir… Aksi halde tarihle sabittir ki sonuç kaçınılmaz olarak devletin din istismarı ve zulümdür…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin