NECİP F. BAHADIR | YORUM
Bu cümleyi belki bugün kurmak riskli olabilir. Yarın tarih hükmünü verdikten sonra herkes söyleyecek bunu… Hayır, hiç şüphem yok; adım gibi eminim. Bir süredir zihnimde dönüp dolaşıp duran konu bu. Ekranlarda, köşelerde ‘FETÖ yöntemi’ höykürmelerini duyunca “Hadi oradan…!” diyorum ama vicdanım ‘yetmez, yazmalısın’ diye başımın etini yiyor adeta. Yatarken, otururken, gece uyandığımda hep bu konu. Uykularım kaçtı.
Yazmasam vicdanımın baskısından kurtulamayacağım. Biliyorum bir etkisi olmayacak… ‘FETÖ tarzı’ diye tepinenler bu yazıyı okumayacak. Sesim oralara kadar gitmeyecek. Sosyal medyada rast gelse bile başlığı görünce “Yazar fena saçmalamış…” diyecek ve başka mecralara akacak. Kim bilir belki de okuyan bir iki kişi olur. Sitenin okuyucuları, “Doğru, haklısın!” diyebilir… Fakat ben oldum olası, ‘tribünlere oynamaktan’ nefret ettim. ‘Okuyucu alkışlasın’ diye yazı yazmadım. Kendini ‘kanaat önderi’ gibi gören yazar değilim. Karınca kararınca yazıyorum işte.
İtiraf etmem gerekirse bu yazıyı ‘vicdanımı rahatlatmak’ için yazıyorum. Yoksa uykularımdan olacak… Bir yazı “Beni illa yaz…!” diye bu kadar baskı yapar mı? İlk kez yaşıyorum. Beynimin damarları sürekli yazıyı işliyor, vicdanım da devamlı ‘hadi hadi’ diye sık boğaz ediyor.
Yeter artık…
Hadi zihin neyse ama vicdanıma kulak vermeliyim. Yoksa hayat konforum sıfırın altına düşecek. Zaten yerlerde sürünüyor. 20 yıl sonrasını düşlüyorum, amfi gibi bir yer ve ben kürsüdeyim; “Evet evladım, ‘FETÖ’ diye bir şey yoktu!”
İktidardan habersiz operasyon mümkün mü?
FETÖ yöntemi genellikle yargı operasyonları söz konusu olduğunda dillere dolanıyor. Bu itham en çok da gerçeğe uyanması beklenen sol siyasetçi ve yorumlarından geliyor. İmamoğlu gözaltına alınır ‘FETÖ yöntimi’, üniversite öğrencileri ‘tutuklanır’ FETÖ yöntemi… Neymiş bu yöntem… Adaletsizlik mi? Hukuksuzluk mu? Yasa tanımazlık mı? Vicdanına beş paraya satmak mı? Evet, vaktiyle – FETÖ değil – Cemaat’e yakın birileri yargıda veya bürokrasinin değişik mertebelerinde görev almış olabilir. Nihayetinde sorumlu siyasal iktidardır. Hele Türkiye gibi demokrasi ve sistemi yarım yamalak işleyen bir ülkede ‘iktidardan’ habersiz operasyon yapacak yargı mensubu var mı? AKP’den önce var mıydı?
Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve gözaltına alınıp tutuklanmasıyla ‘FETÖ yöntemi’ kavramı nasıl bir arada kullanılabilir? ‘FETÖ’ diye yaftaladığınız kişiler geçmişte belediyle başkanlarını mı tutukluyordu? Var mı bir tane örneği? Seçimden hemen sonra İzmir Belediyesi’ne neden operasyon oldu? O gün ellerini ovuşturan kimlerdi? Arşiv unutmaz… Orada duruyor her şey.
Açın AKP’lilerin ‘sevinç çığlıklarını’ duyun. Ergenekon, Balyoz operasyonları AKP iktidarından bağımsız mıydı? Yargıtay Balyoz’da Çetin Doğan ve arkadaşlarının mahkumiyetini onadı. Bugün Yargıtay’da, ‘FETÖ’ diye bir yapı mı var? Bakın, AKP sözcülerinin Ergenekon ve Balyoz açıklamalarına… Ergenekon’un kitabını yazan, kamuoyuna mal eden Şamil Tayyar yıllarca AKP’den milletvekilliği yapmadı mı?
Bu kadar mı körsünüz?
Üç tane majör operasyonu incelemeye, araştırmaya var mısınız? Hodri meydan… Deniz Baykal’ı ‘kumpas’, Aziz Yıldırım’a ‘şike’, İlker Başbuğ’a ‘Ergenekon’ operasyonlarını yatırın masaya… O günün medyasını inceleyin, olayın tanıklarıyla konuşun… Deniz Baykal hariç tabii. O biliyordu, arkasında kimin olduğunu? Yakınlarına söylemiştir. CHP’nin bilmemesi mümkün değil de… İşte lanet olası siyaset. Hakikatin peşine düşmez. İşine geleni kullanır. Bu yüzden siyasetten olmasa bile Türk tarzı politikadan etimle, kemiğimle, tüm hücrelerimle nefret ettim.
Kızı Aslı Baykal’ın “Babamdan dinledim!” dediği şu mesajını da ihmal etmeyin; “2010’da Koç Holding üyesi İnan Kıraç, Deniz Baykal’ı ziyaret ederek partinin çok iyi gittiğini söyledi. 3 isim verdi ve bu kişileri yaklaşan kurultayda listeye almamasını istedi. Baykal bu teklifi reddetti, 3 ay sonra kaset komplosu oldu…”
Daha ne desin? Erdoğan’ın miting meydanlarındaki sesini de mi duymadınız; “Kendi eşiyle değil ha! Buna nasıl özel dersiniz bu özel değil, bu genel genel. Bu genel bir ahlaksızlıktır başka bir şey değil…”
Gerçek apaçık ortada değil mi? ‘FETÖ’ dediğiniz insanlardan ‘Deniz Baykal kumpası’ hakkında bir tane cümle duydunuz mu?
Herkes her şeyi biliyor!
Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’ye ‘şike operasyonu’ kamuoyunun en çok konuştuğu konulardan… Tepkiler karışısında gözler AKP’ye çevrilince utanmadan, arlanmadan, “Ben yapmadım, onlar yaptı!” dedi. Hikaye hemen yazıldı; hedef Fenerbahçe’yi ele geçirmekmiş… Peki işin aslı nedir? Aziz Yıldırım bilmiyor mu? Biliyor… Sadece o değil herkes biliyor gerçeklerin başka olduğunu…
Hikayeyi masal gibi dinleyenler de… Bir AKP operasyonuydu.
Hakan Şükür’ün ‘tanıklığı’ diyeceğim ama ‘fanatizmin çukurunda debelenen, uyuşmuş beyinler’ itiraz edecek? Mademki ‘tarihe’ yazılıyor bu yazı, Şükür’e kulak vermekten yanayım: “Erdoğan, Aziz Yıldırım için ‘Bunu Türk sporundan ayıklamak lazım’ dedi. Bunu bizzat bana defalarca söyledi Erdoğan. Ben Aziz Yıldırım’ın, kendisi hakkında söylediklerini edebim müsaade etmediği için söylemiyorum. Bana bunları söylediği anda dedim ki, ‘Aziz Yıldırım 58. madde değişmesin’ diyor. ‘Şike yapmadığımı ispatlayacağım’ diyor… Bana orada, ‘Ne yapmamış, anasını bile bellemiş. Yapmadığı halt kalmamış. Bunu Türk futbolundan temizlememiz lazım…”
Rıdvan Dilmen bilmiyor mu? Göksel Gümüşdağ nelerin döndüğünden habersiz mi? Evet, bugün konuşmanın bir bedeli var. Onu ödemeye de kimse hazır değil. Burası ‘yürekli insanlar coğrafyası’ değil maalesef… Çok çok şöyle itiraz edilebilir; Sadece Fenerbahçe mi şike yaptı? Hayır, tabii… Türk futbolunda şike söz konusu olduğunda ‘masum ve temiz’ takım bulmak kolay değil.
İlker Başbuğ nasıl tutuklandı?
İlker Başbuğ’un ‘Genelkurmay Başkanı’ görevini yürütürken gözaltına alınıp tutuklanması gibi ‘major bir operasyona’ siyasi iktidardan başka kim veya kimler cesaret edebilir. O dönemin tanıkları çıkıp konuşsa keşke… Erdoğan’ın, İlker Babuğ için, “Hala o … dışarda mı?” diye sağa sola talimatlar verdiği herkesin bildiği ‘sır! Hadi, herkes demeyeyim de en azından birilerinin ‘sırrı’ bu. Başbuğ’un farkında olup olmadığına emin değilim. Ama onun da daha sonra çözdüğü bilmeceler olduğunu biliyorum. Neler mi? Şimdi zamanı değil, bir gün vakti gelir.
Ey her ağızlarını açtıklarında ‘FETÖ taktiği’ diye ortalığı inletenler! Ey Özgür Özel ve CHP sözcüleri! Ey ekran yorumcuları! Biraz feraset, biraz basiret, biraz sağduyu… Bu kadar gerçekleri ters yüz etmeyin. Bugün ‘FETÖ’ yok da sanki özgür bir ortam varmış gibi konuşanlar… Her dönemde her türlü hukuksuzluğun, adaletsizliğin sorumlusu siyasi iktidardır. AKP’dir yani. Daha dün iktidarın ortağı Bahçeli yargıya talimat verdi; “İmamoğlu dosyasını ivedilikle bitirin!” diye.
Türkiye’de yargının bağımsızlığından, irade ve inisiyatif kullanmasından söz etmek mümkün mü? Biraz akıl, biraz vicdan…
Ne çabuk unutuldu, Erdoğan Avrupa’da Ahmet Şık’ın ‘İmamın Ordusu’ adlı kitabını bombaya benzetti. Unuttunuz değil mi? Şu cümle arşivden temizlemek mümkün mü; “Bomba kullanmak suçtur, bombanın yapılacağı maddeleri kullanmak da suçtur. Bomba yapmanın ihbarı gelmişse, güvenlik güçleri bunları toplamaz mı? Burada da daha önce bilgiler gelmişse, yargı da bu kararı vermiştir ve güvenlik güçlerine gidin alın demiştir…”
Dünya üzerinde acaba başka bir siyasetçi var mı kitap ile bombayı aynı cümle içinde kullanan?
Nuray Mert yazmayı bıraktı bugün. Neden? FETÖ’nün ne taktiği ne kendisi var! İsmail Saymaz evine kapandı mecburen. Susturuldu. Kalemi elinden düştü. Lal kesildi. Perşembenin gelişi, çarşambadan belliydi. Çarşamba’nın faili kimse Perşembe’nin de o? “Ben yapmadım, onlar yaptı!” gibi çocukça bahanelere bir ülke bu kadar kolay teslim olur mu? Azeri yazar Mirza Fetali Ahundov’un, “Türkler kadar masallara inanan ikinci bir millet yoktur!” cümlesini duyduğumda ‘O kadar da değil!’ demekle yanılmışım.
Hz. Ömer’e atfedilen bir söz var: “Cahiliye döneminde ‘Tanrı’ diye helvadan put yapar, onlara tapardık. Uzun bir yolculuğa çıktığımızda karnımız acıkınca, yaptığımız putları yerdik. Bunları hatırladıkça gülerim. Bununla beraber hiçbir günahı ve suçu olmayan masum kız çocuklarımızı diri diri toprağa gömerdik. O günler aklıma geldiğinde ise oturup ağlarım…”
Bu ‘FETÖ masalları’ puta döndü. Yarın, bugün yediğiniz o puta çok ağlayacaksınız…
Benim için yarın artık bugündür…
Ve diyorum ki, “Aslında FETÖ diye bir şey yoktur.”
Yine de V. Jankelevitch gibi söyleyemiyorum; “Tanrım onları bağışlama çünkü ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar…”
Oh be! Vicdanım rahatladı…
Ağzınıza sağlık.
Budur işte 👏👏
Şu cümleyi her vesile ile belki onlarca defa mesaj olarak veya başkasının mesajına yorum olarak yazdığım için Twitter hesabım sürekli olarak kapatıldı. (Fetö diye bir şey yok. “kafamın tasını attırmayın sizi iki polis bir savcıyla terör örgütü ilan ettiririm” diyen bir hırsız domuz var.” ) Meydanda nutuk atarken söylenmiş, Televizyon kanallarında yayınlanmış bu cümleye rağmen halen fetö diyenler alçaktır.
İlaveten: Feto ibaresini uyduranlar ve onu dillendirip nemalanan İktidar ve muhalefet cephesi Teror orgutunun kendisidir ve ülkeyi çıkmaza sürükleyenlerdir. Tarih bunları bir bir yazicak ve lanetle hatırlanacaklar.
Sayın Bahadır; yazınızda “Başbuğ’un farkında olup olmadığına emin değilim. Ama onun da daha sonra çözdüğü bilmeceler olduğunu biliyorum. Neler mi? Şimdi zamanı değil, bir gün vakti gelir.” diyorsunuz. Ama bu tür sonraki zamana atılan olayları başkası yapınca (mesela Ahmet Davutoğlu) kızıyoruz. Siz neden “şimdi zamanı değil” diyorsunuz. 17-25’ten 11,5 yıl, 15 temmuzdan 9 yıl geçti. Zamanı ne zaman gelecek, rejim değişince mi, Erdoğan ölünce mi, …? O zaman bi anlamı kalacak mı şimdi anlatıl(a)mayanların?
sizin hatanız şu ; sorun rte değil. sorun derin devlet. bugün herşeyi planlamışlar.siz dahil her şeyi organize ediyorlar. şu bir gerçek sol size sahip çıkmadı. çünkü sizde sola hiç bir zaman sahip çıkmadınız. bu yüzden muhalif kesimde karşılığınız yok ama ortak bir düşmanınız var. türkiyede derin devlet ne zaman iktidar olsa hak hukuk hak getire olur. bugünkü derin devler misaki milliye sınırlarından çıkıp çıkmamayı tartışırken mustafa kemalin yurttsa sulh cihanda sulh hattı müdafa yoktur sathı mudafa vardır mottosu şarkiyatçılığı engelliyor. yani derin devlet kemalizmi by pass etmeye çalışıyor. akp bunun için biçilmiş kaftan. bu yüzden ekonomik krizi kabul ediyorlar. Kılıçdaroğlunuda bu yüzden istiyorlar. statüko her zaman çağın gerisinde kalır. 1789 ölümsüz ruhu bu zamana kadar krallar impartorlar halifiler devirdi devirecekte. ama siz bu toplumda tekrar saygı gömeyeceksiniz. Sizden kasıt siyasal islam.. RTE ile birlikte siyasal islamda yargılanacak ve bu toplumdan uzaklaştırılacak. derdiniz. bir lokma bir ekmek ise gam yok.. derdiniz dünya ise dert çok.
Serdar Bey, siz diye söze başlayıp, siyasal İslamcılarla hizmet hareketi mensuplarını aynı yolun yolcusu gören yorumunuz ilginç. Ama yine de söylemek gerek; Lütfen iki grup arasındaki farkı öğrenin. Derdi paylaşmak ve yaşatmak olanlarla derdi çalmak ve çürütmek olanları bir tutmayın.
siyasal islamı bu ülke ilk RTE kullanmadı erbakan ve siz kullandınız. din kisvesi altında siyaset yaptınız. cumhuriyetin katılımcı demokrasisini geliştirmek yerine ilticayı tecih ettiniz. Adalet partiden 21 aralığa kadar her şeyi görmezden gelip yok saydınız. hatta ortaya şekerli dinin teslimiyet çağrısına rağmen türkçülüğüde siz pekiştirsiniz. Bi söz vardır kişinin lafına bakılmaz ayinesi iştir diye.. selçukludan bu yana bu hatta romada bile din ve inanç özgürlüğü serbesti. dogmatik totaileter yada fundamentalizmi benimsemiş dini topluluklar takva ve huşu içinde yaşamak yerine haklı yada haksız gerekçeler ile yargı dağıtmıştır. ahirete inanmalarına rağmen hesabı dünyada kesip örnek birey olma yolundan uzaklamıştır. yani demem o ki cehnnem yargılayanlar için kötü bir yerdir. kişi ancak kendini yargılamalı din zaten bunu der şüphesiz insan ziyan içindedir. tanrı bir krallık kurmak istese musa kavmini vaad edilmiş topraklara götürürken isa mesih ve resullah bir bayrak bulup bir devlet kurabilirlerdi. ruhul kudus değilsen hak yolu bireyseldir. ruhul kudüs isen mesajı yanlış anlamışsın demektir.
Allah’ım onları affetme ne yaptıklarını çok iyi biliyorlardı.