NİYAZİ SANLI | VİYANA
Avrupa’da aşırı sağın yükselişi sürüyor. Avusturya’da aşırı sağcı Özgürlük Partisi, bugün gerçekleştirilen seçimlerde sandık çıkış sonuçlarına göre tarihi bir genel seçim zaferi kazandı. İlk sonuçlara göre, Herbert Kickl yönetimindeki parti oyların yüzde 29,1’ini alıyor. Özgürlük Partisi genel sekreteri Michael Schnedlitz, ilk sonuçlar için yaptığı açıklamada, “Avusturyalı erkekler ve kadınlar bugün tarih yazdı.” ifadelerini kullandı. Muhafazakar Halk Partisi ise oyların yüzde 26,2’sini alıyor.
Şimdiden muhtemel koalisyon senaryoları konuşuluyor. Mevcut başbakan Karl Nehammer seçimlerden önce FPÖ ile koalisyan yapmayacağını beyan etmişti. Bu seçim zaferine karşın aşırı sağcı partinin hükümet kurmasının zor olduğu belirtiliyor.
Avusturya’da bugün yapılan genel milletvekili seçimlerinin galibi aşırı sağcı FPÖ oldu. Göçmen karşıtlığı ve popülist politikalarla tanınan FPÖ, 1945 yılından beri ilk defa genel milletvekili seçimlerini kazandı. İktidar ortağı başbakan Karl Nehammer’in partisi ÖVP bir önceki seçimlere göre yüzde 11,2 oy kaybederek ikinci parti olurken, Sosyalist Parti (SPÖ) yüzde 20 oy oranı ile üçüncü parti oldu. NEOS yüzde 9, Grüne (Yeşiller) yüzde 8,7 oy aldı.
FPÖ ise bir önceki seçimlere göre oy oranını yüzde 13 artırarak en çok yükselen parti olmayı başardı.
6,3 milyon seçmen sandık başına gitti
Yaklaşık 6,3 milyon Avusturyalı seçmen, göç ve iltica, enflasyon ve Ukrayna’daki savaş gibi tartışma yaratan başlıkların gölgesinde sandığa gitti. 183 sandalyeli mecliste muhtemel milletvekili dağılımı ise şöyle: FPÖ 57, ÖVP 51, SPÖ 40, NEOS 18, Grüne 17 milletvekili ile mecliste temsil edilecek. Aşırı sağcı FPÖ lideri Herbert Kickl partisini bu zamana kadarki en yüksek oy oranına taşıdı ve Avusturya tarihinde bir rekora imza attı.
Göçmen karşıtlığı oy kazandırıyor!
FPÖ’nün seçimi kazanmasının en önemli nedeni olarak göçmen karşıtlığı görülüyor. Kickl, propaganda süresi boyunca göçmenleri hedefe koydu ve halkın korkularını tetiklemeyi başardı. Bütün popülist aşırı milliyetçi politikacılar gibi ülkedeki kötü gidişatın tek nedeni olarak göçmenleri gösterdi. İktidar olduğu takdirde göçmenleri göndereceğini ve sınır kapılarını kapatacağını söyledi. Kickl, ikinci olarak da İslam düşmanlığı üzerinden seçim propagandası yürüttü.