Basın yine karardı: Ya biat, ya yok oluş!

HABER ANALİZ | İLKER DOĞAN 

Yayın hayatına 30 Kasım’da başlayan Olay TV’nin ekranlarının ‘siyasi’ baskılar sonrası karartılması Türkiye’de basın özgürlüğü konusunu yeniden gündeme getirdi. AKP rejimi, özellikle son 5 yılda muhalif gazeteciler için ülkeyi yaşanmaz hale getirdi. En küçük bir eleştiri bile ‘terör’ suçu olarak değerlendirilip gazeteciler hakkında soruşturma açılıyor. 200’den fazla isim sadece gazetecilik mesleklerinden dolayı tutuklu bulunuyor.

Samanyolu Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Hidayet Karaca, ‘bir dizi senaryosu’ nedeniyle yıllardır tutuklu. Gültekin Avcı ise iki köşe yazısı nedeniyle Selam Tevhid terör örgütüne kumpas kurduğu iddiasıyla ‘müebbet hapse’ mahkum edildi. Cumhuriyetin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar tahliyesinin ardından soluğu yurt dışında aldı ancak canını alamayan iktidar malına çöktü! Deniz Yücel bir yıl tutukluluğun ardından Merkel’in devreye girmesiyle salıverildi. Sokak röportajlarında bile iktidarı eleştirenler tutuklanıyor.

ELEŞTİRİ BİLE ‘TERÖR SUÇU’ SAYILIYOR

Cumhurbaşkanı’nın eşinin 50 bin dolarlık çantasını haberleştirmek bile ‘suç’ Türkiye’de… İnsanlara işkence yaparak helikopterden atmak serbest ancak bunu haber yapan gazeteciler tutuklanıyor. Bir gazeteci, soru sorduğu için bakanlığın Whatsapp grubundan atılıyor artık. Yeni Türkiye’de kural basit; tıpkı Sabah gazetesinin yıllar önce attığı manşetteki gibi: Ya biat ya yok oluş!

İktidarın yayın organlarından Sabah gazetesi 29 Nisan 2015 tarihinde ‘Ya devlete biat, ya yok oluş’ manşetini attığında, Cemaat’ı düşman olarak görenler ellerini ovuşturuyordu. Halbuki, AKP’nin nereye doğru evrileceğini göstermesi açısından önemli bir manşetti o. Faşizmin nereye varacağına işaret ediyordu. AKP’nin zihin dünyasının, gazete manşetine taşınmasıydı. ‘Pravda’nın o manşeti sonrası muhalefet başta olmak üzere bütün sivil toplum kuruluşları tepkisini en yüksek tonda dile getirmeli ve en azından Anayasa’yı ve demokrasiyi hatırlatıp ‘Siz ne demek istiyorsunuz’ diye sormalıydı. Ancak öyle olmadı! Sustular…

15 TEMMUZ SONRASI 180 MEDYA KURULUŞU KAPATILDI

Onlar sustukça rejim daha da azgınlaştı. Freedom House ‘Özgürlük ve Basın 2019’ başlıklı raporda Türkiye’de, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Olağanüstü Hal (OHAL) süreciyle birlikte yaklaşık 150 medya kuruluşunun kapatıldığı, yüzlerce gazetecinin hukuki dayanak olmaksızın teröre destek suçlamasıyla yargılandıkları hatırlatılıyor. Uluslararası Af Örgütü’nün verilerine göre ise özellikle 15 Temmuz sonrasında 180’den fazla medya kuruluşu kapatıldı.

TUTUKLU GAZETECİ CENNETİ!

Türkiye’deki cezaevlerinde tutuklu gazetecilerin sayısına ilişkin farklı rakamlar var. Bunlara göre 125 ila 228 arasında gazeteci şu anda tutuklu. Washington merkezli düşünce kuruluşu Freedom House’un 2010 yılına dair ‘Dünya Basın Özgürlüğü’ listesinde Türkiye, 196 ülke arasında 106. sırada yer alıyordu. Basını ‘kısmen özgür’ olan ülkeler arasındaydı. 2014’te Türkiye, ‘basını özgür olmayan’ ülkeler kategorisine geriledi. 42 ülkenin yer aldığı Avrupa’da ‘basın özgürlüğü’ konusunda son sırada yer aldı. 2015’te Pakistan ve Malezya İle birlikte 142. sıraya yerleşti. 2017’de ise 199 ülke arasında 163. sıraya kadar düştü. Angola, Myanmar, Çad ve Zimbabve’nin bile gerisine!

OLAY TV, 26 GÜN DAYANABİLDİ!

İktidar baskısının son kurbanı Olay TV oldu. 30 Kasım’da yeniden yayın hayatına başlayan Olay TV, sadece 26 gün dayanabildi. Önceki gün Nevşin Mengü’nün sunduğu Ana Haber Bülteni’nde konuşan Olay TV Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Sarılar, “Olay TV’nin bütün yayın hakları, lisansı Cavit Çağlar’da. Cavit bey, ‘Bana iktidardan büyük baskı var. Çok ağır baskı altındayım devam edemeyeceğim’ dedi. Hüseyin Bey, Cavit Bey ile ortaklığını sonlandırma kararı aldı. Çünkü bu yayıncılığı daha fazla sürdüremeyeceğimizi anladık,” ifadelerini kullandı. Cavit Çağlar, dün yaptığı açıklamayla ‘baskı’ iddialarını yalanladı ancak açıklama hiç kimseyi tatmin etmedi.

HUKUK 6 YILDIR ASKIDA

Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın, ‘bir dizi senaryosu’ gerekçe gösterilerek tutuklanmasının üzerinden 6 yıl geçti. Varlığı 6 yıldır ispat edilemeyen bir terör örgütünün kurucusu olmakla, o örgütü yönetmekle suçlanıyor. Aynı şekilde eski savcı gazeteci Gültekin Avcı da 6 köşe yazısı nedeniyle müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 4 yıldan fazla süredir tutuklu.

YA CANINI, YA MALINI!

Cumhuriyetin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar tahliyesinin ardından soluğu yurt dışında aldı ancak canını alamayan iktidar malına mülküne çöktü! Evleri ve banka hesaplarındaki paraları gasp edildi. Die Welt muhabiri Deniz Yücel, iktidara göre ‘ağır suçlamalar’ sonrası tutuklandı. Bizzat Erdoğan tarafından hedef alındı, ‘casus’ olmakla suçlandı. Bir yıl tutukluluğun ardından Merkel’in devreye girmesiyle salıverildi. Özel uçakla Almanya’da döndü. Bugün Türkiye’de sokak röportajlarında bile iktidarı eleştirenler tutuklanıyor.

HERMES ÇANTA DAVALIK OLDU

Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Erdoğan’ın 50 bin dolarlık Fransız Hermes marka çantasını haberleştirmek bile ‘suç’ Türkiye’de… Evrensel gazetesi yazarı Ender İmrek’e, ‘Parıl parıl parlıyordu Hermes çanta’ başlıklı yazısı nedeniyle açılan davada savcı, ‘isnat edilen suç’tan ceza istedi. İmrek, söz konusu yazıda Emine Erdoğan’a ‘güzel vasıf atfetmeyerek hakaret ettiği’ için yargılandı. Neyse ki, 2 Aralık’ta görülen duruşmada beraat etti.

HELİKOPTERDEN ADAM ATMAK SERBEST, HABER YAPMAK YASAK!

Türkiye’de insanlara işkence yaparak helikopterden atmak serbest ancak bunu haber yapan gazeteciler tutuklanıyor. Van’ın Çatak ilçesinde 11 Eylül’de operasyona çıkan askerler tarafından gözaltına alınan Servet Turgut ve Osman Şiban, işkence sonrası helikopterden atıldı. Servet Turgut hayatını kaybetti. Skandalı haber yapan gazeteciler Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve Gazeteci Nazan Sala tutuklandı. Skandala yayın yasağı geldi. Soruşturmanın akıbeti bilinmiyor.

SORU SORMASI ENGELLENDİ, WHATSAPP’TAN DA ATILDI

Geçtiğimiz hafta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya, son bilim kurulu toplantısının ardından soru sormasına izin verilmeyen YOL TV muhabiri Özge Uyanık bakanlığın iletişim grubundan çıkarıldı. Yaşadıklarına tepki gösteren Uyanık, “Sağlık Bakanlığı’nın son toplantısında soru sormama izin verilmemiş, sorumu sosyal medyadan yöneltmiştim. Şimdi de Whatsapp grubundan hiçbir açıklama yapılmadan çıkarıldım. Ne suç işledik de böyle cezalandırıldık” ifadelerini kullandı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin