HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ
Bankalarda resmî batık kredi tutarı 118 milyar TL. Gayri resmî batık ise 250 milyar TL daha fazla.
400 milyar liraya yakın batığın nasıl hazmedileceğine dair peyderpey teklifler telaffuz edilse de şu ana dek gözle görülür elle tutulur herhangi bir adım atılmadı.
Hükümet, kanun değişikliğini Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçirse de adım atamıyor. Zira para yok!
BANKA SAHİPLERİ KURTARMA PAKETİ BEKLİYOR
Tarihin en mükellef batığına rağmen Saray cenahında hava güllük gülistanlık. Batıklar taşıma su ile yüzdürülüyor.
Bankacılar zimmet suçundan nasıl kurtulacaklarının hesabını yapıyor, banka sahipleri ise hükûmete özkaynaklarının iki katına varan batık kredilere karşılık ayırma safhasının çok geride kaldığını ve kendilerinin kurtarılmasını talep ediyor.
Borsa İstanbul’da (BİST) hisseleri alınıp satılan Bankaların 2019 senesinin ocak-haziran dönemine ait bilançoları da gösteriyor ki kârlılık 2018’e kıyasla yüzde 30 ila yüzde 80 arasında düştü.
Kârın ayrıntısına inildiğinde bankalar müşteriden aldıkları komisyon, kart aidatı, hesap işletim ücreti ve diğer hizmet bedelleri sayesinde kâr etmiş.
Krediler yerinde saymış, mevduatta artış enflasyon oranının altında kalmış. Krizde tahsilatı aksayan kredi tutarı günden güne katlanıyor.
400 MİLYAR LİRA LAZIM
Kan kaybı devam ederken Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın bankacılara verdiği kurtarma sözü hâlâ muallakta. Söz vermek kolay, tutmak zor.
400 milyar liranın üzerine çizgi çekmenin siyasî ve iktisadî mesuliyeti Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AKP) ait olacak.
Oyları eriyen bir partinin böylesine yüklü bir meblağı banka bilançolarından sileceklerini açıklaması bankaların fiilen battığının tescili manasına gelecektir.
Üstelik kurtarma planının önünde “para nerede?” gibi hayatî bir suâl kocaman bir dağ gibi duruyor.
Yatırımcıların akıl hocası Standard and Poors (S&P), 2 Temmuz Cuma günü müşterilerine yolladığı raporun hülasası şu: “Türkiye cephesinde değişen bir şey yok!”
YATIRIM YAPILABİLİR SEVİYENİN DÖRT KADEME ALTINDA
S&P’ye göre Türkiye’nin kredi notunun “yatırım yapılabilir” seviyenin dört kademe altında (Uzun vadeli yabancı para nevinden kredi notu “B+”, yerel para cinsinden kredi notu “BB-”) kalmaya devam edecek.
Raporda şu çarpıcı bir ifade dikkatimi çekti: “Türkiye’nin mali durumunu zayıflatma potansiyeli olan bir sistemik bankacılık sıkıntısı ihtimalini görürsek not düşürebiliriz.”
Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) faiz indirimi ile sıcak para geleceğini hesap eden Saray’ın hesabı pamuk ipliğine bağlı.
Meteliğe kurşun sıkan birinin dağ başında bir arazinin etrafını dikenli tellerle çevirip gelip geçen koyunların yünlerini eğirerek para kazanma hayalinden hiç farkı yok.
FİNANSMAN RİSKİ ARTIYOR
Hesabın yanlışlığına işaret eden S&P, “Harici refinansman riskleri artmaya devam ediyor.” ikazında bulundu.
Türkiye’de kaynak kalmadığına göre yurt dışından böylesine bir kaynağı temin etmenin maliyeti bu kredi notuyla hiç olmadığı kadar fazla.
Bankaları krizden kurtarmak için Merkez Bankası üzerinden bazı hamleler yapılıyor. İktisatta karşılığı olmayan arka kapı formülleri, bankacılık krizine çare olmak bir tarafa mevcut krizi daha kronik hâle getiriyor.
Ekonominin atar damarı kesildiği halde ilk müdahaleyi yapan hekim, ölüm döşeğindeki bankacıya, “Karnın ağrıyor mu?” diye soruyor.
Bankaların hâli böyle ise “kredi” diye diye çöllere düşen şirketlerin hali nicedir! Saray’ın talimatı ile yapılan son faiz indirimi bile bu hazin tabloyu değiştirmeye kâfi gelmeyecek.