Babasına ‘terörist’ diyen evlat, mirastan mahrum edilebilir mi?

AHMET KURUCAN | YORUM

Ülkem insanı da Hizmet Hareketi insanı da çok zor zamanlardan geçiyor. Dün aklımıza gelmeyen, bırakın akla gelmesini hayalimize dahi misafir olmayan nice düşünceler gerçek hayatta karşılık buluyor. Siyasetin, hayata siyaset üzerinden bakmanın oynadığı rol o kadar büyük ki, halk tabiriyle bu sonuca sebebiyet verenlerin ‘yatacak yerleri yok!’

Anne babayı evladına, evladını anne babaya düşman eden bir süreç. Tek kelime ile korkunç. Varlığına sebebiyet verdiği, kendi elleriyle uyumayıp uyuttuğu, yemeyip yediği, üzerinde titreye titreye titreye yetiştirdiği evladını rejimin diskuruna inanarak düşman olarak gören, terörist diyen anne babalar. Ya da tam tersi; anne-babalarına düşman ve terörist diyen evlatlar.

Bugüne kadar en az 7-8 kişi sormuştur bana; mübalağa yapmıyorum. Mübalağa yapacak olsam rakamı abartılı olarak verirdim. Gerek e-mail, gerek sosyal medya ve gerekse dostlar aracılığı bana ulaşan bir soru; “Evladımı mirastan mahrum edebilir miyim? Dinimizin bu konuda anne baba olarak bana vermiş olduğu bir ruhsat var mı? Yarın ahirette Hakk’ın huzuruna çıktığımda sorumlu olmak istemiyorum. Böyle bir hakkım varsa kullanmak ve bana rejimin ağzına uyarak ‘terörist’ diyen evladımı mirasımdan mahrum etmek istiyorum. Ne dersiniz?”

Soru aynen böyle. Neden? İlk paragrafta resmini çizmeye çalıştığım manzaradan dolayı.

Bir insan evladını nasıl mirasından mahrum eder? İki şekilde. Birincisi, hayatta iken mal paylaşımı yapar, mirasından mahrum etmek istediği çocuğuna hiçbir şey vermez. İkincisi, ölümünden sonra uygulanmak üzere vasiyet bırakır ve “Şu çocuğuma hiçbir şey verilmesin!” der.

İlkinden başlayayım; Sa’d b Ebi Vakkas’ın malının tamamını hibe etme isteğine Efendimiz (sas) karşı çıkmıştır. Bu karşı çıkışta dile getirdiği gerekçe genel bir ilkeyi nazara verir. Şöyle der Nebiler Serveri: “Senin vârislerini zengin olarak bırakman, onları insanlara muhtaç fakir olarak bırakmandan daha hayırlıdır.” (Buhâri, Vesâyâ, 2)

Konu ile alakalı Efendimiz’in (sas) hayatında cereyan etmiş ikinci bir vak’a daha var. Beşir b. Sa’d oğlu Numan’a bir köle bağışlar. Yalnız annesi diğer çocuklarına aynı bağış yapılmadığı için itiraz eder ve Efendimiz’i (sas) bu muameleye şahit tutmadıkça, onun onayını almadıkça bu tasarrufu kabul etmeyeceğini söyler. Karısının ısrarı üzerine Beşir b. Sa’d oğlu Numan’ı yanına alarak Hz. Peygamber’in (sas) huzuruna gelir ve durumu anlatır. Efendimiz (sas) ona diğer çocuklarına da böylesi bir bağışta bulunup bulunmadığını sorar. Aldığı “Hayır!” cevabı karşısında, “Allah’tan korkun ve çocuklarınız arasında adaletli davranın!” deyince Beşir b Sa’d bu tasarrufundan vazgeçer. (Buhârî, Hibe, 13)

İslam hukukçuları ne diyor?

Pekala İslam hukukçuları bu konuda ne demiş? Fukaha iki ayrı görüş ileri sürmüş. Bir kısmı Beşir b. Sa’d hadisinden hareketle hibe miras değildir, dolayısıyla ebeveyn çocuklarından istediğine istediği miktar hibeyi yapabilir. Gerçi bu kardeşler arasında ayrımcılık anlamına gelir ve doğru değildir ama yaptığı tasarruf mekruh olmakla birlikte geçerlidir demişlerdir. Bir kısmı ise çocuklardan birine yapılan hibenin kardeşler arasında geçimi etkileyeceği, onun için hibelerin karşılıklı rızaya dayanması gerektiğini söylemiş ve hadisin buna işaret ettiği yorumunu yaparak hibe geçersizdir demişlerdir.

Vefatını müteakip yapılacak mal taksiminde vasiyet yoluyla mirasçılarından birini mirastan mahrum etmeye gelince! Genelde İslam alimleri miras taksimi adına oranların Kur’an’da beyan edildiği ve Efendimiz’in (sas) “Varise vasiyyet yoktur!” hadisi ile bunu te’yid ettiğini ifade ederek, böyle bir tasarruf geçersizdir demişler. Hüküm olarak da ‘mekruh’ diyenler olduğu gibi ‘haram’ olduğunu söyleyenler de olmuştur.

Dayandıkları akli temel de ebeveyn çocukları arasında adil olmak ve eşit davranmak mecburiyetindedir argümanı olmuştur. İlavesi de var, buna rağmen çocuklarından birini mirasından mahrum edecek vasiyet bıraktı ise bu vasiyet malın üçte bir ile sınırlıdır kaydını da ilave etmişlerdir. Bu görüşteki dayanakları başta zikrettiğim Sa’d b Ebi Vakkas hadisinin devamında Efendimiz’in (sas) söylediği beyandır.

Tabi şimdi bir çoklarınız bana şu soruyu sorabilir: “Verdiğiniz iki örnekte Sa’d bin Ebi Vakkas ve Beşir b. Sa’d’ın evlatları, babalarına terörist, darbeci ya da hain demiş mi?”

Hayır, dememiş!

Bu örnekleri vermemim sebebi gelenekteki yerini göstermek ve bir dönemler yaptıkları içtihatlara illa ilahi vahy veya hadisten onay arayışı içine girdiklerini göstermek.

Kabaca zikrettiğim bu bilgilerden sonra gelelim nihai cevaba; siz bilirsiniz. Caizdir, değildir, helaldir, haramdır demem ve diyemem. Neden? Gördüğünüz gibi ayetlerdeki oranlara, Efendimiz’in (sas) gerek vasiyet, gerekse hibe konusundaki beyanlarına rağmen fukahanın meseleyi taabbudi değil ta’lili bir çerçeve içinde ele almıştır.

Ne demek?

Bu deliller namaz, oruç, hac gibi üzerinde içtihadın yapılamayacağı kıyamete kadar geçerli ve her Müslümanı bağlayan beyanlar değil, aksine her bir fert için ayrı ayrı değerlendirmelere konu edilip tahlil edilebilir olarak görmüşlerdir. Bir başka tabirle içtihada açık alan olarak nitelendirmişlerdir. İşte bu sebeple caizdir, değildir, helaldir haramdır diyemem dedim yukarıda.

Ne olacak o zaman?

Her şahıs içinde bulunduğu şartlara, yaşamış olduğu gerçekliklere bağlı olarak kendi kararını kendi verecek. Şöyle düşünebilir mesela; “Yarın Hakkın huzuruna çıktığımda ben bu tasarrufumun hesabını Allah’a çok kolay bir şekilde veririm. Çünkü benim oğluma kızıma yaptıklarım, onların bana yaptıkları der teker teker anlatarak adaletin bu olduğunu düşündüm Ya Rabbi derim.”

Sözü daha fazla uzatmanın manası yok. Herkes Hakk’ın huzurunda hesap veriyormuş gibi yaşadıklarını ve yaşattıklarını önüne koyarak nihai kararını vicdanına ve aklına danışarak kendisi verecek. Ne güzel ölçüdür: “Müftüler fetva verse de kalbine danış.”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

14 YORUMLAR

  1. Acikcasi bilmiyorum deyin!
    Baba hayattayken malinda istedigi gibi tasarruf edebilir, fakat oldukten sonrasi icin sadece malinin 1/3’unu hibe seklinde istedigine birakabilir. Geri kalan mal, anne baba 1/6 sar alacak sekilde, nikahli hanimi 1/8, cocuklari da kalani 2’ye 1, erkek-kiz, oraninda paylasir. Tabii, bir cok farkli versiyonu da var.
    Gercekten ogrenmek isteyen suraya baksin:
    https://youtu.be/H5S1QueJr-w?feature=shared

    • Emre Gur Bey,
      Miras konusunda bilgili oldugunuz anlasiliyor. Size bir sorum olacakti: Baba, hayattayken dort cocugundan birine buyuk bir dukkan ve bes katli bir binayi tapusuyla beraber verse, daha sonra baba vefat ettikten sonra diger 3 kardes babanin olmeden once diger cocuguna verdigi yerleri de Mirasa tabi bolusmemiz lazim diyebilirler mi? Diger 3 kardes bu yerlere hak sahibi olur mu?
      Diger bir soru kendisine fazladan dukkan ve bina verilen evladin sorumlulugu nedir? Baba vefat ettikten sonra kendisine babasinin verdigi yerleri kardesleri ile bolusmese dinen mesuliyeti var midir?
      Tesekkur ederim.

      • Baba hayattayken malinin buyuk bir bolumunu evlatlarindan birine, digerlerinden miras kacirmak maksadiyla bu isi yapmissa bu dogru degil. Fakat, baba hayyatta iken ile ogullardan birisi ile ticari nedenlerle boyle bir tapu verme hadisesi vs gerceklesti ise bunu da diger cocuklara izah edip, su-i zanni kaldirmalari gerekir(di).

        Kanunen ortada bir tapu meselesi oldugu icin, kanun yolu ile bu maldan bir sey alinamaz. Fakat, mali alan kisi eger Allah, ahiret inanci var ve 3 kurusluk dunya mali icin, haram para ile ahirete gitmek istemez ise bunu gonul rizasiyla yapar; Allah-u âlem babayi da yaptigi hatadan kurtarir.
        Soyle ki, babanin varsa borclari odendikten sonra kalan malin 1/3’unu gecmeceyecek sekilde varsa vasiyeti yerine ulastirildiktan sonra, varsa hayatta anne babasi (yani sizlerin dedesi- nenesi) onlar her biri 1/6’sar alacak(yoksa bu hisse sizlerin paylasacagi havuza dahil olur). Vefat ederken hayyata olan nikahli esi (anneniz veya uvey anneniz-hangisi o zaman nikahindaysa) 1/8’ini alacak. Erkek cocugu oldugu icin halaya, amcaya bir sey dusmuyor. Geri kalan maldan, erkekler 2, kizlar (varsa) onlar da 1’er hisse alacak.
        Bu paylasim yapildiktan sonra, isterse kardesler kendi aralarinda birbirlerine hediye edebilirler vs ama ilk once hak sahibinin hakkini bilmesi ve Allah’in bu emrinin yerine getirilmesi bir vecibe ve bir ibadet.
        Kardeslerden birisinin ‘Ben dinin ongordugu taksimi kabul etmiyorum/tanimiyorum’ demesi aninda onu ‘kafir’ yapar. Yani agziyla kus tutsa bir daha yeniden iman etmeden cennetin kapisini goremez. Ama, biliyorum babam bana haksiz birakti bunu, sizin de hakkiniz var ama mal tatli, size veremeyecegim derse haram mala el uzatmis olur; gunahkar olur; sizler mutlaka ahirette hakkinizi alirsiniz.

        Kimse kardesi namaz kilmiyor diye birbirini yemiyor, ama bu mal mulk islerinde insanlar girtlak girtlaga geldigi icin Allah cc Kur’an da hicbir kargasaya yer birakmayacak sekilde tek tek, madde madde aciklamis hukumlerini.
        Yukarda linkini verdigim kitapta cok daha ayrintili ornekler bulabilirsiniz.

  2. Özetle herkes elest meclisinde Allah a söz verir. Her çocuk anne babasını seçerek; dünya ya gelir. Buradaki görev bitince ahirete göç eder.

  3. bende bir çok cemaat insanına dışardakilere mail attım ama beni dikkate kimse almadı.. örnek.. burada yazı yazan birisi. bizi dikkate alan yok. yardım eden yok. ölünce hakkımızı aliriz artık

    • Hakan kardeşim, içerideyken kaç mektupla kimlerden yardım isteyebildiniz, görmeden ve izin verilmeden çıkarılamayan mektupların zarflarına hangi isim ve adresleri yazdığınızı bilemiyorum ama inanın bana ulaşmadı kardeşim.
      “Burada yazı yazan birisi” derken tr724 yazarlarını mı yoksa direkt Ahmet Abiyi mi kastediyorsunuz ya da “yazı yazan” derken “yorumcuları da mı kastediyorsunuz onu da bilemiyorum.
      Tabii yorumunuzdan “içeridekilere kimse yardım etmedi” anlamı çıkmaz inşallah. Öyle kastedenler/anlayanlar, kabul edenler varsa, onlar da haklarını alırlar elbet…

  4. Bedirde baba-ogul karsi karsiya gelmis savasmis mi? Nicin? Biri digerine terörist muamelesi yapmis, vatanindan surmus. Birak mirastan mahrum etmeyi daha oteside olmus yani. Sana teorist diyen seni bulsa oldurebilir mi? Evet. Boyle birine mal birakilir mi? Birakilirsa caiz olur mu? Olmaz

    • Boyle yapabilirsin, ama o zaman kendi heva ve hevesinin dinine tâbi olmus olursun.
      Dinin ozu, senin benim anlayisima veya zamanin modasina gore degil, Allah(cc)’in koydugu kaidelere gore hareket etmektir.
      Kimse bu kaidelere (feraize) uymaya kimseyi zorlayamaz belli sartlarda, ama bu sonucta iman-kufur meselesine indirgeniyor temelinde.

      Ayrica mu’min bir babadan, kafir bir cocuga miras gitmez; tersi de gecerli!

  5. Bari Fikihta TEDBIR yapmayin.
    Bir sorunun cevabi ya evettir ya hayirdir.

    Kararsiz bir Hukuk Sistemi olabilirmi?
    Size birakiyorum vicdaninizla karar verin ne demek?

    O an öfkeliysen; Verme

    Biraz merhamete geldiysen; Ver

    Böyle bir Safsata olabilirmi?

    Fikih yada Hukuk dümdüzdür… Kimsenin Hatirina bakmaz.

    Gercegi ortaya koyarsin begene alir yada almaz.

    Soru sorulan bir Kisiniz ve sorulari yüzeysel bilgileri tazeleyerek gecistiremezsiniz.

    Saygilar.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin