Başlangıç rüya, sonuç Berlin

HASAN CÜCÜK | YORUM

Son 16 turunda Avusturya ile karşılaşan A Milli Takım, Merih Demiral’ın iki golüyle çeyrek final biletini aldı. Avusturya’nın tek golü Gregoritsch’ten geldi. 90 dakika sahanın her tarafında mükemmel mücadele eden bir Türkiye vardı.

Geriye dönüp üç maça baktığımızda Avusturya, Türkiye karşısında favoriydi. Fransa ve Hollanda’yı geride bırakmak sıradan bir başarı değildi. Türkiye, Portekiz karşısında dağılırken Gürcistan ve Çekya karşısında alınan galibiyetlere rağmen eleştirilmişti. Gözler sahaya çıkan oyunculardan ziyade kenardaki teknik adamlarda olacaktı. Bir tarafta kurt hoca Ralf Rangnick diğer yanda tercihleriyle tartışılan Vincenzo Montella.

Ralf Rangnick, RB Leipzig ve Red Bull Salzburg’un ardındaki beyindi. İki takımı bir ara sportif direktör aynı anda yöneten usta teknik adam, RB Leipzig’i Almanya’da, Red Bull Salzburg’u ise Avusturya’da zirveye oynayan takım yaptı. Bayern Münih’ten gelen teklifi reddedip Avusturya’yı tercih eden Rangnick, kelimenin tam anlamıyla taş gibi bir takım oluşturdu. Ön alan baskısı, orta sahadaki yardımlaşma Avusturya’nın alametifarikası oldu.

Rangnick, Türkiye karşısında ön libero ve orta sahada forma verdiği 5 oyuncunun ortak özelliği RB Leipzig ve Red Bull Salzburg patentli olmasıydı. Bir anlamda Rangnick’in oyun felsefesiyle yetişmiş isimlerdi.

Türkiye cephesinde en önemli sorun kaptan Hakan Çalhanoğlu’nun boşluğunun nasıl doldurulacağıydı. Elbette bir başka merakımız sahaya klasik forvetle çıkacak mıydık? Üç maçta ileri uçta forvet özelliği olmayan oyuncuları sahaya sürmüştü. Barış Alper ve Arda Güler gibi. Montella sürpriz yapmadı! Yine forvetsiz çıktı. Ancak hakkını teslim edelim dersine iyi çalışmıştı.

Avusturya’nın ön alan baskısını kırmak için Kaan, İsmail ve Orkun’la mücadeleci bir orta saha kurdu. İleri hatta ise Arda Güler, Barış Alper ve Kenan Yıldız’la hem kapılan toplarla hızlı hücumu planlamış hem de ön alan baskısını hedeflemişti. Oyun içinde bir başka değişimi ise, top bizdeyken Kaan’ı defans hattına çekip, sağ bek Mert Müldür ve sol bek Ferdi Kadıoğlu’nu ileriye atmak oldu. Bu taktikle ilerde çoğalma imkanı elde ettik.

Çeyrek final yolunda maç bizim açımızdan rüya gibi başladı. İlk dakika dolmadan kazandığımız kornerden golü bulduk. Arda’nın kale alanını karıştıran ortasına son dokunan Merih Demiral topu ağlarla buluşturduğunda kronometreler 57. saniyeyi gösteriyordu.

Şok gol sonrası Avusturya beklediğimiz gibi kalemize yüklendi. Peş peşe pozisyonlar buldular. Şans bizden yanaydı. İlk çeyrekten sonra milliler şöyle bir silkelenip kendine geldi. Savunma ile maç bitmezdi. Ayağa paslarla, Avusturya’nın hızını kestik. Oyunda dengeyi sağlayıp, ilk yarı sonuna kadar skoru başarıyla koruduk.

İkinci yarı kalemize atak üstüne atakla başladılar. 59’da kazandığımız kornerde Arda Güler ortasını Merih Demiral ağlarla buluşturdu. Baskı gördüğümüz dakikalarda bulduğumuz gol doping etkisi yaptı. 2-0’dan sonra doğal olarak baskı yedik. Avusturya’yı umutlandıran gol 66’da Gregoritsch’ten geldi.

Bitmek bilmeyen dakikalar yaşadık. Kronometre adeta durdu. Dalga dalga gelen Avusturya ataklarına başarıyla savuşturduk. Merih Demiral havadan yerden nereden gelirse gelsin tüm topları savuşturdu. Hele son dakikalar heyecan fırtınasıydı. Barış Alper’le maçı koparacak pozisyonu bulduk. Kaleci Pentz gole izin vermedi.

Nefessiz kaldığımız pozisyon 90+4’te geldi. Baumgartner’in kafasını Mert Günok turnuvanın tarihine geçecek bir kurtarışla kornere attı. Son düdük çaldığında Türkiye çeyrek finale, Avusturya evine döndü.

Müthiş bir maç oldu. Kusursuz oynadık. Mükemmel mücadele ettik. Defansta Merih Demiral ve Ferdi Kadıoğlu ekstra bir performans ortaya koydu.  Şimdi sıra da Hollanda var. Tebrikler Bizim Çocuklar.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin