YORUM | MAHMUT AKPINAR
Geçen hafta içinde siyaset bilimci Taner Akçam, Ahmet Nesin’in ve Erkam Tufan Aytav’ın Youtube programlarına katılarak “yeni bir hikaye lazım” dedi. Bir dönem Ermenilere, Rumlara yazık ettik, 1980 öncesi sağ sol çatışmalarında gençlere yazık ettik sonra Kürtlere yazık ettik, şimdilerde pek çok kesimden insana yazık ediyoruz. En azından sonrakilere yazık etmesek, dedi. Herkesi kucaklayan, herkesin içinde kendisini bulacağı yeni bir hikaye oluştursak ve ülkeyi bu kısır döngüden kurtarsak diye çağrıda bulundu.
Daha önce Abant toplantılarıyla azınlıklardan, dindarlara, solculara, sağcılara, Alevilere, Kemalistlere kadar pek çok farklı kesimden insan ülke gündemleri etrafında buluşmuş ve kucaklayıcı, kuşatıcı bildiriler yayınlamıştı. 1990’larda başlayan 2015’lere kadar devam eden “herkesi kendi konumunda kabul” ve “birlikte yaşamaya” dair çok çok önemli konular ele alınmıştı. Ama Türkiye’de maalesef geniş yelpazedeki aydın kesimi dini kimliği olanlara ve yaptıklarına hep tepeden bakmış ve küçümsemiştir. Kemalistler ve sol gelenekten gelenler zaman zaman bu toplantılara katılsalar da, yapılan iyi işlere hep kuşkuyla bakmışlardır. Bu nedenle Hizmet Hareketi’nin yaptığı onca güzellik, ülke adına ortaya konulan emekler, çabalar, onlarca üniversite, binlerce okul, parçalanmışlığı gidermek için yapılanlar bazılarında yok sayılmış, hiçbir zaman görülmemiştir. Erdoğan’ın ürettiği söylemleri ilk satın alan da maalesef bu kesimler olmuştur. Türk aydını onca yararlı işi iktidarın iddialarına kurban etti, etmeye devam ediyor. Kendisi de aynı iftiralardan ve yaftalardan yargılananlar dahi Erdoğan’ın ağzıyla konuşmayı sürdürüyor. Zira dindar mahalleden çıkan şeylere karşı peşin hüküm sahibiler.
İşte tam da bu nedenlerle aynı hakikatleri siyaset bilimci Prof. Dr. Taner Akçam’ın söylemesi çok önemli. Prof. Akçam 1980 öncesi solun kalesi olarak kabul edilen ODTÜ’de öğrenciyken Devrimci Gençlik (DEV-GENÇ) hareketinin öncülerindendir. Hapis yatar ve bir şekilde yurt dışına çıkmayı, Almanya’ya gitmeyi başarır. Eğitimine orada devam eder. Yakın dönem Türkiye siyaseti adına basılı pek çok kitabı olan Prof. Taner Akçam şu sıralar ABD’de bir üniversitede hocalık yapıyor. Dindar mahalleden birisi bunları daha net ve daha gür söylese aynı etkiyi yapmaz. Benzer şeyleri ben de söylüyorum ama etkisi olmuyor. Zira hem etki alanım sınırlı hem de ben dindar bir tabandan geliyorum, İHL mezunuyum. Seküler bir aileden gelen, çok da iyi bir akademisyen olan, isabetli analizler yapan Mehmet Efe Çaman’a bile katlanamıyor sol camia.
Sol tabandan gelen, öğrenci olaylarına katılmış, Avrupa görmüş, dünyayı tanıyan ve Türk siyasi tarihi konusunda uzman bir akademisyen çok önemli ve yararlı şeyler söylüyor. “Yeniden bir sosyal uzlaşmaya, herkesi kucaklayan bir yeni hikayeye ihtiyaç var” diyor. “Gelin nesillere bir daha yazık etmeyelim!” diyor. Farklı kesimlerden aydınlar bari bu adamı dinleseler, ülkenin içinde bulunduğu bu kısır döngüye, ayrışmaya seslerinin yettiğince dur deseler.
Kurulan baskı düzeni nedeniyle, herkesi kucaklayan ve kuşatan, geleceğin Türkiye’sini inşaya yönelik böyle bir toplantıyı Türkiye’de yapmanın imkanı yok. Erdoğan iktidarı kendisine yaramayacaksa böyle bir çabayı hemen “terör”le yaftalar. Ya da kendi lehine manipüle etmek ister. Ama Türkiye dışına çıkmak zorunda kalmış, Kürt, Alevi, solcu, liberal, dindar, her kesimden çok sayıda aydın var. Pekala bu aydınlar yurt dışında paneller, konferanslar düzenleyip her şeyin zıvanadan çıktığı bugünlerde Türk toplumuna yönelik makul, kucaklayıcı mesajlar verebilirler. Sürekli ayrıştıran iktidara, herkesi düşmanlaştıran Erdoğan’a karşı hukuk ve insan hakları, çoğulculuk çerçevesinde birleştirici bir dil oluşturabilirler. Böyle bir çaba Türkiye içinde nefes almakta zorlanan insanlarımıza, yurt dışına çıkmanın yollarını arayan eğitimli gençlere de umut olacaktır. Bu ses ülke içinde de yankı bulacak ve dalga dalga yayılacaktır. İnsanlar nefret dilinden, düşmanlıktan, baskıdan, bunaldılar ve biraz da güzel şeyler duymak istiyorlar.
Türk toplumu eskiden de var olan ama Erdoğan’la zirveye çıkan ayrıştırıcı siyasetten, ötekileştirici söylemlerden kurtulamazsa her dönem birilerini biçen devletin giyotini sarkaç gibi başımızın üstünde gelip gitmeye devam edecek. Her defasında başka birileri biçilecek, şeytanlaştırılacak ve zindanlara atılacak. En azından yurt dışında yaşayan aydınlar ülke için, toplum için ses verip nesillere daha fazla yazık etmeyelim demeliler.