Arda Güler ve Türk spor basınının dibe vurması 

YORUM | HASAN CÜCÜK 

Son günlerde gündemimiz Arda Güler oldu. Türk futbolunun yeni yeteneğini bu sezon ortaya koyduğu futbolla devlerin radarına girmeyi başardı. Adı dünya futbolunun iki lokomotifi Real Madrid ve Barcelona ile anılıyor. Arda’nın tercihini Real Madrid’den yana yaptığı iddiası var. İddia diyorum, maalesef biz bunu yabancı basından öğreniyoruz. Türkiye sınırları içindeki bir oyuncunun transfer olacağı kulübü yabancı basından öğrenen spor basınımızın yüzü kızarmıyor. Tabii varsa öyle bir spor basını! 

Arda, yeteneği ve tekniğiyle sahne aldığı maçlarda büyüleyen bir etki bıraktı. Jorge Jesus gibi ‘inatçı’ bir hocanın eline düşmemiş olsaydı, daha uzun süre sahne alırdı. Sezonun son dönemecinde Jesus, taraftar baskısıyla Arda’ya daha fazla şans verdi. Artık kariyerinin sonbaharında bulunan Jesus, Arda’nın yeteneğinin gelişmesi için özel bir çaba sarf etmedi. Anlamsız rotasyon takıntısıyla her hafta farklı bir kadroyu sahaya sürerken, Arda’yı düşünecek vakit bulamadı. Acımasız bir yorum olarak görmeyin. Cristiano Ronaldo çok büyük bir yetenek ama daha iyi olmasında Alex Ferguson faktörünü göz ardı etmek mümkün mü? Ferguson sadece CR7’nin yıldızlaşmasını sağlamadı. 27 yıllık United döneminde onlarca yeni ismi yeşil sahalara kazandırdı. 

Biz gelelim Arda’ya… Mutlaka yurt dışına transfer olması lazım. Gönül elbette Real Madrid veya Barcelona diyor. Ancak bu iki kulübe transfer olmaktan daha zoru, kalıcı olmaktır. Yakın zamana bir uzanalım. Eden Hazard Chelsea’de yıldızdı, Real Madrid’de baş ağrısı oldu. Coutinho Liverpool’la Ada’yı sallıyordu, Barcelona’da kulübe yük oldu. Kulüp tarihinin en pahalı transferleri olarak gelip, kaybolup gittiler. Arda’nın tercihini yaparken bu durumu dikkate alması gerekir. 

Bir de madalyonun diğer yüzü var. Dünyanın en iyi takımlarında, en iyi isimlerle aynı ortamda bulunmak. Bu işte paha biçilmez. Real Madrid’de yaşayan efsane Luka Modric ile veya Barcelona’da gol makinesi Robert Lewandowski ile antrenman yapıyorsun? Hangi genç bunun hayalini kurmaz. Arda Güler bu hayale oldukça yakın bulunuyor. Yaşının henüz 18 olması ve yeteneği Arda’nın bir diğer avantajı olacak. Önünde daha uzun yıllar var. Sadece hocaları değil, beraber aynı havayı soluduğu yıldızların rahle-i tedrisinden geçme şansını iyi değerlendirmeli. Emre Belözoğlu’nun gelişiminde efsane Hagi’yi yok saymak mümkün mü? Yeri geldi Emre’ye fırça attı, yeri geldi kramponlarını bağladı. 

Gideceği takım henüz net olmasa da Arda’nın gelecek sezon Fenerbahçe’de olmayacağını Başkan Ali Koç açıkladı. Günlerdir beklenen açıklamayı yapan Ali Koç, “Net bir şey söyleyebilirim. Arda, Fenerbahçe’de kalmak istemiyor.” dedi. Kesinlikle doğru bir karar verdi. Süper Lig’de ne futbolunu ne de yeteneğini geliştirmesi mümkün. Arda gibi bir yeteneğin kaybolup gitmesi veya seviyesinin çok altında kariyerini sürdürmesi yazık olur.

Yetenek önemli ama başarı ve istikrarın tek kriteri değil. Disiplin ve azim de olmalı. Kimse Sergen Yalçın’ın yeteneğine laf etmedi. Peki disiplini? Futbolu ciddiye almayan havasıyla Edirne-Kars arasında sıkışıp kaldı.

Son yıllarda Avrupa’ya giden oyuncularımız maalesef kısa sürede geri döndüler. Havalı başlayan yolculuk, hüsranla bitti. Arda Güler’in bu kötü örneklerden ders alması lazım. Bir kere gittiği takımda sıradan, ligin kalitesinin de Süper Lig’den çok üstün olduğunu bilerek yola çıkmalı. Kendisini kırmızı halı değil, zorlu bir süreç bekliyor. Yeteneğine, fizik gücünü eklediğinde takımın adı ister Real Madrid ister ise Barcelona olsun, Arda fırtınası esecektir. 

Türkiye’de bir basından söz etmek maalesef mümkün değil. Basın özgürlüğünde Taliban yönetimindeki Afganistan’ın bile gerisine düştük. Sovyetler dönemini yaşıyoruz. Basının yüzde 95’i iktidarın propaganda aracı olarak görev yapıyor. Spor basınının durumu daha da vahim. Yalan haber artık basınımızın olmazsa olmazı ama spor basını için bu durum uzun yıllardır sıradandı. Oyuncu veya teknik adamla çekilen bir kare fotoğraftan röportaj çıkarmak vazgeçilmez hastalıktı. Hele transfer dönemleri… Onlarca oyuncu kulüplere transfer edilir, kazara biri tutsa ‘biz yazmıştık’ manşeti utanmadan atılırdı. Çoktan mevta olmuş spor basını artık yerli oyuncuların veya kulüplerimizin transferini bile yabancı kaynaklardan aktarıyor. Kendilerine gazeteci diyen kulüp muhabirlerinin ve televizyon ekranlarında ahkam kesen yorumcuların bu durumdan yüzü bile kızarmıyor. Bu kadar kalitesiz bir lig ve basının olduğu ülkeden Arda Güler’in ayrılması çok doğru bir karar olur. Umarım adını herkesin ezberlediği bir yıldız olarak yeşil sahalarda resital sunar.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin