Bakın bunlara hiç gerek yok

YORUM | LEVENT KENEZ 

Duymuşsunuzdur, Gaziantep Üniversitesi Elektrik ve Otomasyon Bölümü’ne bir akademisyen alınacak. Biyomedikal cihaz teknolojisi üzerine ders verecek. Şartlar arasında nedense fizik mühendisliği mezunu olmak var. Sonra ilana bir madde daha ekleniyor, 10 yıllık meslek deneyimi diye. Böylece başvuran adayların hepsi eleniyor. Bir kişi hariç, o da Bilal’in vakfı TÜGVA’nın Antep temsilcisi. Neyse bunlar vaka-i âdiyeden olduğu için bu ayrıntıları geçiyorum.

Gündem olan kısmı şu, yapılan yazılı sınavdan 100 üzerinden 38 alarak bu kişi başarısız oluyor ve tek başına girdiği sınavda kendisi için özel açılan kadroya bile giremiyor.

Evvelsi günden beri bir lakırdı gidiyor. Arkadaşa bir sürü hakaretler. Bilip bilmeden laf sokmalar.

Bir kere tutarlı olmak lazım. Kendisi için Resmî Gazete’ye özel ilan verdirecek ve sadece kendisi kalana kadar şartları döşeyecek kadar nüfuzu olan birinin yazılı sınav prosedürünü halletmemesi mümkün mü? Muhalif olmak gözümüzü kör etmesin. Son dakikada üniversite içinden bir komploya ya da sabotaja kurban gidip akşam çalıştığı cevaplar yerine nükleer tıptan sorular gelmediyse eğer pek mantıklı değil. Zaten sonuç tutanağının medyaya sızması komploya işaret değil mi? Kim bilir neler sordular adamcağıza? Burada esas haber konusu olması gereken şey Bilal’in vakfı TÜGVA temsilcisinin üniversiteye girememesi için bazılarının yürek yemiş cesaretle direniyor oluşu değil mi?

Halihazırda, “Özel Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Eğitim Kompleksi Müdürü Kurucu Temsilcisi” olarak görev yapan bu şahsın — ki sadece sıfatını yazmak 3 cümle tutuyor, kendisi bile bir seferde söyleyemiyordur — istediği yere girmemesi mümkün değil. Hele hele referansı saraydan olduktan sonra. Valilerin uçağın kapısında düğmelerinin hepsini ilikleyerek karşıladıkları gölge milli eğitim bakanı süzmeden bahsediyorum. Vali demişken militan polemikleri arasında eski Yozgat Valisi’nin bir 15 Temmuz törenlerinde yapmış olduğu konuşmaya denk geldim sosyal medyada. Mesele militan olmak değil, keşke sadece militan olsalar, bu kadar çapsızların baş olduğu bir ülkede hala Türkiye’yi terk etmeyen gençlere maaş bağlanmalı.

Bir de mütevazılığa bakar mısınız, devlette herhangi bir kurumda ballı bir maaşla işe girebilme ihtimali varken Gaziantep Üniversitesi’nde cüzi bir ücretle ders verebilme ideali.

Özgeçmişinde yenilenebilir enerji alanında uluslararası çalışmaları olduğu yazan, ki bu bana çok fena birilerini hatırlattı, bu arkadaşın sınavda bilerek başarısız olduğunu düşünüyorum.

Akademi camiasında yabancı dil bilen veya prestijli üniversitelerde çalışanların horlandığı, terörist ilan edildiği ve işlerinden olduğu yerde uluslararası çalışmaları olan böyle bir profil göze batmak ister mi? Yarın öbür gün Gaziantep Üniversitesi’ne rektör olarak atanabilecek potansiyelde birisinden bahsediyoruz. Siciline kara bir leke eklemek ister mi?

‘Fetö’cü ve Batıcı denmesin diye gerizekalı denmesini tercih edecek hale geldiyse insanlar biz neyi konuşuyoruz?

En çapsızların her köşe başını kaptığı bir ülkede elbette vasat ve mankafa olmak en doğru stratejidir. En kârlı yatırımdır. Zaten sınavdan 50 alabilse TÜGVA’da ne işi var.

Bu ülkede tahtaya doğru iki kelime yazamayan, ğ harfine hiç denk gelmemiş, hayatında mouse kullanmamış Binali Yıldırım’ın adını bir üniversiteye verdiler. Adı Nişantaşı olan üniversitesinin Maslak’ta çıkmasından sonra Türkiye’de akademinin tamamen bitiş tarihidir bu olay.

Ha diyeceksiniz sahte üniversite diploması olanın adına da bir üniversite var. Onu nereye koymak lazım? Kulağa Matild Manukyan Anadolu Kız Meslek Lisesi gibi gelse de ibreti alem için ebediyete kadar açık kalmalı, bir kampüsüne Mesut Yılmaz adı verilip, Rize’ye hizmet etmeli.