Bağımsız milletvekili Ahmet Şık, danışmanı Yılmaz Ruhi Demir ile birlikte, Van’ın Çatak ilçesinde Servet Turgut ve Osman Şiban isimli iki vatandaşın askeri helikopterden atılması olayına ilişkin rapor hazırladı. Rapora göre Servet Turgut’un ölümüne, Osman Şiban’ın ise ağır yaralanmasına yol açan durum, helikopterden atıldıkları için değil askerler tarafından yapılan işkence ve kitlesel dayak sonucu gerçekleşti.
Van’ın Çatak ilçesinde Servet Turgut ve Osman Şiban isimli iki vatandaş, 11 Eylül 2020’de gözaltına alınmış ve iki gün kendilerinden haber alınamamıştı. İki gün sonra Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinde tedavi altında oldukları ortaya çktı. Turgut ve Şiban’ın ‘işkence edilerek askeri bir helikopterden atıldığı’ iddia edilmişti. Ağır yaralı olan Servet Turgut, 20 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra 30 Eylül’de hayatını kaybetti.
HELİKOPTERDEN ATLAYARAK KAÇMAYA ÇALIŞMIŞLAR!
Ahmet Şık ve Yılmaz Ruhi Demir’in hazırladığı raporda, görgü tanıklarının ifadelerine göre, Osman Şiban’ı hastaneye getiren sivil jandarmaların tıbbi müdahale sırasında görevli personel ve çevrede bulunanlara, “Bunlar terörist. Çatışmada aldık ama getirirlerken helikopterden atlayarak kaçmaya çalıştılar.” dedikleri, bu sözlerin yakınlarını hastanede koma halinde bulan ailelerce de duyulduğu ve ailelerin durumu HDP Milletvekili Murat Sarısaç, avukatlar ve gazetecilere aktardığı belirtiliyor.
Van Valiliği ise olayla ilgili açıklamasında söz konusu iki kişinin “Yıldırım-10 Norduz” adı verilen operasyonlar sırasında yakalandığını, bu kişilerin yakalanırken “dur” ihtarına uymayarak kaçmaya çalıştığı ve bu esnada kayalıklardan düştüğünü belirtmişti.
HELİKOPTER İNERKEN, ARKAMIZDAN İTTİLER
Şık ve Demir’in hazırladığı raporda, işkenceden sağ kurtulabilen Osman Şiban’ın, yere inen helikopterden askerler tarafından arkalarından itilerek beton zemine düşürülmelerini, yaşadığı ağır travmaya da bağlı olarak ‘Atıldık’ diye ifade ettiği belirtiliyor. Bu ifadenin de bu iddianın yaygınlaşmasında rol oynadığına işaret eden eden raporda, “Şiban’ın anlattıklarına bakıldığında helikopterden atılma olayının, işkence ve kitlesel dayak ile geçen birçok saatin sadece bir detayı olduğu, Turgut’u öldüren ve Şiban’ı ağır yaralayan olayın esasen ağır işkence ve kitlesel dayak olduğu anlaşılıyor.” değerlendirmesi yapılıyor.
İŞKENCE HELİKOPTERE BİNDİRİLİRKEN BAŞLADI
Osman Şiban, Servet Turgut’u kalabalık bir asker grubunun başına çuval benzeri bir şey geçirilmiş halde yanına getirdiklerini, kendisinin Osman Şiban olduğunu teyit ettirdikten sonra ikisini de alıp saman yapılan alana götürdüklerini burada da döverek helikoptere bindirdiklerini anlatıyor. Helikopterde kendisine bir ceset torbası içine koydukları örgüt mensubu cenazesini gösterdiklerini aktaran Şiban, “‘Sen bunu tanıyorsun’ dediler. Ben tanımıyorum, ne bileyim kimdir dedim. Beni yine dövmeye başladılar. Sonra başımız eğik göremedim ama helikopter içinde bizi çok dövdüler. Bir askerin, komutan mı bilmiyorum Servet’i kastederek ‘Bu ihtiyarı dövmeyin, bu ihtiyar ölecek’ dediğini duydum.” diyor.
ASKERLER BİZİM İÇİN HAZIRLANMIŞLAR
Osman Şiban, uçuş boyunca her ikisinin de darp edilip, dayağa maruz kaldığını anlatıyor. Helikopterle Van İl Jandarma Alay Komutanlığı’na getirildiklerini ve burada kendilerini kalabalık bir asker grubunun beklediğini ifade ediyor. Şiban, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Helikopter indik. Baktım dışarıya çok asker var. Belki 100-150 tane asker var. Kuşatmış asker, hazır durumda bekliyordu. Silahı da var üstlerinde. Önce cenazeleri attılar. Sonra bizi de attılar. Helikopterin kapısının ağzından arkamızdan aşağıya itildik. Servet’le betonun üzerine düştük. Servet’i de attılar, o da benim yanımda. Birini duydum, dedi ki ‘Ya bu terörist sağdır’ öyle duydum. Sonra o gördüğüm 100-150 asker üzerimize çullandılar. Tekmeler, yumruklar…”
BÜTÜN ASKERLER ÜZERİMİZDEN GEÇTİ
“Vallahi bizi yere sürdüler. Her birimizin başında 10 kişi, 20 kişi. 10 kişi bir kişinin üstüne geçiyordu, hepsi bize yetişip dövüyordu. Bize ne yaptılar bilmiyorum. Bana ne yaptılar bilmiyorum. Yere attılar, oradan sonra başıma geçtiler. Ezdiler başımdan. Dayak atarlarken ‘Teröristler’ diyorlardı bize. Biz köylüyüzdür, vatandaşız. Bize de terörist diyorlar. Artık ne kadar geçti bilmiyorum. Yerdeyken başımın üstünden geçti, ne yaptılar ne ettiler ben hatırlamıyorum. Orada ben bayılmışım. Nasıl hastaneye getirdi hiç hatırlamıyorum.”
KAMERA KAYITLARINI EL KONULMALI
Raporla ilgili Meclis’te basın toplantısı düzenleyen Ahmet Şık, raporu oluşturma aşamasında Van valisi, il jandarma alay komutanı, Van başsavcısı ve soruşturmayı yürüten savcı ile de görüşmek istediklerini ancak randevu taleplerinin reddedildiğini ifade etti. Helikopterin uçuş kayıtlarının tespit edilmesi, kışlanın içindeki tüm güvenlik kameralarının kayıtlarının tespit edilip el konulması, kışlada bulunan güvenlik ve personelin kimliklerinin tespiti ve linç girişiminde bulunduğu iddia edilen askerlerin cep telefonlarına el konulmasını istedi.