HABER-ANALİZ | M. AHMET KARABAY
Seçimin ne zaman yapılacağına dair bir işaret yok. Buna rağmen muhalefet cephesinde müthiş hareketlik var. Bu dinamizm anlamına gelir. Lakin aynı zamanda erken depar yapıp enerjisini tüketmeye de yol açabilir. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olup olmayacağı tartışmasını biraz da bu bakış açısıyla değerlendirmek gerekiyor.
7 Temmuz 2021 tarihli yazımda, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun yapılacak bir seçimde cumhurbaşkanlığına aday olacağına ilişkin kendisi ile görüşen CHP’li bir siyasetçinin ağzından aktarmıştım. CHP tarafındaki hareketliliği de 18 Haziran tarihli “İmamoğlu, cumhurbaşkanı adaylığını Malatya’da ‘ilan etti’” başlıklı yazıda yansıtmaya çalıştım.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu kendini, İstanbul seçimlerinde çok dezavantajlı bir pozisyonda yola çıkıp tekrarlanan seçimde 800 bin oy fark elde eden siyasetçi olarak görüyor. Buradan hareketle de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisini Millet İttifakı’nın doğal adayı kabul ediyor.
İmamoğlu, İstanbul’da İYİ Parti ile kol kola, HDP ile de dirsek teması politikası ile 25 yıllık RP-AK Parti saltanatını yıktığını düşünüyor. Aday olması halinde aynı başarıyı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de elde edeceğine inanıyor.
İmamoğlu, buna ne kadar hevesli olduğunu da Haziran ayında yaptığı Malatya-Gaziantep gezisinde göstermiş oldu. Bunu biraz da başka isimlerin önümü almak için yaptığında şüphe yok.
İmamoğlu kadar olmasa da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da cumhurbaşkanı adaylığı yarışı içerisinde. Yavaş bunu kendi tavırlarına yansıtmadan üslubunca yürütüyor.
Burada Yavaş ile ilgili bir not düşeyim. Etrafındaki isimler Yavaş’tan çok daha istekli ve yüksek beklenti içerisinde. Yavaş’ın kurmay heyeti, benim de yakından tanıdığım yurt dışındaki ekonomi alanında öne çıkan belli isimlerle temas yürütüyorlar.
“Mansur Bey cumhurbaşkanı olacak. Oluşacak ekonomi ekibinde sizin de önemli bir görev üstlenmenizi arzu ediyoruz” deyip, teklif götürüyorlar. Kimi isimlerle pozisyonlar bile konuşuluyor.
KILIÇDAROĞLU’NUN “BİR DÖNEM DAHA” ÇIKIŞI NE ANLAMA GELİYOR?
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Habertürk’teki programda, “İstanbul ve Ankara Büyükşehir belediye başkanlarının görevlerine bir dönem daha devam etmesinden yana” olduğu sözlerini paylaşması yeni bir tartışmayı gündeme getirdi.
Kılıçdaroğlu, iki başkanın yerlerinde kalması çıkışı ile sadece İmamoğlu ve Yavaş’ın önlerini kesmek için mi yaptı? Bu soruya evet cevabı vermek, konunun sadece bir tarafını algılamak olur. İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlıklarının çeyrek asır sonra iktidar partisi zihniyetinin elinden alındığının değerini bilen Kılıçdaroğlu, yeniden buraların AK Parti’nin eline geçmesini istemiyor.
Bilindiği gibi her iki ilde de büyükşehir belediye meclislerinde AK Parti-MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı üyeleri ağırlıkta. Başkanın istifa etmesi halinde AK Parti ve MHP’li meclis üyeleri toplanıp AK Partili bir ismi büyükşehir belediye başkanlığına getirirler. Bunun aksini beklemek safdillik olur.
Kılıçdaroğlu, bin bir güçlükle kazanılan büyükşehir belediye başkanlığını kendi elleriyle iktidara teslim etmek istemiyor.
CHP liderinin hesaba kattığı ikinci bir nokta ise İmamoğlu ile Yavaş arasında ittifaka zarar verecek muhtemel bir adaylık rekabetinin önüne geçmek istiyor.
Kılıçdaroğlu’nun çıkışının üçüncü nedeni de erken başlanacak bir seçim kampanyasının enerjiyi boşa harcamak anlamına geleceğini düşünüyor. Dahası, açıklanacak bir seçim takvimi öncesinde harcanacak bu enerjiye sandığa giderken çok ihtiyaç duyulacağını varsayıyor.
Millet İttifakı’nın öteki paydaşlarıyla bir mutabakata varmadan yapılacak aday açıklamasının ittifakın ruhuna aykırı geleceğinin hesaplanması ise dördüncü sebep olarak ortaya çıkıyor.
Kılıçdaroğlu, kendisini cumhurbaşkanı, İYİ Parti lideri Meral Akşener’in de cumhurbaşkanı yardımcısı olmasından yana bir formül üzerinde çalışıyor. Başbakan gibi çalışacak bir cumhurbaşkanı yardımcılığını aynı zamanda parlamenter sisteme geçiş için de bir adım olacağını düşünüyor.
Ayrıca parlamenter sisteme geçildiğinde cumhurbaşkanının kim olduğundan daha önemlisi kimin başbakan olacağıdır. Bu formül hayata geçirildiğinde Türkiye’nin var olduğu iddia edilen yüzde 70 sağ, yüzde 30 sol oy oranı ile örtüşecek bir tablo da kendiliğinden şekillenmiş olacak.
KILIÇDAROĞLU ADAY OLMALI MI, OLMAMALI MI TARTIŞMASI ERKEN BAŞLADI
CHP liderinin, İmamoğlu ve Yavaş isimlerinin önünü kesmesi ve kendi adını öne çıkarması, Millet İttifakı tabanında tartışmayı erken başlatmışa benziyor.
Kılıçdaroğlu’nun 10 Haziran 2014’de Ekmeleddin İhsanoğlu’nu, 24 Haziran 2018 seçimlerinde de Muharrem İnce’yi cumhurbaşkanlığına aday göstererek daha başından seçimlerin kaybedilmesine yol açtığını öne sürenler sosyal medyada harekete geçtiler.
“Kılıçdaroğlu AKP’yi güç durumda bırakmaz. Ne yapar eder başkanlığı cumhurbaşkanlığını hediye eder” diye yapılan paylaşımlar öne çıktı.
Siyaset bilimci Nezih Onur Kuru ise Havuz Medyasının İmamoğlu aşkını rakamlarla ortaya koydu. Kuru’ya göre, iktidar medyası İmamoğlu’na karşı özel bir çaba gösteriyor. CNN Türk, son bir ayda 12 kez İmamoğlu’nu konu başlığına taşıdı. Yine Kuru’nun yaptığı tespitlere göre, Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi son bir ayda 12 kez İmamoğlu’ndan söz eden yazılar yazdı.
İktidar medyasının İmamoğlu’nu öne çıkarması, Yavaş’a övgüler yağdırması, bu isimleri cumhurbaşkanlığı yarışına zorlamak ve Millet İttifakı içinde bir çatlak oluşturmaya yönelik girişimler olarak değerlendiriliyor.
Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminin ateşi, daha aylar, belki yıllar öncesine vurdu.