M. AHMET KARABAY | HABER YORUM
Tanrı yetenekleri paylaştırırken en son Yunanlılar gelir. Kendilerine de bir yetenek verilmesini isterler. Tanrı nasıl bir yetenek istediklerini sorduğunda Yunanlılar, “İktidar yeteneği istiyoruz.” derler. Tanrı şu cevabı verdi: “Çok geç kaldınız. Tüm yetenekler dağıtıldı. Geriye bir şey kalmadı. İktidarı Türkler, matematiği Yahudiler, çalışmayı Bulgarlar, hileyi İngilizler, aptallığı da Fransızlar aldı.”
Bu cevabı alan Yunanlılar. “Hangi entrika sonucu biz yetenek dağıtımında unutulduk?” diye öfke ve üzüntülerini dile getirirler. Yunanlıların halini gören Tanrı, “Madem çok üsteliyorsunuz, size bir yetenek vereceğim, elinizi boş çevirmeyeceğim. Entrika da sizin yeteneğiniz olsun!” diye son gelenleri gönderir.
Başlıkla bu girişte anlatılan mitolojinin ne alakası var diyeceksiniz?
“Bizans entrikaları” sözünün kaynağının bu mitolojiye dayandığı söylenir. Mitoloji üzerine tartışma yapılmaz ama hayattaki bazı şeyleri anlatmak için çok işe yaradığını düşünürüm.
Malum Türkiye Osmanlı’nın mirasını üstlendi; Osmanlı da Bizans’ın, öteki adıyla Doğu Roma’nın. Bundan dolayı Yıldırım Bayezid, Niğbolu zaferinden sonra Abbasi Halifesinden “Kayser-i Rum” unvanını istedi. Fatih sıfatını alan Sultan II. Mehmed, İstanbul’u aldıktan sonra Roma İmparatorluğunu bitirmedi, kendini son Doğu Roma imparatoru saydı.
Bu topraklarda yaşayanlar, Bizans’ın varisi oldukları için bizim yöneticilerimiz entrikayı çok iyi bilirler. Yönetim merkezinin Ankara’ya alınmasından sonra Bizans’ın saray entrikaları, tümüyle yeni başkente taşınmış oldu.
‘İSRAİL’İN HEDEFİNDE TÜRKİYE VAR’A NASIL GELDİK?
Daha çok değil iki ay önceydi 28 Temmuz 2024. İsrail’in Gazze’deki saldırılarını yoğunlaştırdığı günlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Parti Rize İl Teşkilatının düzenlediği toplantıda İsrail’in durdurulması gerektiğini belirtmiş ve eklemişti: “Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok.”
O tarihten bu yana ne değişti? Çok şey değişti. Makyavelizm’in günümüzdeki en büyük temsilcisi olan Erdoğan, o günlerde kahramanlık yaparak prim kazanacağını düşünüyordu.
Bugün yeni bir oyun kurguluyor. Kurgulanan oyunda kahramanlık değil, yeniden “beka sorununa” dönme şıkkı var. Bundan dolayı Erdoğan, Meclis açılışında yaptığı konuşmada İsrail’in nihai hedefinin Türkiye olduğunu söyledi.
İsrail’i durduracak Türkiye’den ne oldu da iki ay içinde, “Eyvah! İsrail’in gözü bizim ülkemizde!” noktasına savrulduk?
İsrail’in bu politikası iki ay içinde şekillenmedi. Bu geçen sene 7 Ekim’den sonraki Gazze saldırısı ile başladıysa bu olayın üzerinden bir yıl geçti. İsrail’in hedeflediği söylenen Arz-ı mev’ut (vadedilmiş topraklar) ibaresi ise Tevrat Musa Peygamber’e M.Ö. 1312’de indiğine göre üzerinden geçen 3 bin 336 yıldan bu yana orada duruyor.
Erdoğan’ın iki ay içindeki yaklaşım değiştirmesi çok uzun bir dönem. İsrail konusundaki öngörüsüzlüğü çok daha kısa süreler içinde yaşandığı oldu. Geçen yıl Birleşmiş Milletler toplantıları için New York’a gittiğinde 20 Eylül 2023’te, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu şaibesiyle meşhur Türkevi’nde kabul etmişti.
Erdoğan’ın İsrail ile enerji, teknoloji, inovasyon ve yapay zeka gibi alanlarda işbirliğini güçlendireceklerini açıkladığı sözleri İletişim Başkanlığı’nın sayfasında halen duruyor. Erdoğan, 26 Ekim’de de Netanyahu’yu “yakın gelecekte” Türkiye’ye beklediğini duyurmuş ve kendisinin de İsrail’e iade-i ziyarette bulunacağını açıklamıştı.
Ülke maalesef 10 gün sonrasının öngörüsünde bulunamayan Tek Adam tarafından yönetiliyor.
ANKARA’DAKİ YENİ OYUN, HAVUÇ VE SOPA ÜZERİNE
Entrika konusunda Bizans saraylarında yaşananları çırak çıkaracak oyunlar kuran Beştepe Sarayındakiler, mahallede her türlü horlanmaya muhatap olan ama kapıdan girdiğinde evdekilere öfke ile şiddetle her şeyi yapmaya girişen evin reisi gibi.
Beştepe Sarayı’nın kurduğu hiçbir oyun dışarıda işlemiyor. Her çıkışı, bir adım ileri atıyorsa üç adım geri çekilmek zorunda kalma şeklinde sonuçlanıyor. Ama ne var ki iç siyasette oyun kurmada müthişler.
Kendi belirledikleri muhalefet liderleri karşısında istedikleri oyunu kurup, hedefledikleri sonuçlara ulaşabiliyorlar.
Önce Meclis’in yeni yasama yılına başlaması oturumunda MHP lideri Devlet Bahçeli’nin daha önce “terör yuvası” ithamıyla kapatılması için defalarca bağırarak talepte bulunduğu DEM Parti sıralarına gidip DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ve DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık’ın da olduğu milletvekilleriyle tokalaşması yeni oyunun bir hamlesiydi.
“Teröristlikle” itham ettiği partinin milletvekilleriyle tokalaşması nereden çıktı diye düşünülürken, aynı Bahçeli bu kez, gündüz “Haddini bil! Çürük!” gibi ithamlarla çıkıştığı CHP lideri Özgür Özel’e akşam resepsiyonda, “Birbirimizi kırmıyoruz inşallah!” demesi, Ankara’da kurulan yeni oyunun giriş bölümüydü.
Cumhur İttifakı, Erdoğan’ı ölünceye kadar Cumhurbaşkanlığı makamında tutmak için yeni dönem adımı attı. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, daha üç gün önce yeni anayasa için 400 oydan söz etti. Bilindiği gibi anayasa değişikliği Meclis’te 360 oyla kabul edilirse referanduma götürülmesi gerekiyor. Kurtulmuş’un 28. Dönem 1. ve 2. Yasama Yılı Değerlendirme Toplantısında gazetecilere dediği gibi iktidarın hedefi anayasanın 400 oyla kabul edilmesi.
Peki niçin 400 milletvekili isteniyor? Erdoğan ve Bahçeli, bugüne kadar gittikleri her referandumdan istedikleri sonucu elde ettiler. Bu kez durum çok farklı. Büyük bir ekonomik kriz var ve Cumhur İttifakı’nın referandumdan sonuç alması kolay görünmüyor. Yeni anayasayı riske atmak da iktidar açısından göze alınamayacağına göre, yapılması gerekenler belli.
Ya muhalefet partilerinden 50 dolayında milletvekili transferi yapılacak ya da CHP’nin ya da DEM Parti’nin desteği alınacak.
Bu gelişmelerin olduğu günlerde Erdoğan ile Devlet Bahçeli’nin yaptığı görüşme, tam da bu yaklaşımı teyit eder nitelikte oldu. Bahçeli, görüşmeyle ilgili değerlendirme yaparken, “Yeni bir döneme giriyoruz.” demişti.
“Bahçeli, bu sözlerle Meclis’in yeni başlayan yasama yılını kastetti.” gibi yorumlanabilse de yukarıda anlattıklarımla birlikte değerlendirilirse Ankara’da kurulan yeni oyuna işaret etmiş olma ihtimali çok daha fazla. Bu yoruma bir de Bahçeli’ye DEM Partililerle tokalaşmasını sorulunca, “Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barış isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım.” yanıtını eklemelisiniz.
İktidar tarafı muhalefetin bazı taleplerini yerine getiriyormuş gibi görünmeye çalışırken, diğer taraftan da kamuoyu önünde onları bazı kavram ve tehditlerle köşeye sıkıştırmaya çalışacak. Havuç ve sopa…
Yeni oyunun ayrıntılarının ne olduğunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.