Asıl siz neden sorgulamıyorsunuz?..

YORUM: ABDULLAH SALİH GÜVEN

“Daha köklü eleştiriyi hak ediyor” diye bitirmiştim bir önceki yazımı. İsimlerini zikretmeye gerek görmediğim İlahiyatçı akademisyenler, söylemlerinde adını bile netleştiremedikleri Cemaat hakkında konuşmaya devam ediyorlar. Mevzu, katılım bu Cemaate neden yüksek? Neden ve nasıl bu kadar başarılı olabildiler? Özetle ifade edeceğim:

“Kişilik gelişiminin başladığı 12-13 yaşlarında çocukların devşirilmeye başlanması; devletin sosyal planda yapamadıklarını bu Cemaatin kendi imkânları ile yapması; devletin bıraktığı açık alanı sosyal, kültürel ve dini bağlamdaki birçok şeyin Cemaat tarafından doldurulması; insanın fıtratında var olan güçlünün yanında yer alma eğiliminin işlemesi; taşradan gelip metropollerde çocuklarının kimliğini inşa etme, kaybetme veya muhafaza etme amacını güden anne-babaların bu Cemaati güvenilir ve başarılı bulup teslim etmeleri; aileleri içinde sorunlu olarak büyüyen çocukların şahsi kimlik geliştirme yerine hazır olarak bulduğu grup kimliğine katılmayı tercih etmesi; burs, barınma, yurtdışı eğitim gibi imkânların sağlanması vs.”

ONLARA GÖRE CEMAAT’TEKİ HERKES ZOMBİ

Uzayıp gidiyor bu maddeler, o maddelere yapılan izahlar, açıklamalar. Sonuca gelelim: Tahmin edeceğiniz gibi bu Cemaatten yetişen herkes onlara göre “zombi, mankurt, imamı, abisi, ablası ne diyorsa onu yapan, şahsi iradesini ve tercih hakkını kullanmayan gassalin elindeki meyyit”. Orada yapılan teşbihle meyyit değil de berberin usturasına kendisini teslim eden insan. Delil: 15 Temmuz. Öyleyse yukarıda saydığımız insanın zombileşmesine, mankurtlaşmasına, iradesinin elinden alınmasına ve kendi halkına silah doğrultacak terörist olmasına sebebiyet veren faaliyetlerin hepsi suç. Buna karnındaki bebeği ile küçücük sadaka vererek veya kermeste satılmak üzere evinde mantı yaparak katkı sağlayan ev hanımları da dâhil. Karındaki bebeğin ne suçu var diye sakin ola ki sormayın? Eğer onlar suçlu olmasaydı bugün 600’e yakın bebeğin cezaevlerinde ne işi var? Ama ayet ve hadisleri, hak ve adalet kavramlarını kimselere bırakmayan sözde ilim adamlarımızdan bu konuda tek bir kelime yok.

İster ağlayın ister gülün, ister şaşırın ister şaşırmayın netice değişmiyor. Son 4-5 yıldır Türkiye, görünen ve görünmeyen yüzüyle bunu yaşıyor. Ortada bir sorun olduğu muhakkak. Ama bu sorunu anlamaya, anlamlandırmaya, çözmeye yönelik bakış açısı ve yaklaşım keyfiyeti bu. Daha genel bir nitelendirme ile mantık bu. Mantık böyle olunca nutuk da, mantuk da resmetmeye çalıştığımız çerçevede oluyor.

DEĞİŞİK BİR YAKLAŞIM DA ÇIKTI

Şimdi hakkını yemeyelim, bugün dünya yarın ahiret. Allah’ın önünde hesaplaşacağız bu kişilerle. Onun için hakkını verelim. Söz konusu ekipten birisi çıktı: “Mekanizma bu olsa da ben bu mekanizmanın suç olduğunu kabul etmiyorum, bu noktada sizlerden farklı düşünüyorum” dedi. Program boyunca da birkaç defa tekrar etti bu yaklaşımını. Özetle ve mealen dediği şey şu:

“İnsanların sadece dini cemaatlere, tarikatlara değil, ideolojik gruplara veya müzik gruplarına katılmada da aynı sistemin işlediğini görüyoruz. Dolayısıyla sorun bu değil. Hatta bu katılımlar hem kişi hem de toplum adına avantaj da olabilir. Hayatın içinde daha üst bilgilere sahip kişiler yolunu bulamayan veya bulmaya çalışan kişileri doğru yola kanalize de edebilir. Sadece küçük yaşlarda değil çok daha ilerlemiş yaşlarda hayatının anlam arayışı içine giren kişiler biliyorum ben, fedayı can ve fedayı mal ediyorlar. Suç değil bunlar. Suç, bu insanların iyi niyetlerinin, temiz duygularının suiistimal edilmesi. Onların bu duygularını siyasi emeller uğruna, uluslararası projeler uğruna kullanılması.”

Devam edeceğim ama burada soluklanalım. Katılıyorum burada yapılan tespitlere. Fakat cevaplanması gereken bir soru var: kim bu ve kim bunlar? Eğer sözünü ettiğiniz kişi ve kişiler hakkında elinizde somut deliller varsa, masumiyet karinesinin işletilmesi, suçun ve cezanın şahsiliği esasına göre sadece onların mer’i hukuk sistemine göre cezalandırılması gerekmez mi? Neden kabile devletlerinde bile görmediğimiz mafyatik devlet çağrışımı yapan kolektif cezalar uygulanıyor şu anda? İşte sağır sultanın duyduğu, dünyanın en uç noktasındaki ülkelerin bile vakıf olduğu bu gerçek sözde hocalarımız tarafından neden görülmez, neden iki çift laf edilmez acaba?

NEDEN SORGULAMIYORLAR?

Devam ediyor Hoca: “Bu Cemaate mensup insanların sözünü ettiğim ayrımı hala yapamadığını görüyorum. Şer’i çizgiler dışına taşılması, kanunsuz ve hukuksuz eylemlere girişilmesini görmemesini; beni kullanmışlar, suiistimal etmişler, ben darbe yapalım diye, devletimize halkımıza kurşun sıkalım diye bu Cemaate katılmış değilim, ama sonuç böyle oldu diye hesap sormamalarını yadırgıyorum. Bir diğer travma da ben burada yaşıyorum” diyor.

Şimdi söz bende: Arka arkasına bazı sorular sıralayacağım ama önce şunu söyleyeyim. Sadece siz değil bütün Türkiye çok daha köklü, çok daha derin, yıllarca hatta nesiller boyunca altından kalkamayacağı bir başka travma daha yaşayacak. Ne zaman mı? Başarısız olması için planlanan ve sahneye konan darbenin perde gerisindeki kişilerin bugün sizler tarafından baş tacı yapılan devlet ve hükümet görevlileri olduğunu öğrenildiği gün yaşanacak.

Muhatap sigasıya söyleyeyim: tertemiz duygularla sokağa sürülen 249 şehidin üzerine bilinçli olarak silah doğrultan, kurşun atanların devletle irtibatlı kişiler olduğunu öğrendiğiniz gün yaşayacaksınız. Daha önceden alınacak önlemlerle o kişilerin ölmeyebileceği gerçeğini fark ettiğiniz gün yaşayacaksınız. Rüyanızdan uyanacaksınız ve konforunuz bozulacak o gün. Keşke hiç bitmeseydi o yalanlar diyeceksiniz. Ve asıl pişmanlığı o gün yaşayacaksınız. Keşke ağızlarından çıkan her sözü Allah’ın emri, Peygamber’in kavli gibi kabul ettiğiniz kişileri sorgulasaydık; keşke yüz binlerce insanın hukukuna daha yüksek bir sele sahip çıksaydık diyeceksiniz. Eğer insanlıktan azıcık nasibiniz kaldıysa o gün, uykularınız kaçacak. Psikologlara gidecek bazılarınız. Anti-deprasanlar alacasınız. Çocuklarınızın yüzüne bakamayacaksınız. Şimdi çıktığınız gibi ekranlara çıkamayacak, ahkâm kesemeyeceksiniz.

BEN İÇERİDEN BİLİYORUM

Şimdi gelelim sorulara? Neden sorgulamıyorlar diyorsunuz. Ben içeriden biliyorum, sorguluyorlar. Sorgulamalarına mukabil aldıkları cevabın tatmin ediciliğine göre tavır belirliyorlar. Bununla beraber “Asıl siz neden sorgulamıyorsunuz?” diye soruyorlar. 249 şehidin hangi silahlardan çıkan kurşunlarla şehit edildiğini bu devlet neden öğrenmez, neden balistik incelemeler yapmaz diye sormadığınızı hayretle seyrediyorlar.

Meclis Darbe Araştırma Komisyonuna genelkurmay başkanı, MİT başkanı hatta darbeyi bir defasında eniştesinden, başka bir defa devletin yetkili kişilerinden öğrendiğini söyleyen Cumhurbaşkanı’nın neden ifade vermediğini sorgulamadığınızı soruyorlar? “OHAL hala daha devam ediyor, neden?” sorusunu sormamanızı soruyorlar? Ve daha yüzlerce soru

Sayın Hocalarım! Kendinize yazık ediyorsunuz. Söylemlerinizle gülünç duruma düşüyorsunuz. Ne akademik unvanlarınıza, ne de akademik bilgilerinize yakışıyor aldığınız tavır ve tutum. Sizin anladığınız dilden konuşayım: Dünyada hukuk önünde yüzleşmeyi ve hesaplaşmayı uzak görüyorum ama ahiret çok yakın. Orada görüşmek ümidiyle. Unutmayın: Küllü âtin karîb. Tercümeye gerek yok; siz anladınız onu.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin