TR724 | ÖZEL
Kahramanmaraş merkezli iki depremin ardından AFAD’a yönelik eleştiriler de arttı. Deprem bölgesinden gelen her yeni bilgi ve tanık, AFAD’ın afet sonrası organizasyon başta olmak üzere arama ve kurtarma operasyonlarında da sınıfta kaldığını teyit ediyor. Depremden hemen sonra Hatay’a giden, ardından da Kahramanmaraş’a geçen bir arama kurtarma uzmanı, TR724’e önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’deki siyasi atmosfer nedeniyle isminin açıklanmasını istemeyen uzman ismin anlattıkları, AFAD’a yönelik eleştirileri de haklı çıkarıyor.
“AFAD bölgeye ‘arama kurtarmaya’ değil, arama kurtarma çalışmalarına engel olmaya gelmiş. Bunu net olarak gördüm. Akıl almaz işler yaptılar.” diyen uzman isim, “Arama kurtarma ekiplerine engeller çıkartıldı. Yabancı ekipler ‘lanet olsun’ diyerek ülkeyi terk etti. Kameralar gelmeden çalışmaya başlamadılar. Gönüllü doktorlar, geri çevrildi. AFAD ekibi canlıya ulaşmak üzereyken bakanlık emriyle başka bir enkaza bakmaya gittiler. İnanılır gibi değildi. Hatay’da 4. gün enkaza iş makinesi sokuldu, gözlerimle gördüm bunu.”
Kahramanmaraş merkezli yaşanan 2 depremde hayatını kaybedenlerin sayısı dün itibariyle 43 bin 556’yı buldu. Bunlar resmi veriler; resmi olmayan rakamlar ise daha korkunç. En az 200 bin kişinin öldüğünü söyleyen de var, rakamın 600 bini aştığını iddia eden de…
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıklamasına göre 139 bin bina yıkıldı ya da ağır hasarlı. Söz konusu binalardaki 458 bin bağımsız yapının (daire/konut) kullanılamaz hale geldiği belirtiliyor ki buna köylerde yıkılan evler dahil değil.
Dolayısıyla rejimin açıkladığı 43 bin ölü sayısının gerçekçi olmadığı ortada. 600 bin ölü var mıdır, bilinmiyor ancak rakamın 150-200 binin altında olma ihtimali düşük görünüyor.
Deprem sonrasında iktidara yönelik tepkiler arttı. Zira depremden sonraki 48 saat boyunca hükümet neredeyse hiç bir şey yapmadı. Rejimin ‘beceriksizliğinin’ depremin felakete dönüşmesindeki en büyük etkenlerden biri olduğu belirtiliyor. Geç müdahale edildiği için enkaz altında kalan yüzlerce insanın donarak hayatını kaybettiği açıklandı.
TR724’e ulaşan bir arama kurtarma uzmanı, bölgede yaşadıklarını ayrıntılı olarak anlattı. Adının açıklanmasını istemeyen uzman, depremden hemen sonra ekibiyle birlikte bölgeye gittiğini söyledi. “Tam bir kaos hakimdi. Hiç kimse ne yapacağını bilmiyordu. Kızılay’ın afet bölgesindeki merkezine gittim. ‘Ne yapacaksınız, planınız nedir’ diye sordum. ‘Biz bir şey yapmayacağız, AFAD yapacak’ dedi.” diyen kaynak, ardından şunları söyledi:
- Öyle olaylara şahit oldum ki, ben de şu kanı oluştu; AFAD kesinlikle bölgeye ‘can kurtarmaya’ gelmemişti. O kadar rahatlardı ki, inanılmaz. Sanki hiç deprem olmamış, insanlar enkaz altında kalmamış gibi hareket ediyorlardı. Hiç aceleleri yoktu!
- Neredeyse 25 yıldır bu işi yapıyorum. Genellikle merkez operasyonlarda görev alırım, koordinasyonu sağlarım. Hatay ve Kahramanmaraş’ta gördüklerimi hiç bir afet sonrası yaşamadım.
- Dünyanın bütün milletleri yanımızdaydı. Bunun alanda net olarak hissettik. O kadar sıcak ve samimilerdi ki; onları gördüğümüz zaman kardeşimizi görmüş gibi hissediyorduk. Ancak buradan ayrılırken ‘kahrederek’ gittiler. AFAD, adamları geldiklerine pişman etti.
- Biz orada 2 ay çalışabilecek kapasitedeydik. Hazırlıklarımızı ona göre yaptık. Ancak daha 3. gün iş makinelerini enkazlara sokmaya başladılar. Hatay’da 4. gün iş makinesini enkaza soktular. İtiraz ettik, dayak yiyecektik. Böyle bir depremden sonra 10. günden önce iş makinesi sokulamaz, mümkün değil.
ÖLÜ SAYISI 400 BİNDEN FAZLA
- Alandan gördüğüm kadarıyla söylüyorum; açıklanan 40-45 bin ölü sayısı yalan. Mümkün değil bu! Gerçek rakam en iyi ihtimalle 400 binin üzerinde. Alandan cenazelerini iş makinalarıyla alıp alıp götürüyorlardı. Sadece Antakya’da ölü sayısı kesinlikle 60-70 bin. Antakya’ya gittiğim zaman şunu gördüm; ölüleri arayan yok. Çünkü herkes ölmüş!
- En az 10 yerleşim merkezinin tamamen yeni baştan, sıfırdan yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Ama bunun akıllı uslu yapılması gerekiyor. Zemin etüdü yapılmadan, bilim adamlarıyla istişare edilmeden böyle geniş çaplı bir inşaa işine girişilmesi yeni bir felaket olur.
- İmar affı yasasıyla ilme ve fenne olmayan yapıların hepsine kullanım izni verildi. Kaçak yapılan ve oturulmaya uygun olmayan yapılarak ‘müsaade’ edildi. ‘Deprem büyüktü ne yapsan yap yıkılacaktı’ diyenler var. Böyle bir şey yok. İmar yasasını tam anlamıyla uygularsanız binanız hasar görse bile yıkılmaz. Antakya’nın içinde, Malatya’da yıkılmayan binalar var. Kolonlar kirişler yerinde duruyor. Duvarları dökülmüş ama bina ayakta duruyor. İnsanlar ölmemiş içinde. Önemli olan bu.
BİNALARDA ZEMİN KAT YOK!
- Hatay’da gördüğüm en büyük problemlerden biri şuydu; binaların zemin katları yok. Orada iki olasılık var; ya zemin çok kötü ya da mağazalar kolon ya da kirişleri kesiyorlar. Mağaza daha büyük gözüksün diye. Zemin yok, diğer katlar duruyor. Bu durumda Antakya’nın içinde çok fazla bina vardı ve çoğunda alt katlarında dükkanlar vardı.
- Bir cadde üzerinde bütün apartmanlar yıkılmış ama aynı caddedeki bir site ayakta duruyor. Neden? Bina imar yasasına uygun yapılmış. Malzemeden çalınmamış.
- AFAD son zamanlarda tamamen amacının dışında kullanılmıştır. Dernekleri yok saydılar. ‘Sadece doğal afetlerce çalışacak gönüllü yaratıyoruz’ diyerek yarım ağız bir eğitimle insanları sahaya sürdüler.
- 11. gün iki bölge ‘afet bölgesi’ ilan edildi. 11 gün neredeydiniz ya? Ortada AFAD falan yoktu. Antakya’da AFAD’ın bürosuna gittim. Rutin, günlük hayatını yaşayan bir memur orada oturuyor. Sanki hiç deprem olmamış gibi… Maalesef durum buydu.
- Hatay ve Maraş’ta özellikle resmi kurumların bilimsel verilerle yaptığı uyarıların kesinlikle dikkate alınmadığı ortaya çıktı. İskenderun Hastane binasının güçlendirilmesi gerektiği yıllar önce söyleniyor ama yapılmıyor. Orada insanlar öldü. Sorumlusu kim bunun?
- AFAD depremden 4 saat sonra bölgeyi 4. derecede afet bölgesi ilan etti. Bunu izin almadan yapamazlar. Zaten daha sonra Erdoğan’ın ‘Siz bana nasıl haber vermeden bunu yaparsınız’ diye iki bakana ağır hakaretlerde bulunduğu söylendi.
AFAD’IN ACELESİ YOKTU!
- AFAD’ın çok yavaş çalışması, çalışmaların resmi makamlarca durdurulmuş olması benim endişelerimi artırıyor. Deprem olduktan sonra bütün devlet daireleri, valiler, kaymakamlar olmak üzere o bölgeye insanların gitmemesi için ellerinden geleni yaptılar. 3 saniyenin bile önemi var yahu. Benim ekiplerim kavga ederek izin aldı.
- Bir ekibim izin alamamasına rağmen Hatay’a girdi. Ben, “Girin, sorumluluk bende.” dedim ekibe. Yani buna bir anlam veremiyorum; bir devlet neden arama kurtarma ekiplerine zorluk çıkarır?
- Zonguldak madencilerini çıkartmadılar, göndermediler. Hem yardım, hem arama kurtarma yapan ekipleri var. İnsanlar ‘biz her şeyi göze alıyoruz’ diyerek gittiler.
- Depremin hemen ardından Antakya’da 3 gün kaldık, Kızılay vs. yok ortada. Gittim Kızılay yetkilisine. ‘Siz ne yapacaksınız’ dedim. ‘Biz bir şey yapmayacağız, AFAD yapacak.’ dedi. Kızılay’ın mobil sağlık araçların 11. gün deprem bölgesine ulaşıyor. İnsanlar öldükten sonra o sağlık aracını göndersen ne olur?
ÜÇÜNCÜ GÜN ENKAZA İŞ MAKİNESİ SOKTULAR
- Tuvalet yok, mutfak yok, hijyen yok. İnsanlar arazide ihtiyacını gideriyor. Bu yarın salgın hastalıkların başlamasına davetiye çıkarmak demek. Halbuki AFAD’ın elinde ciddi bir malzeme stoğu var. Konteynır tuvaletler var ama getirilmedi.
- Hiç bir arama kurtarma kaydı tutulmadı. Oysa bir depremde son derece düzenli yaralının durumunu yazan raporlar hazırlarız.
- Hatay’da depremin 4. günü iş makinalarını enkaza soktular. Bu resmen cinayettir. Başka bir şey değil! Bazı yerlerde depremin 3. günü enkaza iş makinalarının sokulduğunu duydum orada. İnanılır gibi değil.
- Velev ki o binada hiç kimsenin olmadığını varsayalım; o iş makinasını neden diğer canlı olan binalara yönlendirmiyorsun? On, on birinci günde hala hiç dokunulmayan enkazlar vardı. Şu plansızlığa bakar mısınız? Bunlar asla ve asla yapılmayacak şeyler.
AFAD EKİBİ CANLIYA ULAŞMAK ÜZEREYKEN BAKANLIĞIN TALİMATIYLA BAŞKA BİR ENKAZA GİTTİ
- Gönüllü olarak gelen doktorlar, ‘İş yerinizden izin almadınız’ denilerek geri gönderildiler. Bu nasıl bir kafa yapısı, ben anlamıyorum… Kaymakamlık, bir yardım kamyonuna el koydu. Bu nasıl olur ya?
- AFAD ekibi canlıya ulaşmak üzereyken bakanlık, valilik emriyle başka bir enkaza bakmaya gittiler.
- Yabancı ekiplere enkaza gitmesini engellemek için araç vermediler. Bu suçtur. Adamlar lanet olsun biz havaalanına gideceğiz dediler, yine otobüs vermediler. Yabancı ekipler günlerce çalışıyor, tam canlıya ulaşacak AFAD geliyor ve yabancı ekipleri kovuyor. ‘Biz devralacağız’ diyor. Sonra kameralar geliyor.
- Pakistanlılara da bunu yapmak istediler. Pakistan ekibi AFAD’ı kovdu. ‘Siz bunu nasıl yaparsınız, burada bir can var. Sizin derdiniz ne’ diyerek kovdular AFAD’ı… Yerin dibine girdik orada. Aynı şeyi madencilere de yaptılar. Onlarla da tartıştılar. Romanya ekibi geldi, ‘Biz 5 saattir sizi bekliyoruz. Bizi neden göndermiyorsunuz’ diye tepki gösterdi.
- Maraş’ın kamp yerine girişi bir ara İsrail askerleri kontrol etmeye başladılar. Dedik ki ne oluyor, burası Türkiye? Gittik AFAD’a söyledik, ‘Biz karışmayız’ dediler. Bizim tepkilerimizden sonra İsrail askerlerini çekti.
AFAD’DA ÇADIR VAR, DAĞITILMIYOR
- Her yer sebil, yiyecek ve giyecek doldu. Ama çadır ve ısınma sorununda AFAD günlerce çadırlarını ortaya dökmedi. Halkın ve Alevilerin çadırları yok. Ben oradan ayrıldığımda AFAD’ın depolarında 3 bin 500 çadır vardı ve dağıtmıyordu. Nedenini bilmiyorum, muhtemelen bir ‘talimat’ gelmesini bekliyordu.
- AFAD kurtarma değil de kurtarmama çalışması yapıyordu resmen. Yavaş davranışlar, umursamaz tavırlar vardı. Size garip gelebilir ama bunu ben gözlerimle gördüm orada.
- Kuveyt ekibi geldi Maraş’a. ‘Derhal sivil toplum örgütlerinin hepsi konteynırları boşaltsınlar, Kuveyt ekibi oraya yerleşecek’ dediler. Biz, ‘Biz ne yapacağız’ dedik. ‘Başınızın çaresine bakın’ dediler.
- AFAD gönüllüsü olan adamlar, bizim adamlarımızı kavga dövüş kovduklarını gördük. Ellerinde sigara, enkazın üzerinde aynı noktada toplanıp sohbet ediyorlar. Orada gaz kaçağı var mı yok mu bilmeden sigara içip sohbet ediyorlar.
- Gelecek Partisi 100’e yakın TIR’ı afet bölgesine yönlendirdi. AFAD bu TIR’lara el koyarak depolarına koydu. HDP, Pazarcık’ta kriz koordinasyon merkezini çalıştırmaya başladı, kaymakamlık kayyım atadı!
YABANCI ARAMA KURTARMA EKİPLERİ ‘GÜVENLİK’ GEREKÇESİYLE GİTTİ
- Almanya, Avustralya ve İsrail ekipleri tamamen ‘güvenlik’ gerekçesiyle ülkelerine döndüler. İspanyollar da aynı şekilde. Onların esas buradaki itirazları onlar çalışıyorken enkaza iş makinası soktular.
- Yardım ekiplerini engellemek için havaalanlarını kapattılar. Günlerce açılmadı havaalanları.
- AFAD’ın elinde çok fazla malzeme var. Fakat hiç biri yoktu ortada. Neden yoktu, bilmiyorum. Böyle bir afette bu malzemeler kullanılmayacaksa ne zaman kullanılacak. Her yerleşim yerinde 3-4 tuvalet bile kurabilecek kapasitesi var AFAD’ın. Sahra mutfakları vardı. Bir tanesi bile kurmadılar.
- Gönüllüler geldi, enkaza göndermediler. Beklettiler. Gelen yardımların dağıtılması konusunda bile gönüllüleri kullanmadılar. Hatay’da koordinasyonu iki yerden sağladık. İmece usulüyle gelen yiyecekleri mahallelere kendimiz dağıttık. AFAD asla karışmadı.
- Hatay’a iş makinaları geldi fakat operatörlere AFAD çalışma izni vermedi. ‘Çalışamazsınız, sizi tutuklarız’ dediler. ‘Çalıştırmama’ üzerine kurdular sistemi. Bu vatana ihanettir.
- Bir polis memuru enkaz altında bir kadını kurtardı, fakat ambulans gelemedi ve maalesef kadın öldü. Yolları açmadılar.
KIŞLADA HAZIR BEKLEYEN ASKERİN ENKAZ ALTINDAKİLERE NE FAYDASI OLACAK?
- Yardım TIR’larının kent girişlerinde durdurularak üzerlerine AKP afişleri asılmadan gönderilmeyeceği söylendiğini bizzat biliyorum.
- Yandaş medya da olaylarda kendi aleyhlerine olabilecek bir nokta olduğu zaman kaçıyorlardı. Biri iktidar aleyhine bir kelime ettiği anda çekimi durduruyorlardı.
- Asker hazırdı diyorlar. TSK hazır olsa ne olur, sahada yoktu! Cumhurbaşkanı emir vermediği için asker 48 saat boyunca alana inmedi. Askerin kışlada hazır durmasının enkaz altındaki insanlara ne faydası var? 1999 depreminde asker emir vs. beklemedi. Anında bütün bölgelere yayıldılar.
- Hatay’da güvenlik de fecaatti. Silahlı soygunlar yaşandı. 3-4 defa benim sorumluluğunu yaptığım ekip soyulmak istendi. Yağmacılık ciddi bir sorundu.
- AFAD benim çalıştığım sırada enkaza makine soktu. Bana söz düşmüyor ki! Baktık AFAD’la baş edemiyoruz, ekiplerimizi çektik. AFAD’la sorun yaşadığımız her yerde ekiplerimizi çektik.
kim yalan söylüyorsa bu enkazlardan beter olsun evleri. fitne çıkarmak kolay silip yok etmek çok zordur. bazen susmak en güzel eylemdir..
Ne fitnesi birader, ortada yüzbinler cinayet var sen hâlâ fitne diyorsun. Ne yiyip içiyorsunuz da böyle bir kafa oluyor anlamak mümkün değil.