YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Yeni Başkan Joe Biden, iktidarı ABD tarihine geçecek bir şekilde de olsa Donald Trump’tan aldı. Bütün dünya Batı demokrasilerinde de seçimle gelip seçimle gitmek istemeyen bir adamın her şeyi zıvanadan çıkarabileceğine şahitlik etti. Trump’ın bütün atipik siyasi davranışlarına rağmen, ABD’de şimdilik demokrasi kazanmış görünüyor.
Demokratların Beyaz Saray, Temsilciler Meclisi ve Senato’nun üçünü birden elinde tutacak olmasının, hem ABD içinde, hem de dünyada nasıl etkilere sebep olacağı merakla bekleniyor. Bu durumdan en çok etkilenmesi beklenen ülkelerden biri de Türkiye. Demokratların yönetimindeki bir ABD’nin Türkiye’nin iç politikasını nasıl etkileyeceği büyük merak konusu.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Demokratların tekrar ve bu denli güçlü bir şekilde ABD yönetimine gelmesi batının bütün mazeretini bitiren bir durum olması bakımından da çok büyük önem arz ediyor. Çünkü, 5 yıldır Türkiye’de yüzbinlerce insanın, insanlık dışı muamelelere maruz bırakılmasını Batı neden kayıtsızca izliyor, sorusuna bir cevap teşkil ediyordu Trump yönetimi.
15 Temmuz’dan bu yana Batı başkentleri, Erdoğan yönetimine karşı sessiz bir destek içindeydi ve bu da biraz Erdoğan ile ikili ilişkilerinden dolayı Trump’ın verdiği desteğe bağlanıyordu.
ABD tavır almayınca Avrupa da üç maymun oyunu oynamak için kendine bahane üretebildi. AİHM’in, Türkiye’de yüz binlerce insana uygulanan sosyal soykırıma karşı suskunluk orucu tutmasının yanı sıra, Avrupalı hükümetler sessiz kalmanın ötesinde her zorda kaldığında Saray hükümetine bazen açıktan bazen el altından destek verdi.
Demokrasiyi, hukuku, batı medeniyetinin inşa edildiği evrensel değerleri askıya almış, yurt içinde ve dışında kriminal eylemleri ayyuka çıkmış bir yönetime bu denli desteği anlamakta hayli zorlanıyor insan.
15 Temmuz gerçeğini bütün detaylarına kadar biliyor olmalarına rağmen, salağa yatıp gerçekleri sümenaltı ettiler. Yalanlar üzerinden yürütülen bir soykırıma göz yuman Batı’nın, Türkiye’nin demokrasiden tek adam rejimine evrilmesine çok ciddi katkıları oldu.
Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu aslında biraz Suriye’ye benzetebiliriz. Batı dünyası Suriye’de de böyle yapmıştı. Hatırlayacaksınız Arap Baharı ile Suriye’de başlayan olaylarda başta muhalefeti desteklemiş ve onları cesaretlendirmişti. Hatta Beşar Esed’e karşı içlerinde ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya’nın da olduğu Suriye Halkının Dostları Grubunu oluşturmuşlardı. Batı, bu denli cesaretlendirdiği ve ayaklanmasına sebep olduğu muhaliflerden bir müddet sonra desteğini çekmiş Esed’in iktidarda kalması yolunda tavır almıştı.
Bu tavır Suriye meselesini içinden çıkılmaz bir hale sokmuş, iki tarafın da üstünlük sağlayamadığı bir kaos ortamının doğmasına neden olmuştu. Faturayı ise ölen, yurdundan edilen, komşu ülke sınırlarında sefalet içinde yaşamaya zorlanan Suriye halkı ödedi; ödemeye devam ediyor.
Ne yazık ki Batı, ikircikli siyasetini Türkiye’ye karşı da gösteriyor. Bir taraftan Erdoğan rejimine muhalifmiş gibi görünüp onun üzerinde Türkiye’nin aşağılanmasına, dünyadan dışlanmasına zemin oluşturuyor, diğer yandan Erdoğan hükümetinin ayakta kalması için gizli açık her türlü desteği sağlıyorlar.
Bugüne kadar bu anlaşılmaz durum, Trump’ın Erdoğan ile olan dostluğu ile izah edilebiliyordu. İngiltere’nin, Almanya’nın ve diğer batı devletlerinin yaptıklarını görmezden gelip dört yıldır Batının bu tavrını Trump’a bağlamış olalım. Ama artık o kötü adam yok. Biden’ın yani demokratların biraz da göstere göstere görkemli zaferinden sonra, Batının hiçbir bahanesi kalmadı.
Demokratların iktidara gelmesiyle bakalım Batı’nın tavrında bir değişim olacak mı? Bir çadır tiyatrosu bahane edilerek yapılan soykırıma ve hukuk katliamlarına ses edecekler mi? Yoksa Türkiye’nin kafasına kurşunu sıkıp silahı da eline tutuşturarak intihar süsü vermeye devam mı edecekler?
Covid-19 ve ABD Kongre baskınından çıkarılacak büyük dersler var. Birisi insan sağlığına, diğeri de, devletin sağlığına musallat olan iki mikrop. Birisi aşı ile aşılır. Ancak, diğerinin, milyarlarca insanın arasında her zaman türeme imkanı var. Ne aşısı, nede teşhisi var. Emanet ehline teslim edimezse, devlete musallat olan, zalimler ve diktatörler her zaman güç zehirlenmesinden zuhur ediyor. Onlarında panzehiride demokrasidir. Demokrasinin iki bahadır evladı var. Biri eğitim, diğeri ise hukuktur. Dünya’nın ve insanlığın huzuru için olmazsa, olmazlarıdır. Kıymeti bilinip, muhafaza edilmezlerse, bedeli her ülkede mâzlumlara ödetiliyor.
Anlaşılmaz durum demeniz esas anlaşılmaz olan. Tek adam rejiminde ne istediler de alamadılar! Tek kişiye bağlı tüm kurumlar emirlerine amade. Parlamenter rejim ile bağımsız birçok kurum olmasındansa mevcut durum çıkarlarına daha uygun. Her yönden sıkışmış ve çaresiz bir kisinin çıkarı ve geleceği adına her türlü tavizi almak onların da işine geliyor.