Organize suç örgütü Ayhan Bora Kaplan davası müştekilerden iş insanı Aziz Savaş’ın Ayhan Bora Kaplan’la ilişkili polis müdürleri ve polisler tarafından tehdit edildiği ortaya çıktı. Kaplan ve eski Ankara İl Emniyet Müdürü Servet Yılmaz ile açığa alınan eski Asayiş Şube Müdürü Oben Özay’ın da bulunduğu 4 polisten kendisini darp ettikleri ve rüşvet istedikleri iddiasıyla şikayetçi olan iş insanı Aziz Savaş’ın can güvenliğinin sağlanması için koruma polisi tahsis edilmiş. Savaş, 2020 yılında Kaplan hakkında dosya açan organize suçlardan sorumlu bir savcının Yüksel Kocaman’ın Ankara Cumhuriyet Başsavcısı olduğu dönemde görevden alındığını ve dosyada müşteki olarak ifade vermek için emniyete giden bir kişinin ağzına Ayhan Bora Kaplan’ın tabanca dayadığını iddia etti.
Almanya’ya kaçarken Esenboğa Havalimanı’nda Ayhan Bora Kaplan’ı yakalayan Ankara Emniyeti’nde görevli müdürlerin açığa alındıktan sonra gözaltına alınmasını ‘mafya’nın karşı operasyonu olarak değerlendiren eski Emniyet Müdürü ve Kaçakçılık ve Organize Suçlar Mücadele (KOM) Dairesi Başkanı Hanefi Avcı’ya katıldığını belirten gazeteci Erk Acarer, ‘‘Bu öyle böyle bir mafya operasyonu ki devlete sızmış kamu görevlileri bu operasyona destek veriyor.’’ dedi.
15 Temmuz’dan sonra çete lideri Ayhan Bora Kaplan’ın önünün açıldığını söyleyen Acaer’in yayınladığı belgeler, Türkiye’nin başkenti Ankara’da hiç kimsenin can güvenliğinin kalmadığını ortaya çıkardı.
Ayhan Bora Kaplan suç örgütü ile Ankara Emniyeti Müdürlüğü’nde görevli polis müdürleri arasında çok yakın ilişki olduğunun altını çizen Erk Acarer, ‘‘Fecaat bir durumla karşı karşıyayız. Ankara’da bir suç örgütünün devlete sızmış üst düzey yöneticilerle birlikte çalıştığını görüyoruz.’’ ifadelerini kullandı.
Ayhan Bora Kaplan dosyası daha önce de dikkat çekici açıklamalar yapan gazeteci Erk Acarer’in Youtube kanalına konuk olan Ayhan Bora Kaplan davası müştekilerden iş insanı Aziz Savaş’ın anlattıkları dinleyenleri şoke etti.
Aziz Savaş, 2020 yılında havalimanında görev yaparken tanıştığı komiser Ümran Öztürk’e verdiği borç parayı istemesi üzerine Öztürk’ün hemşerisi dönemin Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz, Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Alp Aslan, Ankara Asayiş Şube Müdürü Oben Özay ve Ayhan Bora Kaplan’ın hayatını kararttığını söyledi.
‘‘DAVADAN VAZGEÇMEZSEN ANKARA’YI SANA DAR EDERİZ’’
Borç verdiği Ümran Öztürk’ün Servet Yılmaz’a giderek taciz edildiğini iddia etmesi üzerine savcılık kararı olmadan gözaltını belirten Savaş, dekontları ve yazışmaları göstermesine rağmen Ankara Emniyeti’nde darp edildiğini kaydetti. Savaş, ‘‘Alp Aslan ve Oben Özay’a ‘benim bir alacağım var, niye böyle yapıyorsunuz?’ diye söyledim. Onlar da bana ‘bu davadan vazgeçeceksin yoksa Ankara’yı sana dar ederiz.’ diye beni tehdit ettiler.’’ şeklinde konuştu.
Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görevli dönemin polis müdürlerinin talimatıyla 20-30 kez gözaltına alındığını söyleyen ve her defasında da darp ve tehdit edilen Aziz Savaş, bu durumdan kurtulmak için Servet Yılmaz’la ilişkisi olduğunu öğrendiği Ayhan Bora Kaplan’a başvurduğunu ifade etti.
Balgat’ta bulunan Osmanlı Kafe’ye giderek Ayhan Bora Kaplan’a durumu anlattığını söyleyen Savaş şöyle devam etti:
‘‘AYHAN BORA KAPLAN DİREKT SERVET YILMAZ’I ARADI’’
Ayhan Bora Kaplan’a 20-30 kez gözaltına alındığımı, başımdan geçenleri anlattım. Kendisi direkt Servet Yılmaz’ı aradı. Kaplan, Yılmaz’a ‘abi bir dostumuz geldi, bildiğimiz bir adam.’ Kim’ diye söyleyince ‘Aziz Savaş’ diye cevap verince Servet Yılmaz yine telefonda hakaret ediyor. Servet Yılmaz, ‘Ayhan sen tanımıyorsun, biz seninle görüşürüz’ diyerek telefonu kapattı. Bunun üzerine Ayhan benden 60 bin dolar para istedi. Ben de kendisine ‘niye vereyim, benim bir suçum yok. Benim ne suçum var, suçumu söyleyin ben vereyim.’’ dedikten sonra yanından ayrıldım.’’
‘‘30 BİN DOLARI ASAYİŞ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ’NDE OBEN ÖZAY’IN MAKAMINDA TESLİM ETTİM’’
Bu görüşmenin üzerinden iki gün geçtikten sonra yeniden gözaltına alındığını belirten Savaş, Asayiş Şube’ye götürüldüğünü ve Oben Özay’ın yine hakaret ve tehditlerine maruz kaldığını söyledi. Oben Özay’ın kendisinin peşini bırakması karşılığında 30 bin dolar para istediğini ifade eden Savaş şöyle devam etti: ‘‘Oben Özay bana ‘Tamam senin peşini bırakacağız ama 3-4 aydır bizim ekiplerimiz senin peşindedir. Devletin bir ton yakıtını yakmışız, bunu yakmışız, bunu yapmışız, bize 30 bin dolar para vereceksin.’ diye söyleyince ben de kabul ederek ‘3-4 gün müsaade edin ben bu parayı size getireyim’ dedim. 3-4 gün sonra parayı götürdüm. Asayiş Büro’ya girerken, üst aramamı yaptılar. Beni Oben’in odasına götürerek, 30 bin doları kendisine teslim ettim. Kendisi benim yanımda Servet Yılmaz’ı arayarak ‘değerli müdürüm, Adana’dan değerli dostlarımız araya girmiştir. Aziz Savaş aslında kötü bir kişi değil. Kendisi bir iş adamıdır. Sizden özür dileyecek.’ diyerek telefonu bana verdi, ben de özür diledim. Bana ‘bir daha karşıma çıkma’ diyerek telefonu kapattı.
‘‘CAN GÜVENLİĞİM OLMADIĞI İÇİN POLİS KORUMASI VERİLDİ’’
Benim darp raporlarım var. Servet Yılmaz’ın bana hakaretleri var. Hepsini geçtik gelsinler benim yüzüme desinler ki ‘biz sana bunu yapmadık’ size burada şerefime yemin ediyorum ben bütün dosyalarımı çekerim. İkinci bir konu ben bunları verirken zaten savcılık bakıyor, benim can güvenliğim yok Bana polis koruması talep ediyor ve bana polis koruması veriliyor.’’
Erk Acarer’in ‘Devletin eski bürokratları tarafından tehdit edildiğiniz için devlet size polis koruması mı verdi?’ şeklinde soruya Aziz Savaş şöyle cevap verdi:
‘‘KORUMA POLİSİ YANIMDAYKEN ARACIM TARANDI’’
‘‘Doğrudur. Bana polis koruması verildi. Araç geçiş üstünlüğü de verildi. Ama ben bunu kullanmadım. Evden pek çıkmıyorum ve gittiğim bütün şehirlerde otellerde kalıyorum. 10-15 gün sonra polis memurum yanımdayken aracım tarandı.’’
Bu konuya ilişkin bir şey tutuluyor mu kayıt tutuldu mu? Şikayetçi oldunuz mu? soruya
Savaş, ‘‘Tabii tabii şikayetçi oldum. Benim şikayetime dair belgelerim var. Kamera görüntüleri var, bu konuda üç kez ifade verdim. Benim koruma polisimin ifadesi var. Şehir merkezinde Ankara’nın göbeğinde çatışmaya girdik. Yani bunların hepsi belgeli. Hatta bu olay basına da yansıdı.’’ diye cevap verdi.
Savaş konuşmasını şöyle sürdürdü:
‘ARKASINDA DEVLETTEN BİRİLERİNİN GÜCÜ OLMAZSA BU İŞLERİ YAPABİLİR Mİ?’
Aslında bunların iç savaşı bize bulaştı. Ben şunu demeye çalışıyorum; bugün ‘Ayhan Bora Kaplan bir suç örgütü’ diyorlar,’ uyuşturucu baronu’ diyorlar. ‘Yeraltı mafyası’ diyorlar. Şunu diyorum yani Ankara’nın göbeğinde ben 24 senedir Ankara’da yaşıyorum. Ankara’nın göbeğinde bu kadar hızlı koşturan, bu kadar uyuşturucu satan, bu kadar pavyondan bardan haraç alan bir insanın arkasında birilerinin olması gerektiğini düşünüyorum. Bugün bunun arkasında olan kişileri size söyleyeyim Alp Aslan, Oben Özay ve Servet Yılmaz’dır. Bunu size açık açık söylüyorum. Çünkü ‘neden’ diyeceksiniz bugün Ankara’nın göbeğinde affınıza sıkarak söyleyeyim yani adam 15 tane araçla geziyor, adam bütün her yerin haracını alıyor, bütün pavyonların haracını alıyor. Uyuşturucu baronu,Kale’deki bütün bütün torbacılar bunun adamı ve adam kendine güzel bir çete kurmuş ve bunun arkasındaki insan kim? Yani şimdi bir devletten bir güç almasanız bunu yapabilir misiniz? Yani demek ki arkasında devletten bir gücü var.
‘‘AYHAN BORA KAPLAN KENDİSİ HAKKINDA İFADE VRMEYE GİDEN KİŞİNİN AĞZINA EMNİYETTE SİLAH DAYADI’’
Duyduğum kadarını söylüyorum; Bir eski organize Başsavcı vekili Ayhan Bora Kaplan hakkında bir dosya hazırlıyor ve çağırıyor. Müşteki ifadesine bakıyor dinliyor onu Organize Suça gönderiyor. Organize Suç’un başındaki insan kim? Alp Aslan gönderiyor. Diyor ki bunun ifadesini alın diyor. Ondan sonra bu çocuk oraya giderken bunlar Ayhan Bora Kaplan’ı çağırıyorlar. Ayhan Bora Kaplan bu çocuğu alıyor, ağzına silahı dayıyor. İfade vereceği kişinin ağzına silahı dayıyor ve bu çocuk piyasadan kayboluyor.
‘‘SORUŞTURMA AÇAN SAVCIYI GÖREVDEN ALINDI’’
Tabii ki duyduğumu söylüyorum. Ama bunlar belgeli söylüyorum bunu. Ondan sonra bu savcı bu işin peşini bırakmıyor devam ediyor, takip etmeye başlıyor. ondan sonra 3- 5 gün sonra savcıyı görevden alıyorlar. Savcı üst taraflara ulaşıyor, ‘niye ben görevden alındım’ diye soruyor. Savcı’ya ‘emir büyük yerden’ diye cevap veriyorlar.’’
Erk Acarer’in ‘bu olay ne zaman oldu, yıl kaç’ diye araya girmesi üzerine Aziz Savaş, ‘‘Yıl 2020’’ diye cevap verince Acarer, ‘‘Yani ö dönem Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’dı’’ dedi.
Savaş konuya şu sözlerle devam etti: ‘‘Savcı, Başsavcı’nın yanına gidiyor niye görevden alındım diye, ‘bilmiyorum’ diyor diğer Başsavcı vekilinin yanına gidiyor, diyor ki ‘emir büyük yerden’. Ve böylece Ayhan Bora Kaplan’ın dosyasını kapatıyorlar.
NE OLMUŞTU?
Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman, suç örgütü lideri olmak suçlamasıyla tutuklanan Ayhan Bora Kaplan’ın, lüks bir villa ile otomobil hediye ettiği iddiası ile gündeme gelmişti.
‘‘HAKİM VE SAVCILAR KURULU’NA İTİRAZ ETTİM’’
Ayhan Bora Kaplan’ı aldınız adam cezaevinde doğru mu? Ayhan’a yol veren insanları da alın. Ya siz tutturmuşsunuz Ayhan da Ayhan. Aldınız tamam kardeşim ama Ayhan’a yol veren insanları alın. Bunu bütün Ankara biliyor Ayhan’ın arkasında kim olduğunu. Servet Yılmaz’ın olduğunu, Alp Aslan’ın olduğunu ve Oben Özay’ın olduğunu herkes biliyor. Efendim niye almıyorsunuz? 30 tane dosya var haklarında. Ve benim dosyamda Servet Yılmaz’a takipsizlik kararı veriliyor. Ben gidiyorum ifadeye Savcı ifademi alıyor diyorum ki ‘Servet Yılmaz’ diyor ki ‘koyamazsın’. ‘Niye’ diye soruyorum sayın Savcı ‘koyamam çünkü Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu takipsiz kararı vermiş’ diyor. Diyorum ki ele başı bu beni alan bu talimatı veren kişi bu. ‘Koyamazsın’ diyor. Ben de en son ifadeyi vermedim tekrardan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na itirazımı ettim. İtirazımdan sonra bekliyorum.
”BUNLARIN ARKASINDA OLAN SAVCI KİM?”
Ama şunu açık açık söylüyorum; ben vatansever bir insanım, bayrağımı, milletimi, vatanımı seven bir insanım ve ben bu 20 gün önce de İsviçre’deydim. İsviçre’de de kalabiliyordum, oturma izni bile veriyordu ama dedim ki ben Türkiye’de firarım yoktur, ben müştekiyim ben mağdurum kardeşim mağdurum mağdurum. Burada ben Ali Yerlikaya’ya sesleniyorum, Sayın Adalet Bakanı’ma sesleniyorum. Sizlerden ricam Servet Yılmaz, Alp Aslan ve Oben Özay arkasındaki savcılar kim? Şimdi bunların arkasında da bir savcı var. Anlayamıyoruz artık. Ben sadece şunu düşünüyorum; bu saatten sonra bir Organize Şube Müdürü alınıyor, diğer Organize Şube Müdürü geliyor. Bizim kimseye artık güvenimiz kalmadı.’’
‘BÜROKRATLAR ARASINDA BİR SAVAŞ VAR, SİZ DE O SAVAŞA MEZE OLMUŞSUNUZ’
Gazeteci Acarer’in ‘‘Ankara’da bir emniyet müdürünün görevden alınması bir başka emniyet müdürünün göreve gelmesi bir savcının alınması yerine bir başka savcının göreve gelmesi sizi bağlamaz, gazeteciyi de bağlamadığı gibi. Sizin de ifade ettiğiniz gibi devletin içerisinde yani bürokratik kadrolar içerisinde bir savaşın olduğu görünüyor. Bu savaşın içerisinde de birtakım insanlar meze olmuş yani hayatları kararmış ve kararmaya da devam ediyor Yani ben sizi ilgilendiren bir şey olduğunu düşünmüyorum, emniyet içerisindeki çatışmaya ilişkin ya da savcılık içerisindeki ya bizi ilgilendirmez. Siz tam olarak ne istiyorsunuz?’’ şeklindeki sorusuna Aziz Savaş şöyle cevapladı:
‘‘AYHAN BORA KAPLAN’IN ÇÖKTÜĞÜ ADAMLAR ORGANİZEYE GİDİYOR ORGANİZE DE ÇÖKÜYOR’’
‘‘Ben adaleti istiyorum. Bugün nasıl bir suçluyu bir İl Emniyet Müdürü yakalayıp savcı cezaevine koyabiliyorsa, gelsinler Alp Aslan’ı, Oben Özay’ı Servet Yılmaz’a dava açsınlar. Efendim bunlar insanları tehdit ediyor. Bunlar durmadan herkese diyor ki ‘biz tekrardan geliyoruz, bilginiz olsun’. Ve insanlar ifadelerinden vazgeçiyor. Tamam sizlerden ricam şu; alın bunları bir alın bir alın cezaevine koyun bakın ortalık nasıl duruyor. Nasıl ifadeler geliyor nasılsa kamera görüntüleri geliyor ama bu insanlar dışarıdayken rahat rahat gezerken insanlar tehdit ediliyor. Bu insanlar gidip ifade veremez korkar insanlar ve Ankara’da nice mağdur insan var. Ayhan Bora Kaplan’ın çöktüğü adamlar organizeye gidiyor organize olarak çöküyorlar.Emniyet Müdürüne gidiyorlar, emniyet müdürü çekiyor. Yani bunların artık çekilecek bir durumu yok.
‘‘SERVET YILMAZ ANKARA’YI YEDİ’’
Servet Yılmaz Ankara’yı yedi Ankara’yı. Bakın ben açık açık söyleyeyim; bugün 1. sınıf emniyet müdürünün Audi A6’ya bindiğini gördünüz mü? Benim tanıdığın bir çok emniyet müdürü var, adamlar zor bela evine ekmek götürüyor efendim. Ve biz o kadar dosya veriyoruz takipsizlik karar alıyorlar.’’