AKP Lideri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yurtdışında olmasından dolayı Başbakan Binali Yıldırım AK Parti grup toplantısında konuştu. Başbakan vize kriziyle ilgili ABD’ye mesaj verdi. Yıldırım, “Neymiş efendim, F… soruşturması kapsamında Amerikan misyonlarında çalışan bazı kişiler hakkında hukuki süreç başlatmışız. E ne olmuş? Türkiye bir hukuk devleti suç işleyen veya suç isnadı yapılan Amerika’nın misyonunda olması ona bir ayrıcalık mı getirecek? Yani beyefendilerden izin mi alacağız?” dedi.
Yıdırım ABD’deki Rıza Zarrab davası kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan Halkbank Genel Müdür Yardımcı Mehmet Hakan Atilla’yı hatırlatıp, Bir resmi bankamızın genel müdür yardımcısı, görevli gittiği ülkenizde yaka paça tutup hapse atarken bize mi sordunuz? Bizden izin mi aldınız? ” dedi. Yıldırım yine de itidali elden bırakmayarak, ” Devletler aralarındaki sorunları konuşarak görüşerek çözmek durumundadır.” diyerek açık kapı bıraktı.
En son Emine Erdoğan ABD’deki Zarrab davası dosyasına girmişti. İddiaya göre, bu olaydan sonra Türkiye ABD’ye misillemek yapmak için konsoloslukta çalışan Türkleri sözde F… gerekçesiyle tutuklamaya başladı.
İşte Yıldırım’ın konuşmasından satır başları:
Saatler sonra aynı şekilde aynı ifadelerle gereğini yaptık, karşılığını verdik. Devletler aralarındaki sorunları konuşarak görüşerek çözmek durumundadır. Ülkeler arasında devamlı düşmanlık olmaz, devamlı dostluk da olmaz.
Ülkelerin ilişkilerini belirleyen karşılıklı menfaatleridir. Hele hele bu devletler müttefik ülkeler ise bazı meseleleri ileri sürüp vatandaşları cezalandırmaya kalkmak iste çok yakışıksız bir davranıştır. Amerika gibi büyük bir ülkeye hiç de yakışmayacak bir davranıştır.
Ve ülkelerimiz arasındaki hiçbir sorunun çözümüne de katkı sağlamaz. Bu nedenle Amerika’yı daha sağduyulu olmaya davet ediyoruz.
Sorun bir an önce çözülmelidir. Türkiye olarak bütün ülkelerle kanallarımız açıktır. Küresel barış için Türkiye katkı koymaya devam edecektir. Bunu sadece ülkemiz veya bölgemiz için yapmıyoruz. Dünyanın genelinde var olan gerilimi düşürmek için yapıyoruz. Amerika yetkilileri yaşanan bu son gelişmeleri gerekçe göstererek göçmenler dışındaki vizeleri askıya aldıklarını açıkladılar. Bunu az önce de ifade ettim konsolosluklara büyükelçiliklere gelen insanların sayısını asgariye düşürmek için yaptıklarını söylüyorlar. Bu hiç ama hiç inandırıcı bir gerekçe değildir. Ancak kafalarının arkasındaki nedenin, gerçek nedenin ne olduğunu da söylemekte, ifşa etmekte gecikmediler. Onu da söyleyi verdiler.
“Yani beyefendilerden izin mi alacağız?”
Neymiş efendim, F… soruşturması kapsamında Amerikan misyonlarında çalışan bazı kişiler hakkında hukuki süreç başlatmışız. E ne olmuş? Türkiye bir hukuk devleti suç işleyen veya suç isnadı yapılan Amerika’nın misyonunda olması ona bir ayrıcalık mı getirecek? Yani beyefendilerden izin mi alacağız? Onların icazetini mi alacağız? Bunu söylerken lafın nereye gideceğini de düşünün.
“Ülkenizde yaka paça tutup hapse atarken bize mi sordunuz?
Bir resmi bankamızın genel müdür yardımcısı, görevli gittiği ülkenizde yaka paça tutup hapse atarken bize mi sordunuz? Bizden izin mi aldınız? Hala 15 Temmuz alçak darbe girişiminin başı F…’yu niye orada besliyorsunuz? Bu müttefikliğe dostluğa sığar mı?
