YORUM | ALPER ENDER FIRAT
İnsanlar oturmuş, arenada gladyatör savaşlarını seyreden Romalılar gibi, en şiddetli, en kanlı savaşları büyük bir keyif ile izliyor.
Ölenler arenadan hemen temizleniyor, hayatta kalanlar çılgınca alkışlanıyor, bir kanlı kavga biter bitmez cesetler kaldırılıyor ve hemen yenisini izlemeye koyuluyorlar. Kavga ne kadar kanlı ve acımasız ise insanlar o kadar zevk alıyor. Daha kanlı daha vahşi, en vahşi, en akıl almaz kavgalar tıpkı Kolezyum’daki izleyicilerin ölümü şehvetle izlemesi gibi izleniyor.
Ortaya dökülen yolsuzluklar, kanunsuz ticaretler, gasp etmeler, el koymalar, cinayetler, katliamlar ülkede hiçbir şeyi değiştirmiyor. Sanki değiştirmesini de isteyen yok. Adrenalini yüksek bir film gibi heyecan ve merakla izleniyor, sonra daha yüksek bir adrenalin gösterisi bekliyor kitleler, sonra onlar da kesmiyor daha yüksek volumlü yeni rezillikler, yeni skandallar, yeni vahşetler bekleniyor.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Ortaya çıkan her rezillik bir şeyleri değiştireceğine, ülkedeki rezilliği biraz daha normalleştiriyor ve yepyeni duyarsızlaşmalardan başka bir şey kalmıyor elimizde.
Vahşetin pornografisini izler gibi izliyorlar. Lağım ne kadar pislik akıtıyorsa ve ne kadar çok pis kokuyorsa ondan, o kadar haz duyuyor insanlar.
Sedat Peker Uğur Mumcu’yu Mehmet Ağar öldürttü diye beyanat veriyor ve herkes (Mumcu’nun çocukları dahil) “yok artık vay be” dedikten sonra “ee başka, daha başka ne biliyorsun onları da anlat” diye tepki veriliyor.
Peker devam ediyor, Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı cinayetini bana işletmek istediler, bunun için kardeşimi Korkut Eken ile birlikte Kıbrıs’a gönderdim. Ama kardeşim değil başka biri öldürdü diyor. Dönemin adadaki askeri komutanı Galip Mendi de evet bu isimler o tarihte adaya gelmişlerdi diye Peker’in sözlerini doğruluyor. Herkes bunu dinliyor, okuyor ve vay be deyip sonra “eee başka, elinde başka ne ifşaatlar var” diye bakınıyorlar.
Başbakanın oğlu uluslararası uyuşturucu ticaretini yönetiyor, bunun için falan zaman falan yere gitti, falanca kişilerle görüştü, falanca yolu yeni güzergah olarak belirledi diyor ve bütün söyledikleri bir bir ortaya çıkıyor ancak “vay, oo, yok artık” gibi heyecan dolu cümlelerle olayı dinliyorlar ve olayı orada bitirip kalkıyorlar. Her şey kaldığı yerden devam ediyor.
Normal bir ülkede on defa hükümet götürecek skandalların her gün on katı büyüklükte rezillikler ortaya dökülüyor, kendine muhalif diyen insanlar ‘ah oh’ sesleriyle okuyor dinliyor sonra da kimse kılını kıpırdatmıyor.
Sorsan herkes şikayetçi, herkes büyük rahatsız ancak değiştirmek için kimse herhangi bir harekette bulunmuyor. Kim bilir, belki de bu yaşananlardan duyduğu hazzı kendine bile itiraf etmeyecek kadar ikiyüzlü yaşıyorlar hayatı.
Rezillikler, yasadışılıklar, skandallar, yaşanan vahşetten iktidar, muhalefet, yargı, asker herkes mutlu olduğu için midir bilmem ama kimse değiştirmek için kendini vazifeli görmüyor.
Şimdi Sedat Peker yeni videolar çekemiyor ama çekse ne olacak? Ne anlatırsa ülkede herhangi bir şey değişir, hangi pislik, hangi skandal, hangi yolsuzluk, hangi rezillik ülkede herhangi bir şeyi değiştirir?
Muhalefet kılını kıpırdatmıyor, yargının umurunda değil, emniyet suç şebekelerinin ortağı ve uluslararası dengeler ülkenin kendi eliyle intihar edip her söyleneni yapar hale gelmesinden bir hayli mutlu.
O yüzden soruyu şöyle mi sorulmalı, bu pislik denizi ülkede bir şeyler nasıl değişecek?
Günümüzde, temiz bir TÜRKİYE için AĞIR BEDEL ödeyen ilk 3-5 kişiden birisin Sedat PEKER !
İnancında samimi olduğun açık. Söylediğin gibi, İnançlı bir insan için ölmek kolay bir iş. Fakat zor olan, mühim olan; YAŞAMAK ve YAŞATMAKTIR.
Türkiye’nin hala sana ihtiyacı var, “güzel günler” için daha yapacakların var. Bunun için “Hayatta kal sen Sedat PEKER!” Seni ve aileni koruyacak yeterince güçlü bir ülkeye atsan kendini, derim.
Suç çetesine verdiğin zayiatın dehşetini oradan göremiyor musun yoksa? Bunlar savaş çıkarmak da dahil her türlü saldırıyı yapabilecek yapıdalar… Ortadoğu’da hiçbir yer senin için güvenli değil…
Seninle aynı manevi değerlere sahip olmayanların sana: “güvendesin, biz koruruz” demelerine itimat etmesen iyi olur. Zira Abdullah ÇATLI’nın akibeti malum. Engerek-on’un oyunlarına karşı çıktığı için -kazada ölmediği halde- Gonca Us’la birlikte boyunları kırılarak öldürüldü.
Seni tanıyan tanıdı; senden hain de çıkmaz ajan da.
Böyle kritik kararlarda duygusallığa mağlup olmamak lazım.
Kim ne der! diye düşünmek, yanıltabilir insanı.
Zaten Ülkemize yapacağın iyilikleri görünce, insanlar hak vereceklerdir sana.
Yolun, bahtın açık olsun….
Ya çok ince bir ironi var, ya da çok “naif” bir durum var. Biz buyuz…
ülkedeki rezilliği biraz daha normalleştiriyor
Bana Cahiliye döneminde KIZ COCUK larini diri diri gönmeyi hatirlatti.
Bir gün bir sahabe, Bir Cuma günü Cuma namazına yetişmek için mescide doğru koşmaya başlar. Mescide varan sahabe abdest almak için çeşmeye yaklaşır, ayakkabısını çıkarırken birde bakar ki hiç farkına varmadan bir karıncayı ezdiğini farkeder. Ağlar sahae, farkına varmadan bir karıncayı ezdiği için ben bunun hesabını yarın mahşer de nasıl vereceğim diye hüngür hüngür ağlamaya başlar.
Peygamber Efendimiz’in huzuruna gelir, Ey Allah’ın Resulu;
– Cuma namazına yetişmek için mescide doğru koşmaya başladım hiç farkına varmadan bir karıncayı ezerek öldürdüm. Bunun hesabı ağır mı diye ağlayarak sorar. Peygamber Efendimiz s.a.v ;
– Ey ashabım sen şimdiye kadar bundan daha ağır bir suç işledin mi?
– Ya Rasulallah, Ben kızını diri diri gömen bir babayım, der sahabe.
– Peygamber Efendimiz sorar nasıl yaptın anlat.
– Ya Resullah ; Biz cahiliye devrinde kız çocuklarımızı diri diri toprağa gömerdik. Benim de bir kız çocuğum vardı. Annesine, “bunu giydir, dayısına götüreceğim” dedim. (Kadın bunun ne demek olduğunu iyi bilirdi. Ciğerparesi, biricik evladı biraz sonra bir kuyuya atılacak ve orada çırpına çırpına can verecekti. Ne var ki, kadının böyle bir canavarlığın önüne geçme imkanı yoktu. Yapabileceği tek şey, için için ağlayıp kanlı gözyaşı dökmekti). Hanımım dediğimi yaptı.
Çocuk gerçekten dayısına gideceğini zannediyor ve cıvıl cıvıl koşuşuyordu. Çocuğun elinden tutup daha önce kazdığım bir kuyunun yanına getirdim. Ona kuyuya bakmasını söyledim. O tam kuyuya bakayım derken onu kuyuya yuvarladım.
Fakat her nasılsa, eliyle kuyunun ağzına tutundu. Bir taraftan çırpınıyor, diğer taraftan da “Babacığım üzerin toz oldu” deyip elbisemi silmeye çalışıyordu. Buna rağmen bir daha yuvarlardım ve onu diri diri toprağa gömdüm.
SEDAT PEKER HARBİDEN ERKEK ADAM…..
Ahmet Altan in mafya tipi…
Ahmet Kaya nın kabadayısi gibi..
Her iki Ahmet inandığını ölümüne, zindana rağmen savunan insanlar.
Sedat Peker de HARAÇ aldım diyor ve ekliyor, ama MALA ÇÖKENLERDEN, adrese teslim ihalelerden HARAÇ ALDIM diyor
Adam dövdüm, ama tecavüz edenleri dövdüm.
Adam öldürdüm, ama kendine göre milli duygularından, yada ideal gördüğü fikirlerinden dolayı öldürdüm diyor.
Yani Peker i savunmuyorum, savunmam da. Ama sanki bu zalimlerin hakkında Peker ve gibileri gelir, gelmeli diye içim rahatlıyor. UMutlanıyor.
SAYIN ALPER ENDER FIRAT….
Kürtlüğümü hatırlatan soyadınız bende size karşı muhabbet yaratırken, yazdığınız tüm yazılarınıza imza atacak kadar birebir sizi testekliyorum.
BENCE TOPLUM, SİYASET VE TÜM KESİMLER NEDEN PEKER İFŞAATLARINI `Arenada gladyatör izler gibi` İZLİYORLAR BİLİYORMUSUNUZ???
Çünkü en başta bu ülke
1-HENDEK VAHHŞETİNİ aylarca zevkle izledi…
2-15 TEMMUZ İLE “karıları-kızları helal” ve “katedilmeleri caiz….” diyen ve yapan meczubları gördü ve alkışladı….
3-
4-
daha neler neler…
Peker de aslında onlardan. Erkek gibi desek de onlardandır.
ZALİMLERİN HAKKINDA mazlumlar gelemedi, zalimlerden biri geliyor ve dahada gelecekler olacak ve olmalıdır.
Ne derece doğru bilmiyorum ama
bende
Arenada oturmuş
Gladyatörleri zevkle izliyorum.
Gerçekten de ülke tam bir pislik denizi ama her zamanki gibi tamamen batmadan aydınlığa çıkamayacağız. Tarih boyunca her defasında ülkeyi kurtarmaktan da milletçe usandık. Umarım artık son bir defa daha kurtarırızda ve birbirimize düşmekten vazgeçip daha nitelikli bir toplum nasıl oluruz diye uğraşırız.