YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Ekonomik ve siyasi açıdan kötü günler yaşayan Recep T. Erdoğan ve AKP Hükümetini, bir de koruyucusu Trump’ın seçimi kaybetmesi sıkıntılarının katlanmasına neden oldu.
Demokratların yönetime gelmesi, Trump’ın kişisel tasarruflarıyla engellediği ağır ekonomik ve siyasi ambargoları da yeniden gündeme getirdi. Bu ağır yaptırımların zaten büyük bir ekonomik kriz yaşayan Türkiye’yi her açıdan nefes alamaz hale getireceğini tahmin etmek kahinlik olmaz.
Bu nedenle Recep T. Erdoğan batıyla yeni bir sayfa açmanın siyasi geleceği için çok önemli ve kaçınılmaz olduğunun farkında ve bunun yollarını arıyor. Ancak diğer tarafta da 5-6 yıllık suç ortakları var. Bir tarafta 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana işlenmedik suç bırakmayan bir ortaklık diğer yanda da Erdoğan’a bugün lazım olan Batı ligi.
Erdoğan’ın suç ortaklarıyla nikahı atmak için kıpırdaması, batı ligine göz kırpar davranışlarda bulunmasına ortakları çok ciddi bir reaksiyon verdi. AKP lideri bu yüzden şişi yakmadan kebabı pişirebilmek için yani içerideki suç ortaklarını kızdırmadan batı dünyasına şirin görünmesini sağlayacak hamleler düşünüyor. İşte bu aralar kamuoyuna açıklamayı düşündüğü ‘Hukuk Reformu’ paketini tam bu amaçla hazırlanıyor.
Paket basına sızdığı kadarıyla tam bir göz boyama hamlesi. AYM ve AİHM kararlarının bağlayıcılığıyla ilgili birkaç madde, hakimlere not verme vs. Bunlar için herhangi bir düzenleme yapmaya elbette ki gerek yok. Şimdiki yasalara göre bu iki kurumun kararları Türkiye’deki her mahkeme için bağlayıcı nitelik zaten taşıyor.
Herkes de biliyor ki Türkiye’deki yargıya güvenin yerle bir olmasındaki tek neden ‘siyasetin köpeği’ haline gelmiş olması. Bunun düzeltilmesi için sadece siyasi tavır yeterli olacaktır. Yani AKP Hükümeti ve Recep T. Erdoğan bir hukuk reformu olsun istiyorsa elini yargıdan çekmesi ve mevcut yasaların uygulanmasına müsaade etmesi ilk etapta yeterli olacaktır. Ama Recep T. Erdoğan’ın hem bir diktatörün bütün güçlerine sahip olayım hem de uluslararası dünyada çok saygın bir devlet adamı gibi kabul göreyim arzusunda hiçbir değişiklik olmadığı için hukuku serbest bırakmaya pek niyetli görünmüyor. En azından böyle bir görüntü çizmiyor.
Adalet Bakanının da yargı reformundan anladığı şey İstanbul Havaalanına bir yargı bürosu açmak! Adalet Bakanlığının bu hizmeti(!) sayesinde, yurt içi ve dışına gidecek insanlar, çıkış yasağı olup olmadığını, güvenlik güçlerince aranıp aranmadığını, mallarına el konup konmadığını, devletin onu terörist olarak görüp görmediğini buradan kolayca öğrenebilecek. Bu sayede Gaziosmanpaşa adliyesine gitmeye gerek olmadan havaalanında her türlü yargılanma, sorgulanma, terörist ilan edilme ihtiyaçları giderilebilecek.
AKP’nin hukuk reformundan anladığı şey Türkiye’nin en büyük havalimanına mahkeme açmak, ülkenin her şehrinde devasa cezaevleri inşa etmekten başka bir şey değil. Yanına bir de mevcut yasaların, yani AYM ve AİHM kararlarının bağlayıcılığını tekrar yürürlüğe sokunca cillop gibi bir hukuk reformu olacağını düşünüyor.
Reform laflarının yüksek sesle konuşulduğu bir zamanda hâlâ bebekli annelerin, yaşlı insanların, kanuna aykırı bir şekilde tutuklanması hız kesmeden devam ediyor. İnsanlar yine hız kesmeden kaçırılmaya, kanunun yazmadığı şeylerden dolayı hapislerde yatmaya devam ediyorlar.
Katillerin, mafyanın, tecavüzcülerin hemen tahliye edildiği koronalı günlerde akademisyenler, ev hanımları, doktorlar, öğretmenler tamamen siyasi saiklerle hapiste tutulmaya devam ediyor.
Hukuk reformunun bu ara ağızlara sıklıkla alınmasının tek nedeni Biden sonrasında muhtemel ekonomik ve siyasi ambargolara karşı batının gözünü boyamaktan başka bir şey değil.
Recep T. Erdoğan ve AKP, batının gözünü boyamak istiyor da batı gözünün boyanmasını istiyor mu asıl burada sorulması gereken soru bu.
Batı, gözünün boyanmasına müsaade edecek mi? Bugüne kadarki performansı beni kuşkulandırıyor, yine bile bile lades olacaklar ihtimalini yabana atmıyorum.