Türkiye’de halkın yüzde 80’inden fazlası Amerika’ya sempati duymuyor bunun cevabını bulmak zorundadır. Şehitlerimizin ve gazilerimizin olduğu alçak darbe girişiminin arkasındaki güçleri artık orada muhafaza etmekten vazgeçmelidir.
“Düşmanlarımızla iş tutmak müttefikliğe yakışmaz”
Eğer müttefikliğimiz devam edecekse Suriye’de PKK’nın kuzenleri yeğenleri PYD YPG’ye de kol kanat germekten bir an önce vazgeçmelidir. Düşmanlarımızla iş tutmak müttefikliğe yakışmaz. Müttefiklik zor zamanda da güzel günlerde de birlikte olmak demektir. Dolayısı ile bu tavır asla ve asla kabul edilebilir bir tavır değildir.
“Ümit ederim ki bu gerginlik kısa sürede sona erer”
Ümit ederim ki bu gerginlik kısa sürede sona erer ve bu işten bizim değil, vatandaşların mağdur olmasının önüne geçilmiş olur. Kimi cezalandırıyorsun? Kendi ülkenin vatandaşlarını bizim ülkemizdeki vatandaşlara fatura kesiyorsun. Bu ciddiyete yakışmaz, bu devlet idaresine yakışmaz. Duygusal kararlarla ülke yönetilmez. Kızgınlıkla ülkeler arasındaki ilişkileri geren hatta tamiri imkansız hasarlar doğuran bu tip kararlar alınmaz.
Terbiye bir başka mesele…
Adamın bir Bakanı “Rıza önüne yatarım” diyor. Kalkıp “sen kimsin ki böyle dersin” diye hesap soramıyor.
Adamın bir başka Bakanı: “saat-maat almadım” dedikten sonra, aldığı ortaya çıkınca, “parasını ödedim” diyor. Öyle demesinin hesabını soramıyor.
Adamın daha bir başka Bakanı: “herşeyi Erdoğan’ın emriyle yaptım; istifa edecekse o etsin” diyor. Onun da hesabını soramıyor.
Bakanın önüne yatacacağı kişiye aracılık yapan “Resmi Bankanın Müdürünün” evinde ayakkabı kutularında çıkan paraların hesabını soramıyor.
ABD, işin kendi devletiyle ilgili kısmının hesabını sorunca da: “bizden izin mi aldın ki biz senden izin alalım” efelenmesi…
Sayın Yıldırım: “Ülkelerin ilişkilerini belirleyen karşılıklı menfaatleridir” demiş. Mütekabiliyetin ülkemize dünkü menfaati (-) 78 milyar lira…
“YIldırımlar yaaaratan,; bir ııırkın ahfadıyız…”. Kahramanımız Başbakanımız Yıldırım -aman “Büyük Reis” duymasın, kime “kahraman denildiğini duysa, bir tramvay edasıyla, onun kuyruğunu çiğniyor- yine büyüklügünü göstermiş. Hemen bir ABD Bakanına tutuklama kararı da çıkartın. Sonra Trump’ın korumalarıyla ilgili olarak da tutuklama listesi yayınlayın. TBMM’nde bütün partiler ittifak halinde bir karar aldırın. Ya da en iyisi ABD’ye gidip Incirlik benzeri askeri bir üssü açın. Gerçe size “Heyyt! Kafamızı kızdırmayın, siz güneyimizi işgal ettiyseniz biz de sizin kuzeyinizi fethederiz” diye bir nara da yakışır ama sakın böyle bir şeyi söylemeyin; sonra, Kanada da vize vermeyi durdurur da boşa hırgür olmasın…
Merak ediyorum, şimdi Sayın Trump Türkiye’ye gelip, “büyük dostu” ile samimi pozlarla fotoğraf çektirir ve bir de 11 milyarlık anlaşma imzalar mı? Boinglerimiz olmasa da “Bursa Kestanemiz” var abi. Hem de tam mevsimi…