Ayasofya, bir esaretten diğerine…

YORUM | TARIK TOROS

1453’te “ortaçağ” kapanmış, “yeniçağ” başlamıştır.

İstanbul’un “fethine” dair hadis sahihtir, “fatih” ve askerleri dinen kutsanmıştır. 

Ayasofya ise müslüman dünyada mühim semboldür.

Başta Fatih’in hocası Akşemseddin olmak üzere velayet mertebesindeki din ulemasının bakış açısı, kıble tutmayınca binanın Hz. Hızır tarafından döndürülmesi gibi kimi ilahi işaretler ve rivayetler, dilden dile anlatılır. 

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Peki İslamcı camiada Ayasofya’nın kodları nedir?

Bilinen ve pek dillendirilmeyen iki tür kodlama vardır.

Lokalde:

-Ayasofya esirdir. Tekrar cami olması “Türkiye’nin kurtuluşu” demektir.

Genelde:

-Mescid-i Aksa’nın esaretten kurtuluşu “dünyanın kurtuluşu” demektir.

Mescid-Aksa, hususiyet veya kudsiyet yönüyle Ayasofya’dan ayrılır. 

Müslümanların ilk kıblesidir. 

**

Devletlerden bağımsız olarak…

Ortaçağ ve öncesinde, savaşlarda ele geçirilen şehirlerdeki simge mabetler dönüştürülmüştür.

Kiliseye çevrilmiş camiler vardır, İspanya’daki Kurtuba Camii, katedral yapılmıştır. 

“Kılıç hakkı” denen olay budur.

**

Ayasofya’da atlanan şey:

Müze yapılmadan üç sene önce “geçici olarak” ibadete kapatılmasıdır.

1931 sonlarında, ABD merkezli Bizans Enstitüsü uzman göndererek tarihi mozaikleri ortaya çıkarma talebinde bulunmuş. Bu kabul edilmiş ve “cami” hüviyeti değişmeye başlamış.   

Aynı günlerde Türkçe ezan çalışmaları başlıyor, 1932’de uygulamaya geçiyor.

Bilinen gerekçeler dışında, Ayasofya’ya dair uluslararası bir taahhüt olabilir. 

Ulusal egemenliğini tesis etmiş bir devletin, tarihi bir eser üzerinde şöyle veya böyle tasarruf hakkı vardır.

12 bin yıllık Hasankeyf sulara gömülürken ses etmeyenler, Ayasofya için ayağa kalktı.

Düşündürücüdür.

**

Cumhurbaşkanı, bir kararname ile işi bitirebilirdi, topu özellikle yargıya attı.

Ayrıca, konu Danıştay’ın önüne şimdi gidiyor değil.

2005 yılında benzer bir başvuru reddedilmiş. 

Başvuru sahibi dernek, Dava Daireleri Kurulu’na götürmüş, orası da ret vermiş. 

Anayasa Mahkemesi’ne götürmüşler. Çok değil iki sene önce, 2018’te oradan da ret yanıtı gelmiş.

**

Müze kararındaki tuhaf Atatürk imzası, sahtelik iddiaları, vesaire.

Mustafa Kemal, 24 Kasım 1934’te “Atatürk” soyadını almış, aynı gün Ayasofya kararnamesini imzalamış. Haliyle ilk imza denemesinde yani Ayasofya kararında imzanın ham halini kullanmış.

Dönem öyle bir dönem ki, Atatürk’ün uçan kuştan değil sinekten dahi haberi vardır. 

Müze olarak açıldıktan birkaç gün sonra Şubat 1935’te Ayasofya’yı ziyaret etmiştir.

**

Tarihi değiştirecek halimiz yok.

Niye cami yapılmış, neden kapatılmış.

Niçin müzeye çevrilmiş. Kısaca anlattım.

Bugün tekrar camiye çevrilmesi konusunun ardında buz gibi siyasi amaçlar var.

AKP rejiminin ajandasına göre iş tutuluyor.

Her ne planlanıyorsa kokusu çıkacaktır.

Bırakın öyle kalsın, demek de bir haktır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Ne halleri varsa görsünler diyelim ama bi yanlışı düzeltelim. Ayasofyanın kıbleye falan döndürüldüğü yok. Kendine din adamı diyen soytarıların uydurması bu. İslam akıl ve mantık dini deyip böyle yalanlar üreten münafıkları da bir kenara bırakıp mekke ile kudüsün yaklaşık aynı doğrultuda olduğunu hatırlatıp kiliseye eklenen mihrabın da tam ortaya yapılmadığını söyleyip konuyu kapatabiliriz.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin