Başka hangi zamanlarda devreye girdiniz?

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

“Tezkerede ‘hayır’ gibi bir risk olsaydı biz devreye girer ‘evet’e çevirirdik.” Ergenekon ve Balyoz Davası sanığı eski CHP milletvekili Dursun Çiçekin tezkere ile ilgili bu sözleri muhalefetin beş yıllık politikalarını tek cümleyle anlattı bize.

Hatırlayacaksınız hükümet Meclis’ten sınır dışına operasyon yapabilmek için iki yıllık bir yetki istemişti. İki yıl boyunca TSK’nın Suriye ve Irak’ta görev yapabilmesinin yolunu açan tezkere AKP, MHP ve İYİ Parti’nin oylarıyla kabul edilmiş CHP ise hayır oyu kullanmıştı.

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Herhangi bir risk içermediği için CHP ‘hayır’ oyuyla demokrasinin gereğini yerine getiriyormuş gibi yaptı ve muhalefette kalmayı tercih etti. Risk olsaydı muhalefet maskesini indirteceklerdi.

Burada hemen şunu sormak lazım: Dursun Çiçek hangi yetki ile devreye girecek ve ‘hayır’ oylarını nasıl ‘evet’e çevirecekti? Bu soru çok önemli çünkü bu soruya verilecek cevap, en azından beş yıllık tiyatronun da deşifre olmasını sağlayacaktır. Ergenekon sanığı Dursun Çiçekin ‘hayır’ları ‘evet’e çevirebilen bu gücünün nereden geldiğini ülkedeki herkesin de merak ediyor olması gerekir…

Bu ifade her şeyden önce bütün CHP milletvekillerini kendi iradesi olmayan kurşun askere dönüştürüyor. İndir elini, kaldır elini vazifesi yapmaktan başka iradesi olmayan birer asker haline getiriyor. Neyse onlar milletvekillerinin kendi meselesi ama CHP paravanının arkasında kimler var? Onlar hele bir ortaya çıksınlar.

Dursun Çiçek ve diğerleri başka hangi zamanda hangi olayda devreye girip ‘hayır’ları ‘evet’e çevirdi bunları da söylemek mecburiyetindeler.

Mesela 15 Temmuz rejiminin kuruluş organizasyonu olan Yenikapı buluşmasına CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu başta katılmayacaktı. CHP liderinin fikrinin değişmesini ve o tiyatronun bir parçası haline gelmesini de Dursun Çiçek ve arkadaşları mı sağladı?

Sayın Çiçek söyler misiniz mesela milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasında da devrede miydiniz?

15 Temmuz rejimine en keskin soruları soran, en amansız muhalefeti yapan Selahattin Demirtaş’ın hapse gönderilmesinde ne kadar devredeydiniz?

Milletvekillerinin hapse girmesinin yolunu açan milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması oylamasında devreye girerek, Kılıçdaroğlu’nu “Anayasaya aykırı ama yine de ‘evet’ diyeceğiz” açıklamasını yapmaya siz mi zorladınız?

Biliyorsunuz bu dokunulmazlığın kaldırılması sadece Demirtaş’ı hapse göndermedi. CHP milletvekilleri Enis Berberoğlu ve Eren Erdemin de hapse girmesine neden oldu.

Kendi milletvekili Berberoğlu’nun hapse girmesine canı sıkılan ve bu sebeple Ankara’dan İstanbul’a “Adalet Yürüyüşü” başlatan Kılıçdaroğlu o dönem bu yürüyüşle toplumsal muhalefette büyük bir heyecana sebep olmuştu. Bu heyecanın dalga dalga büyümesi beklenirken CHP lideri yürüyüş biter bitmez evinin yolunu tuttu ve konuyu kapattı. Kılıçdaroğlu’na konuyu kapattıran ve toplumda oluşan heyecanı söndüren de ‘hayır’ları ‘evet’e çevirebilme gücü olan “bir kısım çevreler” miydi?

CHP’yi kontrollü darbe söyleminden vazgeçiren de Dursun Çiçek ve arkadaşları mıydı? Bu söylemden vazgeçirmekle kalmadılar CHP’yi iktidarın kuyruğuna takarak 15 Temmuz rejimini tartışılmaz hale getirdiler.

Dursun Çiçek’in sözlerine bakarak CHP’nin KHK’lar konusunda (son ayları saymazsak) niye yıllarca tek bir söz söylemediğini bütün yaşanan hukuksuzluğu oturup izlediğini anlayabiliyorsunuz?

İstenilen her oylamada ‘hayır’ları ‘evet’e çevirebilenler, 24 Haziran 2018 seçimlerinde “adamın kazanmasını” da sağlamışlardır herhalde. 

Dursun Çiçek’in bu sözleri, CHP’nin görüntüde bir muhalefet olduğunu 15 Temmuz rejiminin ihtiyacı olmadığı zamanlarda muhalefet görevi gördüğünü, gerektiğinde ise rejimin baston değneği haline gelebildiğinin de itirafıdır aynı zamanda.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Chp ye ihtiyaçları olmadığı zaman muhalefette göründüğü doğru ama bu muhalefet yeni rejime uygun bir muhalefettir. Yani daha rejimi değiştirmeden hatta 15 temmuz yaşanmadan değiştirmişlerdi. Kaset olayına girmeyeceğim zaten çok önemli olan bu olayı kimsenin önemsediği yok. Asıl chp sanki olacakları yani filmi baştan sona seyretmiş gibi biliyordu ve tutumunu ona göre daha başta değiştirmişti. Liderini değiştirdikten sonra lider bir süre ergenekonun avukatı olmuştu, tayyip ise ergenekonun savcısı. Sonra bunlar ortak kelime olan ergenekonda pişti oldukar. O günden sonra kılıçdaroğlu olacakları biliyormuş gibi tavır değiştirmeye başladı. Artık irticadan bahsedilmiyordu. Laik devlet kavramı daha anayasa rafa kalkmadan çoktan rafa kalkmıştı. Atatürkün batılılaşma projesi de rafta yerini almıştı. Tam bu dönemlerde türkler avrupadan kopartılıyor, avrasyacı politikalar ön plana getiriliyordu. Artık toplum içinde insanlarda panik halinde “iran oluyoruz” paranoyasını da duyulmuyordu. O günlerde türkler iran limanına yanaşıyordu.
    Yani chp aslında değişmemiş gibi gözüküyor yani muhalefet sahasını boş bırakmıyor yani başkalarına kaptırmamaya çalışıyor tıpkı hdp nin kürt muhalefeti gibi. Yani kontrol dışı yeni bir kürt muhalefeti doğsa düşünsenize neler olurdu ama bu hdp de yenikapı ruhu yanında yer aldığını beyan ediyor. Kılıçdaroğlu aslında iktirdadır. Onun görevi muhalefeti işgal etmek, başkalarına kaptırmamaya çalışmaktır. Muhalefetin kendi kontrolleri dışına çıktığını düşünsenize, neler konuşulurdu neler. O yüzden muhalefet görevini yapıyor ama eksik bıraktığı kısımları kimse farketmiyor. İnsanlar kılıçdaroğlu ile tayyipi “laf dalaşında” görüyor mu? İşte insanların bu laf dalaşından anladığı bunlar kapışıyorlar demek bu onun muhalefeti. Aslında chp muhalefet yapmıyor, sadece kapışıyor. Burada rejim değişikliği söz konusudur. Ve chp kendini yeni rejime adapte etmektedir. Peşinden giden sürüleri de yeni evlerine sürüklemektedir. Yani rejim değişmeden önce bunlar değişti. Bunlar önceden atatürkün değerlerinden bahsederlerdi ama istihbarat rejimine geçeli atatürkün ilkeleri, cumhuriyetin değerleri, laiklik, irtica, iran hiç birinden bahsetmez oldular. Ama şöyle baktığında bu muhalefet diye tanımlayabiliyorsun. Yani oyunu iyi oynuyor. Man adasından giriyor, tank paletten çıkıyor, birde son zamanlarda 128 milyar. Muhalefet hep nokta atışı yapıyor, yani devamlılık sergilemiyor. Uzun süre tank palet gitti, sonra man adasıyla idare etti en son 128 milyarda bıraktı. Nerede cumhuriyet, nerede laiklik, nerede atatürkün değerleri, nerede parlamento, nerede dokunulmazlıklar, nerede batılılaşma, nerede avrupa birliği? Hoşgeldin putin, hoşgeldin humeyni, hoşgeldin irtica, hoşgeldin çin. Türklere birlikte uygun gördükleri lig bu. Hiç evrensel değerlerden bahseden var mı? Aslında türkler evrensel değerler ile buluşmak istemiyor. Sıradan sokaktan geçen bir türkü alın içini açın, evrensel değer kırıntısı bulamazsınız. İnsanlar silahlanıyor. Niye? Türkler birbirlerine güvenmiyor artık. İnsanlar düşmanlık duygusuyla dolu, oh olsun intikam duygularıyla dolu. Bu duygular kısır döngüyle büyümekte ve hezeyan halini almakta. Chp sadece bekledi. Hiçbir karakterini ortaya koymadı. Karakteristik hiçbir özelliğini ortaya koymadı. Aslında hiçbir şey söylemedi. Sadece oyaladı ve bekledi. Şimdi türklerin açan yeni çiçeği olmaya aday, meralle birlikte.

  2. Türkiyede muhalefetin tek amacı muhalifleri pasifize etmektir. Türkiyede iktidarın belirlediği adamlar muhalefet yapabilir. Daha doğru ifadeyle muhalefet yapıyormuş gibi görünebilir.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin