Baba akü yok!

Yorum | Naci Karadağ

Not: Bu yazı ağır kazık içerir!

Hiç betimlemeyle vakit harcamayayım, direkman linkini şuraya koyuyorum…

Meşhur Vizontele’nin enfes akü sahnesi…

Şafak Sezer’in canlandırdığı Veli karakteri tam olarak günümüz iktidar taraftarı profili. Ölen kuzeninin yavuklusuyla evlenebilecek kadar midesi geniş, korkak ama mangalda kül bırakmıyor, güce, yani babasına yaranmak için her imkanı değerlendiriyor ama diğer taraftan ikide bir kendi çıkarlarını da hatırlatıyor.

“Kaputu açmışlar, bir de aküyü çalmışlar!”

Bunun bir de “Duvarı yıkmışlar bir de pirketleri (briket) kırmışlar” versiyonu var filmin ilerleyen sahnelerinde.

Aslında son 15 yıldır bu ülkede yaşananların bir Yılmaz Erdoğan senaryosundan pek farkı yok.

Sadece birkaç olayı ele aldığımızda hemen anlaşılacaktır zaten.

Ayrıntılara boğmamak adına satır başları halinde aktaracağım, merak edenler derinlemesine araştırabilir.

Yıl 2005… Epey hengameli ihale sonucunda OJER Telekom(OTAŞ) Türk Telekom’un yüzde 55 hissesini 6.55 milyar dolara satın aldı. OTAŞ’ın kağıt üzerinde 2 ortağı vardı; ana ortağı Lübnanlı Hariri ailesinin sahip olduğu OGER Telekom bir diğeri Suudi Telekom şirketi. Tüm bunların paravan olduğu iddiaları her zaman geçerliliğini korudu elbette.

Geri kalan yüzde 45’lik hisse hazineye aitti. 2008’de ise bu rakamın yüzde 15’i halka arz edildi.

Şurası çok önemli, şirket satılırken sıfır borç ve kasada tam 2 milyar dolar vardı. Yani, 6.5 milyar doların 2 milyarı hemen yeni sahiplerine geçti.

Yapılan sözleşmeye göre şebeke-altyapı ve taşınmazların kullanım hakkı 21 yıl 3 aylığına Türk Telekom’a devredildi!! Sadece şirket değil tüm altyapı da verilmiş oldu.

Burası da mühim zira şirketin sahip olduğu bakır kablonun kelepir bedeli bile inanılmaz bir rakam tutuyordu. Buyrun bizzat havuzdan okuyun ayrıntıyı.

Bu bir kenarda dursun, hemen parmak hesabı yapalım.

İhale 6,5 milyar dolara alındı. 2 milyar dolar kasada nakit duruyordu. Yani toplam borç 4,5 milyar dolar.

Ödeme planına bakınca işin içinde tuhaflık olduğu barizdi zaten. Yapılan satışa göre bir peşinat alınacak ardından her yıl 1 taksit olmak üzere 5 yılda ödenecek.. Peşinatı ve ilk taksiti ödeyen firma 2007’de kalan borcun tamamını ödeyeceğini belitti.

Ancak öyle klişe Arap sermayesi filan girmedi ülkeye.

Ne yaptılar peki?

Türk bankalardan 4.75 milyar dolar kredi çektiler. Kredi alırken teminat olarak ne gösteriyorlar biliyor musunuz?

Telekom hisselerini!

Satın aldıkları şirketin borcunu ödemek için aynı şirketin hisselerini teminat göstermek dünyada benzersiz bir uygulama.

Şöyle düşünün, bir kamyon buğday almak için krediye ihtiyacınız var, teminat olarak henüz sizin olmayan bir kamyon buğday gösteriyorsunuz!

Ne şahane değil mi, bizim ihalemizi alıyorlar, parayı bizim bankamızdan aldıkları kredi ile ödüyorlar.

Pardon onu da yapmıyorlar.

Toplam borçları 4,5 milyar dolar, çektikleri kredi 4,75 milyar dolar. Yani daha işin başında 350 milyon dolar artı 1,8 milyar dolar değerinde bakır bedeli olarak kâra geçiyorlar.

Burada da bir acayiplik var.

O kadar ki zamanın DP başkanı Süleyman Soylu namus şeref sözü veriyor. Hesap soracağım diyor.


Bitmedi tabii… Ellerinde tam 35 milyon kilometrelik kablo var.

Bakır kabloları satışa çıkarırken yine bir tuhaflık oluyor.

2003’de tonu 2 bin dolardan satılan bakırın fiyatı 2013’te 8 bin dolara çıkıyor aniden…

Yüzde 400… Güzel para…

Gülüyoruz ama atılan kazık bize… Devam edelim.

Arapların olduğu ileri sürülen bu iki şirket aldığı kredi borcunu ödemediği gibi daha sonra bankaların kapısını bir daha çalıyor ve yeniden çeşitli krediler alıyor. Kredilerde sınıra ulaşınca yerli ve yabancı Yatırımcılara tam 1 milyar dolar, dolar cinsinde tahvil satıyor. Yani yerli ve yabancı yatırımcıya 1 milyar dolar borçlanıyor.

Beş kuruş ödemedikleri gibi hala çarpmaya devam ediyorlar.

Bu esnada muazzam bir kadrolaşma ve eşe dosta makam peşkeş çekme süreci de yaşanıyor. Birilerinin milyarlarca dolar çarptığı devlet kuruluşundan yiğit Bulut yılda 400 bin, Fahri Kasırga iki misli, Fuat Okay bir o kadar maaşla nemalanıyor. Bunların hepsi şu anda Saray’da ikamet ediyor. Buyrun size Telekom’un yönetim kadrosu.

Dolar kuru yükselince şirketin borçlanma giderleri de artıyor doğal olarak ve Türk Telekom 2016 yılında 724 milyon TL zarar ediyor. Ama yaptığı masraflar, kadrolaşma, yandaş medyaya akıttığı reklam bütçeleriyle hiç de zarar etmiş batık bir kuruluş görüntüsü vermiyor nedense!

Konunu uzmanları (ki buna bizzat Arap medyası ve ekonomistleri de dahil) şirket 12 yılda 15 milyar dolar kadar bir rakamı yurt dışına çıkardığı sanıyor..

Ve nihayet geçtiğimiz hafta Arap şirketler Türk Telekom’u borçlu oldukları Türk bankalarının kucağına atarak kirişi kırıyor, arazi oluyorlar.

Normal bir ülkede olsa kıyamet kopar, halk sokaklara dökülür.

Yapılan ahlaksızlık ve dolandırıcılık bir yana, bu büyük hesabın faturası millete kesiliyor.

Elbette burası Türkiye…

Birileri kaputu açıyor ve aküyü tümden götürüyor.

Zavallı halk da zannediyor ki, arabanın ışıklarını açık unuttuğu için akü bitmiş.

Yok, baba akü tümden yok, almışlar!

Geçtiğimiz haftanın son günü…

Zaten bu Cuma akşamları enteresan, her türlü pis entrika, vurgun, soygun, tiyatro Cuma akşamları sergileniyor bu ülke.

Gecenin bir vakti, hava epey kararmış ancak tüm TV istasyonları canlı yayında. Başkan Erdoğan (Havuz medyası Başkan demeye çok özen gösteriyor, aksini yazan hain bile ilan edilebilir zira) Sarıyer Kireçburnu’nda balık av sezonu açılışını yapıyor.

Yanında kim var dersiniz?

İstanbul Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz…

Allah ile kandırmak bu ülkede her zaman geçerli bir taktik çünkü.

Manzarayı görünce şöyle bir mesaj yazıyorum sosyal medyada.

Aradan birkaç saat geçiyor. Olmuş gece yarısı, hatta sabaha karşı. 03 filan…

Ancak kaput açılacak ve akü toptan götürülecek.. Çünkü sezon açıldı artık.

Çok ilginç bir şey oluyor…

Yakın tarihte hakkında çok büyük bir ceza verilmesi beklenen Halkbank, döviz fiyatında indirime gidiyor. Piyasanın yarı fiyatına döviz satmaya başlıyor. Ne kadar süre bu işi yaptığı, ne kadarlık dövizi kime sattığı ise meçhul.

7 TL’ye yaklaşan dolar Halkbank bonkörlüğüyle birilerine 3,8’den satılıyor.

Banka sonra bunun teknik bir yanlışlıktan kaynaklandığını söylüyor ama bunun yalan olduğunu konuyla ilgili herkes biliyor. Çünkü tek bir mecrada yaşanmıyor bu “Teknik arıza”!

Olayı tesadüfen duyanların da sisteme dalmasıyla anında önlem almayı da unutmuyorlar. İstenmeyen tüylere tahammülü yok akücülerin.

Seçimden önce Anadolu Ajansı’nın sonuçları ilan etmesi gibi bir simülasyon her halde bu!

Gerçi büyük Türk düşünürü Yeliz’in bu konuda ikna edici açıklaması da var.

Anlayacağınız bir gecede yine milyarlarca liralık vurgun yapılıyor ve halktan ‘sıfır’ tepki.

Birileri bankanın kaputunu açıyor ve aküsünü çalıyor…

Götürülen yüzlerce aküden sadece biri bu aslında. Bu ülkede açılmadık kaput, yürütülmedik akü bırakmadılar.

Alın size akücülerin ilişki haritaları.

Daha kaç kaputumuz kaldı, topyekün yürütülecek kaç aküsü var bu milletin bilmiyorum.

Gidişatın sonunda evlatlarımızdan şu cümleyi duymak artık fantastik olmayacak sanırım:

Baba ülke yok…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin