Bahçeli MHP’sinin Türkeş MHP’sinden tek farkı

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

İktidar cenahında ilginç şeyler yaşanıyor. AK Parti’deki gelişmelerin dışa yansıması için biraz daha zamana ihtiyaç var. Ama MHP’de olup bitenlerin bir kısmı kamuoyu önünde cereyan ediyor. MHP’nin dününü bilmeyenlere yaşananlar hayli şaşırtıcı geliyor olabilir. Oysa MHP aslına dönüyor. Kayseri Milletvekili Baki Ersoy’un ihracı, belediye meclisi üyesi Sedat Kılıç’ın çıkacağı canlı yayın stüdyosunun basılıp dövülmesi… bunların hepsi birer MHP klasiği. MHP özüne dönüyor. Devlet Bahçeli’nin MHP’si ile Alparslan Türkeş’in MHP’si arasında tek bir fark kaldı.

MHP, kurulduğu günden bu yana ülkenin demokrasiyle yönetilemeyeceğine, bundan dolayı sıkı disiplinle idare edilmesi gerektiğine inananların partisi. Bu düşünce, Türkçülük sosuna bandırılıp “milliyetçi parti” diye topluma sunuluyor.

MHP’nin kurucusunun 1960 darbesinin lider isimlerinden olduğunu 6 Nisan tarihli Erdoğan’ı tarihin ‘diktatör’ olarak yazacağını söyleyenlere birkaç söz başlıklı yazımda kısmen anlatmıştım. O yazıda 1970’li yıllarda binlerce kişinin akan kanındaki rolünden söz etmemiştim.

Bu topraklar, ülkenin tehlikede olduğuna inandırılan insanlar, kafalarındaki ölçüye sığmayanı “vatan haini” görüp öldürmeye kalkıştığı dönemleri yaşadı. Ölüm emrini verenler, kısa süre sonra aklanıp yeniden toplumun karşısına kurtarıcı olarak çıkarken, verilen emri uygulayanlar darağacına gitti.

‘YAŞASIN İLLEGALİTEYİ’ BAŞLATANLAR VARDI

MHP’nin “Başbuğu” Alparslan Türkeş’in, 4 Nisan 1997’de ölümünün ardından parti olağanüstü kongreye gitti.

18 Mayıs’ta yapılan kurultayın ilk turunda genel başkanlık için Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş, Devlet Bahçeli, Ramiz Ongun, Enis Öksüz, Muharrem Şemsek ve İbrahim Çiftçi yarıştı. İlk oylamada sonuç alınamayınca, 4 aday Bahçeli lehine çekildi.

Tuğrul Türkeş’i desteklemek amacıyla Ülkü Ocakları başkanlığından istifa eden Azmi Karamahmutoğlu, adayların Bahçeli lehine çekilmesini, pazarlıklı kongreyi tanımadığını belirterek o siyasi partiler tarihine geçen çıkışını yaptı:

“Yaşasın hainler için illegalite. Bunu fert olarak başlatıyorum. Burada yapılan pazarlıklı kongreyi tanımıyoruz. Türkeş nerede biz orada.”

Sonrası malum. Kürsü devrildi, oylama için kurulan sandıklar parçalandı, silahlar patladı. Kurultay hakim kararıyla ertelendi. Sonrasında yapılan kurultayda ise Bahçeli seçimi kazandı. O günden bugüne kadar partinin tepesinde oturuyor.

Bahçeli geldiğinde MHP ve onun insan devşiren STK’sı konumunda olan Ülkü Ocakları çek senet tahsilatı merkezi gibi çalışıyordu. Partinin finans merkezi ve silahlı gücüydü.

Bahçeli geldikten sonra epey bir süre parti içinde çalıştı. Sonrasında Ülkücü gençlik sokaktan çekildi. Eski alışkanlıklarını sürdürmek isteyenler, parti ya da Ülkü Ocaklarının kapısından içeri adım atamaz oldu.

Bu titiz çalışma sonrasında 1995 seçimlerine Türkeş liderliğinde girip barajı aşamayan MHP, 1999 seçimlerinde sandıktan DSP’nin (yüzde 22) ardından yüzde 18 oy alarak ikinci sırada çıktı.

MHP’nin bu oya ulaşmasında PKK lideri Abdullah Öcalan’ın teslim edilip Türkiye’ye getirilmesinin elbette ki önemli rolü vardı. Ancak Bahçeli’nin MHP’yi sokaktan ve kirli işlerden uzaklaştırması temel etkendi.

BAHÇELİ, ERDOĞAN’LA KADER YOLCULUĞUNA ÇIKINCA ASLINA DÖNMEYE BAŞLADI

Bahçeli, daha önce ağıza alınmayacak ağır ifadeler kullandığı Tayyip Erdoğan’ı 2016’dan sonra ülkenin kurtarıcısı olarak görmeye başladı.

Bahçeli, 2017’den itibarense kendini ve partisini AK Parti ve Erdoğan için feda eder bir pozisyona konumlandırdı. Parti içinden Cumhur İttifakı’nın ana ortağına yönelik gelebilecek en küçük eleştirel yaklaşımı şiddetle cezalandırma yoluna gitti.

Alt kademelerde olup bitenlere girmeyeceğim. Önce bu ülkenin yetiştirdiği iyi ekonomi bürokratlarından olan Samsun Milletvekili Erhan Usta’yı, ardından Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’u partiden kovdu.

Bu kez Kayseri Milletvekili Mustafa Baki Ersoy topun ağzında. “Kesin ihraç talebiyle” disiplin kuruluna sevk edildi.

Baki Ersoy, sıradan bir milletvekili değil. Kayseri’de güçlü bir tabanı olduğu gibi Bahçeli’nin de prenslerinden sayılıyordu. Bahçeli, “manevi oğlu” sayılan Ersoy’a gözdesi 06 BJK 001 plakalı, 1988 model Mustang marka klasik otomobilini hediye etmişti.

Peki, Baki Ersoy ihraç edilmeyi gerektirecek nasıl bir suç işlemişti dersiniz? TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmadığını, vatandaşın pahalılık altında ezildiğini söylemişti:

“Zamlar bu milletin belini büküyor. Bunlar gerçek. Bunları görmemezlikten gelemeyiz. Bunları konuşmamız gerekiyor. Bunları yok sayamayız. Bir şey yok saydığınızda problem ortadan kalkmıyor ve bu tepkiyi getiriyor.”

“Zamları görmezden gelemeyiz” dediği için partiden ihraç edilmiyor. Esas içeridekilere gözdağı veriliyor. Bir daha hiçbir milletvekili böyle bir çıkışa kalkışamasın diye. Eskilerin tabiriyle ibret-i âlem için.

Baki Ersoy’un partiden ihraç sürecinin başlatılması üzerine MHP Kayseri Kocasinan Belediye Meclis Üyesi Sedat Kılınç da yapılanı protesto etmek amacıyla partisinden istifa ettiğini duyurdu.

SEN MİSİN CANLI YAYINDA İSTİFA GEREKÇENİ AÇIKLAMAYA KALKAN…

Azim Deniz, Kayseri’de yerel yayın yapan Deniz Postası TV’de program yapıyor. Aynı zamanda kanalın genel yayın yönetmeni. Partisinden istifa eden iş insanı Sedat Kılınç’ı canlı yayına davet ediyor. İstifa olayını ve Baki Ersoy’a yapılanları konuşacaktı.

Ancak Ülkücü hareket durur mu? 50-60 kişilik bir grup Deniz Postası TV’nin stüdyosunu basıyor. “Ülkü Ocakları Başkanı’nın selamı var” deyip saldırıya geçiyorlar. Hem program yapımcısı Azim Deniz’i, hem de Sedat Kılınç’ı dövüyorlar. Kılınç’ı da yanlarına alıp gidiyorlar.

Daha sonra Sedat Kılınç, hastanede tedavi altına alındı. Yaşananları anlatan Deniz, stüdyoyu basanların tanıdık Ülkücüler olduğunu söylüyor.

Sosyal medyada yaşananları değerlendirenlere göz attım. Bazıları yapılanları Ülkücülere yakıştıramamış.

Ortada yakıştırılamayacak bir durum yok. Yapılanlar, Ülkücülerin aslına dönmeye başladığını ortaya koyuyor:

Önce pata küte, pata küte. Sonra bam bam bam.

Bu tam da klasik Ülkücü yöntemi.

Bahçeli MHP ve Ülkücü gençliği hızla aslına döndürmeye çalışıyor. Teslim aldığı MHP ile bugünkü MHP arasında tek fark var.

Eskiden MHP örgütleri ve Ülkü Ocakları şubeleri federal bir tarzda merkezden bağımsız hareket ediyorlardı. Şimdi teknolojinin sağladığı imkanlarla her şey merkezden kumandayla yürütülüyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin